Yıl: 2017

  • Fetha

     Fetha

    Fetha: Harflerin üzerine, sağdan sola eğik olarak yazılır. e, a sesi verir. Aşağıdaki kelimelerdeki harekesi üstündür.

    نَصَرَ غَفَرَ خَلَقَ جَعَلَ
    nasara gafara halaka Ce’ale

     

     

    Fetha: Harflerin üzerine, sağdan sola eğik olarak yazılır. e, a sesi verir. Aşağıdaki kelimelerdeki harekesi üstündür.

    نَصَرَ غَفَرَ خَلَقَ جَعَلَ
    nasara gafara halaka Ce’ale

     

     

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ KONULARI

     

    Arapça Gramer Arapça Dil Bilgisi Arapça Öğren Arapça Dersleri Fasih Arapça

    Aöf Arapça Pratik Arapça   – Arapça Sarf – Arapça Nahiv –

  • Arapça Gayri Munsarif

     Gayri Munsarif

    Gayri Munsarif (Yarı Çekimli)

    Gayri munsarif ifadesi cümle içerisinde aldığı göreve göre bir kelimenin son harekesinin normal şartlarda olması gerektiği gibi kullanılamaması durumunu anlatmak için kullanılır. Arapçada kelimelerin son harf harekeleri cümle içerisinde aldıkları göreve göre değişiklikler gösterir, ki buna “irab” diyoruz. Örneğin, özne yani fail olan bir kelimenin son harfinin harekesi ötredir. Nesne olan bir kelimenin son harfinin harekesi fethadır. Dolaylı nesne durumundaki bir kelimenin son harfinin harekesi kesradır. Ancak bazı kelimeler vardır ki örneğin, kesra alması gereken yerde bu harekeyi alamaz, onun yerine fetha alır. Veya tenvinli ötre (çift ötre harekesi) alması gereken yerde bunu alamaz, onun yerine tek ötre alır. İşte bu tür kelimelere gayri munsarif (yarı çekimli) denir. Gayri munsarif kelimeler belirlilik takısı (el takısı, harfi tarif) aldıklarında ve isim tamlamasında ilk isim (mudaaf, muzaaf) olduklarında normale yani munsarif hale dönerler.

    Şimdi gayri munsarif grubuna giren kelimeler nelermiş onları öğrenelim:

    1. Yabancı dilden Arapçaya giren alem isimler

    هارون – Harun (İbranice);

    أنقرة   – Ankara (Türkçe)

    2. Müennes alem isimler

    زينب – Zeynep

    طلحة – Talha (Erkek ismi olmasına rağmen müennes gayri munsarif isimlerdendir)

    دمشق – Dimaşk (Şam)

    دنيا – Dünya

    3. Sonunda ان harfleri bulunan alem isimler

    عثمان   – Osman

    رمضان – Ramazan

    4. Fiil vezninde olan alem isimler

    أحمد – Ahmed (muzari fiil kalıbında)

    يزيد – Yezid (muzari fiil kalıbında)

    5. فُعَلُ kalıbındaki alem isimler

    عُمَرُ – Ömer

    هُبَلُ – Hübel

    6. İki ismin kaynaşmasıyla oluşan alem isimler

    حضرموت (حضر  موت ) – Hadramavt

    بعلبك (بعل  بك)

    7. أَفْعَلُ kalıbında sıfatı müşebbehe ve ismi tafdiller

    أحمر – kırmızı

    أَكْبَرُ – daha (en) büyük

    8. فُعْلاَن kalıbındaki sıfatlar

    جَوْعَانُ – aç

    سَكْرَانُ – sarhoş

    9. 1-10 arası üleştirme sayıları

    رُباعُ  مَرْبَعُ – dörder

    عُشَرُ مَعْشَرُ – onar

    10. Sonunda elif memdude hemze (اء) olan isimler (Bu aynı zamanda müenneslik alametidir)

    أَوْلِيَاءُ – dostlar

    حَمْرَاءُ – kırmızı

    صَحْرَاءُ – çöl

    11. Sonunda elif maksure (ى) olan isimler (Bu aynı zamanda müenneslik alametidir)

    بُشْرَى – müjde

    حُسْنَى – daha (en) güzel

    كُبْرَى – daha (en) büyük

    Title

    مَسَاكِينُ – yoksullar

    مَعَابِدُ – tapınaklar

    مَفَاتِيحُ – anahtarlar

    مَصابِيح – lambalar

    مَسَاجِد – mescidler

    مَدَارِسُ – okullar

    Gayri Munsarif (Yarı Çekimli)

    Gayri munsarif ifadesi cümle içerisinde aldığı göreve göre bir kelimenin son harekesinin normal şartlarda olması gerektiği gibi kullanılamaması durumunu anlatmak için kullanılır. Arapçada kelimelerin son harf harekeleri cümle içerisinde aldıkları göreve göre değişiklikler gösterir, ki buna “irab” diyoruz. Örneğin, özne yani fail olan bir kelimenin son harfinin harekesi ötredir. Nesne olan bir kelimenin son harfinin harekesi fethadır. Dolaylı nesne durumundaki bir kelimenin son harfinin harekesi kesradır. Ancak bazı kelimeler vardır ki örneğin, kesra alması gereken yerde bu harekeyi alamaz, onun yerine fetha alır. Veya tenvinli ötre (çift ötre harekesi) alması gereken yerde bunu alamaz, onun yerine tek ötre alır. İşte bu tür kelimelere gayri munsarif (yarı çekimli) denir. Gayri munsarif kelimeler belirlilik takısı (el takısı, harfi tarif) aldıklarında ve isim tamlamasında ilk isim (mudaaf, muzaaf) olduklarında normale yani munsarif hale dönerler.

    Şimdi gayri munsarif grubuna giren kelimeler nelermiş onları öğrenelim:

    هارون – Harun (İbranice);

    أنقرة   – Ankara (Türkçe)

    زينب – Zeynep

    طلحة – Talha (Erkek ismi olmasına rağmen müennes gayri munsarif isimlerdendir)

    دمشق – Dimaşk (Şam)

    دنيا – Dünya

    عثمان   – Osman

    رمضان – Ramazan

    أحمد – Ahmed (muzari fiil kalıbında)

    يزيد – Yezid (muzari fiil kalıbında)

    عُمَرُ – Ömer

    هُبَلُ – Hübel

    حضرموت (حضر  موت ) – Hadramavt

    بعلبك (بعل  بك)

    أحمر – kırmızı

    أَكْبَرُ – daha (en) büyük

    جَوْعَانُ – aç

    سَكْرَانُ – sarhoş

    رُباعُ  مَرْبَعُ – dörder

    عُشَرُ مَعْشَرُ – onar

    أَوْلِيَاءُ – dostlar

    حَمْرَاءُ – kırmızı

    صَحْرَاءُ – çöl

    بُشْرَى – müjde

    حُسْنَى – daha (en) güzel

    كُبْرَى – daha (en) büyük

    مَسَاكِينُ – yoksullar

    مَعَابِدُ – tapınaklar

    مَفَاتِيحُ – anahtarlar

    مَصابِيح – lambalar

    مَسَاجِد – mescidler

    مَدَارِسُ – okullar

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ KONULARI

     

    Arapça Gramer Arapça Dil Bilgisi Arapça Öğren Arapça Dersleri Fasih Arapça

    Aöf Arapça Pratik Arapça   – Arapça Sarf – Arapça Nahiv –

  • Arapça Haber

     Haber

    Arapça İsim Cümlesinde Haber

    Arapçada isimle başlayan cümlelere isim cümlesi denir. İsim cümlesinin müpteda ve haber olmak üzere iki temel unsuru vardır. Müpteda başlangıç ismini ifade ederken haber, bu başlangıç ismiyle ilgili karşı tarafa bir bilgi, bir “haber” aktardığı için bu adı almıştır. Türkçe cümle kıyaslaması yapıldığında yüklem konumundadır.

