Yıl: 2012

  • Diyanet Kampanya Başlattı

    Diyanet ‘vekaletle Kurban Kampanyası’ Başlattı
    Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye Diyanet Vakfı iş birliğiyle “vekâlet yoluyla kurban kesimi kampanyası” başlattı.

    Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye Diyanet Vakfı iş birliğiyle “vekâlet yoluyla kurban kesimi kampanyası” başlattı. 25-28 Ekim’de idrak edilecek Kurban Bayramı için başlatılan kampanya ile kurbanların bir bölümü Türkiye’de bir kısmı ise bedelleri gönderilerek Afrika ve diğer ihtiyaç duyulan ülkelerde kestirilecek. Kurban etleri, yurt içinde ihtiyaç sahibi yoksullara, yurt dışında ise dindaş ve soydaşlara dağıtılacak. Ayrıca konserve kavurma yapılan kurban etleri de muhtaçlara ulaştırılacak. Bu yıl kurban bedeli, yurt içinde tüm masraflar dahil 550 TL, kurbanını yurtdışında kestirmek isteyenler için ise 380 TL olarak belirlendi.

    Vekalet yoluyla kurban kestirmek isteyen vatandaşlar, bedelini Vakıfbank, Halkbank, Ziraat Bankası, PTT, Kuveyt Türk, Bank Asya, Albaraka ile Akbank şubelerinde açtırılan Türkiye Diyanet Vakfı Kurban Hesabı`na en geç 24 Ekim Çarşamba günü mesai bitimine kadar yatırabilecek. Ayrıca kurban bedelleri www.diyanetvakfi.org.tr internet adresinden de kredi kartıyla ödenebilecek. Organizasyona katılan vatandaşların kurban bedellerini geciktirmeden yatırmaları, parayı yatırırken ad, soyad, adres ve telefon numaralarını okunaklı bir şekilde banka dekontuna yazdırmaları gerekiyor. Belirtilen tarihten sonra para yatıranlar için kurban kestirilemeyecek. Bu durumda olanların paraları bilahare iade edilecek. İsteyenler, Türkiye Diyanet Vakfı`na ait (0 312) 417 12 35 nolu telefondan bilgi alabilirler.
    CİHAN

  • İstanbuldaki Liselerin Yüzde Kaçı İmam Hatip ?

    CHP İzmir Milletvekili Hülya Güven’in soru önergesini yanıtlayan Dinçer şöyle dedi: “2011-2012 eğitim-öğretim yılında; İstanbul’da imam hatip liseleri de dahil toplam bin 179 lise ve meslek lisesi bulunmaktadır. İmam hatip lisesi ve Anadolu imam hatip lisesi sayısı 41 olup toplam lise ve meslek liseleri içindeki oranı yüzde 3.5’dir. Ankara’da imam hatip liseleri de dahil toplam 589 lise ve meslek lisesi bulunmaktadır. İmam hatip lisesi ve Anadolu imam hatip lisesi sayısı 21 olup toplam lise ve meslek liseleri içindeki oranı yüzde 3,6’dır. İzmir’de imam hatip liseleri de dahil toplam 459 lise ve meslek lisesi bulunmaktadır. İmam hatip lisesi ve Anadolu imam hatip lisesi sayısı 13 olup toplam lise ve meslek liseleri içindeki oranı yüzde 2.8’dir.”

  • Yalova İlahiyat Vakfı Kuruldu

    Yalova İlahiyat Vakfı (YİVAK) Resmi Gazetede yayınlanarak resmen kuruldu. Vakıf Türkiye’nin ve İslam dünyasının ihtiyaç duyduğu sahalarda yüksek kapasiteli, yabancı dil yeterliliği ve bilimsel alt yapıları mükemmel, donanımlı ulusal ve uluslararası nitelikte ilahiyatçı, araştırmacı, öğretim üyesi ve öğretim görevlisi yetiştirilmesini amaçlıyor.

