Yıl: 2013

  • Harfi Cerler

     

    HARF-İ CERLER

    İsimlerin başında “harf-i cer” denen harfler olursa o ismin sonunu esre yaparlar. Bu harf-i cerler en çok kullanılış sırasına göre örnekleri ile  beraber şöyledir:

     

     

    مِنْ

    ..den, ..dan

    (Başlamak, kısmiyet ve açıklama için kullanılır)

     

    مِنَ الْبَيْتِ

    evden →

    خَرَجْتُ مِنَ الْبَيْتِ.

    Evden çıktım.

    مِنْ ناَفِذَةٍ

    bir pencereden →

    نَظَرَ الْوَلَدُ مِنْ ناَفِذَةٍ.

    Çocuk bir pencereden baktı.

    مِنَ الْبَابِ

    kapıdan →

    مَنْ دَخَلَ مِنَ الْبَابِ ؟

    Kapıdan kim girdi?

                     

    Kâide: (مِنْ) harf-i cerinden sonra gelen isim harf-i tarif  (الْ)ile başlıyorsa nun’a cezim yerine fetha verilerek öbür kelimeye geçiş yapılır: مِنَ الْبَيْتِ (minel beyti),  مِنَ الْبَابِ(minel bâbi) gibi.

     

     

    فيِ

    ..de, ..da, içinde, hakkında

    (Mekan ya da zaman gibi zarfiyet bildirir)

     

    فِي الْبَيْتِ

    evde, evin içinde →

    جَلَسْتُ فِي الْبَيْتِ الْيَوْمَ.

    Bugün evde oturdum.

     

    فيِ السَّياَّرَةِ

    arabada →

    اَلْوَلَدُ لَعِبَ فيِ السَّياَّرَةِ.

    Çocuk arabanın içinde oynadı.

     

    فيِ الْمَدْرَسَةِ

    okulda →

    كَتَبْتُ الدَّرْسَ فيِ الْمَدْرَسَةِ.

    Dersi okulda yazdım.

     

    فيِ الصَّباَحِ

    sabahleyin →

    كَتَبْتُ الدَّرْسَ فيِ الصَّباَحِ.

    Dersi sabah yazdım.

     

     

    إِلَى

    ..e, ..a, ..ye, ..ya

    (Sonun bitişi için kullanılır)

     

     

    إِلَى الْمَدْرَسَةِ

    okula →

    حَضَرَ التِّلْميِذُ إِلَى الْمَدْرَسَةِ.

    Öğrenci okula geldi.

     

     

    إِلَى الْبَيْتِ

    eve →

    ذَهَبْتُ إِلَى الْبَيْتِ مُبَكِّراً.

    Eve erken gittim.

     

     

    إِلَى السُّوقِ

    çarşıya →

    ذَهَبَتْ زَيْنَبُ إِلَى السُّوقِ.

    Zeynep çarşıya gitti.

     

     

    عَلَى

    ..e, ..a, ..ye, ..ya, üzerine, üstünde

     

    عَلَى الْماَءِ

    suyun üzerinde →

    سَبَحَ الْقَلَمُ عَلَى الْماَءِ.

    Kalem suyun üzerinde yüzdü.

     

    عَلَى الْأَرْضِ

    yerin üzerine, yere →

    سَقَطَ الْوَلَدُ عَلَى الْأَرْضِ.

    Çocuk yere düştü.

     

    عَلَى الْكُرْسِيِّ

    sandalye üzerine →

    جَلَسْتُ عَلَى الْكُرْسِيِّ.

    Sandalyeye oturdum.

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    بِ

    ile, ..le

     

     

    بِالْقَلَمِ

    kalem ile, kalemle →

    كَتَبْتُ الدَّرْسَ بِالْقَلَمِ.

    Dersi kalemle yazdım.

     

     

    بِالسِّكِّينِ

    bıçakla →

    قَشَرْتُ الْفاَكِهَةَ بِالسِّكِّينِ.

    Meyveyi bıçakla soydum.

     

     

    بِالْحاَفِلَةِ

    otobüsle →

    ذَهَبْتُ إِلَى الْمَدْرَسَةِ بِالْحاَفِلَةِ.

    Okula otobüsle gittim.

     

                                                             

    F  Genelde cansız eşya ya da insan dışındaki varlıklar için بِ  kullanılır.  İnsan söz konusu olunca da  مَعَ (ile, beraber)  zarfı tercih edilir:

     

    ذَهَبْتُ مَعَ خاَلِدٍ إِلَى الْمَدْرَسَةِ.

    Halit’le okula gittim.

     

    شَرِبْتَ الشاَّيَ مَعَ صَديِقٍ.

    Bir arkadaşla çay içtin.

     

    عَنْ

    den, dan, hakkında

     

    مُعَلِّمٍ عَنْ

    öğretmenden →

    سَمِعْتُ الْخَبَرَ عَنْ مُعَلِّمٍ.

    Haberi bir öğretmenden işittim.

    عَنِ الطِّفْلِ

    çocuktan →

    ذَهَبَ الْخَوْفُ عَنِ الطِّفْلِ.

    Çocuktan korku gitti.

    عَنِ التَّلاَميِذِ

    öğrencilerden, öğrenciler hakkında

    سَأَلَ الْمُديِرُ عَنِ التَّلاَميِذِ

    Müdür öğrencileri (öğrenciler hakkında) sordu.

     

     

    لِ

    için

     

     

     

    لِلَّهِ

    Allah için →

    صَلَّيْتُ لِلَّهِ تَعَالَى.

    Allâhu Teala için namaz kıldım.

     

     

    لِخَالِدٍ

    Halit için →

    ذَهَبْتُ إِلَى السوُّقِ لِخَالِدٍ.

    Çarşıya Halit için gittim.

     

     

    لِلدِّراَسَةِ

    eğitim için →

    ذَهَبْتُ إِلَى الْمَدْرَسَةِ لِلدِّراَسَةِ.

    Okula eğitim için gittim.

     

                                 

    Not: Bu harf-i cer ألْ ile ma’rife olan bir ismin başına geldiğinde harf-i tarifin elifi hazfedilir (kaldırılır, atılır): اَلْبَيْتُ  – \  لِلْبَيْتِ  اَلطاَّلِبُ  –لِلطاَّلِبِ    gibi.

    كَ

    gibi

    اَلْأَرْضُ كَالْكُرَةِ.

    Dünya top gibidir.

    أَحْمَدُ كَالْأَسَدِ.

    Ahmet arslan gibidir.

    حَتَّي

    …ceye kadar, ta ki

     

    حَتَّي الْمَوْتِ

    Ölüme kadar (ölünceye kadar)

     

    عَبَدْتُ اللهَ حَتَّي الْمَوْتِ.

    Ölüme kadar (ölünceye kadar) Allah’a ibadet ettim.

    رُبَّ

    olur ki, belki, bazı, nice vardır

     

    رُبَّ طاَلِبٍ ماَ كَتَبَ الدَّرْسَ.

    Ders yazmayan nice öğrenci vardır.

    مُذْ – مُنْذُ

    ..den beri, ..dan beri, ..den itibaren

    وَجَبَتِ الصَّلاَةُ مُنْذُ الْبُلوُغِ.

    Buluğdan itibaren namaz vacip oldu.

               

    F Mef’ûlu bihin harekesi mansûbtur (üstündür). Aslında fiil ve fâilden sonra geriye kalan kelimeler ve harf-i cerler mef’ûldür. Fakat harf-i cer alan mef’ûlü bihin son harfinin harekesi esre olur ve o kelimeye mefulun bih gayr-i sarih denir.  Harf-i cer almayan mef’ûle mef’ûlun bih sarih denir. Genellikle cümlede önce mef’ûlün bih sarih (üstün harekesini açık olarak alan mef’ûl), sonra da mef’ûlün bih gayr-i sarih (üstün harekesini açık olarak alamayan mef’ûl) yazılır.

    كَتَبَ الْوَلَدُ  الدَّرْسَ  بِالْقَلَمِ.

                 M.B.Gayr-i Sarih. M.B.Sarih

    Çocuk dersi kalemle yazdı.

    Harf-i Cerle İlgili Genel Cümle Örnekleri

     

    هَلْ ذَهَبْتِ إِلَى الْمَدْرَسَةِ ؟

    Okula gittin mi?

     

    نَعَمْ ، ذَهَبْتُ إِلَى الْمَدْرَسَةِ.

    Evet, okula gittim.

     

    هَلْ ذَهَبْتُمْ إِلَى الْمَدْرَسَةِ.

    Okula gittiniz mi?

     

    نَعَمْ ، ذَهَبْناَ إِلَى الْمَدْرَسَةِ.

    Evet, okula gittik.

     

    ذَهَبْتُماَ إِلَى الْمَدْرَسَةِ.

    İkiniz okula gittiniz.

     

    هَلْ ذَهَبْتُنَّ إِلَى الْمَدْرَسَةِ ؟

    Okula gittiniz mi?

     

    نَعَمْ ، ذَهَبْناَ إِلَى الْمَدْرَسَةِ.

    Evet, okula gittik.

     

    ذَهَبْتُ إِلَى الْمَدْرَسَةِ  لِلْإِمْتِحاَنِ.

    Okula imtihan için gittim.

     

    ذَهَبْتُ إِلَى الْبَيْتِ لِلْإِسْتِراَحَةِ.

    Eve dinlenmek için gittim.

     

    ذَهَبْتُ إِلَى الْمَسْجِدِ لِلصَّلاَةِ.

    Mescide namaz için gittim.

     

    نَظَرَ التِّلْميِذُ إِلَى الصُّورَةِ.

    (Erkek) Öğrenci resme baktı.

     

    نَظَرَتِ التِّلْميِذَةُ إِلَى الصُّورَةِ.

    (Kız) Öğrenci resme baktı.

     

    نَظَرْتُ  إِلَى الصُّورَةِ.

    Resme baktım.

     

    سَبَحَ الْوَلَدُ فِي هَذاَ الشاَّطِئِ.

    Çocuk bu kıyıda yüzdü.

     

    عَمِلَ خاَلِدٌ الشاَّىَ فِي الْمَطْبَخِ.

    Halit mutfakta çay yaptı.

     

    قَرَأْتُ الدَّرْسَ فِي الْحَدِيقَةِ.

    Dersi bahçede okudum.

     

    قَرأْناَ الْكِتاَبَ فِي الْمَكْتَبَةِ.

    Kitabı kütüphanede okuduk.

     

    ذَهَبْناَ إِلَى الْمَدْرَسَةِ بِالْحاَفِلَةِ.

    Okula otobüsle gittik.

     

    وَصَلَ أَحْمَدُ إِلَى الْمَطاَرِ بِالسَّياَّرَةِ.

    Ahmet hava alanına arabayla gitti (ulaştı, vardı).

     

    نَزَلَ أَحْمَدُ عَنِ الْحِصَانِ.

    Ahmet attan indi.

     

    رَفَعَ الْإِسلاَمُ الظُّلْمَ عَنِ الْمَرْأَةِ.

    İslam kadından zulmü kaldırdı.

     

    سَأَلْتُ عَنِ الْماَلِ.

    Mal hakkında sordum.

     

    سَأَلَ الطَّبِيبُ عَنِ الْمَرِيضِ.

    Doktor hastadan (hasta hakkında) sordu.

     

    اَلْأُمُّ عَمِلَتِ الطَّعاَمَ فِي الْمَطْبَخِ.

    Anne yemeği mutfakta yaptı.

     

    جَلَسَ مُحَمَّدٌ فِي الْبَيْتِ.

    Muhammed evde oturdu.

     

    جَلَسَتْ عاَئِشَةُ فِي الْغُرْفَةِ.

    Aişe odada oturdu.

     

    خَرَجَ التَّلاَمِيذُ مِنَ الصَّفِّ.

    Öğrenciler sınıftan çıktı.

     

    اَلتَّلاَمِيذُ خَرَجُوا  مِنَ الصَّفِّ.

    (aynı manada isim cümlesi)

     

    رَفَعَ الْوَلَدُ الْحَقِيبَةَ مِنَ الْأَرْضِ.

    Çocuk çantayı yerden kaldırdı.

     

    نَزَلَ الْمَطَرُ مِنَ السَّماَءِ.

    Gökten yağmur indi (Yağmur yağdı).

     

    اَلْأَوْلاَدُ سَبَحُوا فِي الْمَسْبَحِ.

    Çocuklar havuzda yüzdü.

     

    سَبَحَ الْخَشَبُ عَلَى الْماَءِ.

    Tahta suyun üzerinde yüzdü.

     

    سَقَطَ الثَّمَرُ عَلَى الْأَرْضِ.

    Meyve yere (yerin üzerine) düştü.

     

    غَضِبَ السَّيِّدُ عَلَى الْخاَدِمِ.

    Efendi (bey) hizmetçiye kızdı.

     

    اَلْوَقْتُ كاَلسَّيْفِ.

    Vakit kılıç gibidir.

     

    اَلْعِلْمُ كَالْبَحْرِ.

    İlim deniz gibidir.

     

    قَرَأْتُ كِتاَباً حَتَّى اللَّيْلِ.

    Geceye kadar kitap okudum.

     

    ماَ شَرِبْتُ الشاَّىَ مُنْذُ أَمْسِ.

    Dünden beri çay içmedim.

    كَتَبْتُ الدَّرْسَ مِنَ الصَّباَحِ حَتَّى الْمَساَءِ.

    Sabahtan akşama kadar ders yazdım.

    ذَهَبَ عُمَرُ إِلَى الْمَلْعَبِ وَ لَعِبَ الْكُرَةَ.

    Ömer oyun sahasına gitti ve top oynadı.

    أَكَلْتُ فيِ الْفَطوُرِ الْبَيْضَ وَشَرِبْتُ الشاَّيَ.

    Kahvaltıda yumurta yedim ve çay içtim.