    Haberin Özellikleri

    Haberin Özellikleri

    1. Haber tek bir kelime olarak, harf-i cerin mecruru bulunan bir isim olarak ve zarf olarak gelebileceği gibi cümle olarak da gelebilir.
    2. Haber, müptedaya adet ve cinsiyet açısından uyum gösterir. Yani tekil müptedanın haberi tekil olur. Müennes müptedanın haberi de müennes olur.
    3. Haber, mübteda gibi ref durumunda gelir. Ancak harf-i cerli isim, zarf ve cümle olarak geldiğinde ref alameti açıkça görülmez. Ref alametini açıkça göremediğimiz için, “yer itibariyle merfu” anlamında “mahallen merfu” ifadesini kullanırız.
    4. Mübteda gayr-i âkıl cem’i olduğunda, yani akıl sahibi olmayan varlıkların cemisi olduğunda haber müfred-müennes olarak gelir.
    5. Haber tek bir kelime olduğunda şu kaideler geçerlidir:
    • Mübteda önce, haber sonra gelir.
    • Mübteda marife, haber nekra olur.
    • Haber mübtedaya cinsiyet, sayı ve irab açısından uyar.
    1. Haber, harf-i cerin mecruru olan bir isim veya zarf olduğunda haber mübtedadan önce gelebilir. Bu durumda mübteda nekra olur. Cümle Türkçeye, “Bir yerde bir kimse veya bir şey var.” şeklinde tercüme edilir.
    2. Haber bir fiil cümlesi olabilir. Bu durumda mübteda mutlaka başta gelir ve marife olur. Haber konumunda olan fiil ise cinsiyet ve sayı bakımından mübtedaya uyar.
    3. Haber isim cümlesi olarak da gelebilir.

    Arapça İsim Cümlesinde Haber

    Arapçada isimle başlayan cümlelere isim cümlesi denir. İsim cümlesinin müpteda ve haber olmak üzere iki temel unsuru vardır. Müpteda başlangıç ismini ifade ederken haber, bu başlangıç ismiyle ilgili karşı tarafa bir bilgi, bir “haber” aktardığı için bu adı almıştır. Türkçe cümle kıyaslaması yapıldığında yüklem konumundadır.

    Haberin Özellikleri

    1. Haber tek bir kelime olarak, harf-i cerin mecruru bulunan bir isim olarak ve zarf olarak gelebileceği gibi cümle olarak da gelebilir.
    2. Haber, müptedaya adet ve cinsiyet açısından uyum gösterir. Yani tekil müptedanın haberi tekil olur. Müennes müptedanın haberi de müennes olur.
    3. Haber, mübteda gibi ref durumunda gelir. Ancak harf-i cerli isim, zarf ve cümle olarak geldiğinde ref alameti açıkça görülmez. Ref alametini açıkça göremediğimiz için, “yer itibariyle merfu” anlamında “mahallen merfu” ifadesini kullanırız.
    4. Mübteda gayr-i âkıl cem’i olduğunda, yani akıl sahibi olmayan varlıkların cemisi olduğunda haber müfred-müennes olarak gelir.
    5. Haber tek bir kelime olduğunda şu kaideler geçerlidir:
    • Mübteda önce, haber sonra gelir.
    • Mübteda marife, haber nekra olur.
    • Haber mübtedaya cinsiyet, sayı ve irab açısından uyar.
    1. Haber, harf-i cerin mecruru olan bir isim veya zarf olduğunda haber mübtedadan önce gelebilir. Bu durumda mübteda nekra olur. Cümle Türkçeye, “Bir yerde bir kimse veya bir şey var.” şeklinde tercüme edilir.
    2. Haber bir fiil cümlesi olabilir. Bu durumda mübteda mutlaka başta gelir ve marife olur. Haber konumunda olan fiil ise cinsiyet ve sayı bakımından mübtedaya uyar.
    3. Haber isim cümlesi olarak da gelebilir.

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ KONULARI

     

    Arapça Gramer Arapça Dil Bilgisi Arapça Öğren Arapça Dersleri Fasih Arapça

    Aöf Arapça Pratik Arapça   – Arapça Sarf – Arapça Nahiv –

  • Arapça Kamerî ve Şemsî Harfler

     Kamerî ve Şemsî Harfler

    ŞEMSİ VE KAMERİ HARFLER     (الحروف الشمسية و الحروف القمرية)

    Arapçada harfler şemsi ve kameri olmak üzere ikiye ayrılır:

     

    • Şemsi harfler (الحروف الشمسية)

    Şemsi harfle başlayan ismin başına harf-i tarif ( ال ) gelince harf-i tarifin “lam”ı okunmaz. Elif şemsi harfe şedde ile bağlanır. Harf-i tarifli şemsi harfle başlayan ismin önünde kelime bulunursa, hem “elif” hem de “lam” okunmaz. Bir önceki kelimenin son harfi şemsi harfe şedde ile bağlanır.

    Şemsi harfler şunlardır:

    ت ث د ذ ر ز س ش ص ض ط ظ ل ن

    الشمس         الدار       الزيتون        الثور

    و الضوء     باب الطائرة       النوم العميق

    • Kameri harfler (الحروف القمرية)

    Kameri harfle başlayan ismin başına harf-i tarif ( ال ) gelince harf-i tarifin “lam”ı okunur. Yani elif fethalı, lam ise sakin okunur. Harf-i tarifli kameri harfle başlayan ismin önünde kelime bulunursa “elif” okunmaz, “lam” okunur (lam sakin olarak okunur).

    Kameri harfler şunlardır:

    أ ب ج ح خ ع غ ف ق ك م و ه ي

    القمر             الخير            الفرق

    يفتح الباب      صاحب الحديقة           و الفجر

     

    ŞEMSİ VE KAMERİ HARFLER     (الحروف الشمسية و الحروف القمرية)

    Arapçada harfler şemsi ve kameri olmak üzere ikiye ayrılır:

     

    • Şemsi harfler (الحروف الشمسية)

    Şemsi harfle başlayan ismin başına harf-i tarif ( ال ) gelince harf-i tarifin “lam”ı okunmaz. Elif şemsi harfe şedde ile bağlanır. Harf-i tarifli şemsi harfle başlayan ismin önünde kelime bulunursa, hem “elif” hem de “lam” okunmaz. Bir önceki kelimenin son harfi şemsi harfe şedde ile bağlanır.

    Şemsi harfler şunlardır:

    ت ث د ذ ر ز س ش ص ض ط ظ ل ن

    الشمس         الدار       الزيتون        الثور

    و الضوء     باب الطائرة       النوم العميق

    • Kameri harfler (الحروف القمرية)

    Kameri harfle başlayan ismin başına harf-i tarif ( ال ) gelince harf-i tarifin “lam”ı okunur. Yani elif fethalı, lam ise sakin okunur. Harf-i tarifli kameri harfle başlayan ismin önünde kelime bulunursa “elif” okunmaz, “lam” okunur (lam sakin olarak okunur).