    Türkiye’nin ve İslam dünyasının ihtiyaç duyduğu sahalarda yüksek kapasiteli, yabancı dil yeterliliği ve bilimsel alt yapıları mükemmel, donanımlı ulusal ve uluslararası nitelikte ilahiyatçı, araştırmacı, öğretim üyesi ve öğretim görevlisi yetiştirilmesi ve fakülte’nin eğitim – öğretim kalitesinin yükseltilmesi amacıyla Yalova İlahiyat Vakfı (YİVAK) kuruldu Türkiye’nin ve İslam dünyasının ihtiyaç duyduğu sahalarda yüksek kapasiteli, yabancı dil yeterliliği ve bilimsel alt yapıları mükemmel, donanımlı ulusal ve uluslararası nitelikte ilahiyatçı, araştırmacı, öğretim üyesi ve öğretim görevlisi yetiştirilmesi ve fakülte’nin eğitim – öğretim kalitesinin yükseltilmesi amacıyla Yalova İlahiyat Vakfı (YİVAK) kuruldu.

    Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Resmi Gazete’de yayımlanan ilanına göre, vakfın kurucuları arasında İbrahim Hatiboğlu, Rafet Bozdoğan, Hüseyin Yıldırım, Şükrü Özen, Tahir Yaren, Abdülkadir Coşkun, Mahmut Kelpetin, Arif Aytekin, Tahir Aktaş, Ali Çankaya, Fatma Kızıl, Muharrem Önder, Salim Sancaklı, Ruhani Doğan, Ramazan Aydoğan, Hüseyin Kulaklıkaya, Atilla Gökalp, Abdüssamet Bakkaloğlu, Eşref Atlas, Muhammet Beyler, Ahmet Baltacı, Adem Saruhan, Süleyman Berk ve Salih Yılmaz yeralıyor.

    Vakıf, Türkiye’nin ve İslam dünyasının ihtiyaç duyduğu sahalarda yüksek kapasiteli, yabancı dil yeterliliği ve bilimsel alt yapıları mükemmel, donanımlı ulusal ve uluslararası nitelikte ilahiyatçı, araştırmacı, öğretim üyesi ve öğretim görevlisi yetiştirilmesi ve fakültenin eğitim – öğretim kalitesinin yükseltilmesini gaye edinecek. Vakfın mal varlığı 52 bin 800 TL nakit olarak belirlendi. Vakıf, Mütevelli Heyeti, Yönetim Kurulu, Vakıf Denetim Kurulundan oluşacak

  • İHLleri tercih eden öğrenci sayısı arttı

    Trabzon’un Vakfıkebir Anadolu İmam Hatip Lisesi’ne bu yıl lise kısmı için 185 öğrenci kayıt yaptırırken 68 öğrenci de ortaokul için kayıt başvurusunda bulundu. İlk defa bu kadar yoğun kayıt talebi aldıklarını belirten Vakfıkebir Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Sezgin Özdin, gelen tüm öğrencilerin kayıtlarını yaptıklarını söyledi.

     

    Müdür Özdin, “16 yıldır fiili olarak imam hatip liselerinde öğretmenlik ve idarecilik görevi yaptım. 1983-1990 yılları arasında Bursa-Gemlik İmam Hatip Lisesi’nde, imam hatip liselerinin en başarılı olduğu dönemde o nesilden yetişme bir öğrenciyim. O süreçte yetişen öğrencilerin birçoğu arkadaşımız ise şu anda Türkiye’nin değişik yerlerinde üst düzey görevlerde bulunuyor. İçlerinde kaymakamlık, doktorluk, avukatlık ve milletvekilliği yapanlar var.” dedi.

    Özdin, “Son 2 yıllık süreç içerisinde de gerek kat sayının kalkmış olması, gerek bu yıldan itibaren ortaokul kısmının yeniden açılmış olması ve 4+4+4 eğitim sistemiyle beraber imam hatip liselerine karşı vatandaşın ilgisini görmüş oluyoruz. Trabzon’daki 12 tane imam hatip lisesinin öğrenci kayıtlarını incelediğimiz zaman her okula önceki yıllara göre 2-3 kat daha fazla örenci kaydı için talepler var.” şeklinde konuştu.

  • Dinçer den İmam Hatip Yanıtı

    CHP Manisa Milletvekili Sakine Öz, 4+4+4 sistemine göre Türkiye’de dönüştürülen veya dönüştürülmesi hedeflenen okulları, bu okullardan kaçının imam hatibe çevrildiğini sordu.

