İzhar

Medih ve Zemm Fiilleri

فَمِنْهُ أفعال المدحِ و الذَّمِ و هي نِعْمَ للمَدْحِ و بِئْسَ للذَّمِّ و شَرْطُهُما أَنْ يكونَ الفاعلُ مُعَرَّفًا بِللامِ أَوْ مُضَافًا إليهِ أو مُضْمَرًا مُمَيَّزًا بِنكرةٍ و يُذْكَرُ بعد ذلك المخصوص مطابقا للفاعل و هو مبتدأٌ و ما قبله خبرهُ، نحو؛ نِعْمَ الرَّجُلُ زَيْدٌ و نِعْمَ غُلامَا الرَّجُلِ الزيْدَانِ و نِعْمَ رَجُلًا زَيْدٌ. وَ قَدْ يُحْذَفُ المخصوصُ إِذَا عُلِمَ و قَدْ يَتَقَدَّمُ على الفِعْلِ، نحو؛ الزَّيْدُونَ نَعْمَ الرِّجَالُ و سَاءَ مِثْلُ بِئْسَ و حَبَّذَا لِلْمَدْحِ و فَاعِلُهُ ذَا و لا يَتَغَيَّرُ و يُذْكَرُ بَعْدَهُ المخصوصُ و إِعْرَابُهُ كَإِعْرَابِ مَخْصُوصِ نِعْمَ، نحو؛ حَبَّذَا زَيْدٌ

فَ lazım fiilin detayına gelince; مِنْهُ ondan (lazım fiilden)’dır; أفعال المدحِ medh fiilleri, و ve, الذَّمِ zemm fiilleri. و هي ve o medih ve zemm fiilleri; نِعْمَ “ne güzel oldu” للمَدْحِ medh içindir. و ve, بِئْسَ “ne kötü oldu” للذَّمِّ bu fiil ise zemm içindir. و شَرْطُهُما ve o ikisinin (medh ve zemm fiillerinin) şartı; أَنْ يكونَ olmasıdır, الفاعلُ failin (bu fiillerin faili), مُعَرَّفًا marife olmuş, بِللامِ lam harfi ile, أَوْ veya, مُضَافًا إليهِ lam-ı tarifle marife olan lafıza izafe edilen lafızla, أو veya; مُضْمَرًا gizli, yani bu fiillerde gizli bir zamir olması, مُمَيَّزًا temyiz edilmiş, بِنكرةٍ nekire bir isimle. و يُذْكَرُ ve zikredilir, بعد ذلك bundan sonra, yani (failin lam harfi ile marife olması veya muzafun ileyh olması veya nekire isimle temyiz edilmiş gizli zamirin olması durumunda, failden sonra zikredilir); المخصوص mahsus, (yani zemm ve medh etmeye tahsis edilen, mahsusun biz zem ve mahsusun bil medh) مطابقا mutabık olarak, للفاعل faile. و هو ve o (zemm ve medh etmeye tahsis edilen), مبتدأٌ muahhar mübtedadır. و ما o şey ki, قبله onun (zemm ve medh etmeye tahsis edilen muahhar mübtedanın) öncesinde, işte o; خبرهُ onun,  yani zemm ve medh etmeye tahsis edilen muahhar mübtedanın mukaddem haberidir). نحو misal; نِعْمَ الرَّجُلُ زَيْدٌ “Zeyd ne güzel adamdır” gibi veنِعْمَ غُلامَا الرَّجُلِ الزيْدَانِ “İki Zeyd, Adamın ne güzel iki çocuğudur” gibi. ve و نِعْمَ رَجُلًا زَيْدٌ. “Zeyd, ne güzel bir adamdır” gibi. وَ قَدْ ve bazen, يُحْذَفُ hazf edilir, المخصوصُ yani zemm ve medh etmeye tahsis edilen, mahsusun biz zem ve mahsusun bil medh, إِذَا عُلِمَ bilindiğinde, yani karineler ile bilindiği zaman, و قَدْ ve bazen, يَتَقَدَّمُ tekaddüm eder, على الفِعْلِ fiil üzerine, نحو Misal: الزَّيْدُونَ نَعْمَ الرِّجَالُ “Zeyd olan kişiler ne güzel adamlardır” gibi. و سَاءَ “Ne kötü oldu” fiili, مِثْلُ بِئْسَ bi’se fiili gibidir, و حَبَّذَا ve habbeze fiili, لِلْمَدْحِ medh içindir. و فَاعِلُهُ ve onun faili, yani حَبَّذَا fiilindeki حَبَّ fiilinin faili, o fail ki ذَا ism-i işaretidir. و لا يَتَغَيَّرُ ve bu fail olan ذَا ism-i işareti değişmez, يُذْكَرُ zikredilir, بَعْدَهُ ondan sonra, habbeze lafzından sonra zikredilir; المخصوصُ mahsusun bil medh. و إِعْرَابُهُ ve habbeze fiiline ait mahsusun irabı; كَإِعْرَابِ مَخْصُوصِ نِعْمَ medh fiillerinden ni’me fiiline ait olan mahsusun irabı gibidir. نحو Misal; حَبَّذَا زَيْدٌ “Zeyd ne güzeldir” gibidir.