    Kameri harfler şunlardır:

    أ ب ج ح خ ع غ ف ق ك م و ه ي

    القمر             الخير            الفرق

    يفتح الباب      صاحب الحديقة           و الفجر

     

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ KONULARI

     

    Arapça Gramer Arapça Dil Bilgisi Arapça Öğren Arapça Dersleri Fasih Arapça

    Aöf Arapça Pratik Arapça   – Arapça Sarf – Arapça Nahiv –

  • Arapça Lafzi Müennes Kelimeler

     Lafzi Müennes Kelimeler

    Üzerinde müenneslik alameti taşıyan müenneslere lafzi müennes denir. Kelimede müenneslik alametlerinin zahiren görünmesi ve lafız olarak da telaffuz edilmesi sebebiyle bu kelimelere lafzi müennesler denmiştir. Lafz-i müennes kelimeler 3 gruba ayrılır:

    1) Sonunda ـة (yuvarlak te / التاء تانيث / التاء مربوطة) olan isimler.

    كِتَابٌ – كِتَابَةٌ

    مُعَلِّمٌ – مُعَلِّمَةٌ

    مَرِيضٌ – مَرِيضَةٌ

    2) Sonunda اء yani elif-i memdude (uzun elif) olan isimler.

    Bu alamet daha ziyade renk ve sakatlığı ifade eden أَفْعَلُ veznindeki kelimelerin müenneslerinde kullanılır.

    أَبْيَضٌ – بَيْضَاءُ

    أَحْمَرُ – حَمْرَاءُ

    أَسْوَدٌ – سَوْدَاءُ

    3) Sonu ى yani elif-i maksura (kısa elif) ile biten isimler.

    Elif-i maksura daha ziyade أَفْعَلُveznindeki derecelendirilmiş sıfatların müenneslerinde kullanılır.

    أَكْبَرٌ – كُبْرَى

    أَصْفَرٌ – صَفْرَى

    فَعْلاءُ veznindeki sıfatların müennesleri de فُعْلَى vezninde kullanılır.

    عَطْشَانٌ – عَطْشَى

     

    Üzerinde müenneslik alameti taşıyan müenneslere lafzi müennes denir. Kelimede müenneslik alametlerinin zahiren görünmesi ve lafız olarak da telaffuz edilmesi sebebiyle bu kelimelere lafzi müennesler denmiştir. Lafz-i müennes kelimeler 3 gruba ayrılır:

    كِتَابٌ – كِتَابَةٌ

    مُعَلِّمٌ – مُعَلِّمَةٌ

    مَرِيضٌ – مَرِيضَةٌ

    Bu alamet daha ziyade renk ve sakatlığı ifade eden أَفْعَلُ veznindeki kelimelerin müenneslerinde kullanılır.

    أَبْيَضٌ – بَيْضَاءُ

    أَحْمَرُ – حَمْرَاءُ

    أَسْوَدٌ – سَوْدَاءُ

    Elif-i maksura daha ziyade أَفْعَلُveznindeki derecelendirilmiş sıfatların müenneslerinde kullanılır.

    أَكْبَرٌ – كُبْرَى

    أَصْفَرٌ – صَفْرَى

    فَعْلاءُ veznindeki sıfatların müennesleri de فُعْلَى vezninde kullanılır.

    عَطْشَانٌ – عَطْشَى

     

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ KONULARI

     

    Arapça Gramer Arapça Dil Bilgisi Arapça Öğren Arapça Dersleri Fasih Arapça

    Aöf Arapça Pratik Arapça   – Arapça Sarf – Arapça Nahiv –

  • Mahreçler

     Mahreçler

    Mahreç Nedir?

    Mahreç, “çıkış yeri” demektir. خرج (ha-ra-ce) yani “çıkmak” kökünden türemiştir. Arap harflerinin doğru telaffuzu için ses çıkış noktaları tek tek belirlenmiş ve bu ses çıkış noktalarına”mahreç” adı verilmiştir. Arap harflerinin mahreçleri Kuran’ı Kerim’in doğru okunması ve doğru telaffuzu açısından hassas bir konudur.

    Arap alfabesinin doğru seslendirilmesi için tespit edilmiş 17 adet mahreç bulunmaktadır.

    Harflerin Mahreçleri

    1- Birinci mahreç cevf, فولجا dediğimiz , boğazın göğüse bitişik olan kısmından, dudaklara varıncaya kadar, boğaz ile ağız içindeki boşluğa denir. Cevf’den harf-i medler (med harfleri) çıkar.Bunlarda mâkabli madmûm(ötreli) olan sâkin vâv (و ) mâkabli meksûr(esreli) olan sâkin yâ (ى ) ve eliftir.

    Elif harekeyi kabul etmez, daima sâkin ve mâkabli (üst yanı) meftûh (üstünlü) dür. O ağız boşluğuna bitişik olan boğaz boşluğundan muayyen bir mahrece dayanmaksızın çıkan hali bir sestir. Elif, ne bir harfe idğam olur, nede kendisine bir harf idğam edilir.

    Elif, hemzenin mahrecinden çıkar. Fakat elif, mahreci boğazda mukatı’ oluncaya kadar yükselen bir harftir. Onun mahrecinin boğaza nisbet edilişi, son çıkış yerinin boğaz olması sebebiyledir.Küllî mahrec de hemze ile beraber olmaları, cüz’î mahrecde bir olmalarını iktizâ ettirmez.Hemze ile elif arasında birçok bakımlardan fark vardır:

    • Elif, mahrec-i mukadderden, hemze ise mahrec-i muhakkaktan çıkar.
    • Hemze boğaz harfi, elif ise cevfî’dir.
    • Elifin ince ve kalın oluşu kendisinden önceki harfe bağlı olduğu halde, hemze ince harflerdendir.
    • Elif harekeyi kabul etmediği halde, hemze kabul eder.Bu ayrı, ayrı vasıfları dolayısıyla, hemzeyi “harekeli elif” şeklinde tarif etmek ilmi olmadığı gibi, bu iki harften, birinin diğerinin yerinede ıtlakınında câiz olmadığını gösterir.

    Ancak böyle bir tabir, mecaz yoluyla kabul edilebilir.Geniş bir yer tutan cevfe nispetleri sebebiyle, bu üç harften elif (ا ) boğaza, vâv (و ) ve yâ ( ى) da ağız boşluğuna nispet olunmuştur.Med harflerinin varlığı, ancak onların medleri ile tahakkuk ettikleri için, bunlara medd-i aslî المد الاصلي medd-i zâti المد الذاتي , medd-i tabiî المد الطبيعي , telâffuzlarındaki kolaylıktan dolayı da yumuşak harfler denir.

    2- İkinci mahrec boğazın nihayetidir. Bu mahrecden hemze ( ء ) ile he ( ه ) çıkar.

    3 – Üçüncü mahrec boğazın ortasıdır. Buradan ayn ( ع ) ve hâ ( ح ) harfi çıkar.

    4- Dördüncü mahrec, boğazın ağza en yakın olan kısmıdır. Bu mahrecden ( غ ) ve ( خ ) harfleri çıkar.

    5- Beşinci mahrec, dilin boğaza en yakın kısmı ile üst damak dır. Diğer bir değişle, dilin sonu ile küçük dildir. Buradan kâf (ق ) harfi çıkar.

    6- Altıncı mahrec, kâf harfinin mahrecinin biraz altı ve yine dil sonu kêf (ك ) harfinin mahrecidir.Kâf (ق ) ve kêf (ك ) harflerine ağız ile boğaz arasında bulunan küçük dil ile olan ilgileri sebebiyle küçük dil harfleri denir.

    7- Yedinci mahrec, dilin ortası ile üst damağın ortasıdır. Bu mahrecden cîm ( ج ) şîn (ش ) ve yâ (ى ) harfleri çıkar.