  • Sayılar Cümle Örnekleriyle

     

    SAYILAR

    Müennesde Sayılar

    Müzekkerde Sayılar

     

    وَاحِدَةٌ – إحْدَى

    وَاحِدٌ – أَحَدٌ

    ۱

    1

    اِثْنَتَانِ – اثْنَتَيْنِ

    اِثْنَانِ – إثْنَيْنِ

    ۲

    2

    ثَلاَثٌ

    ثَلاثَةٌ

    ۳

    3

    أرْبَعٌ

    أَربَعَةٌ

    ٤

    4

    خَمْسٌ

    خَمْسَةٌ

    ٥

    5

    سِتُّ

    سِتَّةٌ

    ٦

    6

    سَبْعٌ

    سَبْعَةٌ

    ۷

    7

    ثَمَانٍ

    ثَمَانِيَةٌ

    ۸

    8

    تِسْعٌ

    تِسْعَةٌ

    ۹

    9

    عَشْرٌ

    عَشَرَةٌ

    ۱۰

    10

     

    صِفْرٌ

    ۰

    0

     

     

     

       

    SAYILAR

    Sayılar

     

    Müennes

    Müzekker

    1

    (وَاحِدَة)

    وَاحِد

    1

    (اِحْدَى)

    اَحَد

    2

    (اِثْنَانِ)

    اِثْنَانِ

    3

    (ثَلاَثَة)

    ثَلاَث

    4

    (اَرْبِعَة)

    اَرْبَع

    5

    (خَمْسَة)

    خَمْس

    6

    (سِتَّة)

    سِتّ

    7

    (سَبْعَة)

    سَبْع

    8

    (ثَمَانِيَة)

    ثَمَانٍ

    9

    (تِسْعَة)

    تِسْع

    10

    (عَشْرَة)

    عَشْر

    20

     

    عِشْرُونَ

    30

     

    ثَلاَثُونَ

    40

     

    اَرْبَعُونَ

    50

     

    خَمْسُونَ

    60

     

    سِتُّونَ

    70

     

    سَبْعُونَ

    80

     

    ثَمَانُونَ

    90

     

    تِسْعُونَ

    100

     

    مِئَة

    200

     

    مِئَتَانِ

    500

     

    خَمْسُمِئَة

    1000

     

    اَلْف

    2000

     

    اَلْفَانِ

    3000

     

    ثَلاَثَة آلاَفٍ

    5000

     

    خَمْسَة آلاَفٍ

    1.     “1” Sayısı hariç diğer sayılar sayılandan önce gelir.

    Örneğin:

    • رَجُلٌ وَحِدٌbir adam
    • ثَلاَثَة رِجَالٍ

    2.     İki şey için tensiye (ikil) yapısı kullanılır.

    Örneğin:

    • رَجُلاَنِ iki adam
    • طِفْلَتَانِ iki kız çocuğu

    3.     3-10 arası, sayı sayılanın zıt cinsinden olur. Sayılanın sonu iki kesra ile harekeli olur.

    Örneğin:

    • ثَلاَثَة رِجَالٍüç adam
    • ثَلاَثُ نِسْوَةٍ üç kadın

    4.     11-19 arası sayılar (12 hariç) fetha üzerine mebnidir ve sayılanın son harekesi iki üstün olur. Sayılan ile on sayısı aynı cins, sayının geriye kalan kısmı zıt cinsten ve tekildir.

    Örneğin:

    • اَحَدَ عَشَرَ طِفْلاًonbir erkek çocuk
    • اِحْدَى عَشْرَة طِفْلَةً onbir kız çocuk
    • ثَلاَثَةَ عَشَرَ طِفْلاًonüç erkek çocuk
    • ثَلاَثَ عَشْرَةَ طِفْلَةً onüç kız çocuk
    • Oniki sayısı murabdır.جَاءَ اِثْنَا عَشَرَ طِفْلاًoniki çocuk geldi.رَأَيْتُ اِثْنَيْ عَشَرَ طِفْلاًoniki çocuğu gördüm.

    5.     10’un tam katları müzekker ve müennes için aynıdır ve irabları cemi müzekker irabı gibidir.

    6.     20’den büyük aradaki sayılar birbirine   ile bağlanan iki bölümden oluşur ve bu sayı mu’rabdır.

    Örneğin:

    • وَاحِد وَ عِشْرُونَ 21
    • اِثْنَتَان وَ ثَلاَثُونَ 32

    SIRA SAYILARI

    Sıra Sayıları

    (أُلَى) اَوَّل

    Birinci

    ثَانِي

    İkinici

    ثَالِثُ

    Üçüncü

    رَابِع

    Dördüncü

    خَامِس

    Beşinci

    سَادِس

    Altıncı

    سَابِع

    Yedinci

    ثَامِن

    Sekizinci

    تَاسع

    Dokuzuncu

    عَاشِر

    Onuncu

    حَادِيَ عَشَرَ

    Onbirinci

    ثَانِيَ عَشَرَ

    Onikinci

    عِشْرُونَ

    Yirminci

    • Sıra sayılarının müennesleri –“اَوَّل” hariç- sonlarınaة eklenerek oluşturulur. اَوَّل ‘in müennesi iseاُولَى ‘dır

    KESİRLİ SAYILAR

    • نِصْفُ yarım
    • 1/3-1/10 arası sayılar فُعُل kalıbında yapılır.
    • ثُلُث üçte bir
    • رُبُع çeyrek, dörtte bir

    ÜLEŞTİRME SAYILARI:

    1. Asıl sayıların tekrarlanmasıyla elde edilir.

    Örneğin:

    • وَاحِدًا وَاحِدًا birer birer
    • اِثْنَيْنِ اِثْنَيْنِ ikişer ikişer
    • عَشْرَةً عَشْرَةً onar onar

    1. Hem müzekker hem de müennes içinمَفْعَلَ ve فُعَالَ kalıbında da elde edilebilir.

    Örneğin:

    • اُحَادَ birer birer
    • مَخَمَسَ beşer beşer
    • Üleştirme sayıları daima feta ile harekelidirler.

    Bir Sayısı:

    وَاحِدٌ ve  وَاحِدَةٌ kelimeleri sıfat tamlaması gibi daima sayılacak olan varlığın isminden sonra gelir.

    رَجُلٌ وَاحِدٌ

    bir adam

    بِنْتٌ وَاحِدَةٌ

    bir kız

    أَحَدٌ    (Bir) çoğul halinde bulunan ismin bir tekini ayırarak gösterir. O zaman çoğul haldeki bir isimle tamlama yapar yahut (مِنْ den\dan) edatı ile gelir.

    أَحَدُ الرِّجَالِ

    adamların biri, bir adam

    أَحَدٌ مِنَ الِّرجَالِ

    adamlardan biri, bir adam

    إحْدَى النِّسَاءِ

    kadınların biri, bir kadın

    إحْدَى مِنَ النِّسَاءِ

    kadınlardan biri, bir kadın

    إحْدَاهُنَّ

    onlar (kadınlar)dan birisi

    Not: Başına اَلْ  takısı gelen  اَلْوَاحِدُ  ve اَلْأَحَدُ   Allah’ın adı olup “Tekrar etmeyen eşi dengi, benzeri olmayan Bir” manasına gelir.

    İki Sayısı:

    اِثْنَانِ   ve اِثْنَتَانِ  kelimelerine gerek olmaksızın o iki şeyin isimlerinin tesniye halindeki kaidelerine uygun halini söyleriz. Ancak اِثْنَانِ  ve اِثْنَتَانِ  vurgulama olarak kullanılır ve aynı bir sayısında olduğu gibi sıfat şeklinde sayılacak şeyin arkasından gelir.

    يَومٌ

    gün

    يَوْمَانِ

    iki gün (merfû durumu)

     

     

    يَوْمَيْنِ

    iki gün (mansûb ve mecrûr durumu)

    اَلسَّاعَةُ

    saat

    اَلسَّاعَتَانِ

    iki saat (merfû durumu)

     

     

    اَلسَّاعَتَيْنِ

    iki saat (mansûb ve mecrûr durumu)

    اَلْوَلَدُ

    çocuk

    وَلَداَنِ اثْناَنِ

    iki çocuk (merfû durumu)

     

     

    وَلَدَيْنِ اثْنَيْنِ

    iki çocuk (mansûb ve mecrûr durumu)

    اَلْبِنْتُ

    kız

    بِنْتاَنِ اثْنَتاَنِ

    iki kız (merfû durumu)

     

     

    بِنْتَيْنِ اثْنَتَيْنِ

    iki kız (mansûb ve mecrûr durumu)

    3-10 ARASI SAYILAR

    3-10 arası sayılar cinsiyet bakımından tam tersine müzekkerleri müennes gibi kullanılır. Yani müzekker isimlere ait sayılar müennes tâ-i merbutası alır. Eğer isim müennes ise sayılar tâ-i merbutasız olur. 3-10 arası sayılan şey, sayı ile isim tamlaması şeklinde gelir. Ancak sayılan şey (muzâfun ileyh) hep çoğul ve esre tenvinlidir.

    رَجُلٌ

    adam

    رِجَالُ

    adamlar

    ثَلاَثَةُ رِجَالٍ

    üç adam

    اِمْرَأَةٌ

    kadın

    نِسَاءٌ

    kadınlar

    ثَلاَثُ نِسَاءٍ

    üç kadın

    ثَلاَثُ بَنَاتٍ

    üç kız

    سَبْعُ لَيَالٍ

    yedi gece

    أرْبَعَةُ أيَّامٍ

    dört gün

    F  Görüldüğü gibi sayılan isim çoğul, nekre ve esre tenvinlidir.

    F  3 ile 10 arası sayılarda sayılan şey koyun gibi veya kavm gibi cemi bir isim olursa   مِنْ   takısı ile kullanılır.

    ثَلاَثٌ مِنَ الْغَنَمِ

    üç koyun

    أرْبَعٌ مِنَ الْقَوْمِ

    kavimden dört kişi

    F3 ile 9 arasındaki belli olmayan miktar بِضْعٌ (birkaç) kelimesiyle ifade edilir.  بِضْعٌ kelimesi sayılanın aksi cinsinde olur:

    بِضْعَةُ  رِجَاَلٍ

    birkaç adam

    بِضْعُ  سِنيِنَ

    birkaç sene

    بِضْعَةُ  أَيَّامٍ

    birkaç gün

    بِضْعُ  لَياَلٍ

    birkaç gece

    F3 ile 10 arasındaki kesirli sayılar فُعُلٌ  vezninde yapılır:

    ثُلُثٌ

    خُمُسٌ 

    سُبُعٌ

    تُسُعٌ  

    üçte bir 1/3

    1/5

    1/7

    1/9

    رُبُعٌ

    سُدُسٌ

    ثُمُنٌ

    عُشُرٌ  

     

    ١/٤

    ١/٦

    ١/٨

    ١/.١

     

    dörtte bir 1/4

    1/6

    1/8

    onda bir 1/10

     

     

     

     

     

     

     

     

    Üleştirme sayıları “üçer üçer”den “onar onar”a kadar فُعاَلُ  veya (مَفْعَلُ) kalıblarında yapılır. Bu kalıplarda gelen üleştirme sayıları gayr-i münsariftir (esre vetenvin almaz):

     

    مَوْحَدُ

    birer birer

    أُحاَدُ

     

    مَثْنَى

    ikişer ikişer

    ثُناَءُ

     

    مَثْلَثُ

    üçer üçer

    ثُلاَثُ

     

    مَسْبَعُ

    yedişer yedişer

    سُباَعُ

     

    مَعْشَرُ

    onar onar

    عُشاَرُ

    فَدَخَلُوا مَثْنَى وَ ثُلاَثَ وَ رُباَعَ

    İkişer, üçer ve dörder girdiler.

     

     

     

     

     

     

     

    F Asıl sayıların tekrarlanmasıyla da üleştirme sayıları elde edilir                            

    Müennes 

     

    Müzekker

    واَحِدَةً واَحِدَةً

    birer birer

    واَحِداً واَحِداً

    اِثْنَتَيْنِ  اثْنَتَيْنِ

    ikişer ikişer

    إِثْنَيْنِ اثْنَيْنِ

    ثَلاَثَةً ثَلاَثَةً

    üçer üçer

    ثَلاَثاً ثَلاَثاً

    عَشْرَةً عَشْرَةً

    onar onar

    عَشْراً عَشْراً

    عِشْريِنَ  عِشْريِنَ

    yirmişer yirmişer

    عِشْريِنَ  عِشْريِنَ

    Önemli not: a) Sayı normalde kullandığımızın dışında belirli bir kelimeden sonra gelirse sıfat olur:

    اَلْأَسْماَءُ الْخَمْسَةُ

    خَمْسَةُ أَسْماَءٍ

    (beş isim)

    اَلْمُدُنُ الْأَرْبَعُ

    أَرْبَعُ مُدُنٍ

    (dört şehir)

    يَخْلُقُكُمْ فِي بُطُونِ أُمَّهَاتِكُمْ خَلْقًا مِن بَعْدِ خَلْقٍ فِي ظُلُمَاتٍ ثَلاثٍ

    Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde yaratıyor (Zümer 6).

     

    وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا   Üstünüzde yedi sağlam (göğü) bina ettik (Nebe 12).

     

     

     

     

     

     

    b)  كَمْ soru edatı olarak “kaç …”  anlamındadır. Adedini öğrenmek istediğimiz isim bu edattan sonra müfred, mansûb ve nekre olarak gelir.

    *(كَمْ) in başına ( بِكَمْ kaça) gibi harf-i cer gelirse; öğrenilmek istenen miktar mansûb da okunabilir, mecrûr da okunabilir[1]. Bu kurallarla ilgili olarak aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.

    Cümle Örnekleri:

    Bir ve İki Sayısı Örnekleri:

    1-كَمْ مُدِيراً فِي الْمَدْرَسَةِ ؟ فِي الْمَدْرَسَةِ مُدِيرٌ واَحِدٌ .

    2- كَمْ حَقِيبَةً اشْتَرَيْتَ ؟ إِشْتَرَيْتُ حَقِيبَةً واَحِدَةً .

    3- لِلْمُسْلِمِينَ تاَرِيخٌ واَحِدٌ – يَرْتَبِطُ[2] الْمُسْلِمُونَ بِعَقِيدَةٍ واَحِدَةٍ.

    4- تَناَوَلَ الْأَوْلاَدُ وَجْبَةً واَحِدَةً – كاَنَ[3] عاَدِلٌ يَدْرُسُ فِي أَحَدِ الْبِلاَدِ الأَجْنَبِيَّةِ[4].

    5- أَيْنَ الصَّدِيقاَنِ؟ هُماَ فِي الصَّفِّ. ماَذاَ يَفْعَلاَنِ ؟ أَحَدُهُماَ يَكْتُبُ وَ الْآخَرُ يَقْرَأُ.

    6- أَقاَمَ[5] أَبُو بَكْرٍ فِي مَكَّةَ يَوْماً واَحِداً – أَناَ أَكْتُبُ فيِ الشَّهْرِ رِساَلَةً واَحِدَةً وَ أَسْتَلِمُ[6] فيِ الشَّهْرِ رِساَلَتَيْنِ.

    7- كَمْ بِنْتاً فِي الْمَكْتَبَةِ ؟ فِي الْمَكْتَبَةِ بِنْتاَنِ اثْنَتاَنِ.