    Soru önergesini yanıtlayan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, İstanbul ilindeki ilköğretim okullarından 292 ilkokul, 168 ortaokul olmak üzere toplam 460 okulun dönüştürüldüğünü, ilköğretim okullarından 85 tanesinin ise imam hatip ortaokuluna dönüştürüldüğünü söyledi.

    -350 İMAM HATİP ORTAOKULU, YA İLKOKUL VEYA ORTAOKUL YA DA İMAM HATİP LİSELERİ İLE BİRLİKTE AYNI BİNADA EĞİTİM YAPACAK”-

    Türkiye genelinde 27 bin 922 adet ilkokul, 14 bin 90 adet ortaokul ve 683 adet imam hatip ortaokulu oluşturulduğunu belirten Milli Eğitim Bakanı Dinçer, “Bunlardan 16 bin 905 adet ilkokul bağımsız, 11 bin 17 adet ilkokul ortaokulla birlikte; 3 bin 73 adet ortaokul bağımsız, 11 bin 17 adet ortaokul ilkokulla birlikte; 333 adet imam hatip ortaokulu bağımsız, 350 adet imam hatip ortaokulu ise ya ilkokul veya ortaokul ya da imam hatip liseleri ile birlikte aynı binada eğitim yapacaklardır” dedi.

    Milli Eğitim Bakanı 12 yıllık zorunlu eğitim uygulamasının 2012-2013 eğitim öğretim yılında uygulamaya girdiğinden, ilk kez 2012 Eylül ayında ilkokul 1. sınıfa, ortaokul 5. sınıfa ve lise 9. sınıfa kaydolan öğrencilerin yeni eğitim sistemine tabi öğrenciler olacağını bu öğretim yılı ile birlikte 4 yıllık bu sürenin sonunda yeni sisteme tüm kademe, tür ve sınıflarda geçilmiş olacağını belirterek şöyle dedi:
    “Sadece imam hatip ortaokulları açılmış olup diğer alanlarda ortaokul açılmamıştır. Çünkü bu okulları yasa koyucu kanun ile kurmuş, diğer alanlarda ortaokul kurulmasına cevaz vermemiştir.”

  • Bir resim, bir karikatür ve bir de film

    Amaç haklılığımızı anlatmaktı, ama öyle olmadı. Protesto etmesini bilmeyen, yakan, yıkan, öldüren bir İslam dünyası görüntüsü süsledi televizyonları
    Bizim oğlan 15 yaşında. Her PKK saldırısından sonra kendince dağa çıkar. Hele ordumuz bir operasyona başlarsa gözü hep haberlerdedir. “Bu defa kesin bitireceğiz bu işi” der durur. Hemen sonuç ister. Çünkü deli-kanlıdır. Annesi ve ablası ise “Bak Ahmet” diye başlayan cümlelerle onu deli-kanlılıktan vazgeçirmeye çalışırlar. Şimdilerde yeni bir belalısı var bizim oğlanın. Bu kez Amerika’dan: Nakoula Basseley. “Müslümanların Masumiyeti” filminin yönetmeni.
    Beni yıllar öncesine götürüyor bizim oğlanın halleri. Selman Rüştü’nün Şeytan Ayetleri kitabını yazdığı günlere. Ben de deli-kanlıydım o günlerde. Hem de kitabın yayınlandığı Londra sokaklarındaydım. Londra Üniversitesinde öğrenciydim. Okul çıkışı toplanır giderdik Pakistanlı, Yemenli arkadaşlarla İngiliz hükümet binalarının önüne. Slogan atardık “Death to Rushdie” diye. Daha yeniydim İngiltere’de. Batılıların bu konulara nasıl baktığını bilmezdim. Hayret ederdim, “nasıl olur, bu medeni insanlar bir başka dine hakaret eden kitabı neden yayınlatırlar” diye. “Yapmayın, etmeyin” dersek derdimizi anlatabiliriz zannederdim. Ama Batılılara dert anlatamayacağımızı öğrenecektim kısa zamanda. Dahası, masum protestoların bir anda nasıl aleyhimize dönüşebileceğini idrak edecektim.
    Biz Müslüman öğrenciler Londra sokaklarında demokratik protesto hakkımızı kullanırken Bradford şehrindeki Müslümanlar Şeytan Ayetleri kitabını yakacaklardı. Batı medyasını yıllarca süsleyen bir görüntü çıkacaktı ortaya. Artık hiçbir İngiliz’e haklı olduğumuzu anlatmaya cesaret edemeyecektik. Onlara göre ifade özgürlüğünü savunan ‘medeni Batı’ ile kitap yakan ‘barbar dünya’nın ayıracı bir görüntüydü bu. Derken Selman Rüştü’nün kellesini isteyen Ayetullah Humeyni fetvası geldi. Londra’nın o entel aleminde, üniversite koridorlarında safımız çoktan belirlenmişti Batılı öğrencilerin gözünde. Tüm argümanlarımız anlamsızlaşmıştı.
    Batılıların kendi kutsallarına saygılarının kalmadığını öğrenmem de pek vakit almamıştı. Noel tatili yaklaşmış bir hocamız tatil sonrası için ödev vermişti. Benim gibi yabancı bir öğrenci sormuştu Noel’de tatil kaç hafta diye. “Noel’de tatil 3 hafta, ama Nisan’da Paskalya tatili var, o zaman tatil 4 hafta. Noel’de İsa doğuyor, Paskalya’da ise hem ölüyor hem diriliyor. Ölüp dirilmesi daha zor, o nedenle Paskalya daha uzun” deyivermişti hoca. Afallamıştım. Karşımdaki Hıristiyan hoca Hz.İsa ile dalga geçiyordu.