    8- Sekizinci mahrec, dilin sol veya sağ, veyahut her iki tarafı ile, adras denilen üst azı dişleridir. Dâd (ض) harfinin çıktığı yer olan bu mahrec, en zor mahrec olarak bilinir. Dâd harfinin çıkışını şöyle tarif etmek mümkündür: Dil kenarının evveli, soldan veya sağdan, veyahut da her iki taraftan üst azı dişlere yaklaşır, dil kenarının sıkışması esnasında, dil kenarı ile azı dişleri arasından zâ (ظ ) harfine benzeyen ve fakat zâ (ظ ) olmayan bir ses çıkar ki, bu ses dâd harfinin sesidir. Bu okuyuşta dil ucu serbesttir.

    9- Dokuzuncu mahrec, dilin iki kenarı ile birlikte dil ucuna varıncaya kadar üst damaktır. Dâd mahrecinin bitiminden başlar, azı dişlerden sonraki (dâhık, nâb, rubâiyye, ve seneiyye) dişlerimizin üst kısımları bu mahreci teşkil ederler. Lâm ( ل ) harfinin mahreci olan bu saha en geniş mahrectir.

    10- Onuncu mahrec, dil ucu ile onun hizasındaki iki üst ön dişlerin etleridir. Buradan da Nûn ( ) harfi çıkar. Yeri itibariyle lâm harfinin biraz altıdır ve onun mahrecinden biraz dardır. Burada bahis konu edilen nûn, “ızhâr olunan nûn”dur. Bu kaydı koymamızın sebebi, ihfâ olunan nûn (nûn-i muhfât)’dan farkını göstermek içindir. Zira ihfâ olunan nûn, fer’i harflerden olup mahreci genizdir ve bu nûn ile alâkası yoktur.

    11- Onbirinci mahrec, dil ucu ile ona tekâbül eden iki üst ön dişlerin üstündeki damak kısmıdır. Bu mahrec Râ ( ر ) harfinin mahrecidir. Dilin üst kısmı bakımından lâm harfine nazaran daha dahide kalır. Çünkü bundaki inhirâf (dilin geriye dönmesi), nûn’dan daha içeriye dönüktür.

    12- Onikinci mahrec, dil ucu ile üst ön dişlerin dipleridir. Bu mahrecten evvelâ Tâ ( ط ) sonra Dâl ( د ) sonrada Tê ( ت ) harfi çıkar.

    13- Onüçüncü mahrec, dil ucu ile alt ön dişlerin üstüdür. Hurûf-i safîr dediğimiz Sâd ( ص ), Sîn (س ) ve Ze ( ز ) harflerinin mahreci burasıdır. Mahrec sıraları da söylediğimiz sıraya göredir.

    14- Ondördüncü mahrec, dil ucu ile ön dişlerin uçlarıdır. Buradan Zâ ( ظ ), sonra Zêl ( ذ ) ve daha sonrada Sê ( ث ) harfleri çıkar.

    15- Onbeşinci mahrec, alt dudağın içi ile üst ön dişlerin uçlarıdır. Bu mahrec Fâ ( ف ) harfinin mahrecidir.

    16- Onaltıncı mahrec, dudaklardır. Vâv ( و ) Bâ ( ب ) Mîm ( م ) harflerinin mahreci burasıdır.

    17- Onyedinci mahrec, hayşûm ال يشوم dediğimiz geniz kovuğudur. Buda ğunne’nin mahrecidir. Ğunne şöyle tarif edilir. “Ğunne genizden çıkan nûn-i sâkine-i hafifedir.” İhfâ halindeki sâkin nûn ve sâkin mîm ile, mâalğunne (ğunneli) idğamlar da bulunur. Ğunne’nin mevcudiyeti, burnu tutmakla belli olur. Burundan ses geliyorsa ğunne var, gelmiyorsa yok demektir.

    Mahreç Nedir?

    Mahreç, “çıkış yeri” demektir. خرج (ha-ra-ce) yani “çıkmak” kökünden türemiştir. Arap harflerinin doğru telaffuzu için ses çıkış noktaları tek tek belirlenmiş ve bu ses çıkış noktalarına”mahreç” adı verilmiştir. Arap harflerinin mahreçleri Kuran’ı Kerim’in doğru okunması ve doğru telaffuzu açısından hassas bir konudur.

    Arap alfabesinin doğru seslendirilmesi için tespit edilmiş 17 adet mahreç bulunmaktadır.

    1- Birinci mahreç cevf, فولجا dediğimiz , boğazın göğüse bitişik olan kısmından, dudaklara varıncaya kadar, boğaz ile ağız içindeki boşluğa denir. Cevf’den harf-i medler (med harfleri) çıkar.Bunlarda mâkabli madmûm(ötreli) olan sâkin vâv (و ) mâkabli meksûr(esreli) olan sâkin yâ (ى ) ve eliftir.

    Elif harekeyi kabul etmez, daima sâkin ve mâkabli (üst yanı) meftûh (üstünlü) dür. O ağız boşluğuna bitişik olan boğaz boşluğundan muayyen bir mahrece dayanmaksızın çıkan hali bir sestir. Elif, ne bir harfe idğam olur, nede kendisine bir harf idğam edilir.

    Elif, hemzenin mahrecinden çıkar. Fakat elif, mahreci boğazda mukatı’ oluncaya kadar yükselen bir harftir. Onun mahrecinin boğaza nisbet edilişi, son çıkış yerinin boğaz olması sebebiyledir.Küllî mahrec de hemze ile beraber olmaları, cüz’î mahrecde bir olmalarını iktizâ ettirmez.Hemze ile elif arasında birçok bakımlardan fark vardır:

    • Elif, mahrec-i mukadderden, hemze ise mahrec-i muhakkaktan çıkar.
    • Hemze boğaz harfi, elif ise cevfî’dir.
    • Elifin ince ve kalın oluşu kendisinden önceki harfe bağlı olduğu halde, hemze ince harflerdendir.
    • Elif harekeyi kabul etmediği halde, hemze kabul eder.Bu ayrı, ayrı vasıfları dolayısıyla, hemzeyi “harekeli elif” şeklinde tarif etmek ilmi olmadığı gibi, bu iki harften, birinin diğerinin yerinede ıtlakınında câiz olmadığını gösterir.

    Ancak böyle bir tabir, mecaz yoluyla kabul edilebilir.Geniş bir yer tutan cevfe nispetleri sebebiyle, bu üç harften elif (ا ) boğaza, vâv (و ) ve yâ ( ى) da ağız boşluğuna nispet olunmuştur.Med harflerinin varlığı, ancak onların medleri ile tahakkuk ettikleri için, bunlara medd-i aslî المد الاصلي medd-i zâti المد الذاتي , medd-i tabiî المد الطبيعي , telâffuzlarındaki kolaylıktan dolayı da yumuşak harfler denir.

    2- İkinci mahrec boğazın nihayetidir. Bu mahrecden hemze ( ء ) ile he ( ه ) çıkar.

    3 – Üçüncü mahrec boğazın ortasıdır. Buradan ayn ( ع ) ve hâ ( ح ) harfi çıkar.

    4- Dördüncü mahrec, boğazın ağza en yakın olan kısmıdır. Bu mahrecden ( غ ) ve ( خ ) harfleri çıkar.

    5- Beşinci mahrec, dilin boğaza en yakın kısmı ile üst damak dır. Diğer bir değişle, dilin sonu ile küçük dildir. Buradan kâf (ق ) harfi çıkar.

    6- Altıncı mahrec, kâf harfinin mahrecinin biraz altı ve yine dil sonu kêf (ك ) harfinin mahrecidir.Kâf (ق ) ve kêf (ك ) harflerine ağız ile boğaz arasında bulunan küçük dil ile olan ilgileri sebebiyle küçük dil harfleri denir.

    7- Yedinci mahrec, dilin ortası ile üst damağın ortasıdır. Bu mahrecden cîm ( ج ) şîn (ش ) ve yâ (ى ) harfleri çıkar.