    8- قَرَأْتُ كِتاَبَيْنِ اثْنَيْنِ عَنِ الْإسْلاَمِ – يَتَحَدَّثُ[7] الناَّسُ فِي بَلَدِي لُغَتَيْنِ اثْنَتَيْنِ .

    Tercüme:

    1- Okulda kaç müdür var ? Okulda bir müdür var.

    2- Kaç çanta satın aldın? Bir çanta satın aldım.

    3- Müslümanların bir tarihi vardır. Müslümanlar tek bir akide ile (birbirine) bağlantılıdır.

    4- Çocuklar tek bir öğün yedi. Adil yabancı ülkelerin birinde okuyor idi.

    5- İki arkadaş nerede? O ikisi sınıftadır. Ne yapıyorlar? Birisi yazıyor diğeri okuyor.

    6- Ebûbekir Mekke’de bir gün ikamet etti. Ben ayda bir mektup yazıyorum ve ayda iki mektup (teslim) alıyorum.

    7- Kütüphanede kaç kız var? Kütüphanede iki kız var.

    8- İslâm hakkında iki kitap okudum. Benim ülkemde insanlar iki dil konuşuyor.

    Üç- On Arası Sayı Örnekleri:

    1- كَسَرَ خاَلِدٌ فِي تِلْكَ الْمَعْرَكَةِ نَحْوَ[8] سَبْعَةِ سُيُوفٍ – وُلِدَ خاَلِدٌ قَبْلَ الْإِسْلاَمِ بِنَحْوِ ثَماَنِي سَنَواَتٍ.

    2- فيِ حُجْرَةِ الْجُلوُسِ ثَلاَثَةُ كَراَسِيٍّ وَ طاَوِلَةٌ واَحِدَةٌ – قاَلَ الْمُدَرِّسُ : ” اَللُّغَةُ الْعَرَبِيَّةُ أَرْبَعُ حِصَصٍ[9] فيِ الْأُسْبوُعِ.

    3- ساَفَرَ مُحَمَّدٌ إِلَى السُّعوُدِيَّةِ قَبْلَ ثَلاثِ سَنَواَتٍ – بِكَمِ الْقَلَمُ ؟ الْقَلَمُ بِعَشْرَةِ قُروُشٍ – الْكُرَةُ بِتِسْعَةِ قُروُشٍ

    4- كَمْ صوُرَةً أَحْضَرْتِ؟ أَحْضَرْتُ ثَلاَثَ صُوَرٍ – كَمْ طاَلِباً وَجَدْتَ ؟ وَجَدْتُ سَبْعَةَ طُلاَّبٍ – كَمْ تِلْميِذاً عَرَفْتِ ؟ عَرَفْتُ خَمْسَةَ تَلاَميِذٍ  –  قَرَأْناَ خَمْسَ قِصَصٍ.

    5- كَمْ وَجْبَةً تَأْكُليِنَ فيِ الْيَوْمِ ؟ آكُلُ فيِ الْيَوْمِ ثَلاَثَ وَجَباَتٍ –  تَاْكُلُ فاَطِمَةُ فيِ الْيَوْمِ ثَلاَثَ وَجَباَتٍ.

    6- كَمْ يَوْماً تَدْرُسُ فيِ الْأُسْبوُعِ ؟ أَدْرُسُ فيِ الأُسْبوُعِ سِتَّةَ أَياَّمٍ – كَمْ حِصَّةً تَدْرُسُ فيِ الْيَوْمِ ؟ أَدْرُسُ فيِ الْيَوْمِ خَمْسَ حِصَصٍ – أَكْتُبُ فيِ الْيَوْمِ خَمْسَ ساَعاَتٍ.

    7- أَقْرَأُ فيِ الْيَوْمِ أَرْبَعَ ساَعاَتٍ  – أَقْرَأُ فيِ الْيَوْمِ أَرْبَعَ مَجَلاَّتٍ – أَقْرَأُ فيِ الْيَوْمِ ثَلاَثَ صُحُفٍ . أَكْتُبُ فيِ الْأُسْبوُعِ سِتَّةَ دُروُسٍ.

    8- أُقاَبِلُ فيِ الْأُسْبوُعِ سِتَّةَ مُدَرِّسيِنَ -كَمْ قَلَماً تَشْتَريِ فيِ الْأُسْبوُعِ ؟– أَشْتَريِ فيِ الْأُسْبوُعِ سِتَّةَ أَقْلاَمٍ –كَمْ كِتاَباً تَقْرَأُ فيِ الْأُسْبوُعِ؟ – أَقْرَأُ فيِ الْأُسْبوُعِ ثَلاَثَةَ كُتُبٍ.

    9- أُوَدِّعُ[10] فيِ الْأُسْبوُعِ سِتَّةَ مُساَفِريِنَ – كَمْ سُؤاَلاً تَسْأَلُ فيِ الْأُسْبوُعِ ؟ أَسْأَلُ فيِ الْأُسْبوُعِ ثَلاَثَةَ أَسْئِلَةٍ – كَمْ صَلاَةً تُصَليِّ[11] فيِ الْيَوْمِ ؟ أُصَليِّ فيِ الْيَوْمِ خَمْسَ صَلَواَتٍ.

    10-كَمْ رِساَلَةً يَكْتُبُ إِبْراَهيِمُ فيِ الْأُسْبوُعِ ؟ يَكْتُبُ إِبْراَهيِمُ فيِ الْأُسْبوُعِ أَحْياَناً خَمْسَ رَساَئِلَ وَ أَحْياَناً سِتَّ رَساَئِلَ – كَمْ رِساَلَةً يَسْتَلِمُ  إِبْراَهيِمُ فيِ الْأُسْبوُعِ ؟ يَسْتَلِمُ  إِبْراَهيِمُ فيِ الْأُسْبوُعِ سَبْعَ رَساَئِلَ وَ أَحْياَناً أَقَلَّ[12] وَ أَحْياَناً أَكْثَرَ.

    11- تَتَكَوَّنُ[13] عاَئِلَةُ عَبْدِ اللَّهِ مِنْ تِسْعَةِ أَشْخاَصٍ[14]- اِنْتَظَرَ الْحاَفِلَةَ خَمْسَ دَقاَئِقَ تَقْريِباً – يَقْضيِ[15] بَعْضُ الْمُسْلِمِينَ عِدَّةَ ساَعاَتٍ فِي تِلاَوَةِ الْقُرْآنِ .

    12- يَقْضِي بَعْضُ الساَّئِقِينَ[16] تِسْعَ ساَعاَتٍ فِي قِياَدَةِ السَّياَّرَةِ  – يَقْضِي بَعْضُ الطُّلاَبِ سَبْعَ سَنَواَتٍ فِي دِراَسَةِ الطِّبِّ.

    Tercüme:

    1- Hâlit o savaşta yaklaşık yedi kılıç kırdı. Hâlit İslâm’dan yaklaşık sekiz sene önce doğdu.

    2- Oturma odasında 3 sandalye ve bir masa var. Öğretmen (şöyle) dedi: “Arapça dil (dersi) haftada dört saattir.”

    3- Muhammed üç sene önce Suud(i (Arabistan)’a gitti. Kalem kaça ? Kalem on kuruştur. Top dokuz kuruştur.

    4- Kaç resim getirdin? Üç resim getirdim. Kaç öğrenci buldun? Yedi öğrenci buldum. Kaç öğrenci tanıdın? Beş öğrenci tanıdım. Beş hikâye okuduk.

    5- Günde kaç öğün yersin? Günde üç öğün yerim. Fâtıma günde üç öğün yer.

    6- Haftada kaç gün eğitim görüyorsun? Haftada altı gün eğitim görüyorum. Günde kaç saat ders yapıyorsun? Günde beş saat ders yapıyorum. Günde beş saat yazıyorum.

    7- Günde dört saat okuyorum. Günde dört dergi okuyorum. Günde üç gazete okuyorum. Haftada altı ders yazıyorum.

    8- Haftada altı öğretmenle karşılaşıyorum. Haftada kaç kalem satın alıyorsun? Haftada altı kalem satın alıyorum. Haftada kaç kitap okuyorsun? Haftada üç kitap okuyorum.

    9- Haftada altı yolcu uğurluyorum. Haftada kaç soru soruyorsun? Haftada üç soru soruyorum. Günde kaç (vakit) namaz kılıyorsun? Günde 5 (vakit) namaz kılıyorum.

    10-İbrahim haftada kaç mektup yazıyor? İbrâhim haftada bazen beş mektup bazen altı mektup yazıyor. İbrahim haftada kaç mektup (teslim) alıyor? İbrâhimhaftada yedi mektup bazen daha az bazen daha çok (mektup) (teslim) alıyor.

    11- Abdullah’ın ailesi dokuz şahıstan oluşuyor. Otobüsü yaklaşık beş dakika bekledi. Bazı müslümanlar Kur’ân tilâvetinde birkaç saat geçiriyor.

    12- Bazı şöförler araba sürümünde dokuz saat geçiriyor. Bazı öğrenciler tıp tahsilinde yedi sene geçiriyor.

    11-20 ARASI SAYILAR

    Müennesde

    Müzekkerde

     

     

    إحْدَى عَشَرَةَ

    أحَدَ عَشَرَ

    ١١

    11

    اِثْنَتَا عَشَرَةَ

    اِثْناَ عَشَرَ

    ١٢

    12

    ثَلاَثَ عَشَرَةَ

    ثَلاَثَةَ عَشَرَ

    ١٣

    13

    أرْبَعَ عَشَرَةَ

    أرْبَعَةَ عَشَرَ

    ١٤

    14

    خَمْسَ عَشَرَةَ

    خَمْسَةَ عَشَرَ

    ١٥

    15

    سِتَّ عَشَرَةَ

    سِتَّةَ عَشَرَ

    ١٦

    16

    سَبْعَ عَشَرَةَ

    سَبْعَةَ عَشَرَ

    ١٧

    17

    ثَمَانِيَ عَشَرَةَ

    ثَمَانِيةَ عَشَرَ

    ١٨

    18

    تِسْعَ عَشَرَةَ

    تِسْعَةَ عَشَرَ

    ١٩

    19

    عِشْرُونَ

    عِشْرُونَ

    ٢٠

    20

    Dikkat:  a) 11 sayısında (أَحَدٌ) kelimesinin müennesi (إِحْدَى) dır.

    إِحْدَى عَشرَةَ

    أَحَدَ عَشَرَ

               b) 12’nin müzekkerinde her iki sayıda tâ’sız, müennesinde her iki sayı da tâ’lıdır:

    اِثْنَتاَ عَشَرَةَ

    اِثْناَ عَشَرَ

    11-20 arası ma’dûd (sayılan şeyler) nekre ve fetha tenvinli olarak gelir. Sayılan şey müzekkerse sayıda müzekker, müennes ise sayıda müennes olur.

    11-19 arası rakamlar 12 nin nasb ve cer hali dışında fetha üzere mebnidir:

    أَحَدَ عَشَرَ بَيْتاً

    11 ev

    إِحْدَى عَشَرَةَ مَدِينَةً

    11 şehir

    إِنَّ أَحَدَ عَشَرَ بَيْتاً

    gerçekten 11 ev

    (nasb edatıyla)

    إِنَّ إِحْدَى عَشَرَةَ مَدِينَةً

    gerçekten 11 şehir

    (nasb edatıyla)

    مِنْ أَحَدَ عَشَرَ بَيْتاً

    11 evden

    (câr-mecrûr)

    مِنْ إِحْدَى عَشَرَةَ مَدِينَةً

    11 şehirden

    (câr-mecrûr)

    اِثْناَ عَشَرَ بَيْتاً

    12 ev

    اِثْنَتاَ عَشَرَةَ مَدِينَةً

    12 şehir

    إِنَّ اثْنَيْ عَشَرَ بَيْتاً

    gerçekten 12 ev

    (nasb edatıyla)

    إِنَّ اثْنَتَيْ عَشَرَةَ مَدِينَةً

    gerçekten 12 şehir

    (nasb edatıyla)

    مِنْ اثْنَيْ عَشَرَ بَيْتاً

    12 evden

    (câr mecrûr)

    مِنْ اثْنَتَيْ عَشَرَةَ مَدِينَةً

    12 şehirden

    (câr mecrûr)

     

     

     

     

    ثَلاَثَةَ عَشَرَ بَيْتاً

    13 ev

    ثَلاَثَ عَشَرَةَ مَدِينَةً

    13 şehir

    إِنَّ ثَلاَثَةَ عَشَرَ بَيْتاً

    gerçekten 13 ev

    (nasb edatıyla)

    إِنَّ ثَلاَثَ عَشَرَةَ مَدِينَةً

    gerçekten 13 şehir

    (nasb edatıyla)

    مِنْ ثَلاَثَةَ عَشَرَ بَيْتاً

    13 evden

    (câr-mecrûr)

    مِنْ ثَلاَثَ عَشَرَةَ مَدِينَةً

    13 şehirden

    (câr-mecrûr)

     

     

     

     

     

     

     

    إشْتَرَيْتُ أَحَدَ عَشَرَ قَلَماً

    Onbir kalem satın aldım.

    جَاءَتْ إحْدَى عَشَرَةَ تِلْمِيْذَةً

    Onbir kız öğrenci geldi.

    إشْتَرَى عَمِّي أَرْبَعَةَ عَشَرَ كِتاَباً لِلْمَدْرَسَةِ

    Amcam okul için ondört kitap aldı.

    Not: (عَشَرَ) kelimesi tek olduğu zaman (ش) harf-i cezimli okunur:

    عَشْرُ بَناَتٍ

    On kız

    عَشْرَةُ أَوْلاَدٍ

    On çocuk

    Fakat 11-19 arası sayılarda (ش) harf-i fethalı okunur:

    أَرْبَعَةَ عَشَرَ يَوْماً

    Ondört gün

    خَمْسَ عَشَرَةَ لَيْلَةً

    Onbeş gece

    Cümle Örnekleri

    1- كَمْ ناَفِذَةً لِلْمَنْزِلِ ؟ لِلْمَنْزِلِ سِتَّ عَشَرَةَ ناَفِذَةً.

    2- كَمْ سَنَةً عُمْرُكَ ؟ عُمْريِ خَمسَ عَشَرَةَ سَنَةً.

    3- الْكِتاَبُ بِخَمْسَةَ عَشَرَ قِرْشاً – تَتَكَوَّنُ الْعِماَرَةُ مِنْ أَحَدَ عَشَرَ دَوْراً.

    4- يَتَكَوَّنُ[17] الْفَريِقُ مِنْ أَحَدَ عَشَرَ لاَعِباً – يَتَكَوَّنُ الْكِتاَبُ مِنْ احْدَى عَشَرَةَ قِصَّةً.