    Şimdi ne oldu?
    Amerika’da bir kişi film denilmeyecek bir ucubeye imza attı. Hemen ardından ABD’nin Libya büyükelçisi öldürüldü. Sonuçta ABD’liler hanesine film yapmak, Müslümanlar hanesine adam öldürmek yazıldı. Amaç haklılığımızı anlatmaktı, ama öyle olmadı. Protesto etmesini bilmeyen, yakan, yıkan, öldüren bir İslam dünyası görüntüsü süsledi televizyonları.
    Peygamberimiz Mekkeli müşriklerle Hudeybiye Antlaşmasını imzalıyordu. Antlaşma metnini Hz.Ali kaleme almış ve peygamberimizden Rasülullah diye bahsetmişti. Müşrikler itiraz ettiler, “biz senin Rasül olduğuna inansak zaten seninle savaşmayız ki, o ifadeyi çıkarın, Muhammet yazın” dediler. Peygamberimiz, “tamam” dedi. Ama Hz.Ali “ben Rasülullah ifadesini silmem” deyince, peygamberimiz “bana göster ben sileyim” dedi. Öyle de yaptı.
    Erik Erikson isimli bir psikolog var. Hayat evreleri teorisinin babası sayılan bir psikolog. Hayatın her bir döneminin bir kriz ve bir çözüm içerdiğini savunur. Bir evrede yaşanan kriz çözülmeden geçilirse sonraki evrenin problemli olacağını söyler. İslam dünyası Erikson’un tezini hatırlatıyor her krizde. Tıpkı deli-kanlılık evresindeki bizim oğlan gibi hareket ediyor. Bizim oğlan sonunda akıl-duygu dengesini kuracak, eminim. Ama İslam dünyası şüpheli. Peygamberimiz “Müslüman bir delikten iki kere sokulmaz” demişti. Resimdi, karikatürdü, filmdi derken kaç kere sokulduk, kaç kere aynı tuzağa düştük? Kendi peygamberleriyle dalga geçenlerden bizim peygamberimize saygı göstermelerini istedik Vandalizm sevdalısı deli-kanlılar gibi…ve kendi ellerimizle İslamofobiyi besledik.

    Ali Köse 

    Sabah

  • Bizim oğlan döner döner bina okurdu. Acep şimdi ne okuyor?

    Yeni akademik yılımız hayırlı olsun.

    Bir mübarek tatil daha sona erdi. Yenisinin gelmesi için uzun bir zaman var. Ama biz onu da delmesini becerir, bu bereketi bütün yıla yaymasını biliriz.

    Kayıt haftasıdır deriz gitti bir hafta. Kayıtta bazı düzeltmler deriz eder iki hafta.

