YETERLİLİK FİİLİ
اِسْتَطَاعَ يَسْتَطِيعُ | …e bildi, ….a bildi -…e bilir, ….a bilir |
قَدَرَ يَقْدِرُ | …e bildi, …a bildi – …e bilir, …a bilir (gücü yeter) |
Bunlardan en çok kullanılanı (اِسْتَطَاعَ) fiilidir.
اِسْتَطاَعَ أَنْ يَكْتُبَ | yazabildi | يَسْتطِيعُ أَنْ يَكْتُبَ | yazabilir |
Arapça’da mâzî yeterlilik yapılacağı zaman اِسْتَطاَعَ fiilinin mâzî çekimiyle birlikte أَنْ يَكْتُبَ fiilinin çekimi ilave edilir ya da aynı vazifeyi gören masdar kullanılır.
Mâzî Yeterlilik Çekim Tablosu | |||
Cemi | Tesniye | Müfred |
|
اِسْتَطَاعُوا أَنْ يَكْتُبوُا | اِسْتَطَاعَا أَنْ يَكْتُبَا | اِسْتَطَاعَ أَنْ يَكْتُبَ | Gâib |
(Onlar) yazabildiler | (İkisi) yazabildi | (O) yazabildi |
|
اِسْتَطَعْنَ أَنْ يَكْتُبْنَ | اِسْتَطَاعَتاَ أَنْ تَكْتُبَا | اِسْتَطاَعَتْ أَنْ تَكْتُبَ | Gâibe |
اِسْتَطَعْتُمْ أَنْ تَكْتُبوُا | اِسْتَطَعْتُمَا أَنْ تَكْتُبَا | اِسْتَطَعْتَ أَنْ تَكْتُبَ | Muhatap |
(Sizler) yazabildiniz | (İkiniz) yazabildiniz | (Sen) yazabildin |
|
اِسْتَطَعْتُنَّ أَنْ تَكْتُبْنَ | اِسْتَطَعْتُمَا أَنْ تَكْتُبَا | اِسْتَطَعْتِ أَنْ تَكْتُبِي | Muhâtaba |
اِسْتَطَعْناَ أَنْ نَكْتُبَ | اِسْتَطَعْنَا أَنْ نَكْتُبَ | اِسْتَطَعْتُ أَنْ أكْتُبَ | Mütekellim | ||
(Bizler) yazabildik | (İkimiz) yazabildik | (Ben) yazabildim |
|
| |
Not: Burada unutulmaması gereken uzatmadan sonra cezm geldiği zaman illet harfinin düşeceği kaidesidir. Gâibe cemî müennes nûnu’nda uzatan eliften sonra cezm geldiği için illet harfi düşmüş geriye kalanda aynı seyri takip etmiştir. İlletli ve mezîd fiillerde bunun örnekleri bol bol gelecektir. Şimdilik (اِسْتَطاَعَ) fiilinin bu haliyle ezberlenmesi gerekir.
Muzâri yeterlilikte de; (يَسْتَطِيعُ ) fiilinin muzâri çekimiyle birlikte أَنْ يَكْتُبَ fiilinin çekimi ilave edilir ya da aynı vazifeyi gören masdar kullanılır, ..abilir, …ebilir, …abiliyor manasını verir:
يَسْتَطِيعُ أَنْ يَكْتُبَ(=يَسْتَطِيعُ الْكِتاَبَةَ) | yazabilir, yazabiliyor |
| |||||||||
يَسْتَطِيعَانِ أَنْ يَكْتُبَا | ikisi yazabilir | يَسْتَطِيعُونَ أَنْ يَكْتُبُوا | yazabiliyorlar, yazabilirler | ||||||||
Muzâri Yeterlilik Çekim Tablosu |
| ||||||||||
Cemi | Tesniye | Müfred |
|
| |||||||
يَسْتَطِيعوُنَ أَنْ يَكْتُبُوا | يَسْتَطِيعَانِ أَنْ يَكْتُبَا | يَسْتطِيعُ أَنْ يَكْتُبَ | Gâib |
| |||||||
(Onlar) yazabilirler | (İkisi) yazabilir | (O) yazabilir, yazabiliyor |
|
| |||||||
يَسْتَطِعْنَ أنْ يَكْتُبْنَ | تَسْتَطِيعَانِ أَنْ تَكْتُبَا | تَسْتَطِيعُ أَنْ تَكْتُبَ | Gâibe |
| |||||||
تَسْتَطِيعوُنَ أَنْ تَكْتُبُوا | تَسْتَطِيعَانِ أَنْ تَكْتُبَا | تَسْتَطِيعُ أَنْ تَكْتُبَ | Muhatap | |
(Sizler) yazabilirsiniz | (İkiniz) yazabilirsiniz | (Sen) yazabilirsin |
| |
تَسْتَطِعْنَ أنْ تَكْتُبْنَ | تَسْتَطِيعَانِ أَنْ تَكْتُبَا | تَسْتَطِيعيِنَ أَنْ تَكْتُبيِ | Muhâtaba | |
|
|
|
| |
نَسْتَطِيعُ أَنْ نَكْتُبَ | نَسْتَطِيعُ أَنْ نَكْتُبَ | أَسْتَطِيعُ أَنْ أَكْتُبَ | Mütekellim | |
(Bizler) yazabiliriz | (İkimiz) yazabiliriz | (Ben) yazabilirim |
| |
Not: Gâibe ve muhâtaba cemi müenneslerde uzatma harfinden sonra cezm geldiği için aradaki uzatan illet harfi elif düşmüştür.