    5- تَتَكَوَّنُ مَكْتَبَتيِ مِنْ أَحَدَ عَشَرَ كِتاَباً – فِي الْمَكْتَبَةِ أَحَدَ عَشَرَ كِتاَباً فِي الطِّبِّ.

    6- دَرَسَ ابْنُ سِيناَ أَكْثَرَ مِنْ اثْنَيْ عَشَرَ عِلْماً – زاَرَ ابْنُ سِيناَ أَكْثَرَ مِن اثْنَتَيْ عَشَرَةَ مَدِينَةً.

    7- يَتَكَوَّنُ كِتاَبُ الشِّفاَءِ مِنْ ثَماَنِيَةَ عَشَرَ مُجَلَّداً – فِي الْمُسْتَشْفَى خَمْسَةَ عَشَرَ طَبِيباً.

    8- حَفِظْتُ إِحْدَى عَشَرَةَ سُورَةً مِنَ الْقُرْآنِ – وَصَلَ اثْناَ عَشَرَ تِلْمِيذاً.

    9- كتَبْتُ اثْنَتَيْ عَشَرَةَ رِساَلَةً – فَحَصَ الطَّبِيبُ سَبْعَةَ عَشَرَ مَرِيضاً.

     10- فِي الْحُكُومَةِ أَحَدَ عَشَرَ وَزِيراً – كَمْ شَهْراً فِي السَّنَةِ ؟ فِي السَّنَةِ اثْناَ عَشَرَ شَهْراً.

    11- لِي اثْناَ عَشَرَ صَدِيقاً – قَضَيْتُ فِي الْخاَرِجِ سَبْعَةَ عَشَرَ يَوْماً

    12- وَصَلَتْ ثَلاَثَ عَشَرَةَ مُدَرِّسَةً جَدِيدَةً .

    Tercüme:

    1- Evin kaç penceresi var? Evin 16 penceresi var.

    2- Kaç yaşındasın?  15 yaşındayım. (Ömrün kaç sene? Ömrüm 15 senedir.)

    3- Kitap 15 kuruştur. Apartman 11 kattan oluşur.

    4- Takım 11 oyuncudan oluşuyor.Kitap 11 kıssadan oluşuyor.

    5- Kütüphanem 11 kitaptan oluşuyor. Kütüphanede tıp sahasında 11 kitap var.

    6- İbn Sînâ 12 den daha çok ilim (sahası) tahsil etti. İbn Sinâ 12’den daha fazla şehir ziyaret etti.

    7- (İbn Sînâ’nın) Şifâ (adlı) kitabı 18 ciltten oluşur. Hastanede 15 doktor vardır.

    8- Kur’ân’dan 11 sure ezberledim. 12 öğrenci geldi (ulaştı).

    9- 12 mektup yazdım. Doktor 17 hasta muayene etti.

    10- Devlette 11 bakan vardır. Senede kaç ay vardır? Senede 12 ay vardır.

    11- Benim 12 arkadaşım var. Dışarda 17 gün geçirdim.

    12- 13 yeni öğretmen geldi.

    ¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

  • Fiili Muzari

     

    FİİL-İ MUZÂRİ

    Arapça’da iki temel farklı fiil çekimi vardır. Başına bir harf  getirilmek veya son harekede değişiklik yapmak suretiyle diğer zamanlar hep bu ikisinden türetilir. Mâzî fiil çekiminden sonra öğrenmemiz ve ezberlememiz gereken ikinci fiil çekimi muzâri fiil çekimidir. Şimdiki ve geniş zamandaki bir olayı bildiren fiillere Fiil-i muzâri denir. Fiilin sonuna …er, ….ar, …yor manası verir. Türkçe’mizdekinden farklı olarak aynı fiil Arapça’da hem şimdiki zamanı hem de geniş zamanı karşılar. Muzâri fiil أَتَيْنَ  ibaresindeki harflerden biriyle başlar.  Örnek:

    تَخْرُجُ

    (Sen) çıkıyorsun, çıkarsın

    أَخْرُجُ

    (Ben) çıkıyorum, çıkarım

    نَخْرُجُ

    (Biz) çıkıyoruz, çıkarız

    يَخْرُجُ

    (O) çıkıyor, çıkar

    يَكْتُبُ

    yazar, yazıyor

    يَعْلَمُ

    biliyor, bilir

          Fiil-i muzâride dikkat edilmesi gereken husus şudur: Yukarıda örnek olarak gösterilen ve أَتَيْنَ harflerinden biriyle başlayan sülâsi (üç harfli) fiillerin ortak noktası; muzaraat harflerinin üstünle başlaması ve hepsinin son harfinin harekesinin merfû olmasıdır. Ortadaki harfin harekesi ise değişkendir. Üstün, ötre veya esre olarak gelebilir ve bunun belli bir kaidesi yoktur. Ancak ezberlenmek ve sözlükten bakılmak suretiyle orta harfi bilinir. Sülasi mücerret dediğimiz üçlü fiillerde mâzî ile muzâri fiil aşağıdaki altı şekilden biriyle meydana gelir:

    1.  Birinci bab       -َ  -ُ  نَصَرَ يَنْصُرُ   yardım etti

    خَرَجَ  يَخْرُجُ

    çıktı

    أخَذَ  يَأْخُذُ

    aldı

    قَتَلَ  يَقْتُلُ

    öldürdü

    2.  İkinci bab      -َ  -ِ     ضَرَبَ  يَضْرِبُ  vurdu, dövdü

    رَجَعَ  يَرْجِعُ

    döndü

    ظَلَمَ  يَظْلِمُ

    zulmetti

    جَلَسَ يَجْلِسُ

    oturdu

    3.  Üçüncü bab   -َ  -َ         فَتَحَ   يَفْتَحُ  açtı

    سَأَلَ  يَسْأَلُ

    sordu

    صَنَعَ  يَصْنَعُ

    yaptı, işledi

    ذَهَبَ يَذْهَبُ

    gitti

    4.  Dördüncü bab     -ِ  -َ     عَلِمَ   يَعْلَمُ  bildi

    وَجِلَ  يَجَلُ

    korktu

    شَهِدَ  يَشْهَدُ

    şahit oldu

    5.  Beşinci bab   -ُ  -ُ   حَسُنَ  يَحْسُنُ  güzel oldu

    كَبُرَ  يَكْبُرُ

    büyüdü

    قَبُحَ  يَقْبُحُ

    çirkin oldu

     

    6.  Altıncı bab    -ِ  -ِ     حَسِبَ  يَحْسِبُ  saydı, zannetti

    وَرِثَ  يَرِثُ

    varis oldu

    *Ezberlenmesi tavsiye edilen ve Kur’ân’da en çok kullanılan fiillerin mâzî ve muzârileri şunlardır:

    Muzâri orta harfi ötre olanlar:

    خَرَجَ – يَخْرُجُ

    çıktı – çıkıyor

    كَتَبَ – يَكْتُبُ

    yazdı – yazıyor

     

    ذَكَرَ – يَذْكُرُ

    zikretti-zikrediyor

    دَخَلَ – يَدْخُلُ

    girdi – giriyor

     

    عَبَدَ – يَعْبُدُ

    ibadet etti-ibadet ediyor

    نَصَرَ- يَنْصُرُ

    yardım etti-yardım ediyor

    أَمَرَ – يَأْمُرُ

    emretti- emrediyor

    نَظَرَ – يَنْظُرُ

    baktı – bakıyor

     

    سَجَدَ – يَسْجُدُ

    secde etti-secde ediyor

    أَخَذَ – يَأْخُذُ

    aldı – alıyor

     

    طَلَبَ – يَطْلُبُ

    istedi – istiyor

    خَلَقَ – يَخْلُقُ

    yarattı – yaratıyor

     

    شَكَرَ – يَشْكُرُ

    teşekkür etti, şükretti – teşekkür ediyor, şükrediyor

     

                 

    Muzâri orta harfi üstün olanlar:

    سَأَلَ – يَسْأَلُ

    sordu, istedi-sorar, ister

    فَتَحَ – يَفْتَحُ

    açtı – açar

    شَرِبَ – يَشْرَبُ

    içti – içer

    قَرَأَ- يَقْرَأُ

    okudu – okur

    لَعَنَ – يَلْعَنُ

    lanet etti – lanet eder

    فَعَلَ – يَفْعَلُ

    yaptı – yapar

    بَعَثَ – يَبْعَثُ

    gönderdi – gönderir

    ذَهَبَ – يَذْهَبُ

    gitti – gider

    عَمِلَ – يَعْمَلُ

    çalıştı, yaptı- çalışır, yapar

    عَلِمَ – يَعْلَمُ

    bildi – bilir

    جَعَلَ – يَجْعَلُ

    kıldı,yaptı – kılar,yapar

    سَمِعَ – يَسْمَعُ

    işitti – işitir

    مَنَعَ – يَمْنَعُ

    menetti,yasakladı-meneder, yasaklar

    فَهِمَ – يَفْهَمُ

    anladı – anlar

                     

    Muzâri orta harfi esre olanlar:

    عَقَلَ- يَعْقِلُ

    akletti – akleder

    ضَرَبَ – يَضْرِبُ

    vurdu- vurur

    غَلَبَ – يَغْلِبُ

    galib geldi – galib gelir

    جَلَسَ- يَجْلِسُ

    oturdu-oturur

    عَرَفَ – يَعْرِفُ

    bildi, tanıdı – bilir, tanır

    نَزَلَ – يَنْزِلُ

    indi – iner

    عَرَضَ – يَعْرِضُ

    arzetti, gösterdi – arzeder, gösterir

     

               

      

    Fiil-i Muzâri’nin Çekim Tablosu

     

    Cemi

    Müsennâ

    Müfred

     

    Müzekker

    يَكْتُبُونَ

    يَكْتُبَانِ

    يَكْتُبُ

    Gâib

     

    (Onlar) yazıyorlar

    (O ikisi) yazıyor

    (O) yazıyor

     

    Müennes

    يَكْتُبْنَ

    تَكْتُبَانِ

    تَكْتُبُ

    Gâibe

               

     

    Müzekker

    تَكْتُبُونَ

    تَكْتُبَانِ

    تَكْتُبُ

    Muhâtab

     

    (Sizler) yazıyorsunuz

    (İkiniz) yazıyorsunuz

    (Sen) yazıyorsun

     

    Müennes

    تَكْتُبْنَ

    تَكْتُباَنِ

    تَكْتُبِينَ

    Muhâtaba

                     

     

    Müz + Müe

    نَكْتُبُ

    نَكْتُبُ

    أَكْتُبُ

    Mütekellim

     

    (Bizler) yazıyoruz

    (İkimiz)yazıyoruz

    (Ben) yazıyorum

     

                     

    Not: Mâzîdeki ilk harfi hemze olan أَكَلَ  (yedi) –أَمَرَ  (emretti)- أَخَذَ  (aldı) gibi fiillerin hemzeleri, muzâri mütekellim vahde (ben) siygalarında, iki hemze yanyana geldiği için (أَاْكُلُ) şeklinde değil, birleştirilerek آكُلُ (yerim), آمُرُ (emrederim, emrediyorum), آخُذُ (alırım, alıyorum) şeklinde uzatılan tek hemze halinde söylenir.

    Cümle Örnekleri:

    ماَذاَ تاْكُلُ فيِ الْفَطوُرِ ؟

    Kahvaltıda ne yersin?

    آكُلُ الْبَيْضَ.

    Yumurta yerim.

    وَ ماَذاَ تَشْرَبُ ؟  أَشْرَبُ اللَّبَنَ.

    (Peki) Ne içersin ? Süt içerim.

    ماَذاَ تَأْكُلُ فيِ الْعَشاَءِ ؟

    Akşam yemeğinde ne yersin?

    آكُلُ الْفاَكِهَةَ.

    Meyve yerim.

    ماَذاَ تَشْرَبُ ؟ أَشْرَبُ الْقَهْوَةَ.

    Ne içersin? Kahve içerim.

    أَخيِ يَشْرَبُ الْقَهْوَةَ داَئِماً.

    (Erkek) Kardeşim daima kahve içer.

    ماَذاَ تَرْسُمُ مَرْيَمُ ؟ تَرْسُمُ شَجَرَةً.

    Meryem ne resm(i) yapıyor? Bir ağaç resmi yapıyor.

    أَنْتِ تَرْسُميِنَ جَيِّداً.

    Sen iyi resim yapıyorsun.

    ماَذاَ تاْكُليِنَ فيِ الْغَداَءِ ؟

    Öğle yemeğinde ne yersin?

    آكُلُ الدَّجاَجَ أَوِ السَّمَكَ.

    Tavuk veya balık yerim.

    وَماَذاَ تَشْرَبيِنَ ؟ أَشْرَبُ الشاَّىَ أَوِ() الْعَصيِرَ.

    (Peki) ne içersin? Çay veya meyve suyu içerim.

    اَلْمُديِرُ يَنْزِلُ مِنَ السَّياَّرَةِ.

    Müdür arabadan iniyor.

    هَلْ تَعْرِفُ هَذاَ الْوَلَدَ ؟ نَعَمْ ، أَعْرِفُهُ.

    Bu çocuğu tanıyor musun? Evet, onu tanıyorum.

    هَلْ تَعْرِفُ الْمُدَرِّسِينَ فِي الْمَدْرَسَةِ ؟

    Okuldaki öğretmenleri tanıyor musun?

    نَعَمْ ، أَعْرِفُهُمْ.

    Evet, onları tanıyorum.

    هَلْ تَعْرِفُ هَذهِ الْبِنْتَ ؟

    Bu kızı tanıyor musun?

    نَعَمْ ، أَعْرِفُهاَ . هِيَ فاَطِمَةُ.

    Evet, onu tanıyorum. O Fatıma’dır.

    لِمَنْ تَكْتُبُ الرَّساَئِلَ ؟

    Mektupları kimin için (kime) yazıyorsun ?

    أَكْتُبُ الرَّساَئِلَ لِعاَئِلَتيِ وَلِأَصْدِقاَئيِ.

    Mektupları ailem ve arkadaşlarım için yazıyorum.

    أَناَ اَكْتُبُ لِعاَئِلَتيِ فَقَطْ.

    Ben sadece ailem için yazıyorum.

    هَلْ تَعْرِفُ هَذِهِ الْمُدَرِّسَةَ ؟

    Bu öğretmeni tanıyor musun?

    نَعَمْ ، أَعْرِفُهاَ. هِيَ عاَئِشَةُ.

    Evet, onu tanıyorum. O Aişe’dir.

    مَتَى تَرْجِعُ مِنَ الرِّحْلَةِ ؟

    Geziden ne zaman dönüyorsun?