    Vize öncesi bir, sonrası bir hafta.

    Finaller yaklaşıyor. Biraz moral depolamaya ihtiyaç var. Gitti bir hafta.

    Hocalarımız sağ olsun, devam konusunda çok anlayışlıdırlar; idare ederler.

    Sınıflarda nasıl olsa bir iki inek her zaman oluyor. Onlar hocanın ağzından ne çıkıyorsa kaydını tutuyor, üstelik bir de özetini çıkarıyorlar.

    Fotokopi servisi harıl harıl bu notları çoğaltmaya çalışıyor.

    Sorular da üç aşağı beş yukarı e-ilahiyatta -üye olmak kaydıyla- nasıl olsa servis ediliyor. Önceden ne soracağı belli olmayan birkaç tip hoca dışında sorular da klasikleşmiş ve tektipleşmiş. Oh ne güzel.

    Ders kitabı daha çok da notları olabildiğince sınırlanmış, finalde vize kısmını çıkarmak adet olmuş.

    Ders kitabı dışında mukarrer birkaç kitap okutma esası öteden beri hiç benimsenmemiş, bunu denemeye kalkışanlar sevilmez olmuş.

    İmtihandan çıkar çıkmaz, çoğu ders notları ve hatta ders kitapları kendilerini çöpte bulmuşlar.

    Ezberlenen bütün bilgiler sınava endeksli olara geçici hafızada tutulmuş, geleceğe taşınmak üzere hiçbiri hard diske kayıt edilmemiş. Nasıl olsa hayatta lazım olmayacak türden olan bu bilgileri taşa kazır gibi hafızaya almanın ne anlamı olabilir ki!

    Hemen herkesin elinde bir cep telefonu, her iki el de meşgul. Kimi sıra altında, kimi aleni olarak bu hayati işi asla ihmal etmeksizin bihakkın yerine getirmede en küçük ihmal göstermiyor. Gelen çağrılar, anında dersten çıkılarak karşılanıyor ve hiçbiri cevapsız bırakılmıyor. Kimi gazetesini de okuyor. Kimi dersi ve hocayı değil kendince önemli bulduğu çağın bir filozofuna yahut bir dahisine ait tarihin üzerine sifonu çekeceği türden ilmî, edebî, felsefî eserleri okumakla meşgul oluyor. Hocayı ve onun ikazlarını önemsemeyenler bile çıkıyor artık.

    Nitekim benim bir kez böyle bir durum başıma geldi. Gazete okuyan bir kız öğrenciye, onu kapatmasını ve dersi dinlemesini söylediğim de ne dediğin şu anda tam hatırlamıyorum ama “Sen kendi işine bak!” anlamında bir şey söylemişti ve ben ne yapacağımı şaşırmıştım. Onu sınıftan mı çıkarsaydım. Buna hakkım olur muydu? Yoksa ben mi sınıfı terk etseydim. Ne onu ne de bunu yapabildim. Ama çok incinmiştim. Dersi nasıl tamamladığımı bilemiyorum.

    Çoğunluğu artık kızlar oluşturuyor ve nispet %80’lere ulaşmış bulunuyor. Birçoğu kulağına kar suyu kaçmış gibi davranıyor. Çoğu öğrenci,

    Aşk imiş her ne var ise âlemde

    İlim ancak bir kîlu kâl imiş

    dercesine Yunusvari bir edebiyatın peşine düşmüş gözüküyor.

    İlim milim dediğin nedir ki?

    Sen hiç ilmi nahv okumuş ve felah bulmuş kimseyi gördün mü. Önemli olan ilm-i mahvi tahsil etmek.

    Onu da burası verebilecek değil ya.

    Herkesin kendi meşrebine göre kabını doldurmaya çalıştığı hocası, mürşidi, gurusu da var.

    Bize lazım olan bir diploma.

    Onu da vermeyeceğiniz de tümden mi değerinizi kaybedeceksiniz. Hem siz ne için varsınız.

    Garibce bir pencereden bakınca göze ilişen bunlar. Bizde ne yalan var ne hilaf.

    Kazanın dibi delik. Üstten ne koyarsan koy, ne dolduğu var ne dolacağı.