Olumsuz Şekilleri:
| مَا اسْتَطَاعَ أَنْ يَكْتُبَ _ لَمْ يَسْتَطِعْ أَنْ يَكْتُبَ | ||
| yazamadı |
| |
لاَ يَسْتَطِيعُ أَنْ يَكْتُبَ | yazamıyor | ||
لَنْ يَسْتَطِيعَ أَنْ يَكْتُبَ | asla yazamayacak | ||
لَمَّا يَسْتَطِعْ أَنْ يَكْتُبَ | henüz yazamadı | ||
Ayet Örnekleri:
1- …مَا كَانُوا يَسْتَطِيعُونَ السَّمْعَ وَمَا كَانُوا يُبْصِرُونَ .
…Onlar ne kulak verebiliyor, ne de (gerçeği) görebiliyorlardı (Hûd, 20).
2- فَمَا اسْطَاعُوا[4] أَنْ يَظْهَرُوهُ وَمَا اسْتَطَاعُوا لَهُ نَقْبًا[5] .
Bu sebeple (Ye’cüc ve Me’cûc) onu (seddi) ne aşmaya muktedir oldular ne de onu delebildiler (Kehf, 97).
3- إِذْ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ يَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ هَلْ يَسْتَطِيعُ رَبُّكَ أَن يُنَزِّلَ عَلَيْنَا مَآئِدَةً مِنَ السَّمَاءِ …
Hani Havariler “Ey meryem oğlu İsâ, Rabbin bize gökten, donatılmış bir sofra indirebilir mi?.. demişlerdi (Mâide, 5).
4- وَلاَ يَسْتَطِيعُونَ لَهُمْ نَصْرًا وَلاَ أَنْفُسَهُمْ يَنْصُرُونَ.
Halbuki (putlar) ne onlara bir yardım edebilirler ne de kendilerine bir yardımları olur (A’râf, 192).
5- فَلاَ يَسْتَطِيعُونَ تَوْصِيَةً وَلاَ إِلَى أَهْلِهِمْ يَرْجِعُونَ .
İşte (ölüm anında) onlar ne bir vasiyette bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler (Yâsin, 50).
* إسْتَطَاعَ يَسْتَطِيعُ ile yapılan yeterlilik fiili قَدَرَ يَقْدِرُ )gücü yetti, kadir oldu) fiili ile de yapılabilir.يَسْتَطِيعُ إسْتَطَاعَ yerine قَدَرَ يَقْدِرُ )gücü yetti, kâdir oldu) fiilinin çekimi getirilir, geri kalan durumda herhangi bir değişiklik olmaz.