    سَعيِدٌ يَعْمَلُ الشاَّيَ فيِ الْمَطْبَخِ.

    Said mutfakta çay yapıyor.

    بِماَذاَ يَلْعَبُ التَّلاَميِذُ ؟ هُمْ يَلْعَبُونَ بِالْكُرَةِ.

    Öğrenciler ne ile oynuyor? Onlar top ile oynuyor.

    هِشاَمٌ يَذْهَبُ مَعَ واَلِدِهِ إِلَى السُّوقِ مَساَءً.

    Hişam babasıyla akşamleyin çarşıya gidiyor.

    هَلْ تَذْهَبُ أُخْتُكَ إِلَى مَدْرَسَتِهاَ مُبَكِّرَةً.

    Kızkardeşin okuluna erken mi gider?

    ماَذاَ يَفْعَلُونَ فيِ الْمَسْجِدِ ؟

    Mescidde ne yapıyorlar?

    هُمْ يَدْرُسوُنَ الْعَرَبِيَّةَ.

    Onlar Arapça tahsil ediyorlar.

    هُنَّ يَحْفَظْنَ الْقُرْآنَ.

    Onlar Kur’ân’ı ezberliyorlar.

    هُمْ يَشْرَبوُنَ الشاَّىَ.

    Onlar çay içiyorlar.

    هُنَّ يَرْكَبْنَ الْحاَفِلَةَ.

    Onlar otobüse biniyorlar.

    يَذْهَبُ عَبْدُ اللَّهِ إِلَى الْمَصْنَعِ غَداً.

    Abdullah yarın fabrikaya gidiyor.

    أَيْنَ يَجْلِسُ الْوَلَدُ وَ واَلِدُهُ ؟

    Çocuk ve babası nerede oturuyor?

    يَجْلِساَنِ فِي الْغُرْفَةِ.

    Odada oturuyorlar.

    لِماَذاَ  يَجْلِساَنِ فِي الْغُرْفَةِ ؟

    Niçin odada oturuyorlar?

    أَكْتُبُ الدَّرْسَ قَبْلَ النَّوْمِ

    Dersi uykudan önce yazıyorum.

    ماَذاَ يَفْعَلُ الطَّبِيبُ ؟

    Doktor ne yapıyor?

    هَلْ تَسْكُنُ وَحْدَكَ فِي الْغُرْفَةِ ؟

    Odada tek başına mı oturuyorsun?

    تَنْصَحُ الْمُعَلِّمَةُ التِّلْمِيذاَتِ.

    Öğretmen kız öğrencilere nasihat ediyor.

    تَشْكُرُ الْمُدِيرَةُ الطاَّلِبَتَيْنِ.

    Müdür iki öğrenciye teşekkür ediyor.

    إِنَّهُنَّ يَعْرِفْنَ الْخَبَرَ.

    Gerçekten onlar haberi biliyorlar.

    يَفْحَصُ الطَّبِيبُ الْوَلَدَ وَ يَسْأَلُهُ عَنْ مَرَضِهِ.

    Doktor çocuğu muayene ediyor ve hastalığı hakkında soruyor.

  • Mazi Fiil Çekim Tablosu


    MÂZÎ FİİL ÇEKİM TABLOSU

     

    Sona eklenen    zamir

    Fiil-i Mâzî

    Manası

    Gramer kaidesine göre deyimi

     

     

    نَصَرَ

    Yardım etti Müfred müzekker gâib
     

    ا

    نَصَراَ

    İkisi yardım etti Tesniye müzekker gâib
     

    وُا

    نَصَرُوا

    Yardım ettiler Cemi müzekker gâib
     

    تْ

    نَصَرَتْ

    Yardım etti Müfred müennes gâibe
     

    تَا

    نَصَرَتَا

    İkisi yardım etti Tesniye müennes gâibe
     

    نَ

    نَصَرْنَ

    Yardım ettiler Cemi müennes gâibe
     

    تَ

    نَصَرْتَ

    Yardım ettin Müfred müzekker muhatap
     

    تُمَا

    نَصَرْتُمَا

    İkiniz yardım ettiniz Tesniye müzekker muhatap
     

    تُمْ

    نَصَرْتُمْ

    Yardım ettiniz Cemi müzekker muhatap
     

    تِ

    نَصَرْتِ

    Yardım ettin Müfred müennes muhâtaba
     

    تُمَا

    نَصَرْتُمَا

    İkiniz yardım ettiniz Tesniye müennes muhâtaba
     

    تُنَّ

    نَصَرْتُنَّ

    Yardım ettiniz Cemi müennes muhâtaba
     

    تُ

    نَصَرْتُ

    Yardım ettim Müfred mütekellim vahde
     

    نَا

    نَصَرْنَا

    İkimiz yardım ettik Tesniye mütekellim
     

    نَا

    نَصَرْنَا

    Yardım ettik Cemi mütekellim
               

    Tablo hali:

    نَصَرُوا

    نَصَراَ

    نَصَرَ

    نَصَرْنَ

    نَصَرَتَا

    نَصَرَتْ

    نَصَرْتُمْ

    نَصَرْتُمَا

    نَصَرْتَ

    نَصَرْتُنَّ

    نَصَرْتُمَا

    نَصَرْتِ

     

    نَصَرْنَا

    نَصَرْتُ

     

  • Muttasıl Zamirler

     

    MUTTASIL (BİRLEŞİK) ZAMİRLER

    Kelimeye bitişik zamire muttasıl zamir denir. Muttasıl zamir fiile birleştiği gibi isimlerin ve (harf-i cer gibi) harflerin de sonuna birleşir.

    Fiillerin sonuna birleşen şahıs zamirleri o cümlenin fâili olur. Şimdiye kadar gördüğümüz mâzî fiillere birleşen zamirler hep fâil muttasıl şahıs zamirleridir. Örneğin;

    كَتَبْناَ (Biz yazdık) ve كَتَبْتُ (Ben yazdım) fiilindeki تُ  ve ناَ zamirleri fâildir. Halbuki fâilin harekesi merfû (zamme) hükmündedir. Ancak zamirler mebnî olduklarından mahallen merfûdurlar (son harflerinin harekesi mahalleri itibariyle ötre konumundadır).

    كَتَبْناَ   الدَّرْسَ

    Dersi yazdık.

    Mef’ûl  Fiil+Fâil

     

    Fiillere birleşen fâil muttasıl zamirler hatırlanacağı gibi toplu olarak şöyledir:

     

    Cem

    Tesniye

    Müfred

     

    Müzekker

    وُا

    اَ

     

    Gâib

     

    (Onlar)

    (O ikisi)

    (O)

     

    Müennes

    ْنَ

    تاَ

     

    Gâibe

               

     

    Müzekker

    تُمْ

    تُماَ

    تَ

    Muhâtab

     

    (Sizler)

    (Siz ikiniz)

    (Sen)

     

    Müennes

    تُنَّ

    تُماَ

    تِ

    Muhâtaba

     

    Müz + Müe

    ناَ

    ناَ

    تُ

    Mütekellim

     

    (Bizler)

    (İkimiz)

    (Ben)

     

    Fiillere birleşen bu fâil zamirler isimlere birleşmez. Aşağıda söz konusu edeceğimiz zamirler ise hem isimlerin sonuna hem de mef’ûl zamirler olarak fiillerin sonuna birleşirler:

     

    a) İsimlerin sonuna birleşen muttasıl zamirler:

    İsimlerin sonuna birleşen zamirler, isim tamlaması [muzâf (tamlanan)-muzâfun ileyh (tamlayan)] şeklinde o ismin kime ait olduğunu bildirir. Sonuna zamir alan kelime ise artık harf-i tarif almaz. Çünkü zaten belirli hale gelmiştir. Örnek:

    (Senin kalemin)             قَلَمُكَ

                                                 M. ileyh  Muzâf

    İsimlerin sonuna eklenen birleşik zamirlerin tablo halinde gösterimi şu şekildedir:

     

    Çekim Tablosu

     

     

    Cem

    Tesniye

    Müfred

     

     
    Müzekker

    قَلَمُهُمْ

    قَلَمُهُماَ

    قَلَمُهُ

    Gâib
     

    Onların kalemi

    O ikisinin kalemi

    Onun kalemi

     
    Müennes

    قَلَمُهُنَّ

    قَلَمُهُمَا

    قَلَمُهَا

    Gâibe
                           

     

    Müzekker

    قَلَمُكُمْ

    قَلَمُكُمَا

    قَلَمُكَ

    Muhâtab  
     

    Sizin kaleminiz

    İkinizin kalemi

    Seninkalemin

       
    Müennes

    قَلَمُكُنَّ

    قَلَمُكُمَا

    قَلَمُكِ

    Muhâtaba
                           

     

    Müz+ Müe

    قَلَمُناَ

    قَلَمُناَ

    قَلَمِي

    Mütekellim
     

    Bizim kalemimiz

    İkimizin kalemi

    Benim kalemim

     
                     

     

    Not: Zamirlerin harekesi değişmez fakat zamirden önceki ismin harekesi fâil mef’ûl vs. oluşuna yani cümledeki yerine göre hareke alır. Ancak mütekellim yâ’sı (ي) birleşen ismin son harfinin harekesi her durumda esre olarak harekelenir. (مَدْرَسَتِي) okulum, (صَدِيقِي) arkadaşım gibi.

    Cümle Örnekleri:

    حَضَرَ وَلَدُكَ مِنَ الْمَدْرَسَةِ.

    Çocuğun okuldan geldi (fâil).

    وَجَدَ أحْمَدُ قَلَمَهُ.

    Ahmed kalemini buldu (meful).

    كَتَبَ أَحْمَدُ دَرْسَهُ بِقَلَمِكَ.

    Ahmed dersini senin kaleminle yazdı (mefulün bih gayr-i sarih).
     

    وَضَعَ كِتاَبَهُ عَلَى الطاَّوِلَةِ.

    (O) kitabını masaya koydu.  
     

    فَتَحْناَ باَبَهُ.

    (Onun) kapısını açtık.  
     

    وَهَبَ خاَلِدٌ حَياَتَهُ لِلدِّينِ.

    Halit hayatını din için bağışladı.  
     

    أَخَذْنَ  كُتُبَهُنَّ.

    Kitaplarını aldılar.  
     

    شَرِبْتُ الشاَّىَ مَعَ صَديِقيِ.

    Arkadaşımla çay içtim.  
     

    فَتَحْناَ أَبْواَبَهُمْ.

    Kapılarını açtık.  
     

    قَرَأْتُ كُتُبِي فِي الْبَيْتِ.

    Evde kitaplarımı okudum.  
     

    رَكِبْتُ سَياَّرَتِي.

    Arabama bindim.  
             

    F Zamirle birleşen isimlerin harf-i cerden sonra geldikleri takdirde, isimler esre olsa da zamirlerin harekesinin değişmeyeceği unutulmamalıdır. Sadece gâiblerdeki (he ه ) li zamirlerin (ه) harflerinin harekesi ses uyumundan dolayı esre olur. Diğeriyle karıştırılmaması için gâibe müennes olduğu gibi kalır:

     

    Çekim Tablosu

     

     
     

    Cem

    Tesniye

    Müfred

     
    Müzekker

    إِلَى بَيْتِهِمْ

    إِلَى بَيْتِهِماَ

    إِلَى بَيْتِهِ

    Gâib
     

    Onların evine

    İkisinin evine

    Onun evine

     
    Müennes

    إِلَى بَيْتِهِنَّ

    إِلَى بَيْتِهِماَ

    إِلَى بَيْتِهاَ

    Gâibe

     

    Müzekker

    إِلَى بَيْتِكُمْ

    إِلَى بَيْتِكُماَ

    إِلَى بَيْتِكَ

    Muhâtab
     

    Sizin evinize

    İkinizin evine

    Senin evine

     
    Müennes

    إِلَىبَيْتِكُنَّ

    إِلَى بَيْتِكُمَا

    إِلَى بَيْتِكِ

    Muhâtaba
               

     

    Müz + Müe

    إِلَى بَيْتِنَا

    إِلَى بَيْتِنَا

    إِلَى بَيْتىِ

    Mütekellim

     

    Bizim evimize

    İkimizin evine

    Benim evime

     
                   

    Karşılaştırmalı Cümle Örnekleri:

     

    ذَهَبَ الْجاَرُ إِلَى بَيْتِكَ.

    Komşu senin evine gitti.
     

    ذَهَبَ الْجاَرُ إِلَى بَيْتِهِ.

    Komşu (kendi) evine gitti.
     

    مَتَى ذَهَبَ عَمُّكَ إِلَى بَيْتِهِ؟

    Amcan ne zaman evine gitti?
     

    ذَهَبَ عَمِّي إِلَى بَيْتِهِ صَبَاحاً.

    Amcam evine sabahleyin gitti.
     

    مِنْ أَيْنَ حَضَرْتَ إِلَى أَيْنَ ذَهَبْتَ ؟

    Nereden geldin nereye gittin?
     

    حَضَرْتُ مِنَ الْمَدْرَسَةِ وَذَهَبْتُ  إِلَى خَالَتِي.

    Okuldan geldim ve teyzeme gittim.
     

    طَلَبَ أَحْمَدُ مِنْ واَلِدِهِ الدَّراَّجَةَ.

    Ahmet babasından bisiklet istedi.
     

    طَلَبَ الْأَوْلاَدُ مِنْ واَلِدِهِمُ الْفُلُوسَ.

    Çocuklar babalarından para istediler.
     

    كَتَبوُا دُرُوسَهُمْ فِي صَفِّهِمْ.

    (Onlar) derslerini sınıflarında yazdılar.
     

    جَلَساَ فِي سَياَّرَتِهِماَ.

    (O ikisi) arabalarında oturdular.
     

    وَضَعَ كُتُبَهُ عَلَى الطاَّوِلَةِ.

    Kitaplarını masanın üzerine koydu.
     

    وَضَعَ كُتُبَهُ فِي حَقِيبَتِهِ.

    Kitaplarını çantasına koydu.

    نَزَلْنَ مِنْ سَياَّرَتِهاَ.

    (O bayanlar) o (bayan)ın arabasından indiler.  

    فَكَّرْناَ فِي حاَلِكُمْ.

    Haliniz hakkında düşündük[3].  

    ماَ هِواَيَتُكَ ؟ هِواَيَتيِ الرَّسْمُ وَ الصِّحاَفَةُ.

    Hobin nedir? Hobim resim ve gazeteciliktir.

     

    اَلتَّلاَمِيذُ ذَهَبُوا إِلَى مَداَرِسِهِمْ فِي سَعاَدَةٍ.