    Bizim oğlan bina okur döner döner gene okurdu.

    Şimdi her bir şeyi okuyor!

    Dün kazan dolmuyordu.

    Bugün de dolmuyor.

    Demek ki dünya boşuna dönüyor, hiçbir şey değişmiyor. Değişen sadece oyuncuların adları oluyor.

    Bir başka pencere daha var ki, orada gözüken bunlardan çok farklı. İnsanı umutla ayakta tutan da işte o pencereden gözükenler oluyor.

    Garibce, vaktiyle kendi elini öpen yetmişlik aksakal ihtiyarın elini öptüğü gibi o umudu besleyenlerin ellerini öpüyor. Onlara en yüce takdirlerini sunuyor.

    Vemâ ekallehum!

    Ama olsun. Zaten bu işler hep böyle oluyor.

    İşimiz kolay, yılımız hayırlı, ürünümüz bereketli olsun!

    Dua ile!

    Garibce

  • Gaziosmanpaşa İlahiyat Fakültesi Öğrenci Almaya Başladı

    Gaziosmanpaşa Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, başta olmak üzere, yeni bölümler ve programlar için ek yerleştirmeyle öğrenci alımına başladı.

    Gaziosmanpaşa Üniversitesi İlahiyat Fakültesi kuruluş çalışmalarını tamamladı ve bu akademik yılda ek yerleştirme ile öğrenci alacak. Gaziosmanpaşa Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Mustafa Şahin yaptığı açıklamada şunları söyledi: “İlahiyat Fakültesi bölgemizin ve ülkemizin ihtiyaç duyduğu fakültelerimizden biri. Biz en kısa sürede kuruluş çalışmalarını tamamladık ve öğrenci talebinde bulunduk. YÖK talebimizi uygun bularak öğrenci alınmasına karar verdi. İlahiyat Fakültemizin yanında 4 programa daha öğrenci alınması onaylandı. Bu durumda yeni onaylanan 5 program ve bölüm, daha önce onaylanan 4 bölümle birlikte toplam 9 bölüm ve programa ek yerleştirmede öğrenci alacağız. İlahiyat Fakültemiz öğrenci aldığımız yedinci fakülte. Diş Hekimliği Fakültemiz’de de çalışmalarımız hızla devam ediyor, yıl sonuna kadar hasta kabulüne başlayacağız. Önümüzdeki akademik yılda da Diş Hekimliği Fakültemize öğrenci almayı planlıyoruz.” dedi.

    Gaziosmanpaşa Üniversitesi ek yerleştirmede ayrıca, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünü, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü, İlahiyat Fakültesi İlahiyat programına, İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği Bölümüne, Fen-Edebiyat Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümüne, Almus Meslek Yüksekokulu’nda Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programına, Artova Meslek Yüksekokulu’nda Maliye Programına, Koyulhisar Meslek Yüksekokulu’nda Ormancılık ve Orman Ürünleri Programına ve Pazar Meslek Yüksekokulu’nda Bilgisayar Programına öğrenci alacak.

    CİHAN

     

  • Genelkurmaydan İmam Hatip Açıklaması

    Genelkurmay Başkanlığı, askeri okulların imam hatiplilere de açılması görüşünü içeren TBMM Dilekçe Komisyonu raporuyla ilgili olarak, TBMM içtüzüğünde Dilekçe Komisyonu tarafından hazırlanan raporlara Genelkurmay Başkanlığı’nın itiraz yetkisinin düzenlenmediği belirtildi.

    Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde yer alan açıklamada, bazı basın yayın organlarında, TBMM Dilekçe Komisyonu tarafından, askeri okullardaki uygulamalara yönelik hazırlanan Harp Okulu Raporu ile ilgili 13 numaralı karara, Genelkurmay Başkanlığı’nca itiraz edilmediği yönünde haberler yer aldığı anımsatıldı.

    Haberin gerçeği yansıtmadığı kaydedilen açıklamada, ”Çünkü TBMM İçtüzüğü hükümlerine göre, TBMM Dilekçe Komisyonu tarafından hazırlanan raporlara Genelkurmay Başkanlığı’nın itiraz yetkisi düzenlenmemiştir. TBMM Dilekçe Komisyonu’nun konu ile ilgili kesinleşen kararına, Milli Savunma Bakanlığı’nca cevap verildiği öğrenilmiştir” denildi.