Mâzî Yeterlilik Çekim Tablosu | ||||
Cemi | Tesniye | Müfred |
| |
قَدَروُا أَنْ يَكْتُبُوا | قَدَرَا أَنْ يَكْتُباَ | قَدَرَ أَنْ يَكْتُبَ | Gâib | |
(Onlar) yazabildiler | (İkisi) yazabildi | (O) yazabildi |
| |
قَدَرْنَ أَنْ يَكْتُبْنَ | قَدَرَتاَ أَنْ تَكْتُباَ | قَدَرَتْ أَنْ تَكْتُبَ | Gâibe | |
قَدَرْتُمْ أَنْ تَكْتُبُوا | قَدَرْتُمَا أَنْ تَكْتُبَا | قَدَرْتَ أَنْ تَكْتُبَ | Muhatap |
(Sizler) yazabildiniz | (İkiniz) yazabildiniz | (Sen) yazabildin |
|
قَدَرْتُنَّ أَنْ تَكْتُبْنَ | قَدَرْتُمَا أَنْ تَكْتُبَا | قَدَرْتِ أَنْ تَكْتُبِي | Muhâtaba |
| قَدَرْنَا أَنْ نَكْتُبَ | قَدَرْنَا أَنْ نَكْتُبَ | قَدَرْتُ أَنْ أَكْتُبَ | Mütekellim |
| |||||
| (Bizler) yazabildik | (İkimiz) yazabildik | (Ben) yazabildim |
|
| |||||
|
Muzâri Yeterlilik Çekim Tablosu |
| ||||||||
| Cemi | Tesniye | Müfred |
|
| |||||
يَقدِروُنَ أَنْ يَكْتُبُوا | يَقدِرَانِ أَنْ يَكْتُباَ | يَقْدِرُ أَنْ يَكْتُبَ | Gâib | |||||||
(Onlar) yazabilirler | (İkisi) yazabilir | (O)yazabilir, yazabiliyor |
| |||||||
يَقدِرْنَ أَنْ يَكْتُبْنَ | تَقْدِرَانِ أَنْ تَكْتُبَا | تَقْدِرُ أَنْ تَكْتُبَ | Gâibe | |||||||
تَقْدِرُونَ أَنْ تَكْتُبُوا | تَقْدِرَانِ أَنْ تَكْتُبَا | تَقْدِرُ أَنْ تَكْتُبَ | Muhatap | |
(Sizler) yazabilirsiniz | (İkiniz) yazabilirsiniz | (Sen) yazabilirsin |
| |
تَقْدِرْنَ أَنْ تَكْتُبْنَ | تَقْدِرَانِ أَنْ تَكْتُبَا | تَقْدِرِينَ أَنْ تَكْتُبيِ | Muhâtaba | |
نَقْدِرُ أَنْ نَكْتُبَ | نَقْدِرُ أَنْ نَكْتُبَ | أَقْدِرُ أَنْ أَكْتُبَ | Mütekellim | ||
(Bizler) yazabiliriz | (İkimiz)yazabiliriz | (Ben) yazabilirim |
| ||
Muzâri olan يَقْدِرُfiilinin başına سَ ya da سَوْفَ getirilerek gelecek zaman yapılır:
سَاَقْدِرُ أَنْ أَكْتُبَ. | yazabileceğim |
سَوْفَ تَقْدِرُونَ أَنْ تَكْتُبُوا. | yazabileceksiniz |
سَنَقْدِرُ أَنْ نَكْتُبَ دَرْسَنَا مَسَاءً. | Dersimizi akşam yazabileceğiz. |
يَقْدِرُ الأَطْفَالُ أَنْ يَكْسِرُوا الْكُرْسِيَّ. | Çocuklar sandalyeyi kırabilirler. |
وَمَا قَدَرُوا اللّهَ حَقَّ قَدْرِهِ … | Allah’ı gereği gibi tanıyamadılar…(En’âm, 91) |
…لاَ يَقْدِرُونَ مِمَّا كَسَبُوا عَلَى شَيْءٍ … | Kazandıklarından hiçbirşeyi elde edemezler… (İbrâhim, 18) |
Not: (إسْتَطَاعَ يَسْتَطِيعُ) fiili yerine (أَمْكَنَ يُمْكِنُ) (mümkün, mümkün oldu) fiili konularak da yaklaşık mana elde edilebilir. (يُمْكِنُ) fiili sabit kalmak suretiyle sonuna gerekli zamirler eklenerek kullanılır. Araplar bu fiili oldukça sık kullanmaktadırlar.
هَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تَعْرِفَ السُّوقَ ؟ | Çarşıyı bilebilir misin? |
نَعَمْ ، يُمْكِنُنِي أَنْ أَعْرِفَهاَ. | Evet, onu bilmem mümkün. |
هَلْ تَسْتَطِيعُونَ أَنْ تَأْخُذُوا هَذِهِ الْكُتُبَ مِنْ هُناَ؟ | Bu kitapları buradan alabilir misiniz? |
نَعَمْ ، يُمْكِنُناَ أَخْذُهاَ. | Evet, onları almamız mümkün. |
هَلْ تَسْتَطِيعِينَ أَنْ تَحْفَظِي هَذاَ الْواَجِبَ ؟ | Bu ödevi ezberleyebilir misin? |
|
|
نَعَمْ ، يُمْكِنُنِي حِفْظُهُ. | Evet, onu ezberlemem mümkün. |
هَلْ تَسْتَطِيعاَنِ أَنْ تُشاَهِداَ هَذِهِ الصُّورَةَ ؟ | (İkiniz) bu resmi görebiliyor musunuz? |
نَعَمْ ، يُمْكِنُناَ مُشاَهَدَتُهاَ. | Evet, onu görmemiz mümkün. |
Cümle Örnekleri:
1- هَلِ اسْتَطاَعَ أَنْ يَفْتَحَ الْباَبَ ؟ نَعَمْ أَمْكَنَهُ فَتْحُهُ. هَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تَفْتَحَ هَذِهِ الْخِزاَنَةَ؟
2- اِسْتَطاَعَ أَخِي حِفْظَ الْقُرْآنِ الْكَرِيمِ فِي سَنَتَيْنِ – اِسْتَطاَعَ الصَّدِيقاَنِ أَنْ يُشاَهِداَ تِلْكَ الْأَماَكِنَ الْبَعِيدَةَ بِالْمِنْظاَرِ .
