Diyanet İslam Ansiklopedisi

DİYANET ANSİKLOPEDİSİ MUHAMMED MADDESİ Hz Muhammed

C) Örnek Oluşu.

Peygamberlerin gön­derilişinin başlıca amacı, gönderildikleri toplumları veya bütün insanları Allah’ın iradesi doğrultusunda zihnî ve amelî planda değiştirme ve dönüştürmedir. Peygamberleri eğitimci, düşünür vb. Ki­şilerden ayıran en önemli özelliklerinden biri onların vahiy yoluyla kendilerine bildi­rilen inanç, ibadet, ahlâk ilkelerini tebliğ etme yanında bunların anlaşılması ve uy­gulanması hususunda insanlara model olma sorumluluğu taşımalarıdır. Kur’ân-ı Kerîm’de bütün peygamberlerin kendi­lerine uyulması, dolayısıyla model alınma­ları için gönderildiği belirtilir.[545] Yeni bir kitap getirmemiş, sadece Allah’tan aldığı emirle dönemindeki veya kendisinden önceki bir kitabın hükmünü yaşatmakla sorumlu kılınmış peygambe­rin bulunmasına karşılık bir peygambe­rin aracılığı olmaksızın insanlara doğru­dan indirilmiş hiçbir ilâhî kitabın olma­ması, dinlerde kutsal kitaplar kadar bu kitapların hayata geçirilmesinde rehber­lik ve örneklik edecek peygamberlerin bü­yük önem taşıdığını göstermektedir. Ni­tekim Kur’an’da belirtildiğine göre Mekke putperestlerinin arada peygamber olma­dan vahyin bir melek vasıtasıyla indirilme­si yolundaki istekleri reddedilmiştir.[546] İnsanlara belli inanç ve değerlerin benimsetilmesinde soyut an­latımdan çok somut örneklerin etkili ol­duğu bilinmektedir. Bu sebeple ilâhı kitaplardaki emir ve yasakların hayata na­sıl geçirileceğini göstermek için mutlaka bir uygulayıcıya ihtiyaç vardır. Bu uygula­yıcı peygamberdir; diğer uygulamaların İlâhî kitaplardaki hükümlere uygunluğu­nun ölçüsü de peygamber tatbikatıdır. Zira Allah peygamberleri doğru yolun rehberleri kılmış, onları örnek alıp izle­meyi emretmiştir.[547] Esasen önceki peygamberler de sonrakiler için bi­rer örnektir; nitekim Hz. İbrahim ve onun yolundan gidenler Hz. Muhammed’e mo­del olarak gösterilmiştir [548] Geçmiş peygamberlerin tebliğ mücadelelerine dair Kur’an’da verilen bilgi­lerin asıl amacı da bunların Resûl-i Ekrem için örnek oluşturmasıdır.

Pek çok âyet ve hadiste Resûlullah’ın bildirdiği ve hayatında uyguladığı hüküm­lere uyulması ve onun izinden gidilmesi emredilmiştir. Çünkü Hz. Peygamber din konusunda kendiliğinden bir şey ortaya koymamış, yalnız kendisine vahyedilenleri bildirmiş [549] yaşayışında da sadece kendisine vahyedilenlere uy­muştur.[550] Birçok âyette emir ve yasakların doğrudan Resûl-i Ek­rem’e yöneltilmesi de onun davranışla­rında ümmetine örnek olmakla yükümlü kılındığına ve muhataplarına model ola­rak gösterildiğine delâlet etmektedir. Bu sebeple ona itaat etmek Allah’a itaat et­mek demektir.[551]

Öte yandan çok sayıda âyette Hz. Pey­gamber inancındaki sebatı, Allah’a bağlılığı, ibadete düşkünlüğü, tövbe ve istiğ­far konusundaki titizliği. Allah yolunda kararlı davranışları ve fedakârlıkları, düş­manları karşısındaki sabır ve sebatı, sa-vaşlardaki kahramanlığı; insanlara, diğer canlılara ve özellikle müminlere karşı duy­duğu sevgi ve şefkati, affediciliği, teva­zuu, dürüstlük ve adaleti, nihayet üstün ahlâkını ve kişiliğini oluşturan pek çok meziyet ve erdemiyle anılmakta ve insan­lara bir örnek olarak gösterilmektedir. “Beni rabbim terbiye etti ve en güzel şekil­de terbiye etti [552] “Ben ahlâk güzelliklerini tamam­lamak için gönderildim” mealindeki ha­dislerde [553] bunun gerekçesi ve amacı ortaya kon­muştur. Bu husus, “Hiç şüphe yok ki sizin için, aranızdan Allah’ın lutfuna ve âhiret gününe inananlar ve Allah’ı çokça anan­lar için Resûlullah’ta güzel bir örneklik vardır” mealindeki âyette  özlü bir ifadeyle dile getirilmiştir. Bu âyet, müminlerin Hendek Savaşi’nda ya­şadıkları güçlükler karşısında Hz. Peygamber’İn kararlılığını örnek almaları gerekti­ğini bildirmek üzere inmiş olmakla bera­ber İslâm âlimleri, âyetin müslümanlara dini İlgilendiren her konuda Resûl-i Ek­rem’i model almaları hususunda mutlak bir emir olduğunu söyler.[554]