  • İmam Hatip Lisesi Tsk Raporuna Başbakanlıktan Eleştiri

    Milli Savunma Bakanlığı’nın, TSK’ya subay yetiştiren Harp Okulları’na, imam hatip lisesi mezunlarının da alınması için mevzuat değişiklik çalışmalarına başladığını VATAN dünkü manşetiyle duyurmuştu. TBMM Dilekçe Komisyonu’nun, haziran ayında tamamladığı “Harp Okulu” raporunda, “Harp Okulu öğrencisi olma şartlarını taşıyan her öğrencinin hangi liseden geldiğine bakılmaksızın, ‘Harbiyeli’ adaylığına talip olma hakkı bulunacak şekilde düzenlenmesinin istenmesine karar verildi” denilmişti. Böylece Meclis, Harp Okulları yolu kapalı olan imam hatip lisesi mezunlarının Harp Okullarına alınmasını talep etmişti. İşte bu rapora, Başbakanlık adına Müsteşar Yardımcısı Murteza Balcı tarafından, yazılı yanıt verildiği ortaya çıktı. Balcı imzasıyla TBMM Dilekçe Komisyonu’na gönderilen 12 Eylül 2012 tarihli yazıda TSK’nın Harp Okulu Yönetmeliği’yle ilgili sert eleştirilerde bulunuldu:

    CEZA OMAMALI: (Askeri okullardan ayrılanlar için düzenlenen tazminat yükümlülüğünün gerekliliği, kaldırılması, azaltılması, ödeme kolayları sağlanması) Ayrılan öğrencilerden talep edilecek tazminat bir ceza aracı olarak kullanılmamalıdır. Ayrıca hiçbir askeri öğrenci sırf ağır bir tazminat yükünün altına girmemek için kendisini askeri okullarda kalmak zorunda hissetmemelidir. Bu itibarla kendi isteğiyle ayrılan veya başka herhangi bir nedenle ilişiği kesilen öğrencilerin ödemesi gereken tazminat miktarının hakkaniyete uygun bir şekilde ve makul seviyede belirlenmesi ve taksitlendirilmesi gerekmektedir.

    BEDELSİZ OLMALI: Diğer resmi eğitim kurumlarında olduğu gibi askeri eğitim kurumlarında da eğitim ve öğretim hizmetleri ücretsiz olmalı veya devlet tarafından karşılanmalıdır.

    ANAYASA İHLALİ: Raporda da belirtildiği gibi, askeri öğrenci iken alınan harçlıkların tazminat kapsamında geri istendiği, ancak bu harçlıklardan önemli oranda sosyal güvenlik primi kesildiği, kesintiler nedeniyle ellerine hiç geçmemiş olan bu paranın geri istenmesine ek olarak yatırılan sosyal güvenlik primlerinin de emekliliklerine sayılmadığı hususu çözüme muhtaç bir diğer sorundur. Bu durum başta Anayasamız olmak üzere mevzuatımız ve taraf olduğumuz sözleşmelerce güvence altına alınan mülkiyet ve sosyal güvenlik haklarının ihlalidir.

    FAYDALARI VE GEREKLİLİĞİ: (Askeri liselerin faydaları ve gerekliliği) Konu doğrudan Başkanlığımızın görev alanına girmemekle birlikte, raporda da ifade edilmdiği gibi, Harp Okulları Yönetmeliği’ne aykırı biçimde, son yıllarda Harp Okullarının esas öğrenci kaynağının sivil liseler haline gelmesi dikkate alınarak bahse konu yönetmelikte fiili duruma uygun bir değişiklik ihtiyacı olup olmadığının, askeri liselerin faydaları ve gerekliliği hususlarıyla birlikte değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.

    TAMAMEN KATILIYORUZ: Talep edilen konularda, Başkanlığımızca yapılan bu değerlendirmelere ek olarak komisyonun kararındaki tespit ve değerlendirmelerine Başkanlığımızın da tamamen katıldığını ve eklenecek başka bir husus olmadığı hususunu bilgilerinize arz ederim.