Hassan, ‘İlahiyat fakültemiz olmasaydı eksik kalırdık. İlahiyat için geç bile kaldık’ diyor
Geçtiğimiz yıl KKTC’de açılan Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi hem Türkiye’de hem de Kıbrıs’ta özel bir üniversiteye bağlı olarak açılan ilk İlahiyat Fakültesi. Daha önce ilahiyat eğitimi almak isteyen Türkiye’ye gelmek ya da yurt dışına gitmek zorunda kalıyordu. Yakın Doğu Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi işbirliğiyle açılan fakülte tüm öğrencilerini tam burslu olarak alıyor. Fakültenin dekanlığını, aynı zamanda üniversitenin rektörü olan Prof. Dr. Ümit Hassan, Dekan Vekilliği ve Koordinatörlüğünü ise Yrd. Doç. Dr. Yusuf Suiçmez yürütüyor.
İLAHİYAT AÇMAK İÇİN GEÇ BİLE KALDIK
Prof. Dr. Ümit Hassan, ilahiyatın sadece din alanında değil başka bakımlardan da gerekli olan en ciddi eğitimlerden biri olduğunu düşünüyor. İlahiyatın ilmi hudutlar içinde bir tahsil terbiye sağlarken, ondan tamamiyle soyutlanamayacak bantlarda da işlevi olduğunu anlatan Hassan, ‘İlahiyatın ciddi eğitiminden dolayı, çok değişik kulvarlarda iş görecek insanlara çok önemli bir yapılanma sağlayacağı kanaatindeyim. İlahiyat Fakültesi’ni gecikmiş sayıyorum’ diyor. Bugüne kadar Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) özel üniversitelerin ilahiyat fakültesi kurmasına izin vermiyordu. Bu bakımdan Yakındoğu Üniversitesi YÖK’ü razı edebilen ilk üniversite. Prof. Dr. Ümit Hassan, YÖK’ü nasıl ikna ettikleri konusunda, ‘İlahiyat açmayı çok istiyorduk. YÖK, sanırım özel okulların yeterince ciddiyetle bu işi yapamayacaklarını düşündüğü için bu izni vermemiş olabilir ki bu haklı bir düşünce. Bizim bunu halisane bir şekilde istediğimizi gördüler. Bu çok isteme, önce rızaya sonra mana itibariyle desteğe dönüştü. YÖK yüksek yönetimi birçok zorluğu aşmamız konusunda yardımcı oldu. Özellikle Yekta Saraç Hoca, olabilen yollar, kapılar, ışıklar neredeyse onun üzerinde durdu’ diyor.
LAİKLER BENİMSEDİ
Türkiye’de, Kıbrıs Türk halkının kendi müktesebatları ve varlık sebepleri düşünüldüğünde İlahiyat eğitimi alan insanların çoğalmasına kolay imtizaç edemeyecek kesimlerin fazla olduğunun düşünüldüğünü anlatan Hassan, fakülte açıldıktan sonra enteresan gelişmeler olduğundan bahsediyor ve şunları anlatıyor: ‘Orta öğrenimde din eğitimi veren okulların açılması söz konusu olduğunda çok enteresan şeyler oldu. Vaktiyle fakültenin açılmasına karşı çıkan, kendilerini Laisist addeden bazı sendika ve kesimler ‘Gül gibi ilahiyat fakültemiz var. Şimdi orta öğrenim açmaya ne gerek var’ diyerek sahiplenme içine girdiler.’
BİZE YAKIŞMAZDI
Fakülteye Türkiye’den öğrencilerin geldiğini ancak asıl hedeflerinin Kıbrıs’taki çocukları kazanmak olduğunu anlatan Prof. Hassan, bu anlamda YÖK’le görüşmelerde Kıbrıs’lı çocukları kazanacaklarına dair açıklamada bulunduklarını ifade ediyor. İlahiyat bölümünde okuyan tüm öğrenciler burslu. Prof. Hassan başka eğitim alanlarında sosyal adaletin sağlanmasının daha kolay olduğunu, fakat ilahiyat alanında çok incelikli davranılması ve kimsenin rencide edilmemesi gerektiğinin altını çiziyor. Bu nedenle tüm öğrencilere tam burs veriliyor. “Ziraat Fakültesi dışında bütün fakültelere sahip olan, hem dikey hem de yatay genişlemeyi amaçlamış Yakındoğu Üniversitesi’nin ilahiyat fakültesinin olmaması yakışmazdı, eksik kalırdık” diyor Prof. Hassan. Fakültede asli derslerin hepsi Marmara Üniversitesi’nden gelen hocalarla yapılıyor. Hassan bunun Marmara Üniversitesi’yle sadece kağıt üzerinde yapılmış bir protokol değil, bir dostluk ilişkisi olduğunu anlatıyor. Bu işbirliğinden çok memnun olduklarını ifade eden rektör, ‘Kendi ilim dairelerinden ödün vermeyecek hocalar Marmara Üniversitesi’nde. Marmara Üniversitesi bize hem öğütlendi hem de canı gönülden istedik’ diyor.
Öncelikle ada halkını okula bekliyorlar
İlahiyat Fakültesi’nin hem toplumsal ihtiyacı hem de kamusal ihtiyacı karşılayacağını anlatan Prof. Ümit Hassan, ‘Akademik düzeyde ilahiyat bilgisine ihtiyacımız var. Bu konuda bir kesinti oluştu. İlahiyat Fakültesi’nden yetişecek öğrencilerimiz akademik bilgi aktarma ihtiyacını üstlenecekler. Kıbrıs Türk halkı üniversite eğitimi en yüksek olan halklardan biri. Ancak din hizmeti veren personelimizin eğitimi çok düşük. Bir bölümü ilkokul mezunu. Din görevlisinin eğitimi eksik olunca bilgi aktarımında da zayıf kalıyor. İlahiyat eğitimi bu boşluğu dolduracak’ diyor. Daha önceleri ise ilahiyat eğitimi için Türkiye’deki üniversitelere öğrenci gönderiliyordu.
Yeni Şafak