    8- Sekizinci mahrec, dilin sol veya sağ, veyahut her iki tarafı ile, adras denilen üst azı dişleridir. Dâd (ض) harfinin çıktığı yer olan bu mahrec, en zor mahrec olarak bilinir. Dâd harfinin çıkışını şöyle tarif etmek mümkündür: Dil kenarının evveli, soldan veya sağdan, veyahut da her iki taraftan üst azı dişlere yaklaşır, dil kenarının sıkışması esnasında, dil kenarı ile azı dişleri arasından zâ (ظ ) harfine benzeyen ve fakat zâ (ظ ) olmayan bir ses çıkar ki, bu ses dâd harfinin sesidir. Bu okuyuşta dil ucu serbesttir.

    9- Dokuzuncu mahrec, dilin iki kenarı ile birlikte dil ucuna varıncaya kadar üst damaktır. Dâd mahrecinin bitiminden başlar, azı dişlerden sonraki (dâhık, nâb, rubâiyye, ve seneiyye) dişlerimizin üst kısımları bu mahreci teşkil ederler. Lâm ( ل ) harfinin mahreci olan bu saha en geniş mahrectir.

    10- Onuncu mahrec, dil ucu ile onun hizasındaki iki üst ön dişlerin etleridir. Buradan da Nûn ( ) harfi çıkar. Yeri itibariyle lâm harfinin biraz altıdır ve onun mahrecinden biraz dardır. Burada bahis konu edilen nûn, “ızhâr olunan nûn”dur. Bu kaydı koymamızın sebebi, ihfâ olunan nûn (nûn-i muhfât)’dan farkını göstermek içindir. Zira ihfâ olunan nûn, fer’i harflerden olup mahreci genizdir ve bu nûn ile alâkası yoktur.

    11- Onbirinci mahrec, dil ucu ile ona tekâbül eden iki üst ön dişlerin üstündeki damak kısmıdır. Bu mahrec Râ ( ر ) harfinin mahrecidir. Dilin üst kısmı bakımından lâm harfine nazaran daha dahide kalır. Çünkü bundaki inhirâf (dilin geriye dönmesi), nûn’dan daha içeriye dönüktür.

    12- Onikinci mahrec, dil ucu ile üst ön dişlerin dipleridir. Bu mahrecten evvelâ Tâ ( ط ) sonra Dâl ( د ) sonrada Tê ( ت ) harfi çıkar.

    13- Onüçüncü mahrec, dil ucu ile alt ön dişlerin üstüdür. Hurûf-i safîr dediğimiz Sâd ( ص ), Sîn (س ) ve Ze ( ز ) harflerinin mahreci burasıdır. Mahrec sıraları da söylediğimiz sıraya göredir.

    14- Ondördüncü mahrec, dil ucu ile ön dişlerin uçlarıdır. Buradan Zâ ( ظ ), sonra Zêl ( ذ ) ve daha sonrada Sê ( ث ) harfleri çıkar.

    15- Onbeşinci mahrec, alt dudağın içi ile üst ön dişlerin uçlarıdır. Bu mahrec Fâ ( ف ) harfinin mahrecidir.

    16- Onaltıncı mahrec, dudaklardır. Vâv ( و ) Bâ ( ب ) Mîm ( م ) harflerinin mahreci burasıdır.

    17- Onyedinci mahrec, hayşûm ال يشوم dediğimiz geniz kovuğudur. Buda ğunne’nin mahrecidir. Ğunne şöyle tarif edilir. “Ğunne genizden çıkan nûn-i sâkine-i hafifedir.” İhfâ halindeki sâkin nûn ve sâkin mîm ile, mâalğunne (ğunneli) idğamlar da bulunur. Ğunne’nin mevcudiyeti, burnu tutmakla belli olur. Burundan ses geliyorsa ğunne var, gelmiyorsa yok demektir.

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ KONULARI

     

    Arapça Gramer Arapça Dil Bilgisi Arapça Öğren Arapça Dersleri Fasih Arapça

    Aöf Arapça Pratik Arapça   – Arapça Sarf – Arapça Nahiv –

  • Arapça Nekra

     Nekra

    Belirsiz bir nesneyi işaret eden, başına harf-i tarif (el takısı / belirlilik eki) almamış veya diğer belirli (marife) isim kategorilerinden hiçbirine girmeyen isimlerdir. Bu kategoriler belirli isimler başlığı altında detaylarıyla anlatılmıştır.

    Örnek: (belirsiz bir) adam – رجلٌ ; (belirsiz bir) ev – بيتٌ

    Arapçada belirli – marife isimler dışında kalan tüm isimler belirsiz – nekra kabul edilirler.

    Belirsiz bir nesneyi işaret eden, başına harf-i tarif (el takısı / belirlilik eki) almamış veya diğer belirli (marife) isim kategorilerinden hiçbirine girmeyen isimlerdir. Bu kategoriler belirli isimler başlığı altında detaylarıyla anlatılmıştır.

    Örnek: (belirsiz bir) adam – رجلٌ ; (belirsiz bir) ev – بيتٌ

    Arapçada belirli – marife isimler dışında kalan tüm isimler belirsiz – nekra kabul edilirler.

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ KONULARI

     

    Arapça Gramer Arapça Dil Bilgisi Arapça Öğren Arapça Dersleri Fasih Arapça

    Aöf Arapça Pratik Arapça   – Arapça Sarf – Arapça Nahiv –

  • Arapça Ötre

     Ötre

    Ötre: Harflerin üzerine, küçücük bir vav şeklinde yazılır. u, ü sesi verir. Aşağıdaki kelimelerin ilk harekesi dammedir.

    وُضِعَ كُتِبَ ذُكِرَ فُتِحَ
    Vudia’ kutibe zukira futiha

     

     

    Ötre: Harflerin üzerine, küçücük bir vav şeklinde yazılır. u, ü sesi verir. Aşağıdaki kelimelerin ilk harekesi dammedir.

    وُضِعَ كُتِبَ ذُكِرَ فُتِحَ
    Vudia’ kutibe zukira futiha

     

     

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ KONULARI

     

    Arapça Gramer Arapça Dil Bilgisi Arapça Öğren Arapça Dersleri Fasih Arapça

    Aöf Arapça Pratik Arapça   – Arapça Sarf – Arapça Nahiv –

  • Savtlar

     Savtlar

    Savtlar (Sesleri taklit eden yapılar)

    Lazım mebniler kategorisindeki savtlar bazı sesleri taklid etmek, seslenmek, kovmak veya çağırmak için kullanılan ses taklidi kelimelerdir. Bazı gramercilere göre nida harfleri ve taaccüb (şaşkınlık) ifadeleri de savtlar bahsinin içerisinde incelenir. Savtlar başlığında bu konu detaylarıyla işlenecektir. Burada bir kaç savt örneği vermekle yetiniyoruz:

    غِشْ – (kediye) pist!

    هَجْ – (köpeğe) hoşt!

    إخْ – deveyi çökertmek için söylenir.

    Diğer lazım mebniler:

    Savtlar (Sesleri taklit eden yapılar)

    Lazım mebniler kategorisindeki savtlar bazı sesleri taklid etmek, seslenmek, kovmak veya çağırmak için kullanılan ses taklidi kelimelerdir. Bazı gramercilere göre nida harfleri ve taaccüb (şaşkınlık) ifadeleri de savtlar bahsinin içerisinde incelenir. Savtlar başlığında bu konu detaylarıyla işlenecektir. Burada bir kaç savt örneği vermekle yetiniyoruz:

    غِشْ – (kediye) pist!