    Öğrenciler okullarına saadet (mutluluk) içinde gittiler.

     

    طَلَبَ أَحْمَدُ وَ عاَدِلٌ مِنْ واَلِدِهِماَ الدَّراَّجَةَ.

    Ahmet ve Adil babalarından bisiklet istediler.

     
           

    b) Fiillerin sonuna birleşen muttasıl zamirler:

    Söz konusu bu birleşik zamirler fiillerin sonuna birleştiği takdirde o cümlenin mef’ûlü olurlar. Mâzî fiilin her sigasının sonuna gelebilecek mef’ûl zamirlerin çekim tablosunu كَتَبَ  fiilinde şöyle gösterebiliriz:

     

    Cemi

    Tesniye

    Müfred

     
    Müzekker

    كَتَبَهُمْ

    كَتَبَهُمَا

    كَتَبَهُ

    Gâib
     

    Onları/onlara yazdı

    O ikisini/o ikisine yazdı

    Onu/ona yazdı

     
    Müennes

    كَتَبَهُنَّ

    كَتَبَهُماَ

    كَتَبَهاَ

    Gâibe
                     

     

     

    Müzekker

    كَتَبَكُمْ

    كَتَبَكُماَ

    كَتَبَكَ

    Muhâtab
     

    Sizi/size yazdı

    İkinizi/ikinize yazdı

    Seni/sana yazdı

     
    Müennes

    كَتَبَكُنَّ

    كَتَبَكُماَ

    كَتَبَكِ

    Muhâtaba
                   

     

    Müz + Müe

    كَتَبَنَا

    كَتَبَنَا

    كَتَبَنِى

    Mütekellim
     

    Bizi/bize yazdı

    İkimizi/ikimize yazdı

    Beni/bana yazdı

     
                     

    Burada çekilen tablo كَتَبَ fiiline aittir. Fiilin diğer tüm siygalarına bu zamirler eklenebilir. Ancak fiillerin sonuna birleşen şahıs zamirleri (fâil zamirler) ile mef’ûl zamirler karıştırılmamalıdır. Örneğin;  كَتَبْناَ (Biz yazdık) ve كَتَبْتُ (Ben yazdım) fiilindeki تُ  ve ناَ zamirleri fâildir.

    كَتَبْناَ      الدَّرْسَ.

    Dersi yazdık.

                     Mef’ûl  Fiil+Fâil

     

    كَتَبْناَهُ.

    Onu (dersi) yazdık.
                             Fiil+Fâil+Mef’ûl

     (كَتَبْناَهُ) kelimesindeki (هُ) zamiri ise mef’ûldür. Diğer örnekler:

    كَتَبْتُكَ Seni yazdım. كَتَبْتَهُ Onu yazdın.

    شَرِبْتَهُ

    Onu  içtin.

    وَجَدْتُنَّهُمْ

    Onları buldunuz.
               

    ise muttasıl meful zamirdir.  هُمْ muttasıl fâil zamir, تُنَّ ibaresinde وَجَدْتُنَّهُمْMesela;  

    Kâide: a) Fâil durumunda olan gâib cemi müzekker zamirini (وا), mef’ûl zamire bağlarken cemi alâmeti olan vav ve elifin elifi düşer:

    وَجَدوُهُ

    Onu buldular.

    وَجَدوُهُمْ

    Onları buldular.

    شَرِبوُهُ

    Onu içtiler.

    كَتَبوُكُمْ

    Sizi yazdılar.

    b) Muhâtab cemi müzekkerin son harfi olan cezimli mimin (تُمْ  ) cezmini kaldırıp ötre ve vav koymak suretiyle meful zamire bağlarız. Yani تُمْ fâil zamirine bir başka mef’ûl zamirin bitişmesi halinde geçiş, mime eklenen bir vâv ile yapılır:

    وَجَدْتُمُوهُ Onu buldunuz. وَجَدْتُمُوهُمْ Onları buldunuz.
    شَرِبْتُمُوهُ Onu içtiniz.

    سَمِعْتُمُوهُ

    Onu duydunuz.

     

    c) كَتَبَنِِى (beni yazdı) de yeralan ن harfine Arapça’da nûn-u vikâye (koruyucu nun) denir. Fiil, muttasıl mütekellim zamiri olan ي ile birleştiğinde araya bir ن gelir. كَتَبَنِي örneğindeki ن  harfi üstünle biten fiilin sonunu esreden korumuştur:

    وَجَدْتَنيِ Beni buldun. كَتَبْتُنَّنيِ Beni yazdınız.
    وَجَدوُنيِ Beni buldular.

    سَمِعْتُمُونيِ

    Beni duydunuz.
             

    d) Muttasıl…هُمْ  ve…كُمْ   zamirlerinden sonra hemze-i vasıl’dan olan harfi tarif gelirse geçiş, sonlarındaki sakin mimlerin ötre ile harekelenmesi ile olur.

    شَكَرَكُمُ الرَّجُلُ.

    Adam size teşekkür etti.

    شَكَرَهُمُ الرَّجُلُ.

    Adam onlara teşekkür etti.

    مَنَحَكُمُ اللَّهُ هَذِهِ السَّعاَدَةَ.

    Allah size bu saadeti bağışladı.

    مَنَحَهُمُ اللَّهُ هَذِهِ النِّعْمَةَ.

    Allah onlara bu nimeti bağışladı.

    Karşılaştırmalı Cümle Örnekleri:

     

    مَنَحَناَ اللَّهُ هَذِهِ الْفُرْصَةَ.

    Allah bize bu fırsatı bağışladı.
     

    شَكَرَناَ الرَّجُلُ فِي سَعاَدَةٍ.

    Adam bize saadet içinde teşekkür etti.
     

    شَكَرْتُمُوناَ فِي سَعاَدَةٍ.

    Bize saadet içinde teşekkür ettiniz.
     

    شَكَرْتُمُونِي فِي سَعاَدَةٍ.

    Bana saadet içinde teşekkür ettiniz.
     

    شَكَرْتُمُوهُ فِي سَعاَدَةٍ.

    Ona saadet içinde teşekkür ettiniz.
     

    شَكَرْتُمُوهاَ فِي سَعاَدَةٍ.

    Ona saadet içinde teşekkür ettiniz.
     

    شَكَرْتُمُوهُنَّ فِي سَعاَدَةٍ.

    O (baya)nlara saadet içinde teşekkür ettiniz.
     

    هَلْ رَكِبَ التِّلْمِيذُ الدَّراَّجَةَ ؟

    Öğrenci bisiklete bindi mi?
     

    نَعَمْ ، رَكِبَهاَ.

    Evet, ona bindi.
     

    كَيْفَ رَكِبَ التِّلْمِيذُ الدَّراَّجَةَ ؟

    Öğrenci bisiklete nasıl bindi?
     

    رَكِبَهاَ التِّلْمِيذُ كَثِيراً.

    Öğrenci ona çok bindi.
     

    ماَذاَ لَعِبَ الْفَرِيقُ ؟

    Takım ne oynadı?
     

    لَعِبَ الْفَرِيقُ الْمُباَراَةَ.

    Takım maç oynadı.
     

    هَلْ قَرَأُوا الْقِصَّةَ ؟

    Hikayeyi okudular mı?
     

    نَعَمْ ، قَرَأُوهاَ.

    Evet onu okudular.
     

    هَلْ فَتَحُوا الْكُتُبَ ؟

    Kitapları açtılar mı?
     

    نَعَمْ ، فَتَحُوهاَ.

    Evet onları açtılar
     

    سَأَلْناَهُ عَنْ حاَلِهِ.

    Ona durumu (hali) hakkında sorduk.
     

    نَصَرَكَ صَدِيقُكَ.

    Arkadaşın sana yardım etti.
     

    نَفَعَنِي الدَّواَءُ.

    İlaç bana fayda verdi.
     

    نَفَعَنِي إِجْتَهاَدِي.

    Çalışmam bana fayda verdi.
     

    شاَهَدْتُهُ[5] وَ أَصْدِقاَءَهُ فِي السُّوقِ.

    Onu ve arkadaşlarını çarşıda gördüm.
     

    ماَذاَ شاَهَدْتَ فِي الْحَدِيقَةِ ؟

    Bahçede ne gördün?
     

    شاَهَدْتُكَ فِي الْحَدِيقَةِ.

    Bahçede seni gördüm.
     

    شاَهَدْتَنِي فِي الْحَدِيقَةِ.

    Bahçede beni gördün.
     

    مَتَى زاَرَ واَلِدُكَ الطَّبِيبَ ؟

    Baban doktoru ne zaman ziyaret etti? 
     

    مَتَى زاَرَتْ واَلِدَتُكَ الطَّبِيبَ ؟

    Annen doktoru ne zaman ziyaret etti?
     

    زاَرَتْ واَلِدَتِي الطَّبِيبَ أَمْسِ.

    Annem doktoru dün ziyaret etti.

    زاَرَتْ واَلِدَتُهُ الطَّبِيبَ أَمْسِ ياَ أُسْتاَذِي!

    Annesi doktoru dün ziyaret etti  ey hocam!
     

    هَلِ الْأَوْلاَدُ زاَروُا  الْمَرِيضَ ؟

    Çocuklar hastayı ziyaret ettiler mi?
     

    نَعَمْ ،  اَلْأَوْلاَدُ زاَرُوهُ.

    Evet, çocuklar onu ziyaret ettiler.
         

     

    c) Harflerin  (örneğin harf-i cerlerin) sonuna birleşen zamirler:

                Harf-i cerler ismin önüne geldikleri gibi ismin yerini tutan zamirle de birleşir.

                Harf-i cerle birleşen zamirlerin çekimi şöyledir:

    إلَيْهِمْ

    إلَيْهِماَ

    إلَيْهِ

     

    مِنْهُمْ

    مِنْهُمَا

    مِنْهُ

    onlara

    o ikisine

    ona

    *

    onlardan

    o ikisinden

    ondan

    إلَيْهِنَّ

    إلَيْهِمَا

    إلَيْهَا

     

    مِنْهُنَّ

    مِنْهُمَا

    مِنْهَا

     

    إلَيْكُمْ

    إلَيْكُمَا

    إلَيْكَ

     

    مِنْكُمْ

    مِنْكُمَا

    مِنْكَ

    size

    ikinize

    sana

    *

    sizden

    ikinizden

    senden

    إلَيْكُنَّ

    إلَيْكُمَا

    إلَيْكِ

     

    مِنْكُنَّ

    مِنْكُمَا

    مِنْكِ

     

    إلَيْنَا

    إلَيْنَا

    إِلَيَّ

     

    مِنَّا

    مِنَّا

    مِنِّي

    bize

    ikimize

    bana

    *

    bizden

    ikimizden

    benden

     

    Kaide: لـِ harf-i ceri isme birleşirse لـِ   olarak esre ile, mütekellim ya’sı hariç zamire birleşirse لَـ   olarak üstün hareke ile bağlanır. Cümlenin başında gelirse mülkiyet (var manası) ifade eder.

    لِخَالِدٍ      Halid için, Halid’in veya Halid’in var (Halid’e ait) (isme birleşmiş),

    لَهُ        Onun için,  onun, onun var (zamire birleşmiş),

    لِي        Benim için,  benim, benim var (mütekellim ya’sına birleşmiş).

    Bu harf-i cer’in burada verilen üç manası da cümledeki yerine göre geçerli olur:

    اَلْكِتاَبُ لِخاَلِدٍ وَالْحَقِيبَةُ ليِ.

    Kitap Halit’in çanta benimdir.

    اَلْكِتاَبُ لِي وَالْحَقِيبَةُ لَهُ.

    Kitap benim çanta onundur.

    لىِ كِتاَبٌ.

    Benim bir kitabım var.

    لِ   harf-i cerinin zamirle birleşen çekim tablosu şöyledir:

    لَهُمْ

    لَهُمَا

    لَهُ

    onların

    o ikisinin

    onun

    لَهُنَّ

    لَهُمَا

    لَهَا

     

    لَكُمْ

    لَكُمَا

    لَكَ

    sizin

    ikinizin

    senin

    لَكُنَّ

    لَكُمَا

    لَكِ

     

    لَنَا

    لَنَا

    ليِ

    Bizim

    ikimizin

    benim

    ¯¯¯

       مَعَهُمْ

    مَعَهُمَا

    مَعَهُ[8]

     

    بِهِمْ

    بِهِمَا

    بِهِ

    onlarla

    o ikisiyle

    onunla

    *

    onlarla

    o ikisiyle

    onunla

       مَعَهُنَّ

    مَعَهُمَا

    مَعَهاَ

     

    بِهِنَّ

    بِهِمَا

    بِهاَ

     

      مَعَكُمْ

    مَعَكُمَا

    مَعَكَ

     

    بِكُمْ

    بِكُمَا

    بِكَ

    sizlerle

    ikinizle

    seninle

    *

    sizlerle

    ikinizle

    seninle

    مَعَكُنَّ

    مَعَكُمَا

    مَعَكِ

     

    بِكُنَّ

    بِكُمَا

    بِكِ

     

    مَعَنَا

    مَعَنَا

    مَعِي

     

    بِنَا

    بِنَا

    بِي

    bizimle

    ikimizle

    benimle

    *

    bizimle

    ikimizle

    benimle

    ¯¯¯

    فِيهِمْ

    فِيهِمَا

    فِيهِ

     

    عَلَيْهِمْ

    عَلَيْهِمَا

    عَلَيْهِ

    onlarda

    o ikisinde

    onda

    *

    onlara

    ikisine

    ona

    فِيهِنَّ

    فِيهِمَا

    فِيهاَ

     

    عَلَيْهِنَّ

    عَلَيْهِمَا

    عَلَيْهاَ

     

    فِيكُمْ

    فِيكُمَا

    فِيكَ

     

    عَلَيْكُمْ

    عَلَيْكُماَ

    عَلَيْكَ

    sizde

    ikinizde

    sende

    *

    size

    ikinize

    sana

    فِيكُنَّ

    فِيكُمَا

    فِيكِ

     

    عَلَيْكُنَّ

    عَلَيْكُماَ

    عَلَيْكِ

     

    فِيناَ

    فِيناَ

    فِيَّ

     

    عَلَيْنَا

    عَلَيْنَا

    عَلَىَّ

    bizde

    ikimizde

    bende

    *

    bize

    ikimize

    bana

    Kâide: كُمْ ve هُمْ zamirleri gibi kendinden önceki harfi ötreli olup cezimle biten kelimelerden sonra harf-i tarife geçiş ötre ile olur:

    عَلَيْكُمُ السَّلاَمُ.   Sizin üzerinize selâm olsun.

    هُمُ الْفُقَراَءُ.      Onlar fakirdirler.

