İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır, ”Özellikle imsak vaktinde enine yayılan kızıl ve beyaz ışık kuşaklarının net görülmesi gerekirken aydınlığın emaresinin dahi olmadığı saatlerde oruca ve namaza başlanması akıl tutulmasıdır” dedi.
Süleymaniye Vakfı Din ve Fıtrat Araştırmaları Merkezi’nde açıklama yapan merkez başkanı İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayındır, namaz ve oruç vakitleri konusunda yürüttükleri projenin sonuçlarını gazetecilerle paylaştı.
Bayındır, gözlem maksadıyla yaz ve kış mevsiminde kutup dairesine gittiklerini belirterek, bilim ve tekniğin imkanlarını Kur’an sünnet bütünlüğü içinde kullanarak büyük bir ekip çalışması yaptıklarını söyledi. Koordinatlar ve bölgenin yüksekliği (rakım) girildiği takdirde ekvatordan kutuplara her noktanın namaz ve oruç vakitlerine ulaşmayı sağlayacak program geliştirdiklerini açıklayan Bayındır, ”Farklı noktalardaki gözlemlerle programımızın örtüştüğünü tespit etmek bizi mutlu etti” dedi.
Prof. Dr. Bayındır, namaz ve oruç vakitleriyle ilgili ayet ve hadislerde hiçbir yoruma yer bırakmayacak kadar açık tarifler bulunduğunu kaydetti.
‘Yanlış ölçülerle oruca ve namaza başlanması kabul edilebilir bir durum değildir” diyen Bayındır şöyle devam etti:
”Özellikle imsak vaktinde enine yayılan kızıl ve beyaz ışık kuşaklarının net görülmesi gerekirken aydınlığın emaresinin dahi olmadığı saatlerde oruca ve namaza başlanması tam bir akıl tutulmasıdır. Ufku gören herkes, yaptığımız çalışmanın doğruluğunu penceresinden kafasını uzatarak test edebilir. Bunu yapmamak kişiyi, vakit girmeden kıldığı namazların sorumluluğundan kurtarmaz.”
Eskiden bütün vakitlerin gözlemle şimdi ise astronomiye göre belirlendiğini ve astronomi ile gözlemin birleştirilmesi gerektiğini ifade eden Bayındır, imsak vaktinin yaklaşık 1 saat erken olduğunu, yatsı zamanının da vaktinin dışına çıkarıldığını belirtti.
Bayındır projenin sonuçlarını fotoğraflarla şu şekilde anlattı:
”Her gün 3 doğuş ve batış vardır. Birincisi seher vaktinin doğuşu, ikinci doğuş fecr-i sadığın doğuşu. Ufukta enine yayılan bir kırmızılık var. Çok net ve parlak, onun üzerinde beyaz bir ışık var. Altta da kara parçasının siyahlığı var. Bütün bunlar çok net bir şekilde ortaya çıktığı zaman, fecr-i sadık; yani imsak vakti başlamış oluyor. Üçüncüsü de güneşin doğuşudur. 3 tane de batış var. Birincisi güneşin batışı, ikincisi akşam vaktinin sonu. Aynen sabahleyin fecr-i sadık nasıl oluşuyorsa akşam namazının sonu da aynı kurallara göre oluşuyor. Bir de yatsı vaktinin sonu.”
Seher vakti ve fecr-i kazip kavramlarının günümüzde tamamen kaybolduğunu belirten Bayındır, bu yüzden de sabah namazının gecenin ortasına alındığını, orucunda gecenin ortasından itibaren tutulmaya başlandığını ifade etti.
Yatsı namazının da vaktinin dışına itildiğini belirten Abdülaziz Bayındır, ”Şu anda yatsı ezanı okunduğu zaman yatsı vaktinin başlangıcını değil, bitişinin ilanı ilan eder” dedi.
Bayındır, konuyla ilgili İsra Suresi’ndeki ayetin ve hadislerin incelenerek evrensel ölçülerin tespit edilemediğini, güneş varsa gündüz, yoksa gece sayıldığını böylece 45. enlemden ötesinin ölçülerinin bulunamadığını anlatarak, şunları kaydetti:
”Güneş, gecenin ve gündüzün göstergesi sayılmasa, vakitler, güneş ışıklarının günlük hareketine göre hesaplansa bir sıkıntı olmayacaktır. Hazırladığımız prototip program ile ‘www.suleymaniyevakfı.org’ adresinden bulunduğu yerin koordinatlarını giren herkes namaz ve oruç vakitlerini çıkarabilir. Önümüzdeki günlerde tüm dünya için programlar yapacağız, isteyen o programları cep telefonlarına dahi indirebilecek.