    هَجْ – (köpeğe) hoşt!

    إخْ – deveyi çökertmek için söylenir.

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ KONULARI

    Arapça Gramer Arapça Dil Bilgisi Arapça Öğren Arapça Dersleri Fasih Arapça

    Aöf Arapça Pratik Arapça   – Arapça Sarf – Arapça Nahiv –

  • Şart Edatları

     Şart Edatları

    ŞART EDATLARI

    (أدوات الشروط)

     

    Anlatılmak istenen durumu belli bir şarta bağlayan cümlelere şart cümleleri denir. Bir şarta bağlı olarak bir eylemin veya durumun gerçekleşmesi ya da gerçekleşmemesini ifade eden bu cümle türlerinde Arapçada şart ismi veya şart edatı denilen unsurlar yardımıyla şart anlamı elde edilmiş olur. Şart edatları başlığı altında inceleyebileceğimiz bu unsurları şöyle sıralayabiliriz:

     

    Şart Edatları nelerdir?

     

    Arapçada en çok kullanılan şart edatları şunlardır:

    1) إنْ – eğer …se/sa

    Arapçada en çok kullanılan şart edatı budur. Şartı ve o şartın cevabını ifade eden her iki muzari fiili de cezm eden bir harftir. Bu sebeple aynı zamanda iki muzari fiili cezm eden edatlar kategorisindedir. Daima fiilden önce kullanılır. Cevap fiili gelecek zaman kipinde (muzarinin başına gelecek zaman eki س veya سَوْفَ getirilerek) de kullanılır. Bu durumda cevap cümlesinin başına ف Fe harfi gelir. Mazi fiillerle de kullanılabilir. Bu durumda yine gelecek zamanda şart anlamı verir. Eğer geçmiş zamanda bir şart anlamı verilmek isteniyorsa bu durumda كان ve قد ile birlikte kullanılır.

     

    Murazi fiille kullanılışına örnek:

    إنْ تَقْرَأْ مُنْتَبِهًا تَسْتَطِعْ أنْ تَفْهَمَ – Eğer dikkatli okursan anlayabilirsin.

     

    Gelecek zaman kipiyle kullanılışına örnek:

    إنْ تَدْرُسْ جَيّدًا فَسَتَنْجَحُ – Eğer iyi çalışırsan başarılı olacaksın.

     

    Mazi fiille kullanılışına örnek:

    إنْ قَالَ ذلِكَ كَذِبَ – Eğer bunu söylerse, yalan söyler.

     

    Geçmiş zamanda şart olarak kullanılışına örnek:

    إنْ كَانَ قَدْ قالَ ذلك كَذِبَ – Eğer bunu söylediyse, yalan söyledi.

    2) مَنْ – kim … , kim ki … , kime …

    Akıllı varlıklar için kullanılan şart ismidir. Muzari veya mazi fiillerle kullanılabilir. Muzari fiille kullanılması durumunda hem şart ifade eden fiili hem de şartın sonucunu ifade eden fiili cezm eder. Bu sebeple iki muzari fiili cezm eden edatlar kategorisinde değerlendirilir.

     

    Örnek:

     

    Muzari fiille kullanımı
    مَنْ يَقْرَأْ كَثِيرًا يَعْلَمْ كثِيرًا – kim çok okursa çok bilir (kim ki çok okur, çok bilir)

     

    Mazi fiille kullanımı

    مَنْ صَبَرَ ظَفَرَ – kim sabrederse zafer kazanır.

    3) مَا – ne … , her ne …, neye ..

    Aklı olmayan varlıklar için kullanılan şart ismidir. Muzari fillerle birlikte kullanılır ve birlikte kullanıldığı muzarileri cezm eder. Bu sebeple iki fiili cezm eden edatlar kategorisinde değerlendirilir.

     

    Örnek:

     

    ما تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ يَعْلَمهُ اللهُ – Hayır olarak her ne yaparsanız Allah onu bilir.

     

    مَا تُؤْمِنْ به تَعِشْ هكذا – Her neye inanırsan öyle yaşarsın.

    4) مَهْمَا – her ne … se

    Muzari fiille kullanılan ve hem şart hem şartın cevabı olan muzari fiilleri cezm eden şart ismidir. İki muzari fiili cezm eden edatlar kategorisindedir.

     

    Örnek:

     

    مَهْمَا تَفْعَلْ أفْعَلْ – Her ne yaparsan onu yaparım.

    5) أَيُّ – Hangisini …, neyi…, kimi…, se/sa

    Mu’rab (çekimli) şart isimleri kategorisindedir. İki muzari fiili cezm ettiği için aynı zamanda iki muzari fiili cezm eden edatlar kategorisindedir.

     

    Örnek:

     

    أيًّا تَحْتَرِمْ أحْتَرِمْهُ – Kime saygı gösterirsen ona saygı gösteririm.

     

    أَيًّا تَكْتُبْ أكْتُبْهُ – Neyi yazarsan onu yazarım.

    6) مَتَى her ne zaman … se/sa

    Zamana bağlı şart anlamı katan zarftır. Şart ve cevap olarak kullanıldığı her iki muzari fiili de cezm eder. Bu nedenle de iki muzari fiili cezm eden edatlar kategorisindedir.

     

    Örnek:

    مَتَى تُسافِرْ أسافِرْ مَعك – (her) ne zaman gidersen (o zaman) seninle giderim.

     

    مَتَى تَكْتُبْ أقْرَأْ – (her) ne zaman yazarsan (o zaman) okurum.

    7) حَيْثُمَا – her nerede … se/sa; her neresi … se/sa

    Mekana bağlı şart ifade eden bir zarftır. Şart ve cevabı olarak kullanılan her iki muzari fiili de cezm eder. Mazi fiille de kullanılabilir.

     

    Örnek:

     

    حَيْثُمَا يَنْزِلْ المَطَرُ يَنْمُ الزَّرْعُ – Yağmur (her) nereye yağarsa, (orada) ekinler büyür.

     

    حَيْثُمَا سَافَرْتَ يَأْتِ مَعَكَ إبْنُك – (her) nereye gidersen, oğlun seninle gelir.

    8) أَنَّى – her nerede … se/sa; her nereye … se/sa; her neresi … se/sa

    Mekana bağlı şart ifade eden bir zarftır. كَيْفَمَا ile aynı anlamda kullanılır. Şart ve cevap olarak kullanılan her iki fiili de cezm eder.

    Örnek:

     

    أنَّى تَرْكَبْ دَرَّاجَتَكَ أَرْكَبْ هُنا – Bisikletine nerede binersen, (ben de) orada binerim.

    9) أَيْنَ / أَيْنَمَا – her nerede … se/sa; her nereye … se/sa

    Mekana bağlı şart ifade eden bir zarftır. كَيْفَمَا ile aynı anlamda kullanılır. Şart ve cevap olarak kullanılan her iki fiili de cezm eder.

     

    Örnek:

     

    أيْنَمَا تَكُونُوا يُدْرِكْكُم المَوْتُ – Her nerede olursanız (olun), ölüm size yetişir.

     

    أيْنَ تَجِدْ العِلْمَ تَذْهَبْ هُناكَ – İlmi her nerede bulursan, oraya gidersin.

    10) كَيْفَـمَا – Her nasıl … se/sa; nasıl … se/sa

    Duruma / hale bağlı şart ifade eder. Şart ve cevap olarak kullanılan her iki fiili de cezm eder.

     

    Örnek:

     

    كَيْفَمَا تَفْعَلْ أفْعَلْ – (sen) her nasıl yaparsan, (ben de) öyle yaparım.