     

    Cümle Örnekleri

    طَلَبَ الْمُدَرِّسُ الْواَجِبَ مِنْكُمْ.

    Öğretmen sizden ödevi istedi.

    ذَهَبوُا إِلَيْهِمْ.

    Onlara gittiler.

    كَتَبَ اسْمَكَ عَلَيْهاَ

    (Senin) ismini onun üzerine yazdı.

    أَخَذَ أَحْمَدُ مَعَهُ حَقيِبَةً.

    Ahmet beraberine bir çanta aldı.

    حَضَرْتُ لَكُنَّ إِلَى الْبَيْتِ.

    Sizin için eve geldim.

    وَجَدوُا الْقَلَمَ فيِهِ.

    Kalemi orda buldular.

    قَلَمُكَ صَغِيرٌ.

    Senin kalemin küçüktür.

    شَعْرُهُ طَوِيلٌ.

    Onun saçı uzundur.

    ضَرَبَتْنَا أُخْتُهُمْ.

    Kızkardeşleri bizi dövdü.

    قَتَلَهُمَا أَحْمَدُ.

    O ikisini Ahmet öldürdü.

    كَتَبَكُمْ أَحْمَدُ فِي الْمَدْرَسَةِ.

    Ahmet sizi okulda yazdı.
  • Fiil-i Mazi – Fiili Mazi Çekim Tablosu

     

    FİİL

    Zamana bağlı olarak bir işin, bir halin veya bir hareketin oluşunu belirten kelimelere fiil denir. Arapça’da iki temel fiil çekimi vardır. Diğer kalıplar bu ikisinden türetilir. Bunlar fiil-i mâzî (geçmiş zaman) ve fiil-i muzâri (geniş zaman, şimdiki zamanın karşılığı)dır.

    FİİL-İ MÂZİ

    Türkçe’mizdeki –di’li geçmiş zamana denir. Geçmişte daha önce yapılmış bir işi bildirir. (Türkçe’deki …di-dı, dü-du, ti-tı, tü-tu eklerini sağlar).

    كَتَبَ

    yazdı

    عَلِمَ

    bildi

    نَصَرَ

    yardım etti

    أَكَلَ

    yedi

    شَرِبَ

    içti

    فَتَحَ

    açtı

    حَضَرَ

    geldi

    وَجَدَ

    buldu

    ضَرَبَ

    vurdu

    كَسَرَ

    kırdı

    رَكِبَ

    bindi

    شَكَرَ

    teşekkür etti, şükretti

    سَمِعَ

    duydu, işitti

    دَخَلَ

    girdi

    دَرَسَ

    ders yaptı, eğitim gördü

    ذَهَبَ

    gitti

    نَشَرَ

    yaydı

    قَطَعَ

    kesti

    Yukarıda fiile örnek olarak gösterilen kelimeler geçmişte yapılmış bir işi bildirmekte ve erkek için kullanılmaktadır. Kadın için kullanıldıklarında yukarıdaki fiillerin sonuna cezimli تْ harfi eklenir. Erkekte kullanılanlara Arapça’da müzekker (eril), kadında kullanılanlara müennes (dişi) denir. Örnekler:

    كَتَبَ

    den →

    كَتَبَتْ

    (o kadın) yazdı

    أَكَلَ

    den →

    أَكَلَتْ

    (o kadın) yedi

    وَجَدَ

    den →

    وَجَدَتْ

    (o kadın) buldu
             

    Arapça’da kendinden bahsedilene yani üçüncü şahsa; erkek için gâib, kadın için gâibe denir.

    FİİL-İ MAZİ ÇEKİM TABLOSU

     

    Cemi

    (Çoğul)

    Müsennâ (İkil)Tesniye

    Müfred (Tekil)

     

    Müzekker

    كَتَبوُا

    كَتَباَ

    كَتَبَ

    Gâib (3. şahıs)
     

    (Onlar) yazdılar

    (O ikisi) yazdı

    (O) yazdı

     
    Müennes

    كَتَبْنَ

    كَتَبَتاَ

    كَتَبَتْ

    Gâibe

     

    Müzekker

    كَتَبْتُمْ

    كَتَبْتُماَ

    كَتَبْتَ

    Muhâtab (2. şahıs)
     

    (Sizler) yazdınız

    (Siz ikiniz) yazdınız

    (Sen) yazdın

       
    Müennes

    كَتَبْتُنَّ

    كَتَبْتُماَ

    كَتَبْتِ

    Muhâtaba  
                       

     

    Müzek.+Müe.

    كَتَبْناَ

    كَتَبْناَ

    كَتَبْتُ

    Mütekellim (1.şahıs)

     

    (Bizler) yazdık

    (İkimiz) yazdık

    (Ben) yazdım

     
  • Merkezi Ortak Sınavın İptali Gündemde

    öğrencilere dağıtılan soru kitapçıklarından biri eksik çıktı. Kitapçık poşetlerinden birinin de yırtık olduğu anlaşılınca soruşturma başlatıldı…

    Elazığ’ın Baskil ilçesindeki Vakıfbank Ortaokulu’nda yapılan Merkezi Sistem Ortak Sınavı’nda öğrencilere dağıtılan Fen ve Teknoloji dersinin A grubu soru kitapçıklarından biri eksik çıktı. Öğretmenler öğrencilerin mağdur olmaması için yedek kitapçıklardan birini alarak öğrenciye verdi. Sınavın ardından yapılan incelemede kitapçıkların konulduğu poşette yaklaşık 15 santimetre kesik olduğu belirlendi.

     

    Okul içi soruşturma
    Soru kitapçıklarının topluca konduğu dış poşette herhangi bir kesik bulunamadı. Sadece salonlar için tek tek poşetlenen kitapçıklardan birinde yırtık tespit edildi. Bunun üzerine soruşturmanın dış poşetin açıldığı okul içinde devam edilmesine karar verildi. Savcının talimatıyla sınavda görevli polis, gözetmen ve öğretmenlerin ifadeleri de alındı.

     

    ‘Mühürler sağlam’
    Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı ile Milli Eğitim Müdürlüğü kayıp kitapçıkla ilgili çift yönlü soruşturma başlattı. Elazığ Cumhuriyet Başsavcısı Musa Çatal, şu bilgileri verdi: “Ankara’dan polis gözetiminde gelen kutu ve poşetteki mühürler sağlam. Kutuda tahribat yok, sadece kutunun içindeki poşette 15 santimlik kesik olması nedeniyle olayın Ankara’da gerçekleşmiş olabileceği ihtimali üzerinde duruyoruz. Olay yeri inceleme ekiplerinin elde ettiği örnekler kriminale gönderildi. Olayın Elazığ’da gerçekleşmiş olma ihtimali düşük. Ankara üzerinde yoğunlaşıyoruz ve soruşturmayı bu yönde ilerletiyoruz” dedi.

     

    Sınavlar iptal olur mu?
    Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bir yetkili soru kitapçığının çalınmış olması halinde sadece ilgili okuldaki sınavın iptal edileceğini, ‘lokal’ bir olay olduğu için merkezi bir iptalin söz konusu olmayacağını söyledi. Ancak 1999 yılında 1 milyon 477 bin 408 öğrencinin girdiği ÖSS, İstanbul Bağlarbaşı’ndaki Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Sınav Merkezi’nden iki soru kitapçığının çalınması üzerine iptal edilmişti.

     

    GÜVENLİK NASIL SAĞLANIYOR?
    40 gün dışarıyla irtibat yasak

     

    Vatan’ın haberine göre, tıpkı üniversite sınavları gibi bu sınav için de Milli Eğitim Bakanlığı’nın Ankara Gölbaşı’ndaki tesislerinde soru kitapçıkları basılıyor. Bu süre zarfında da 40 günlük bir kapalı devre uygulaması yapılıyor. Çalışanların dışarıyla irtibatı kesiliyor. Yemekler bile güvenlik görevlileri eşliğinde getiriliyor. Ardından basılan soru kitapçıkları il ve ilçelere emniyet görevlileri eşliğinde belirlenen güvenlikli okula iletiliyor. Daha sonra ise yine emniyet görevlileri eşliğinde okullara iletiliyor. Okullarda ise sınav sorumlusu tutanakla kitapçıkları teslim alıyor. Kitapçıkların açılması esnasında da bir emniyet görevlisi eşlik ediyor.
     
    VATAN
     
  • Merkezi Ortak Sınavın İptali Gündemde

    öğrencilere dağıtılan soru kitapçıklarından biri eksik çıktı. Kitapçık poşetlerinden birinin de yırtık olduğu anlaşılınca soruşturma başlatıldı…

    Elazığ’ın Baskil ilçesindeki Vakıfbank Ortaokulu’nda yapılan Merkezi Sistem Ortak Sınavı’nda öğrencilere dağıtılan Fen ve Teknoloji dersinin A grubu soru kitapçıklarından biri eksik çıktı. Öğretmenler öğrencilerin mağdur olmaması için yedek kitapçıklardan birini alarak öğrenciye verdi. Sınavın ardından yapılan incelemede kitapçıkların konulduğu poşette yaklaşık 15 santimetre kesik olduğu belirlendi.

     

    Okul içi soruşturma
    Soru kitapçıklarının topluca konduğu dış poşette herhangi bir kesik bulunamadı. Sadece salonlar için tek tek poşetlenen kitapçıklardan birinde yırtık tespit edildi. Bunun üzerine soruşturmanın dış poşetin açıldığı okul içinde devam edilmesine karar verildi. Savcının talimatıyla sınavda görevli polis, gözetmen ve öğretmenlerin ifadeleri de alındı.

     

    ‘Mühürler sağlam’
    Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı ile Milli Eğitim Müdürlüğü kayıp kitapçıkla ilgili çift yönlü soruşturma başlattı. Elazığ Cumhuriyet Başsavcısı Musa Çatal, şu bilgileri verdi: “Ankara’dan polis gözetiminde gelen kutu ve poşetteki mühürler sağlam. Kutuda tahribat yok, sadece kutunun içindeki poşette 15 santimlik kesik olması nedeniyle olayın Ankara’da gerçekleşmiş olabileceği ihtimali üzerinde duruyoruz. Olay yeri inceleme ekiplerinin elde ettiği örnekler kriminale gönderildi. Olayın Elazığ’da gerçekleşmiş olma ihtimali düşük. Ankara üzerinde yoğunlaşıyoruz ve soruşturmayı bu yönde ilerletiyoruz” dedi.

     

    Sınavlar iptal olur mu?
    Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bir yetkili soru kitapçığının çalınmış olması halinde sadece ilgili okuldaki sınavın iptal edileceğini, ‘lokal’ bir olay olduğu için merkezi bir iptalin söz konusu olmayacağını söyledi. Ancak 1999 yılında 1 milyon 477 bin 408 öğrencinin girdiği ÖSS, İstanbul Bağlarbaşı’ndaki Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Sınav Merkezi’nden iki soru kitapçığının çalınması üzerine iptal edilmişti.

     

    GÜVENLİK NASIL SAĞLANIYOR?
    40 gün dışarıyla irtibat yasak

     

    Vatan’ın haberine göre, tıpkı üniversite sınavları gibi bu sınav için de Milli Eğitim Bakanlığı’nın Ankara Gölbaşı’ndaki tesislerinde soru kitapçıkları basılıyor. Bu süre zarfında da 40 günlük bir kapalı devre uygulaması yapılıyor. Çalışanların dışarıyla irtibatı kesiliyor. Yemekler bile güvenlik görevlileri eşliğinde getiriliyor. Ardından basılan soru kitapçıkları il ve ilçelere emniyet görevlileri eşliğinde belirlenen güvenlikli okula iletiliyor. Daha sonra ise yine emniyet görevlileri eşliğinde okullara iletiliyor. Okullarda ise sınav sorumlusu tutanakla kitapçıkları teslim alıyor. Kitapçıkların açılması esnasında da bir emniyet görevlisi eşlik ediyor.
     
    VATAN
     
  • Dersaneler için taslak hazırlandı: Dershanelere Sunulan 7 Seçenek

    dönüşüm sürecinde kimseyi mağdur etmemek için tüm illerdeki dershane sahipleriyle görüşmek üzere çalıştaylar düzenledi ve dershane temsilcileriyle görüş alışverişinde bulundu.
    BAKANLAR KURULUNA SUNULACAK

    Düzenlenen çalıştaylar ve görüşmeler sonrası daha önce Bakanlar Kurulu’ndan dönen taslak yeniden şekillendirildi. Yenilenen taslak yarın Bakanlar Kurulu’na tekrar sunulacak. Dersanelerin dönüşümü için bölgelerde çalıştay yapan MEB, hazırladığı yeni taslağı yarın Bakanlar Kurulu’na sunacak. Taslakta, dersanelere iki yıl içinde dönüşüm için çeşitli seçenekler yer alacak.
    İKİ YIL İÇİNDE DÖNÜŞÜM

    Dersanelerin dönüşümü için bölgelerde çalıştay yapan MEB, hazırladığı yeni taslağı yarın Bakanlar Kurulu’na sunacak. Taslakta, dersanelere iki yıl içinde dönüşüm için çeşitli seçenekler yer alacak.

    İşte dershanelere sunulan 7 seçenek:

    -Özel okula dönüşebilecekler.

    -İki yıl süre verilecek, arsa, öğrenci, kredi gibi teşviklerle özel okula dönüşebilmelerine imkan sağlanacak

    -Dönüşemeyen dershanelere açık liseye dönüşme fırsatı verilecek

    -Dönüşüm seçeneğini kabul etmeyen dersanelere dershaneleri MEB’e devretmesi teklif edilecek.

    -Prosedürleri yerine getiren öğretmenler de MEB bünyesinde öğretmen olarak değerlendirilecek.

    -Gerektiği durumlarda MEB bünyesinde okul ve Halk Eğitim Merkezlerinde kurslar devreye girecek.

    -Ücretsiz olan etüt merkezleri ve okuma salonları kapatılmayacak.