Metnin Toplu Manası; Lazım fiilin tafsilatına gelince, medh ve zemm fiilleri lazım fiillerdendir. Bu medh ve zemm fiilleri; نِعْمَ “Ne güzel oldu” ve بِئْسَ “Ne kötü oldu” fiilleridir. نِعْمَ fiili medh için vaz’ edilmiştir. بِئْسَ fiili ise zemm için vaz’ edilmiştir. Bu نِعْمَ ve بِئْسَ fiillerinin amel etme şartı; failin lam ile marife olması veya muzafun ileyh olması veya bu fiillerde, nekire bir isimle temyiz edilmiş müstetir bir zamir olması gerektir. Yani نِعْمَ fiilinin medh ve بِئْسَ fiilinin zemm fiili olarak istimal edilebilmesi için; Faillerinin elif-lam ile marife kılınmış bir isim veya elif-lam’lı bir isme izafe edilen bir isim yada nekire bir isimle temyiz edilen müstetir bir zamir olması şarttır. Bu 3 halden biri üzere olan failden sonra medh edilmeye veya zemm edilmeye tahsis edilen zatın adı; müfred, tesniye, cemi, müzekker ve müennes olmak hususunda faile mutabık olarak zikredilir. Medh edilmeye veya zemm edilmeye tahsis edilen lafız muahhar mübtedadır. Bu muahhar mübteda öyledir ki, bu mübteda olan mahsusun öncesinde vaki olan ve medh veya zemm fiili ile failinden meydana gelen fiil cümlesi ise o mübteda olan mahsusun mukaddem haberidir.