    11) أَيَّانَ – her ne zaman … se/sa

    Gelecek zamanın kastedildiği aslında belirli olmayan bir zamanı işaret eden şart edatıdır. Şart ve cevap muzari fiillerinin her ikisini de cezm eder. Bu sebeple iki fiili cezm eden edatlar kategorisindedir.

     

    Örnek:

     

    أيَّانَ أذْهَبْ إلى السِّينَمَا تَذْهَبْ مَعِي – (ben) sinemaya ne zaman gidersem, (sen de) o zaman gidersin.

    12) إذْمَا / إذاما – Eğer … se/sa; şayet … se/sa

    Hem şart hem cevap muzari fiillerini cezm eden ve aslında harf kategorisinde olan mebni şart edatıdır.

     

    Örnek:

     

    إذْما تَذْهَبْ إلى السِّينَما تُشَاهِدْ هَذا الْفِيلم – Eğer sinemaya gidersen bu filmi izlersin.

    13) إذَا – Eğer … se/sa

    1. إذَا – Eğer … se/sa

    Belirli bir vakti ifade eden şart edatıdır. مَتَى şart edatından farkı, ifade ettiği zamanda müphemlik yoktur. Gerçekleşmesi kesin olan hususlarda kullanılır. Mazi fiille birlikte kullanılması da bu edatı diğerlerinden ayıran başka bir özelliğidir. Mazi fiille birlikte kullanılsa da geniş zaman anlamı katar. Cümlenin başında yer alır. Olumsuz şart cümlesi olarak kullanılmak istendiğinde لَمْ ile beraber kullanılır.

     

    Örnek:

     

    إذَا طَلَعَتْ الشَّمْسُ خَرَجْتُ  – Eğer Güneş doğarsa çıkarım.

    Olumsuz kullanımına örnek:

     

    إذا لَمْ تَقْرَأْ هذا الكِتَابَ فَلَنْ أَقْرَأَه كذلك – Eğer bu kitabı okumazsan ben de okumayacağım.

    14) لَوْ – Eğer … se/sa

    I am text block. Click edit button to change this text. Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut elit tellus, luctus nec ullamcorper mattis, pulvinar dapibus leo

    Genellikle mazi fiiller ile kullanılır. Geçmiş zamanda gerçekleşmemiş bir eylemi ifade eder. Eğer şartın cevabı olumlu olursa bu durumda cevap fiilinin başına ل getirilir. Eğer şartın cevabı olumsuz bir fiil olursa bu durumda ل getirilip getirilmemesi tercihe bağlıdır. Bazen de gerçekleşmesi imkansız olan istekleri ifade için kullanılır. Olumsuz şart yapılmak istendiğinde ise fiili olumsuz yapan edatlar kullanılır. Şimdi örneklere bakalım:

     

    Cevabın olumlu olmasına örnek:

    لَوْ قال لك شيأ لَسَمِعْتَهُ – Sana bir şey demiş olsaydı onu duyardın.

     

    Cevabın olumsuz olmasına örnek:

    لَوْ قَالَ لَك شيْأ (لَ)ما سَمِعْتَهُ – Sana bir şey demiş olsaydı onu duymazdın.

     

    Gerçekleşmesi imkansız istekler için kullanımına örnek:

    لَوْ كَانَ لِي جَنَاحانِ لَطِرْتُ – Eğer kanatlarım olsaydı uçardım.

     

    Olumsuz kullanımına örnek:

    لَوْ لَمْ تَتّصِلْ بِي لَخَرَجْتُ – Eğer beni aramasaydın çıkacaktım (çıkmıştım)

    15) لَوْ لاَ / لَوْ ما – … mazsa / … masaydı

    Bu şart edatları isimlerin başına gelir. Fiilleri cezm etmez. Şartın gerçekleşmemesi sebebiyle o şarta ait olan cevabın da gerçekleşmeyeceğini gösterirler.

     

    Örnek:

     

    لَوْ لا الْمَاءُ ما عَاشَ الإنْسَانُ – Su olmasaydı insan yaşamazdı.

     

    لَوْ ما العَمَلُ لَمْ تَكُنْ لِلْعِلْمِ فَائِدَةٌ – Amel olmasaydı ilmin bir faydası olmazdı.

    16) كُلَّـمَا – her … se/sa; her ne … se/sa

    Şart veya cevap fiilini cezmetmeyen şart edatlarındandır.

     

    Örnek:

     

    كُلّـمَا رَأَيْتُ فَقِيرًا عَطَفْتُ عَلَيْهِ – her ne zaman fakir görsem ona acırım.

    ŞART EDATLARI

    (أدوات الشروط)

     

    Anlatılmak istenen durumu belli bir şarta bağlayan cümlelere şart cümleleri denir. Bir şarta bağlı olarak bir eylemin veya durumun gerçekleşmesi ya da gerçekleşmemesini ifade eden bu cümle türlerinde Arapçada şart ismi veya şart edatı denilen unsurlar yardımıyla şart anlamı elde edilmiş olur. Şart edatları başlığı altında inceleyebileceğimiz bu unsurları şöyle sıralayabiliriz:

     

    Şart Edatları nelerdir?

     

    Arapçada en çok kullanılan şart edatları şunlardır:

    Arapçada en çok kullanılan şart edatı budur. Şartı ve o şartın cevabını ifade eden her iki muzari fiili de cezm eden bir harftir. Bu sebeple aynı zamanda iki muzari fiili cezm eden edatlar kategorisindedir. Daima fiilden önce kullanılır. Cevap fiili gelecek zaman kipinde (muzarinin başına gelecek zaman eki س veya سَوْفَ getirilerek) de kullanılır. Bu durumda cevap cümlesinin başına ف Fe harfi gelir. Mazi fiillerle de kullanılabilir. Bu durumda yine gelecek zamanda şart anlamı verir. Eğer geçmiş zamanda bir şart anlamı verilmek isteniyorsa bu durumda كان ve قد ile birlikte kullanılır.

     

    Murazi fiille kullanılışına örnek:

    إنْ تَقْرَأْ مُنْتَبِهًا تَسْتَطِعْ أنْ تَفْهَمَ – Eğer dikkatli okursan anlayabilirsin.

     

    Gelecek zaman kipiyle kullanılışına örnek:

    إنْ تَدْرُسْ جَيّدًا فَسَتَنْجَحُ – Eğer iyi çalışırsan başarılı olacaksın.

     

    Mazi fiille kullanılışına örnek:

    إنْ قَالَ ذلِكَ كَذِبَ – Eğer bunu söylerse, yalan söyler.

     

    Geçmiş zamanda şart olarak kullanılışına örnek:

    إنْ كَانَ قَدْ قالَ ذلك كَذِبَ – Eğer bunu söylediyse, yalan söyledi.

    Akıllı varlıklar için kullanılan şart ismidir. Muzari veya mazi fiillerle kullanılabilir. Muzari fiille kullanılması durumunda hem şart ifade eden fiili hem de şartın sonucunu ifade eden fiili cezm eder. Bu sebeple iki muzari fiili cezm eden edatlar kategorisinde değerlendirilir.

     

    Örnek:

     

    Muzari fiille kullanımı
    مَنْ يَقْرَأْ كَثِيرًا يَعْلَمْ كثِيرًا – kim çok okursa çok bilir (kim ki çok okur, çok bilir)

     

    Mazi fiille kullanımı

    مَنْ صَبَرَ ظَفَرَ – kim sabrederse zafer kazanır.

    Aklı olmayan varlıklar için kullanılan şart ismidir. Muzari fillerle birlikte kullanılır ve birlikte kullanıldığı muzarileri cezm eder. Bu sebeple iki fiili cezm eden edatlar kategorisinde değerlendirilir.