  • Mezid Fiiller İstifal Babı

     

    C) SÜLÂSÎ MÜCERREDE ÜÇ HARF İLÂVESİYLE KURULAN

    MEZÎD FİİLLER

    Sülâsi mücerrede üç harf ilavesiyle kurulan 6 harfli fiiller 4 şekilde  gelir:

    Masdar

    Muzâri

    Mâzî

    اِسْتِفْعَالاً

    يَسْتَفْعِلُ

    اِسْتَفْعَلَ

    اِسْتِغْفاَراً

    يَسْتَغْفِرُ

    اِسْتَغْفَرَ

    af istemek

    af istiyor

    bağış, af istedi

     

    اِفْعِيعاَلاً

    يَفْعَوْعِلُ

    اِفْعَوْعَلَ

    اِعْشِيشاَباً

    يَعْشَوْشِبُ

    اِعْشَوْشَبَ

    yemyeşil olmak

    yemyeşil oluyor

    yemyeşil oldu

    اِفْعِواَّلاً

    يَفْعَوِّلُ

    اِفْعَوَّلَ

    اِجْلِواَّزاً

    يَجْلَوِّزُ

    اِجْلَوَّزَ

    çok hızlı gitmek

    çok hızlı gidiyor

    (Develer) çok hızlı gitti

    اِفْعِيلاَلاً

    يَفْعاَلُّ

    اِفْعاَلَّ

    اِحْمِيراَراً

    يَحْماَرُّ

    اِحْماَرَّ

     

     

    kıpkırmızı oldu

    1) İSTİF’ÂL اِسْتِفْعَال  BÂBI

    Mâzî fiilin başına إسْتَ yaniإ    س  ve ت harflerinin eklenmesiyle yapılır.

     

     

    Masdar

    Muzâri

    Mâzî

     

     

    اِسْتِفْعَالاً

    يَسْتَفْعِلُ

    اِسْتَفْعَلَ

    خَرَجَ

    den

    اِسْتِخْرَاجٌ

    يَسْتَخْرِجُ

    اِسْتَخْرَجَ

     

     

    çıkarmak

    çıkarıyor

    çıkardı

    Gayesi: Hakîkî veya mecâzî manada istek cümlelerinde kullanılır. Ya da bir halden diğer bir hale geçişi göstermekte kullanılır:

    غَفَرَ

    bağışladı, affetti

    اِسْتَغْفَرَ

    af, bağış istedi

    اِسْتَغْفَرْتُ اللَّهَ.

    Allah’tan mağfiret diledim.

    اِسْتَخْرَجَ خَالِدٌ الْمَالَ.

    Halit malı çıkardı.

    اِسْتَحْجَرَ الطِّينُ.

    Çamur taş kesildi.
             

    Görüldüğü gibi bu fiil bazen müteaddî yani mef’ûl alan bazen de lâzım olarak kullanılır. إسْتِفْعَالٌ bâbından gelen fiillerin hangisinin birşey istemekte veya bir işe seçildiğini göstermekte kullanıldığını ancak Araplardan ya da sözlüklerden anlayabiliriz. 

    Diğer örnekler:

    عَلِمَ

    bildi

    اِسْتَعْلَمَ

    bilmek istedi

    غَفَرَ

    bağışladı, affetti

    اِسْتَغْفَرَ

    af, bağış istedi

    سَقَى

    su verdi

    اِسْتَسْقَى

    su istedi

    خَلَفَ

    birinin yerine geçti

    اِسْتَخْلَفَ

    halife seçildi

    عَمِلَ

    işledi, yerine getirdi

    اِسْتَعْمَلَ

    çalıştırdı, kullandı
             

    إسْتِفْعَال  bâbı bazı fiillerin anlattığı sıfatın bulunduğunu da gösterir:

    حَسُنَ

    iyi oldu

    حَسَنٌ

    iyi

    اِسْتَحْسَنَ

    iyi buldu

    قَبُحَ

    çirkin oldu

    قَبِيحٌ

    çirkin

    اِسْتَقْبَحَ

    çirkin buldu

    ثَقُلَ

    ağır oldu

    ثقِيلٌ

    ağır

    اِسْتَثْقَلَ

    ağır buldu

     

    Mâzî Çekimi

    اِسْتَخْرَجُوا

    اِسْتَخْرَجَا

    اِسْتَخْرَجَ

    çıkardı

    اِسْتَخْرَجْنَ

    اِسْتَخْرَجَتَا

    اِسْتَخْرَجَتْ

     

     

    اِسْتَخْرَجْتَ

     

    Mâzî Meçhûl Çekimi

    اُسْتُخْرِجُوا

    اُسْتُخْرِجَا

    اُسْتُخْرِجَ

    çıkarıldı

    اُسْتُخْرِجْنَ

    اُسْتُخْرِجَتَا

    اُسْتُخْرِجَتْ

     

     

    اُسْتُخْرِجْتَ

     

    Meçhûl mâzîde esre olan ek elif (ا ) harfi ötre ve سْ  den sonraki  ت harfi ötre yapılır.

     

    Muzâri Çekimi

     

    يَسْتَخْرِجُونَ

    يَسْتَخْرِجَانِ

    يَسْتَخْرِجُ

    çıkarıyor

    يَسْتَخْرِجْنَ

    تَسْتَخْرِجاَنِ

    تَسْتَخْرِجُ

     

     

    تَسْتَخْرِجُ

     

                                  Muzâri Meçhûl Çekimi

     

    يُسْتَخْرَجُونَ

    يُسْتَخْرَجَانِ

    يُسْتَخْرَجُ

    çıkarılıyor

    يُسْتَخْرَجْنَ

    تُسْتَخْرَجَانِ

    تُسْتَخْرَجُ

     

     

    … 

    تُسْتَخْرَجُ

     
                         

    Görüldüğü gibi muzâri meçhûl çekimi diğer mezîdlerde olduğu gibi muzaraat harfi ötre, sondan ikinci harfin üstün okunması ile yapılır.

    Emr-i Hâzırı

     

    اِسْتَخْرِجُوا

    اِسْتَخْرِجَا

    اِسْتَخْرِجْ

    çıkar Muhâtab

    اِستَخْرِجْنَ

    اِسْتَخْرِجَا

    اِسْتَخْرِجِي

      Muhâtaba
               

    İsm-i Fâili   مُسْتَخْرِجٌ   çıkaran    İsm-i Mef’ûlü      مُسْتَخْرَجٌ    çıkarılan

    İstif’âl Kalıbında Misâl Fiiller:

    اِسْتَيْقَنَ    يَسْتَيْقِنُ    اِسْتِيْقاَناً  kesin inandı

    اِسْتَوْقَفَ   يَسْتَوْقِفُ  اِسْتِيْقاَفاً    durdurdu

    İstif’âl Kalıbında Muzaaf Fiil İstif’âl Kalıbında Nâkıs Fiil
    Mâzî اِسْتَدَلَّ  delil gösterdi Mâzî اِسْتَسْقَى  su istedi
    Muzâri يَسْتَدِلُّ Muzâri يَسْتَسْقِي
    İsm-i Fâil مُسْتَدِلٌّ İsm-i Fâil مُسْتَسْقٍ
    İsm-i Mef’ûl  مُسْتَدَلٌّ İsm-i Mef’ûl  مُسْتَسْقىً
    Masdar اِسْتِدْلاَلٌ Masdar اِسْتِسْقاَءً
    Mansûb H. يَسْتَدِلَّ Mansûb H. يَسْتَسْقِىَ
    Meczûm H. يَسْتَدِلَّ – يَسْتَدْلِلْ Meczûm H. يَسْتَسْقِ

    İstif’âl Kalıbında Ecvef Fiiller

    Mâzî

    اِسْتَقاَمَ dosdoğru oldu

    İsm-i Mef’ûl  مُسْتَقاَمٌ
    Muzâri

    يَسْتَقِيمُ

    Masdar اِسْتِقاَمَةٌ
    Emir

    اِسْتَقِمْ

    Mansûb H. يَسْتَقِيمَ
    İsm-i Fâil

    مُسْتَقِيمٌ

    Meczûm H. يَسْتَقِمْ

     

    Cümle Örnekleri:

    1- اِسْتَلْقَى[1] الْوَلَدُ عَلَى سَرِيرِهِ – اِسْتَيْقَظْتَ فِي أَحَدِ أَياَّمِ رَمَضاَنَ وَ أَنْتَ مَرِيضٌ جِداًّ . ماَذاَ تَفْعَلُ ؟ أَذْهَبُ إِلَى طَبِيبٍ مُسْلِمٍ وَ إِذاَ طَلَبَ مِنِّي أَنْ أُفْطِرَ أَسْمَعُ كَلاَمَهُ .

    2- اِنْتَظَرَ الْأَبْناَءُ فِي الْمَطاَرِ لِاِسْتِقْباَلِ أَبِيهِمْ – اِنْتَظَرَ الْأَبْناَءُ فِي الْمَطاَرِ لِيَسْتَقْبِلُوا أَباَهمْ – اِنْتَظَرَ الْأَبْناَءُ فِي الْمَطاَرِ كَيْ يَسْتَقْبِلُوا أَباَهمْ – اِنْتَظَرَ الْأَبْناَءُ فِي الْمَطاَرِ حَتَّى يَسْتَقْبِلُوا أَباَهمْ.

    3- ذَهَبَ التَّلاَمِيذُ إِلَى الْمَعْمَلِ لِيَسْتَمِعُوا إِلَى الدَّرْسِ – سَيَسْتَخْرِجُ الْمُهَنْدِسُونَ الْبتْرُولَ مِنَ الْآباَرِ.

    4- نَحْنُ سَنَجْتَمِعُ لِلْقِراَءَةِ فِي مَكْتَبَةِ الْمَدْرَسَةِ  –اِسْتَخْرَجَ الْمُهَنْدِسُونَ الْفَحْمَ.

    5- أَ كاَناَ يُرِيداَنِ أَنْ يَسْتَقْبِلاَ واَلِدَهُماَ – لاَ، لَمْ يَكُوناَ يُرِيداَنِ اسْتِقْباَلَهُ.

    6- اِسْتَدْعاَكَ الْمُدِيرُ لِأَنَّكَ غِبْتَ عَنِ الْمَدْرَسَةِ أُسْبُوعاً قَضَيْتَهُ مَعَ واَلِدِكَ بِالْمُسْتَشْفَى، ماَذاَ تَفْعَلُ؟

    7- هَلْ أَسْتَطِيعُ أَنْ أَسْتَعِيرَهُ ؟ نَعَمْ يُمْكِنُكَ اِسْتِعاَرَتُهُ – هَذاَ الْاِسْتِبْياَنُ يُحاَوِلُ أَنْ يَعْرِفَ رَأْيَكَ فِي الْواَجِبِ الْمَنْزِلِيِّ.

    8- تَسْتَقْبِلُ فاَطِمَةُ أَخَواَتِهاَ لِأَنَّهُنَّ قادِماَتٌ – هُوَ يَجْلِسُ خَلْفَ الطاَّوِلَةِ وَ يَسْتَمِعُ إِلَى الرَّادْيُو.

    9- إِسْتَعِداَّ لِلسَّفَرِ – هَلْ هُماَ يَسْتَعِداَّنِ للِسَّفَرِ ؟ نَعَمْ، هُماَ مُسْتَعِداَّنِ لِلسَّفَرِ – هُماَ يَسْتَعِداَّنِ الْآنَ لِلصًّلاَةِ.

    10- هُمْ  يَسْتَعِدُّونَ الْآنَ لِلنَّوْمِ –  أَنْتِ تَسْتَعْمِليِنَ أَلْواَناً جَميِلَةً – مَنْ تُساَعِدُ ؟ أُساَعِدُ صَدِيقَيَّ.[2]

    11- مَتَى تَسْتَيْقِظُ يَوْمَ الْجُمْعَةِ ؟ عاَدَةً أَسْتَيْقِظُ مُبَكِّراً فيِ الساَّدِسَةِ صَباَحاً تَقْريِباً . أُصَلِّي الصُّبْحَ ثُمَّ أَقْرَأُ الْقُرْآنَ الْكَريِمَ.

    12- يُحِبُّ الناَّسُ الْإِجاَزاَتِ لِأَنَّهُمْ يَسْتَرِيحُونَ فِيهاَ مِنْ تَعَبِ الْعَمَلِ- اَلتَّلاَمِيذُ يَسْتَذْكِرُونَ دُرُوسَهُمْ فِي الْمَنْزِلِ.

    13- اَلْمُؤْمِنُ دُعاَءُهُ مُسْتَجاَبٌ – يُسْتَقْبَلُ الضُّيُوفُ بِالْاِحْتِراَمِ – اَلضُّيُوفُ مُسْتَقْبَلُونَ بِالْاِحْتِراَمِ.

    14- مَنْ يَرْغَبْ فِي تَقْدِيرِ زُمَلاَئِهِ وَ رُؤَساَئِهِ يَسْتَمِرَّ فِي أَداَءِ عَمَلِهِ عَلَى الْوَجْهِ الْأَكْمَلِ.

    Tercüme:

    1- Çocuk yatağına uzandı. Ramazan günlerinin birinde uyandın ve çok hastasın. Ne yaparsın? Müslüman bir doktora giderim, eğer benim iftar etmemi isterse onun sözünü dinlerim.

    2- Oğullar  babalarını karşılamak için hava alanında bekledi.(Hepsi aynı mana).

    3- Öğrenciler dersi dinlemek için laborauvara gitti. Mühendisler kuyulardan petrol çıkaracak.

    4- Biz okulun kütüphanesinde okumak için toplanacağız. Mühendisler kömür çıkardı.

    5- İkisi babalarını karşılamak istiyorlar mıydı? Hayır, onu karşılamak istemiyorlardı.

    6- Babanla hastanede geçirdiğin bir hafta yokluğun için (bir hafta okulda olmadığın için) müdür seni çağırdı, ne yaparsın?

    7- Onu ödünç alabilir miyim? Evet, onu ödünç alman mümkün. Bu anket ev ödevi konusunda görüşünü anlamaya çalışıyor.

    8- Fâtıma kız kardeşlerini karşılıyor. Çünkü geliyorlar. O masanın arkasında oturup radyo dinliyor.

    9- İkiniz yolculuk için hazır olun. Onlar (o ikisi) yolculuk için hazır mı? Evet, yolculuk için hazırlar. İkisi namaz için hazırlanıyor.

    10- Onlar şimdi uyumak için hazırlanıyor. Sen güzel renkler kullanıyorsun. Kime yardım ediyorsun? İki arkadaşıma yardım ediyorum.

    11- Cuma günü ne zaman uyanırsın? Genellikle sabah saat takrîben altıda erken uyanırım. Sabah namazını kılar sonra Kur’ân-ı Kerim okurum.

    12- İnsanlar tatili sever. Çünkü onda iş yorgunluğundan dinlenirler. Öğrenciler evde derslerini müzakere ediyorlar.

    13- Mü’minin duası müstecabtır (kabul edilir). Misafirler saygıyla karşılanır.

    14- Kim arkadaşlarının ve başkanlarının takdirini arzu ederse işini en iyi şekilde yapmaya devam etsin.

    Not: Sülâsiye üç harf ziyadesiyle kurulan diğer bablar az kullanılır. Gene de kısaca açıklama yapmak faydalı olacaktır.