Açıköğretim İlahiyat Arapça 3. Dönem DersleriAöf İlahiyat

MEF‘ÛLÜN LEH – Açıköğretim İlahiyat Arapça Dersleri

angi dilde olursa olsun kurulan cümlelerde yapılan işin niçin yapıldığını veya ne maksatla meydana geldiğini gösteren kısımlar bulunur. Çünkü insanoğlu akıllı bir varlıktır ve herhangi bir işi sebepsiz yapmaz. İşte bu sebeple biz söylediğimiz veya yazdığımız cümlelerde gerek gördüğümüzde bir işi niçin yaptığımızı da belirtiriz. Sözgelimi “Adam biraz dinlenmek için koltuğa oturdu” dediğimizde adamın koltuğa ne sebeple oturduğunu belirtmek istediğimizden “dinlenmek için” sözcüklerini de cümlemize eklemiş oluruz. Türkçe dilbilgisinde “-mekle”, “-eceğinden”, “-ediğinden (dolayı, ötürü), “-diği” ya da “-mek için, -eceği için” gibi yapılardaki ulaçlara sebep ulaçları demekteyiz. Bu ulaçlar Türkçede kendisinden sonraki eylemin sebebi olmaktadırlar. Dilimizdeki bu sebep ulaçlarının Arapçadaki karşılığı المفعول له mef’ûlün leh’tir. Arapça nahiv (sentaks= cümle yapısı) kitaplarında bu terimi ifâde etmek için المفعول لأجله ve المفعول منه terimleriyle de karşılaşabilmekteyiz.

Bu üç terim de aynı şeyi ifâde eder. Farklı nahiv kitaplarında bu değişik gibi görünen isimlendirmeleri görenler ayrı şeyler sanmaktadırlar. Arapça mânâ harflerinden اللام (lâm) sebep bildirmede en yaygın olandır. لأجلِ ve مِنْ أجلِ ’nin sözlükteki anlamı ise “için” ve “sebebiyle” demektir. Ayrıca مِنْ cerr harfi de sebep mânâsını ifâde etmek için kullanılanlardandır. İşte ifâde ettikleri bu anlamlardan dolayı bu mef‘ûl, mef‘ûlün leh/lieclih/minh diye isimlendirilmiş olmalıdır. Mef’ûlün leh’e “cümlede fiilin ne için yapıldığını gösteren mef’ûldür” diyebiliriz. Bu ünitede önce mef’ûlü leh’lerden çok sayıda bulunan bir metin harekeli olarak verilecek, sonra parçayı kavramaya yönelik sorular yer alacaktır. Daha sonra mef’ûlün leh’in örnekleriyle birlikte tanımı ve mansûb ve mecrûr gelme durumları incelenecektir. Bunun ardından da konunun değişik örnekler vasıtasıyla öğrencilerin zihinlerinde yerleşmesini hedefleyen çeşitli alıştırmalar bulunacaktır. Zira bir dili öğrenirken asıl amaç, dilbilgisi kurallarını papağan gibi tekrarlamak değil, konuşurken ve yazarken kuracağımız cümlelerde onları kullanabilmektir. İşte bizim vereceğimiz alıştırmaların da bu amaca hizmet etmesi düşünülmektedir.

 

DİLBİLGİSİ MEF‘ÛLÜN LEH

 