Bu âyet ve hadisler yanında, Resûlullah’ı tanıyanlar da onun hayatı boyunca davranışlarıyla örnek alınmaya değer ol­duğunu görmüşler, inkarcılar bile zaman zaman bunu ifade etmek zorunda kal­mışlardır. Müslümanlar ise onun gibi ol­mayı, onun gibi yaşamayı bir ilke edin­mişlerdir. Müşriklerin baskıları yüzünden Habeşistan’a hicret etmek zorunda ka­lan müslümanlann sözcüsü Ca’fer b. Ebû Tâlib’in. Ashame en-Necâşî’nİn huzurun­da müslüman olmalarının sebeplerini açıklarken Hz. Peygamberin ortaya koy­duğu ilkeler hakkında söyledikleri [555] yine Ebû Süfyân’m henüz müslüman oimadan Bizans İmparatoru Herakleios’un yanında Resûlullah’ın kişili­ği hakkındaki itirafları [556] onun örnek bir kişiliğe sahip bulunduğunu göstermektedir. Pek çok hadiste ashabın kendi tutum ve davra­nışlarının gerekçesini, “Resûlullah’tan böyle gördük, böyle duyduk, Resûlullah şöyle şöyle yapardı…” şeklinde ifade et­meleri de bunu teyit etmektedir.[557]

Ashap döneminden başlamak üzere müslümanlar, bir davranışın veya uygulamanın doğruluğunun ya da yanlışlığı­nın gerekçesini Hz. Peygamberin uy­gulamasından göstermeye büyük önem vermişlerdir [558] Kaynaklarda Resûlul­lah’ın izinden gitmenin hükmü hakkında başlıca üç görüş ileri sürülmüştür.

1. Müstehap oluşuna dair delil bulunmadık­ça onu örnek almak vaciptir.

2. Va­cip oluşuna dair delil bulunmadıkça ör­nek alınması müstehaptır.

3. Dinî konu­larda örnekliği vacip, dünya işlerinde müstehaptır.[559] Hâkim görüşe göre Resûl-i Ekrem’in bütün yap­tıkları ve söyledikleri tek bir hüküm çer­çevesine sokulamaz; başta Kur’an olmak üzere diğer deliller ve karineler de göz önüne alınarak onun her fiili ve sözü ayrı ayrı değerlendirilmek suretiyle bağlayı­cı olup olmadığı belirlenir [560] Tartışmalar konuya teorik bir çerçeve çiz­me amacına yönelik olup Resûlullah’ın ha­yatının örnek alınması müslümanlar ta­rafından dünya huzuru ve âhiret kurtu­luşu için kutsal bir görev kabul edilmiş­tir. İbn Hazm âhiret iyiliğini, dünya bilge­liğini, düzgün yaşayışı, ahlâk güzellikle­rini kazanmak ve erdemlerle donanmak isteyenlerin Hz. Muhammed’i örnek al­maları gerektiğini belirtmekte ve bunun gerekçesini şöyle açıklamaktadır: “Resû-îullah her türlü iyilikte örnek ve önder­dir. Allah onun ahlâkını övmüş [561] çeşitli faziletleri kâmii şekliyle on­da toplamış ve onu bütün kusurlardan uzak tutmuştur” [562] Gazzâlî/hyâ’ü ‘ulûmi’d-dinde Peygamber’in ahlâkının Kur’an ahlâkı olduğunu belirten hadisi [563] ve bu ahlâkın özelliklerine dair bazı âyetleri zikrettikten sonra, “Resûlullah Kur’an ile terbiye edil­miş, insanlar da Resûlullah ile terbiye edil­miştir” demektedir.

Müslümanlar, Asr-ı saâdeften itibaren Resûl-i Ekrem’in örnek teşkil edecek tu­tum ve davranışları hakkında bilgi eksik­liklerini gidermeye çalışmışlardır. Emevî Halifesi Muâviye’nin bu yöndeki talebine Mugire b. Şu’be’nin verdiği yazılı cevap bunun güzel bir örneğini teşkil etmekte­dir. Mektupta Mugire, Hz. Peygamber’in her namazın sonunda okuduğu duayı kay­detmiş ve onun bazı ahlâk ilkeleri hakkın­da bilgi aktarmıştır [564] Ayrıca hadis ve siyer literatürü yanında Ebû îsâ et-Tirmizî’nin Şemâ’ilü’n-nebî, Nesâî’nin Amelü’l-yevm ve’1-leyle, Ah-med b. Hüseyin el-Beyhaki’nin ed-Daca-vâtü’l-kebîre, Nevevî’nin  el-Ezkâr adlı eserlerinin yazılışındaki başlıca amaç da Hz. Peygamberin kişiliğini ortaya koyup ümmetin onu örnek almasını sağlamak­tır.