     

    Örnek:

     

    ما تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ يَعْلَمهُ اللهُ – Hayır olarak her ne yaparsanız Allah onu bilir.

     

    مَا تُؤْمِنْ به تَعِشْ هكذا – Her neye inanırsan öyle yaşarsın.

    Muzari fiille kullanılan ve hem şart hem şartın cevabı olan muzari fiilleri cezm eden şart ismidir. İki muzari fiili cezm eden edatlar kategorisindedir.

     

    Örnek:

     

    مَهْمَا تَفْعَلْ أفْعَلْ – Her ne yaparsan onu yaparım.

    Mu’rab (çekimli) şart isimleri kategorisindedir. İki muzari fiili cezm ettiği için aynı zamanda iki muzari fiili cezm eden edatlar kategorisindedir.

     

    Örnek:

     

    أيًّا تَحْتَرِمْ أحْتَرِمْهُ – Kime saygı gösterirsen ona saygı gösteririm.

     

    أَيًّا تَكْتُبْ أكْتُبْهُ – Neyi yazarsan onu yazarım.

    Zamana bağlı şart anlamı katan zarftır. Şart ve cevap olarak kullanıldığı her iki muzari fiili de cezm eder. Bu nedenle de iki muzari fiili cezm eden edatlar kategorisindedir.

     

    Örnek:

    مَتَى تُسافِرْ أسافِرْ مَعك – (her) ne zaman gidersen (o zaman) seninle giderim.

     

    مَتَى تَكْتُبْ أقْرَأْ – (her) ne zaman yazarsan (o zaman) okurum.

    Mekana bağlı şart ifade eden bir zarftır. Şart ve cevabı olarak kullanılan her iki muzari fiili de cezm eder. Mazi fiille de kullanılabilir.

     

    Örnek:

     

    حَيْثُمَا يَنْزِلْ المَطَرُ يَنْمُ الزَّرْعُ – Yağmur (her) nereye yağarsa, (orada) ekinler büyür.

     

    حَيْثُمَا سَافَرْتَ يَأْتِ مَعَكَ إبْنُك – (her) nereye gidersen, oğlun seninle gelir.

    Mekana bağlı şart ifade eden bir zarftır. كَيْفَمَا ile aynı anlamda kullanılır. Şart ve cevap olarak kullanılan her iki fiili de cezm eder.

    Örnek:

     

    أنَّى تَرْكَبْ دَرَّاجَتَكَ أَرْكَبْ هُنا – Bisikletine nerede binersen, (ben de) orada binerim.

    Mekana bağlı şart ifade eden bir zarftır. كَيْفَمَا ile aynı anlamda kullanılır. Şart ve cevap olarak kullanılan her iki fiili de cezm eder.

     

    Örnek:

     

    أيْنَمَا تَكُونُوا يُدْرِكْكُم المَوْتُ – Her nerede olursanız (olun), ölüm size yetişir.

     

    أيْنَ تَجِدْ العِلْمَ تَذْهَبْ هُناكَ – İlmi her nerede bulursan, oraya gidersin.

    Duruma / hale bağlı şart ifade eder. Şart ve cevap olarak kullanılan her iki fiili de cezm eder.

     

    Örnek:

     

    كَيْفَمَا تَفْعَلْ أفْعَلْ – (sen) her nasıl yaparsan, (ben de) öyle yaparım.

    Gelecek zamanın kastedildiği aslında belirli olmayan bir zamanı işaret eden şart edatıdır. Şart ve cevap muzari fiillerinin her ikisini de cezm eder. Bu sebeple iki fiili cezm eden edatlar kategorisindedir.

     

    Örnek:

     

    أيَّانَ أذْهَبْ إلى السِّينَمَا تَذْهَبْ مَعِي – (ben) sinemaya ne zaman gidersem, (sen de) o zaman gidersin.

    Hem şart hem cevap muzari fiillerini cezm eden ve aslında harf kategorisinde olan mebni şart edatıdır.

     

    Örnek:

     

    إذْما تَذْهَبْ إلى السِّينَما تُشَاهِدْ هَذا الْفِيلم – Eğer sinemaya gidersen bu filmi izlersin.

    1. إذَا – Eğer … se/sa

    Belirli bir vakti ifade eden şart edatıdır. مَتَى şart edatından farkı, ifade ettiği zamanda müphemlik yoktur. Gerçekleşmesi kesin olan hususlarda kullanılır. Mazi fiille birlikte kullanılması da bu edatı diğerlerinden ayıran başka bir özelliğidir. Mazi fiille birlikte kullanılsa da geniş zaman anlamı katar. Cümlenin başında yer alır. Olumsuz şart cümlesi olarak kullanılmak istendiğinde لَمْ ile beraber kullanılır.

     

    Örnek:

     

    إذَا طَلَعَتْ الشَّمْسُ خَرَجْتُ  – Eğer Güneş doğarsa çıkarım.

    Olumsuz kullanımına örnek:

     

    إذا لَمْ تَقْرَأْ هذا الكِتَابَ فَلَنْ أَقْرَأَه كذلك – Eğer bu kitabı okumazsan ben de okumayacağım.

    I am text block. Click edit button to change this text. Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut elit tellus, luctus nec ullamcorper mattis, pulvinar dapibus leo

    Genellikle mazi fiiller ile kullanılır. Geçmiş zamanda gerçekleşmemiş bir eylemi ifade eder. Eğer şartın cevabı olumlu olursa bu durumda cevap fiilinin başına ل getirilir. Eğer şartın cevabı olumsuz bir fiil olursa bu durumda ل getirilip getirilmemesi tercihe bağlıdır. Bazen de gerçekleşmesi imkansız olan istekleri ifade için kullanılır. Olumsuz şart yapılmak istendiğinde ise fiili olumsuz yapan edatlar kullanılır. Şimdi örneklere bakalım:

     

    Cevabın olumlu olmasına örnek:

    لَوْ قال لك شيأ لَسَمِعْتَهُ – Sana bir şey demiş olsaydı onu duyardın.

     

    Cevabın olumsuz olmasına örnek:

    لَوْ قَالَ لَك شيْأ (لَ)ما سَمِعْتَهُ – Sana bir şey demiş olsaydı onu duymazdın.

     

    Gerçekleşmesi imkansız istekler için kullanımına örnek:

    لَوْ كَانَ لِي جَنَاحانِ لَطِرْتُ – Eğer kanatlarım olsaydı uçardım.

     

    Olumsuz kullanımına örnek:

    لَوْ لَمْ تَتّصِلْ بِي لَخَرَجْتُ – Eğer beni aramasaydın çıkacaktım (çıkmıştım)

    Bu şart edatları isimlerin başına gelir. Fiilleri cezm etmez. Şartın gerçekleşmemesi sebebiyle o şarta ait olan cevabın da gerçekleşmeyeceğini gösterirler.

     

    Örnek:

     

    لَوْ لا الْمَاءُ ما عَاشَ الإنْسَانُ – Su olmasaydı insan yaşamazdı.

     

    لَوْ ما العَمَلُ لَمْ تَكُنْ لِلْعِلْمِ فَائِدَةٌ – Amel olmasaydı ilmin bir faydası olmazdı.

    Şart veya cevap fiilini cezmetmeyen şart edatlarındandır.

     

    Örnek:

     

    كُلّـمَا رَأَيْتُ فَقِيرًا عَطَفْتُ عَلَيْهِ – her ne zaman fakir görsem ona acırım.

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ KONULARI

     

    Arapça Gramer Arapça Dil Bilgisi Arapça Öğren Arapça Dersleri Fasih Arapça

    Aöf Arapça Pratik Arapça   – Arapça Sarf – Arapça Nahiv –