Arapça bir cümlede bulunan fiilin yapılma veya yapılmama sebebini açıklayan mastara/isme “mef‘ûlün leh” denir. Bu ögeye mef’ûlün leh denildiği gibi mef’ûlün lieclih ya da mef’ûlün min eclih de denilmektedir. Bu terimlerin üçü de aynı şeyi ifâde etmektedir. Bunlardan birini herhangi birnahiv kitabında görenler farklı şeyler olduğunu sanmasınlar. Mef‘ûlun leh’ler cümlede fiilin işleniş sebebini bildirdiği için “niçin?” sorusuna cevap oluştururlar. Bir cümlede mef‘ûlün leh’i bulmanın yolu, cümlede sebebi bildirilen fiille birlikte “neden/niçin …. Oldu?” gibi bir soru sorarız,
aldığımız cevap mef‘ûlün leh’tir. Mesela قَدِمْتُ إلَى هَذِهِ المدَِينَة طَلَبًا للعِلْمِ “Ben bu şehre ilim talep etmek/öğrenmek için geldim” cümlesine “neden geldim?” sorusunun cevabı طَلبًا “öğrenmek için”dir ve cümlede mef’ûlün leh’tir. Mef‘ûlün leh genel olarak mansûbtur. Ancak fiilin oluş sebebini bildirmek için zikredilen her söz her zaman mansub olmaz. Mef ‘ûlün leh’ten Harf-i Cerin Hazfedilmes:
Mef‘ûlün leh’in mansûb olabilmesi başka bir deyişle harf-i cerin hazfedilmesi için şu dört şartın bir cümlede aynı anda bulunması gerekir:

 

1. Mef‘ûlün leh olacak sözün mastar olması:

 

Örnek;
ِمْ يَصُومُ الْمُسْلِمُونَ إطَاعَةً لِرَِّ

 

Müslümanlar rablerine itaat etmek için oruç tutarlar.

 

.تَجَوَّلَ الْمُدَرِّسُ فِي الحَْدِيقَةِ تَرْوِيحًا عَنْ نَفْسِهِ

 

Öğretmen rahatlamak için bahçede dolaştı.

 

2. Mef‘ülün leh olacak mastarın (iç duygularımızı ifade ettiğimiz, “saygı göstermek, küçümsemek, korkmak, bilmek, bilmemek” gibi) kalbî fiillerden olması: Zengin fakire acıdığı için yardım etti. سَاعَدَ الْغَنِيُّ الفَقِيرَ شَفْقَةً عَلَيْهِ Cümlesinde olduğu gibi.

 

3. Mef‘ûlün leh olan mastarın fâili (öznesi) ile sebebi bildirilen fiilin fâilinin aynı olması.

 

أَمْسَكَ الشُّرْطِيُّ اللِّصَّ خَوْفًا مِنْ فِرَارِهِ

 

Polis, hırsızı kaçmasından korktuğu için tuttu. Cümlesinde mef‘ûlün leh olan mastar خَوْفاً “korktuğu için”dir. Burada korku duyan polistir. Cümlede sebebi bildirilen ( الفعل المعلل ) fiilin fâili yani
hırsızı tutan da aynı kişi yani polistir. Şu halde bu örnek cümlede hem mef‘ûlün leh’in hem de sebebi bildirilen fiilin fâili (öznesi) aynı kişi olduğundan mef’ûlün leh mansûb olmuş, harf-i cer ise hazfedilmiş (silinmiş, zikredilmemiş)tir. أَكْرَمْتُكَ لإكْرَامِكَ Sen ikram ettiğin için sana ikram ettim Cümlesinde ise mef’ûlün leh olan لأكرامك ‘nin faili لإكرام – ك muttasıl mecrûr ك zamiri, “ben sana ikram ettim” أكرمتُكَ kısmında ise fâil merfû muttasıl zamirdir. Dolayısıyla أكرمتُ fiilinin fâili ile إكرام masdarının fâilleri aynı değil, ayrı ayrı kişiler olmaktadır. Bu yüzden bu cümledeki mef‘ûlün leh’in başındaki ل “lâm” harfi atılmamış (hazfedilmemiş)tir.