Resûl-i Ekrem’in davranışlarının örnek alınması sadece dinî etkenlere bağlı ol­mayıp bunun önemli bir sebebi de Pey­gamber hâtırasına duyulan derin saygı ve ona karşı beslenen vefa duygusudur. Sünnetin canlılığını korumasında bu say­gı ve vefanın önemli bir payı vardır. Bu­nunla ilgili olarak Medine’ye hayli geç bir tarihte hicret eden Ebû Bürde şunu an­latmaktadır: “Medine’ye girdiğimde beni Abdullah b. Selâm karşıladı ve, ‘Gel seni evime götüreyim, Hz. Peygamber’in içti­ği kâse ile sana su ikram edeyim, ardın­dan Resûlullah’ın namaz kıldığı mescid-de sen de kılarsın’ dedi. Bana sevik içirdi, hurma ikram etti, daha sonra Peygam­ber’in mescidinde namaz kıldım [565]  Ashaptan Ebû Berze’-nin. müslümanların ulaştığı manevî zen­ginlik ve yükselişin İslâm ve Hz. Muham-med sayesinde gerçekleştiğini belirten sözü de [566] bu ve­fanın güzel ifadelerinden biridir.

Hz. Peygamber’in şahsiyeti, bilim ve düşünce adamlarının çeşitli konulardaki görüşleri için de örnek teşkil etmiştir. İs­lâm âlimleri arasında daha çok hadisçi ve fıkıhçıların ahlâk anlayışı ve dünya görüş­leri üzerinde Resûl-i Ekrem’in ahlâk ve yaşayışının formel yanı etkili olmuştur. Nitekim bunların yazdığı ahlâk kitapları çoğunlukla “âdâb” tarzında eserlerdir. Bunlarda hayatın çeşitli alanlarıyla ilgili davranışların âdâb ve erkânı Peygam­ber’in davranış tarzı örnek alınarak işle­nir. Hadis mecmualarının “edeb”, “birr”, “rtişâm” gibi başlıklar taşıyan bölüm­leriyle Buhârî’nin el-Edehü’l-müîred\ Ebü’ş-Şeyh el-İsfahânî’nin Ahlaku ‘n-ne-bîve âdâbüh adlı eseri, Ahmed b. Hüse­yin el-Beyhaki’nin el-Âdâüı sayısı yüzle­re varan bu tür eserlerden bazılarıdır.

Bibliyografya :

Wensinck, el-Muccem, “rey, “sm’a” md.le-ri; el-Muuatta’, “Hüsnül-ljuluk”, 8; Müsned, 11, 93; Buhârî. “Bed=ü’l-vahy’\ 6, “Cihâd”, 109, “Ahkâm”, 1, “rtişâm”, giriş, 1, 2, 16; Müslim. “Müsâfirîn”, 139, “îmâre”, 32; İbn Hişâm, es-Sîre, i, 336; Fârâbî, Kitâbü’l-MÜle (nşr. Muhsin Mehdî), Beyrut 1986, s. 64-65; İbn Sînâ, eş-Şi-fâ’ et-!lâhiyyât(2), s. 451-455; a.mlf., en-Ne-cât(nşr. M. Takı Dânişpejûh). Tahran 1364 hş./ 1985, s. 710, 712; İbn Hazm, el-Ahlâk ue’s-si-yer, Beyrut 1405/1985, s. 24, 56-57; Gazzâlî. İhyâ\ II, 358-387; Kurtubî. el-Câmi’, XIV, 154-156; M. Abdürraûf el-Münâvî, Feyzü’i-kadîr (nşr. Hamdîed-Demürtâş Muhammed), Mekke -Riyad 1418/1998, I, 429; Şevkânî. Fethu’l-kadır, Beyrut 1412/1991, IV, 311; W. Montgo-mery Watt, Hz. Muhammed (trc. Hayrullah Örs), İstanbul 1963, s. 246; a.mif., islâm /Yedir (trc. Elif Rıza), İstanbul 1993, s. 292-294; De Boer, Târlhu’l-feisefe fi’l-İslâm (trc. M. Abdül-hâdî Ebû Rîde], Beyrut 1981, s. 222; A. Neher, l’Essence du propheüsme, Paris 1983, s. 10-12; Mehmed Hayrı Kırbaşoğlu. İslam Düşünce­sinde Sünnet, Ankara 1993, s. 209-214; Raşit Küçük. “Hz. Peygamber ve Örnekliğinin Mahi­yeti”, İslâm’ın Anlaşılmasında Sünnet’in Yeri ue Değeri, Ankara 2003, s. 281-301.

Önceki sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14Sonraki sayfa