3- آسِفٌ[6] ياَ صَدِيقِي ، لاَ أَسْتَطِيعُ أَنْ آكُلَ مَعكَ الْعَشاَءَ لاَنَّ واَلِدِي مَرِيضٌ وَ يَجِبُ أَنْ أَذْهَبَ مَعَهُ إِلَى الطَّبِيبِ .
4- اِسْتَطاَعَ خاَلِدٌ أَنْ يُنْقِذَ[7] الْوَلَدَ مِنَ الْغَرَقِ – هَلْ يَسْتَطِعْنَ أَنْ يَكْتُبْنَ الرَّساَئِلَ ؟ نَعَمْ يُمْكِنُهُنَّ كِتاَبَتُهاَ.
5- هَلْ يَسْتَطِيعُونَ أَنْ يُشاَهِدُوا الْوَزِيرَ ؟ نَعَمْ ، يُمْكِنُهُمْ مُشاَهَدَتُهُ .
6- قاَلَ مُحَمَّدٌ : ياَ واَلِديِ لاَ أَسْتَطيِعُ النَّوْمَ وَ لاَ أَسْتَطيِعُ الْقِراَءَةَ .
7- إِنَّهاَ تَسْتَطيِعُ أَنْ تُساَعِدَ عاَئِلَتَهاَ – أَسْتَطيِعُ الْآنَ أَنْ أُساَعِدَ أَخَواَتيِ .
8- ماَذاَ اسْتَطاَعَ التاَّجِرُ أَنْ يَفْعَلَ ؟ إِسْتَطاَعَ التاَّجِرُ أَنْ يَبِيعَ[8] عَدَداً كَبِيراً مِنَ الدَّراَّجاَتِ . هَلْ باَعَ كُلَّ الدَّراَّجاَتِ ؟ لاَ، باَعَ عَدَداً كَبِيراً مِنْهاَ . لَقَدْ باَعَ دَراَّجاَتٍ كَثِيرَةً .
9- ماَذاَ اسْتَطاَعَ الْمُهَنْدِسُ أَنْ يَفْعَلَ ؟ إِسْتَطاَعَ الْمُهَنْدِسُ أَنْ يَبْنِيَ عَدَداً كَبِيراً مِنَ المَناَزِلِ. هَلْ بَنَى كُلَّ المَناَزِلِ ؟ لاَ ، بَنَى عَدَداً كَبِيراً مِنْهاَ . لَقَدْ بَنَى مَناَزِلَ كَثِيرَةً.
Tercüme:
1- Kapıyı açabildi mi? Evet, açması mümkün oldu. Bu dolabı açabilir misin?
2- Kardeşim iki senede Kur’ân-ı Kerim’i ezberleyebildi. İki arkadaş o uzak yerleri dürbünle görebildi.
3- Üzgünüm ey arkadaşım! Akşam yemeğini seninle birlikte yiyemeyeceğim. Çünkü babam hasta ve onunla birlikte doktora gitmem gerek.
4- Halit çocuğu boğulmaktan kurtarabildi. Mektupları yazabilirler mi? Evet, (bayanların) onları yazması mümkün (olur).
5- Bakanı görebilirler mi? Evet, onların onu görmesi mümkün.
6- Muhammed şöyle dedi: “Ey babacığım! Uyuyamıyorum ve okuyamıyorum.
7- Muhakkak ki o ailesine yardım edebilir. Şimdi kızkardeşlerime yardım edebilirim.
8- Tüccar ne yapabildi? Tüccar çok sayıda bisiklet satabildi. Bütün bisikletleri sattı mı? Hayır, onlardan büyük sayıda sattı. Gerçekten çok bisiklet sattı.
9- Mühendis ne yapabildi? Mühendis çok sayıda ev bina edebildi (yapabildi). Bütün evleri yapabildi mi? Hayır, onlardan büyük sayıda yaptı. Gerçekten çok ev yaptı.