 

4. Mef‘ûlün leh olan mastarın zamanı ile sebebi bildirilen fiilin الفِعْل المعلل aynı olmasıجِئْتُك اليَوْمَ لِوَعْدِي أمسِ “Dün sana sözverdiğim için bu gün sana geldim” cümlesinde mef’ûlün lehin (söz vermenin) gerçekleşme zamanı “dün”dür. Gelme zamanı ise “bugün”dür. Dolayısıyla mef‘ûlün leh ile sebebi bildirilen fiilin meydana gelme zamanları aynı olmamış ve mef’ûlün lehin başından harf-i cer atılmamıştır. Ama جِئْنَا إلَى هُنَا حُبًّا للعِلْم “Biz buraya ilmi sevdiğimiz için geldik” cümlesinde ise hem sevme hem de gelme aynı zamanda olduğu için mef‘ûlün leh’ten harf-i cer atılmış ve mef‘ûlün mansûb oluşu açıkça görülmüştür.

 

Yukarıdaki dört şartı taşıyan mef‘ûlün leh’te esas olan mansûb olarak zikredilmesi iken başına من ,ب ,ل ve في gibi sebep bildiren cer harflerinden birinin getirilmesi ile lafzan mecrûr da olabilirler. Bu yüzden böyle olanlar iki şekilde söylenebilirler.

 

 Şu örnekleri inceleyinizi:

 

يَحْتَرِمُ النَّاسُ القَانُونَ دَفْعًا لِلظُّلْمِ

 

İnsanlar zulmü önlemek için hukuka saygı duyarlar. Zulmü önlemek için hukuka saygı duyular. يُحْتَرَمُ القَانُونُ دَفْعًا لِلظُّلْمِ Bu durumda lafız olarak mecrûr olsalar da aslında irab bakımından
mansûb olan mef‘ûlün leh’in yerinde bulundukları için mahallen mansûb kabul edilirler.

 

Örneğin;

 

غَرَسَ الرَّجُلُ الأَشْجَارَ وَالأَزْهَارَ تَجْمِيلاً / لِتَجْمِيلِ الحَْدِيقَةِ

 

Adam bahçeyi güzelleştirmek için ağaç ve çiçekleri dikti. Görüldüğü gibi her iki kullanım da aynı şekilde tercüme edilmektedir. Mef‘ûlün leh’ten harf-i cerrin hazfedilmesi için yukarıdaki şartlar gereklidir. Ancak bu şartların bulunduğu her cümleden cer harfi atılmayabilir. Hem harf-i cerle hem de harf-i cersiz söylenebilir. Misal: مَدَحَ بَعْضُ الشُّعَرَاءِ رِجَالَ الدَّوْلَةِ بِأَشْعَارِهِمْ مُدَاهَنَةً لهَمُْ / لِمُدَاهَنَتِهِمْ
Bazı şairler, dalkavukluk için şiirleriyle devlet adamlarını övdüler. Sebep bildiren harflerden en çok لِ harfi kullanılır. Diğerlerinin kullanımı az da olsa Arapça ibarelerde rastlanabildiği için birer örnek görmemiz uygun olacaktır:

 

 أُعْمِيَ عَلَى الرَّجُلِ مِنَ الحَْرِّ . Adam sıcaktan/sıcak sebebiyle bayıldı.

 

مَاتَتِ الشَّاةُ بِدَاءِهَا Koyun hastalığı sebebiyle/yüzünden öldü.

 

ضُرِبَ رَجُلٌ فِي لِيرَةٍ Adam bir lira için dövüldü.

 

