Osmanlı Türkçesi

İSM-İ FÂ’İL VE İSM-İ MEF’ÛL

İSM-İ FÂ’İL VE İSM-İ MEF’ÛL
Masdarların hareket anlamı taşıyan, fiilden türeme kelimeler olduğunu
görmüştük. Masdarların türediği fiil köklerinden, o kökte belirtilen hareketi
yapan veya olanı ifade eden kelimeler de yapılır. Bu tür kelimelere ism-i fâ’il
denir. İsm-i fâ’il, fiilde belirtilen hareketi, oluş veya kılışı yapanı ifade eden
kelime türlerine verilen isimdir. Türkçede yazıcı, kırıcı, yazan, kıran, yazar,
çizer gibi kelimelerin ifade ettiği anlamlar ism-i fâ’il kategorisini oluşturur.
Fiil kökündeki harekete veya oluşa maruz kalan, bu fiilden etkilenen varlık
ise ism-i mef’ûl adını alan kelimelerle ifade edilir. İsm-i mef’ûl, fiilde belirtilen
hareket, oluş ve kılışa maruz kalanı, etkileneni ifade eden kelime türlerine
verilen isimdir. Türkçede kırılmış, kırık, kırgın, bozuk, bozulmuş gibi
kelimelerin ifade ettiği anlamlar ism-i mef’ûl kategorisini oluşturur.

Mücerred Masdarların İsm-i Fâ’illeri ve İsm-i Mef’ûlleri
Mücerred masdarların ism-i fâilleri فاعل fâ’il vezninde; ism-i mef’ûlleri مفعول
mef’ûl vezninde olur. Bunu birkaç örnekle görelim:
كتب ketebe “yazdı” fiil kökünün ism-i fâ’ili كاتب kâtib (yazan, yazıcı), ism-i
mef’ûlü مكتوب mektûb (yazılan şey)’dur.
طلب talebe “istedi, talep etti” fiil kökünün ism-i fâ’ili طالب tâlib (isteyen),
ism-i mef’ûlü مطلوب matlûb (istenilen)’dur.
علم alime “bildi” fiil kökünün ism-i fâ’ili عالم âlim (bilen, bilici), ism-i
mef’ûlü معلوم ma’lûm (bilinen)’dur.
قتل katele “öldürdü” fiil kökünün ism-i fâ’ili قاتل kātil (öldüren), ism-i
mef’ûlü مقتول maktûl (öldürülen)’dür.
Örnekleri gözden geçirelim:
Masdar İsm-i fâil İsm-i mef’ûl
عمل amel “iş” عامل âmil “iş
işleyen,
yapan”
معمول ma’mûl
“yapılmış,
işlenmiş”
جهل cehl
bilmeme,
bilgisizlik”
جاهل câhil
“bilmeyen”
مجهول mechûl
“bilinmeyen”
İsm-i fâillerde elif, ismi
mef’ûllerde ise mim
ve vav harflerinin zâid
olduklarına dikkat edelim!

ذكر zikr “anma,
zikretme”
ذاكر zâkir
“zikreden,
anan”
مذكور mezkûr
“zikredilen,
anılan”
سرقت sirkat
“çalma,
hırsızlık”
سارق sârik “çalan,
hırsız”
مسروق mesrûk
“çalınan”
عرفان irfân عارف ârif “bilen” معروف ma’rûf
“bilinen”
ظلم zulm
“zulüm,
eziyet”
ظالم zâlim “zulm
eden”
مظلوم mazlûm
“zulme
maruz kalan”
عبد abd “kul” عابد âbid “kulluk
eden”
معبود ma’bûd
“kendisine
kulluk edilen,
tanrı”
شهادت şehâdet
“görme,
tanık olma”
شاهد şâhid “tanık
olan, tanık”
مشهود meşhûd
“görülen,
görülmüş”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu