Arapçada Zaman ve Mekan Zarfları-Mefulün Fih – Açıköğretim İlahiyat Arapça Dersleri
İnsanların konuştuğu çeşitli diller hehangi bir ilgi sebebiyle birbirlerinden kelime alışverişinde bulunmuşlardır. Dolayısıyla Türkçemiz de, coğrafî ve kültürel yakınlık sebebiyle Arapça ve Farsçadan çok sayıda kelime almıştır. Söz gelimi başlıkta kullandığımız kelimelerin üçü de Arapçadan dilimize geçmiştir. Ancak bir söz bir dilden diğerine geçerken kimi zaman bazı mânâ değişikliklerine uğrar. Zarf kelimesi de bunlardan biridir. Şöyle ki, bu kelimeyi duyan bir Türk çocuğunun ilk olarak aklına mektup zarfı gelir. Bunda şaşılacak bir şey yoktur. Çünkü bu kelimeyi hayatımızda ilk olarak
mektup zarfı şeklinde duyduk ve çoğu zaman da onu duyarız. Ancak kelimenin bir sözlükteki mânâsı bir de terim mânâsı vardır. Unutmayalım ki, bir kelimenin sözlükteki mânâsı ile terim mânâsı arasında her zaman bir anlam ilişkisi bulunur.
“Zarf” kelimesi sözlükte şu anlamlarda kullanılır: “Kap, kılıf, mahfaza, ambalaj malzemesi, kapsül, beceriklilik, nekteli oluş, içinde yerleşilen, oturulan durulan her şey”. Terim olarak zarf, bir işin veya bir oluşun içinde meydana geldiği yeri ya da zamanı gösteren kelime veya kelime öbeğini ifade eder. Burada özel bir duruma dikkat edilmelidir. O da Türkçe dilbilgisi kitaplarında “zarf” terimi başlığı altında ele alınanların hepsi Arapçadaki “zarfın” tam karşılığı değildir. Sözgelimi, Türkçedeki durum zarfları Arapça dilbilgisi kitaplarında “el-hâl” başlığı altında incelenir. Arapçadaki zarf’ın Türkçedeki karşılığı zaman, yer ve yön zarflarıdır. Bu ünitede yer ve zaman zarflarını ihtivâ eden bir “Okuma parçası” ve onun iyice anlaşılmasına yardım edecek çeşitli alıştırmalar bulacaksınız.
Sonra Arapça mef‘ûlün fîh/zarflar konusu geniş bir şekilde yer alacak, konu anlatılırken verilen misaller harekeli ve tercümeleriyle birlikte olacaktır. Konunun tam olarak kavranılabilmesine yardımcı olacak çok çeşitli alıştırmaların yanında Arapçadaki zaman ve mekan zarflarının birer listesi anlamlarıyla birlikte yer alacaktır.
DİL BİLGİSİ (MEF‘ÛLÜN FÎHLER) ZAMAN VE MEKAN ZARFLARI
ve zamanı bildiren isim, zarf veya zarf öbeklerine mef‘ûlün fîh adı verilir. Bunun Türkçedeki karşılığı yer, yön ve özaman zarflarıdır. Bir cümlede mef‘ûlün fîhleri bulmak da kolaydır. Okuduğumuz cümle tamamlandıktan sonra “nerede, nereye, ne tarafa” veya “ne zaman” sorularından cümlenin anlamına uygun olanı sorulur; alınan cevap o cümlenin mef‘ûl fihidir. Şu misalleri bilgilerimizin ışığında inceleyelim:
Arkadaşım Perşembe günü geldi: جَاءَ صَدِيقِي يَوْمَ الخَْمِيسِ
Ne zaman geldi? ؟ مَتَى جَاءَ
Perşembe günü: يَوْمَ الخَمِيس
Bu durumda cümlemizdeki mef‘ûlün fîh يَوْمَ الخَمِيس ’dir.
Bir gün önce gitti: ذَهَبَ قَبْلَ يَوْمٍ
Ne zaman gitti? ؟ مَتَى ذَهَبَ
Bir gün önce: .قَبْلَ يَوْمٍ
Yolcu köyde bir gün kaldı. مَكَثَ الْمُسَافِرُ فِي القَرْيَةِ يَوْمًا
Zaman zarfı Yer zarfı
Kervan şehre sabahleyin girdi. دَخَلَتِ القَافِلَةُ المَدِينَةَ صَبَاحًا
Zaman zarfı Yer zarfı
Cümlede mef‘ûlün fîh olan öge eylemin yapıldığı zamanı gösteriyorsa buna zaman zarfı ( ظرف الزمان ) eylemin gerçekleştiği yeri/mekânı gösteriyorsa buna da mekân zarfı ( ظرف المكان ) denir.
Başında cer harfi bulunmayan mef‘ûlün fîhler i‘râb bakımından mansûbtur. Harf-i cerlerden (-de, -da) في harfi, zarf oluşu ifadede birinci derecede olduğundan bu mef‘ûle mef‘ûlün fîh denmiştir. Bu yüzden mef‘ûlün fîhlerin başında zarfiyet anlamında olmak üzere, en çok ب , في ve ل harf-i cerleri bulunur. Başında harf-i cer bulunan mef‘ûlün fîhler ise mahallen mansûbturlar:
Genç denizde yüzüyor. يَعُومُ الشَّابُّ فِي البَحْرِ
“Babalarına akşamleyin geldiler”. ﴾ ﴿وَجَاؤُو اأبَاهُمْ عِشَاءً
Sana kitabı yarın vereceğim. سَأُعْطِيكَ الكِتَابَ غَدًا
Gece gündüz ondan Allah’a sığın. . اِسْتَعِذْ بِاللهِ مِنْهُ لَيْلاً وَنَهَارًا
المدَرِّسُ فِي خِلاَلِ الدَّرْسِ أَحْيَانًا قَامَ
Öğretmen, dersi anlatırken bazen ayağı kalktı.
Şehirde yeni bir okul yapıldı. أُنْشِئَتْ مَدْرَسةٌ جَدِيدَةٌ فِي الْمَدِينَةِ
el-Mef‘ûl fîh edatı olarak, بِ ve لِ cer harflerinin kullanılmasına örnekler:
O kitap Kâhire’de basıldı. طُبِعَ هَذَا الكِتَابُ بِالقَاهِرَةِ
Şam’da doğdu. وُلِدَ بِدِمَشْقَ
﴿أقِمِ الصَّلاَةَ لِدُلُوكِ الشِّمْسِ إِلَى غَسَقِ اللَّيْلِ﴾
“Güneş battığı zaman, gece karanlığına kadar namaz kıl”.
Zi’l-ka‘de’nin üçünde. لِثَلاَثِ لَيَالٍ مِنْ ذِي القَعْدَةِ
Görüldüğü gibi el-mef‘ûl fîh, cer harfi ile kullanılırsa, mecrûr olur.
Bazı kelimelerin, el-mef‘ûl fîh olarak kullanılması ve bunların mansûb oluşu:
1. Yer ve zaman zarfına muzâf olan كُلَّ ve بَعْضَ
Sporcu mesâfenin hepsini koştu. جَرَى الرِّيَاضِيُّ كُلَّ المسََافَةِ
Gecenin bir kısmında kar yağdı. نَزَل الثَّلْجُ بَعْضَ اللَّيْلِ
2. Zarf manâsı taşıyan masdar.
Gemi güneş doğarken yola çıktı. سَافَرْتِ السَّفِينَةُ طُلُوعَ الشَّمْسِ
İkindi namazı vaktinde öldü. مَاتَ صَلاَةَ العَصْرِ
3. Sayı:
Onları beş gün bekledik. اِنْتِظَرْنَاهُمْ خمَْسَةَ أَيَّامٍ
Tren 90 km. yol aldı. قَطَعَ القِطَارُ تِسْعِينَ كِيلُومِتْرًا
Aşağıda Arapça cümlelerde yaygın olarak kullanılan mef‘ûlün fîhlerden zaman ve mekân zarfları haftanın günleri, yılın mevsim ve ayları tablolar halinde kaydedilmiştir. Arapçayı öğrenme azminde olanların bunları iyi öğrenip kendi kuracakları cümlelerde kullanmaları gerekmektedir. Zira herhangi bir dilin kurallarını öğrenirken en önemlisi onları cümleler içinde öğrenci tarafından kullanılabilmesidir. Çünkü bir öğrencinin öğrendiklerini kendisinin uyguladığını görmesi kadar öğrendiği dile istek ve ilgisini artıracak bir şey yoktur.