İmam Nevevî ‘nükleer imam’ demek
Riyaz’us Salihin’in anlatıldığı dersi veren Necmettin Hoca, İmam Nevevî’nin örnekliğini anlatarak başladı konuya. 1994’ten beri çeşitli yerlerde hadis dersleri yaptığını söyleyen Irmak, ehemmiyetine binaen insanlara Allah’ın dininin Müslüman fert üzerinde oluşturmak istediği şekli ve şemali açısından Riyaz’ın önemli bir eser olduğunu söyledi. İmam Nevevî’nin Riyaz’üs Salihin’inin Müslüman gençlerin hem ahlâkî hem de kalbî anlamda “İslâmî kimliği” oluşturmaları açısından önlerinde rehberlik olarak durduğunu belirttikten sonra şunları söyledi:
“İmam Nevevî ‘nükleer imam’ demek. Nevevî ‘nükleer’ demek, ama bugün tabi. Nevevî, ismini aslında yaşadığı Neva köyünden almakta. Bugün Araplar nükleer kelimesinin karşılığı olarak ‘nevevî’yi kullanıyorlar. ‘Neva’ çekirdek demek, oradan türetmişler. İmam Nevevî ‘nükleer imam’ olarak da ifade edilebilinir, eğer istifade edilecek olunursa.”
Babası onu ticaret için yönlendirmiş. Tabii, o dönemlerde her Müslümanın aldığı temel İslâmî dersleri almış ve 18’ine gelince kendisini daha fazla ilme yöneltmiş. Daha sonra Şam’a geçen Nevevî, çeşitli âlimlerden dersler alarak özellikle hadis ve fıkıhta “üstad” bir konuma geliyor. Kendisi Şafiiâlimlerinden. O dönem gittiği medreselerde dönemin önemli âlimlerinden İmam Makdisî’nin vefatı üzerine medreseye baş muhaddis (hadis hocası) olarak alınıyor Nevevî. Müderrisliğin yanında o dönemin sultanlarına yaptıkları uygulamalarla alâkalı mektuplar yazıyor, vergilerdeki ağırlıklar gibi konular hakkında reddiyeler ve çıkışları içeriyor yazdıkları. 44 yaşlarına yakın bir dönemde “benim artık yolculuğa çıkmam gerekiyor” diyen İmam Nevevî kendi köyüne dönüyor ve 44 yaşında orada vefat ediyor. Eserleri içerisinde Riyaz’üs Salihin ve İmam Müslim’in Sahihî’ne yapmış olduğu şerhi sayan Necmettin Irmak, bunların önemli eserler olduğunu belirtti.
Ümmetin dağılmışlığı bakımından ciddi benzerlikleri var iki dönem arasında
Nevevî’nin yaşadığı çağa dikkat edilmesi gerektiğini belirten konuşmacı, yaşadığımız dönemle o dönemin siyasî yapısındaki kargaşa (başta Abbasi halifesi de olsa her taraftan çıkan sultanların bölük pörçük bir halde olması, otoritesizlik, Moğol işgali, Haçlı seferleri) açısından ciddi benzerlikler taşıdığını söyledi. Ümmetin dağılmışlığı bakımından gerçekten benzer iki dönemlerden bahsediliyordu.
Ayrıca o dönemde, daha önce var olan tasavvufta “şeyh- mürit” ilişkisinin başladığını hatırlatan Necmettin Irmak, şeyh- mürit ilişkisi içerisinde başlayan tarikat yapılanmasının bugünkü cemaat yapılanmasıyla benzer olduğunu söyledi ve buna çok özel bir olgu olarak bakmamak gerektiğini, günümüzde Müslümanların cemaatleşmesiyle benzer olduğunu ifade etti. Tasavvufun felsefî bir doğrultuya evrildiği dönemlerin de yine o dönemler olduğunu söyledi. Dönemin koşulları itibariyle oluşan karamsar havanın insanları sıkıntılı bir şekilde çıkış aramaya yönelttiğini belirten Irmak, fitneden uzak durmaya çalışan insanların tarikatlara yöneldiğini belirtti. Dünyevîleşmenin bugünkü kadar olmasa da arttığı o dönemlerde tasavvufî yapılanmanın artması da dikkat çekici. Belki çok uzun bir şekilde tahlil edilebilecek mesele.
Riyaz’üs Salihin bir reçete gibi çıkıyor
Bahsedilen dönemlerde sünnetten sapmaların başladığını ve bu sapmalar karşısında sahih sünnete uygun bir çerçevede Müslüman bireyin eğitimi, Müslüman bireyin kalbî yapısını kitap ve sünnetinin gösterdiği çerçevede oluşturma adına, bu amaçla ortaya çıkan bir eserin ortaya çıktığı görülüyor: Riyaz’üs Salihin. Bir reçete gibi yani. Sünnete uygun bir fert inşa etme amacıyla yazılan bir reçete.
Bu bağlamda dikkat edilmesi gereken “Salihlerin Bahçesi” manasına gelen Riyaz’üs Salihin’in önemli bir eser olduğunu söyleyen Irmak, bu kitabın tam da o dönemin ve her dönemin ihtiyaç duyduğu Müslümanı yetiştirmede etkili olan temel konuları (kalp terbiyesi, mücahede, zikir, kardeşlik hukuku, adab-ı muaşeret, güzel ahlâk) içerdiğini belirtti.
Rasulullah’ın hayatını her yönüyle ele alan İmam Nevevî’nin, her konuya ayetlerle başladığını ve akabinde o konuyla alâkalı hadislere yer veriyor olduğunu söyleyen Necmettin Irmak, çoğunluğu Buharî veMüslim’den olan bu hadislerin Buharî ve Müslim dışındaKütüb-ü Sitte’den de olduğunun bilindiğini ifade etti. Riyaz’a dair birçok şerh yapıldığını söyleyen Necmettin Hoca, Raşit Küçük, Yaşar Kandemir ve İsmail Lütfi Çakan’ın hazırladığı 8 ciltlik eseri tavsiye etti. Devamında günümüze uyarlanmış bir şekilde, Nevevî’nin esas yaklaşımına sadık kalınarak Riyaz’ın yeniden tashih edilmesinin gerekliliğini vurguladı.
Bundan sonraki kısımda Riyaz’üs Salihin’den “Bab’ul Mücahede” başlığından bir ayet ve hadis işlendi Necmettin Hoca tarafından. Yukarıda aktardıklarımız, İmam Nevevî ve Riyaz’us Salihin’e dair genel bilgiler niteliğinde. Umulur ki, bu, hadise daha da hassasiyet göstermede bir aracılık olur.
Esad Eseoğlu
Dunyabizim