Mef ‘ûlün leh’in Masdar Olmama Durumu
Bu mef‘ûl cümlede sebep bildirdiği halde yapısı itibariyle mastar olmazsa lafız olarak başına gelecek bir cer harfiyle mecrûr olur. وَالأَرْضَ وَضَعَهَا للأنَام ﴾ ﴿ cümlesinde görüldüğü gibi.
Mef‘ûlün leh olsun ya da olmasın masdarlar cümledeki yerine göre ma‘lûm/etken ( مصدر بمعنى الفاعل ) veya mechûl/edilgen ( (مصدر بمعنى المفعول anlamlarında kullanılmaktadırlar.
هَاجَرَ القَاتلُ إلَى بَلَدٍ مَجْهُولٍ خَوْفًا مِنَ القَتْلِ / للخَوْفِ مِنَ القَتْلِ Katil öldürülmekten korktuğu için bilinmeyen bir ülkeye göçtü. Bu cümlenin anlamına dikkat edilecek olursa birinci masdar ( (خوف
malûm/etken, ikinci masdar ( القتل ) mechûl/edilgen anlamında kullanılmıştır. Diğer cümleler de bu açıdan incelendiğinde bu özellikler kavranılacaktır. Mef‘ûlün Leh’in Başında Bulunan Diğer Lafızlar
Başında لكي، كي، حتَّى ve لِ bulunan mansûb muzârî de masdar mânâsı ifâde ettiği ve kendisinden önceki fiilin sebebini bildirdiği için mef’ûlün leh sayılır. Bu yapılar mef’ûlün leh sayıldıkları için de mahallen mansûb kabul edilir.

 

Şu cümleleri bu açıdan inceleyiniz.

 

أعَدَّ الْمُؤَلِّفُونَ هَذَا الْكِتَابَ لِيُفِيدَ الطُّلاَّبَ

 

Yazarlar bu kitabı öğrencilere faydalı olması için hazırladı.

 

قَدْ يَضْطَرُّ الإنْسَانُ إلَى الْكَذِبِ لِكَيْ يُصْلِحَ بَيْنَ الشَّخْصَيْنِ

 

Bazan insan iki kişinin arasını düzeltmek (onları barıştırmak) için yalan söylemek zorunda kalabilir.

 

أَنَا أُحِبُّ طُولَ العُمُرِ كَيْ أُحَصِّلَ الْعِلْمَ

 

Ben ilim tahsil etmek için ömrümün uzun olmasını isterim.

 

اسْتَقِيمُوا حَتَّى لاَ يُصِيبَكُمُ الاِعْوِجَاجُ فِي ظُهُورِكُمْ

 

Sırtlarınızın kamburlaşmaması için dik durun.

 

ل) ) Harfi’nin Diğer Önemli Kullanımları
Yukarıda geniş olarak açıklandığı üzere lâm لِ harf-i ceri sebep bildirdiği zaman mecrûru (cer ettiği) ile birlikte cümlede önce geçen bir fiilin oluş sebebini bildireceği için mef‘ûlün leh olur. Ancak bu harf-i cer her zaman sebep bildirmek için kullanılmaz. لِ harfinin en çok sebep bildirmek için للتعليل ikinci olarak da bir şeyi tahsîs etmek, özel kılmak, mülkiyet yani bir şeyin bir kimseye ait olduğunu bildirmek için kullanılır. Bu durumda لِ harfi izâfet terkîplerindeki (isim tamlamasındaki) muzâfun ileyh (tamlayan) öğesinin başına gelerek muzâfun ileyhi (tamlayanı) muzâfın (tamlanan) sıfatı haline
dönüştürür. كِتَابُكَ = كِتَاب + كَ – كتابٌ لك Sana ait kitap senin kitabın

 

ل) ) harfinin diğer yaygın bir kullanımı da zâid olarak kullanılmasıdır. Buradaki zâid, gereğinden fazla, çok anlamında değil, cümlenin mânâsını pekiştirmek ve cümlenin seslendirilmesindeki güzelliğe katkıda bulunmak anlamındadır. Bu durumda câr ve mecrûrlar mef’ûlün bir gayr-i sarîh olurlar.

 

Şu örnekleri inceleyelim:

 

Senin dersi anlaman: فَهْمُكَ للدَّرْسِ

 

Onun yemeği yemesi: أكلُهُ للطَّعامِ

 

Onun felsefe eğitimi görmesi: دراستُهُ للفلسفةِ

 

(O Allah) dilediğini yapandır: فَعَّالٌ لِمَا يُرِيد

 

مُصَدِّقٌ لِمَا مَعَكُمْ (O Kur’ân) yanınızdakileri (kendisinden önce inen kitapları) tasdîk edicidir.

 

İlgili Makaleler