Elif-Lam ile Marife kılınmış İsim olma Şartına Misal
زَيْدٌ الرَّجُلُ نِعْمَ
نِعْمَ fiili, faili olan الرَّجُلُ ismi ile birlikte, muahhar mübteda olan زَيْدٌ lafzının haberidir. Mübteda, haberi ile birlikte isim cümlesidir. الرَّجُلُ kelimesi elif-lam ile marife olmuş bir isimdir ve نِعْمَ fiilinin failidir. Lafzen merfudur. نِعْمَ kelimesi medh fiillerindendir. Fiil, faili ile birlikte fiil cümlesidir. Mahallen merfudur. Fiil ve Fail, muahhar mübtedanın haberidir.
Nekire İsim ile Temyiz Edilen Müstetir Zamir olma Şartına Misal
زَيْدٌ رَجُلًا نِعْمَ
زَيْدٌ lafzı muahhar mübtedadır ve haberi ile beraber isim cümlesidir. نِعْمَ medh fiilidir. Tahtında müstetir هو zamiri vardır. رَجُلًا kelimesi, نِعْمَ fiilinin faili olan هو zamirinin temyizi olmak üzere mensubtur. نِعْمَ fiili, faili olan هو zamiri ile beraber, muahhar mübteda olan زَيْدٌ lafzının haberidir.
Elif-Lam’lı İsme İzafe Edilen İsim olma Şartına Misal
الزَّيْدَانِ الرَّجُلِ غُلامَا نِعْمَ
نِعْمَ fiili Medh fiillerindendir. Faili olan غُلامَا ile birlikte, muahhar (sonda gelen) mübteda olan الزَّيْدَانِ lafzının haberidir. غُلامَا lafzı نِعْمَ fiilinin failidir fakat elif-lam ile marife olmasa da, elif-lam’lı olan الرَّجُلِ lafzına izafe edilmiştir. Yani muzaftır, mureb bir isimdir. الرَّجُلِ lafzı غُلامَا ‘nın Muzafun ileyhidir ve mecrurdur. الزَّيْدَانِ lafzı Muahhar (sonda gelen) mübtedadır. Haberi olan fiil ve faili ile birlikte isim cümlesidir.
“İki Zeyd, Adamın ne güzel iki çocuğudur” terkibinde mübteda İki Zeyd’tir. Bu iki Zeyd’in bulunduğu mevki fail olmalarını gerektirir. Yani güzel olan İki Zeyd, güzel olma hususiyetine nail olduklarından fail, غُلامَا yani çocuk olmak bakımında ise mevsuftur. İki Zeyd’in haberi ise نِعْمَ غُلاَمُ terkibidir. غُلامَا lafzı muzafun ileyh olmasa ve terkib sadece isim cümlesi olarak غُلاَمَانِ زَيْدَانِ “İki çocuk Zeyd” olsaydı زَيْدَانِ mevsuf, غُلاَمَانِ ise sıfat olurdu.

Bazen medh ve zemm ile kastedilen zatın ismi bilindiği zaman hazfedilir. Misal; إِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِرًا نِعْمَ العَبْدُ “Muhakkak biz onu sabırlı bulduk, O ne güzel kuldu” Sad suresi 44. ayeti gibi. Bu ayet-i kerimede medh edilen zat, yani Eyüp Peygamber, ayetten kendisinin olduğu anlaşıldığı için hazf edilmiştir. Ve bazen mahsus (medh veya zemm’e mahsus), medh veya zemm fiilinin öne geçer. Misal; الزَّيْدُونَ نَِعْمَ الرِّجَالُ gibi. Medh ve Zemm fiillerinin diğerleri; سَاءَ “Ne kötü oldu” Bu fiil zemmi ifade eden بِئْسَ fiiline emsaldir. Ve حَبَّذَا “Ne güzel oldu” bu fiil ise medh içindir. Ve bu حَبَّذَا lafzındaki حَبَّ fiilinin faili ذَا lafzıdır. Fail olan bu ذَا ism-i işareti değişmez. Daima حَبَّ fiili ile ذَا faili bitişik yazılır. Ve حَبَّذَا lafzından sonra mahsusun bil medh zikredilir. Bu mahsusun bil medh, حَبَّذَا lafzının önüne geçemez. Ve حَبَّذَا fiiline ait olan mahsusun irabı; medh fiillerinden نِعْمَ fiiline ait olan mahsusun irabı gibidir. حَبَّذَا ‘nin mahsusu muahhar mübtedadır ve حَبَّ fiili ile ذَا failinden meydana gelen cümle de bu muahhar mübtedanın haberi olur.

زَيْدٌ ذَا حَبَّ
حَبَّذَا lafzının muahhar mübtedasıdır ve mahsusun bil medh’tir. حَبَّ ‘nin failidir ve mukaddem haberdir. Medh fiilidir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu