İnne Ve Kardeşleri – Açıköğretim İlahiyat Arapça Dersleri
“İnne ve Benzerleri”nin Tanımı ve Görevleri
İnne ve Benzerleri
Arap dilinde harflerin (edatların) kendi başlarına anlamları olmamakla birlikte cümle içinde çok aktif görev icra ederler. Kelimelerin birbirlerine bağlanmasını sağlarlar. Bazı harfler, önüne geldikleri kelimelerin irâblarında değişiklik meydana getirirler. Bu irâb değişikliği ile birlikte cümleye yeni anlamlar da katarlar. Bu yüzden harflerin birkaç istisnası hariç büyük bir
ekseriyeti “âmil: etki eden” adıyla anılmışlardır.
“İnne ve ehavâtuhâ: İnne ve benzerleri” “amil” olan harflerdendir. Kendi başlarına anlamları olmamakla birlikte isim cümlesinin başına gelirler, mübtedayı kendilerine isim olarak alır nasb eder, haberi de haberleri olarak alır ref‘ ederler. İsim cümlesine her biri ayrı bir anlam kazandırır.
“İnne ve benzerleri” Arapçada “elhurûfulmüşebbehe bil fiil: fiile benzeyen harfler” adıyla da anılmaktadır. Çünkü bunlar fiil gibi üç ve daha fazla harflidirler ve fetha üzerine mebnîdirler. Anlam yönünden cümle içinde fiile benzer anlamlar taşırlar. Pekiştirme, kesinlik, mastara dönüştürme, benzetme, düzeltmedoğrultma, olması mümkün olan şeyi veya olması mümkün olmayan şeyi isteme gibi anlamları ifade ederler.
Bu harflere, isim cümlesinin başına gelerek mübtedayı kendilerine isim alarak nasb etmeleri, haberi de haber olarak almaları ve merfu‘ yapmaları sebebiyle “nevâsih: hükmü kaldıranlar/değiştirenler” de denir.
“İnne ve benzerleri” tüm diğer harfler gibi Arap dilinde “mebnî” dediğimiz, hiçbir surette yapısı ve harekesi değişmeyen kelime grubu içinde yer alırlar. Bunların müzekkerlikmüenneslik, müfred, tesniye ve cemi olma durumları yoktur.
Dilbilgisi İnne ve Benzerleri
“İnne ve Benzerleri”nin Tanımı ve Görevleri
Arapçada isim cümlesinin başına gelerek onun yapısını ve anlamını değiştiren “kâne ve ehevâtuhâ” gibi nâkıs fiiller ve bir takım harfler vardır. “İnne ve ehevâtuhâ/İnne ve benzerleri” adı verilen harfler isim cümlesinin başına gelerek yapısını değiştiren harflerdendir. “İnne ve ehêvâtuha”, “elhurûful müşebbehe bil fiil”, “elhurûfunnevâsih” adı verilen bu harfler şunlardır:
(إنَّ ، أنَّ ، كَأَنَّ ، لكِنَّ ، لَيْتَ ، لَعَلَّ)
Bu harfler isim cümlesinin başına gelerek mübtedayı kendilerine isim olarak alır nasb eder, haberi de haberleri olarak alır ref ederler. ( (العِلْمُ نُورٌ “İlim ışıktır” anlamındaki bu isim cümlesi mübteda olan ( العلمُ ) kelimesi ile haber olan ( نُورٌ ) kelimelerinden oluşmaktadır. Bu cümlenin başına bu harflerden ( إنّ )yi getirdiğimiz zaman cümle şu şekle dönüşmektedir: ( إنّ العِلْمَ
نُورٌ ) “Muhakkak ilim nurdur”. Bu durumda ( العلمُ ) kelimesi ( إنّ ) nin ismi olarak mansûb olmakta, ( نُورٌ ) kelimesi de haberi olarak merfû olmaktadır.
Şu örnekleri inceleyiniz:
1. اللهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ إنّ اللهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ.
2. الخَبَرُ صَحيحٌ ليتَ الخَبَرَ صَحيحٌ.
3. الربِيعُ قادِمٌ يَسُرُّنِي أنَّ الرَّبِيعَ قادمٌ.
İnne ve Benzerlerinin Cümleye Kazandırdıkları Anlamlar إِنَّ) ): Tekit ve pekiştirme (tahkîk ve tekîd) edatıdır. İsim cümlesinin anlamını tekit eder ve pekiştirir. Cümlenin anlamına “muhakkak, kesinlikle, şüphesiz, gerçekten, elbette” gibi anlamlar katar. Genellikle bu harf muhatabın o konuda şüphe içinde olması, kafasının karışık olması durumunda veya olayın önemini vurgulamak için kullanılır.
Bu harf ile cümleye doğrudan başlanılır. Meselâ, ( الجَمَلُ صَبُورٌ ) “Deve sabırlıdır” anlamındaki isim cümlesinin başına ( إنَّ ) harfini getirdiğimiz zaman cümle ( إنّ الجَمَلَ صَبُورٌ ) “Kesinlikle deve sabırlıdır” şekline dönüşmektedir. Mübtedayı kendisine isim olarak alıp nasb etmekte, haberi de haber olarak alıp ref etmektedir. Şu örneklerin yapı ve anlamlarına dikkat ediniz.Muhammet elbette öğrencidir. .
1. مُحَمَّدٌ طالِبٌ. إنّ مُحَمداً طالِبٌ
Muhakkak edep gereklidir
. . 2. الأدَبُ واجِبٌ. إنَّ الأدَبَ واجِبٌ
Kesinlikle cadde geniştir. . 3. الشارِعُ واسِعٌ. إنَّ الشارِعَ واسِعٌ
أَن
َّ) ): Bu harf de ( إِنَّ ) gibi tekit ve pekiştirme harfıdir. Ancak bu harf ( (إِنَّ harfinden farklı olarak başına geldiği isim cümlesinin anlamını mastara çevirir, onu anlam yönünden cümle olmaktan çıkarır. Bu sebeple bu harf bir anlam ifade eden cümlenin başında bulunmaz, ismi ve haberiyle birlikte başka bir cümlenin unsuru haline dönüşür. ( أَنَّ ) isim cümlesinin anlamını
başka cümleye bağlarken “dığı, dığını, eceği” gibi bağlaç görevi görür. ( (أَنَّ nin isim ve haberinden oluşan cümleye “masdarı müevvel, tevilli mastar” denir.
Bu yapı Arap dilinde cümlelerin anlamına derinlik ve genişlik kazandıran, kullanımı çok yaygın olan bir yapıdır. Meselâ, ( (علِيٌّ ذاهِبٌ إلى السُّوقِ “Ali çarşıya gidiyor” cümlesinin başına ( أَنَّ ) yi getirdiğimiz zaman bu cümle أنّ علِيّاً ذاهِبٌ إلى السّوقِ) ) “Alinin çarşıya gitmesi” şeklinde mastara dönüşür ve tek başına bir anlam ifade etmez. Başka bir ana cümleye bağlamamız gerekir
ve şöyle deriz:, ( رأيتُ أنّ عليّاً ذاهِبٌ إلى السُّوقِ ) “Alinin çarşıya gittiğini gördüm.”
Şu cümleleri inceleyiniz:
Yazın sıcaklık şiddetlidir. . 1. الحَرُّ شَدِيدٌ في الصَّيفِ
Yazın sıcağın şiddetli olduğunu hissettim. . شَعَرتُ أنّ الحَرَّ شَدِيدٌ في الصّيفِ
Kız hastadır. . 2. البِنْتُ مَرِيضَةٌ
Kızın hasta olması bana acı veriyor. . يُؤْلِمُنِي أنّ البِنْتَ مَرِيضَةٌ
Çalışkanlar daima başarılıdırlar. . 3. المجُْتَهِدُون ناجِحُون دائماً
Çalışkanların daima başarılı olduklarını bil. . إعْلَمْ أنّ المجُْتَهِدِين ناجِحُون دائِماً
كَأَنَّ) ): Teşbih (benzetme) edatıdır, cümleye “güya, sanki, mış gibi”
anlamlar kazandırırır. İsmini haberine benzetme görevi görür. Meselâ ( الجُنْدِيُّ أسَدٌ ) “Asker aslandır” anlamındaki bu cümlenin başına ( كَأَنَّ ) edatını getirdiğimiz zaman cümle ( كَأَنّ الجُنْدِيَّ أسَدٌ ) “Asker sanki aslandır” anlamına bürünmektedir.
Şu örnekleri inceleyiniz.
Kitap sanki arkadaştır. . 1. الكِتابُ رَفِيقٌ. كأَنَّ الكِتابَ رَفِيقٌ
Ay sanki kandildir. . 2. القَمَرُ مِصْبَاحٌ. كأَنَّ القَمرَ مِصْبَاحٌ
Otomobil sanki füzedir. . 3. السّيّارَةُ صارُوخٌ. كأنَّ السّيّارَةَ صارُوخٌ لكِنَّ) ): Bu harf istidrak (hatayı düzeltmek, telafi etmek) içindir, “lakin, ancak, fakat” anlamlarını ifade eder. Birbirine ters olan iki hüküm arasında yer alır, önceki cümlenin ifade ettiği anlamın yanlış anlaşılmasını önlemek için o hükmü düzeltir. Bu sebepten dolayı doğrudan cümleye bu harf ile başlanılmaz.
Meselâ, (. حَضَرَ الطلابُ. سَلِيمٌ غائِبٌ ) “Öğrenciler geldi. Selim yoktur.” cümlelerini ( لكنّ ) ile birleştirdiğimiz zaman şu şekle dönüşmektedirler: (. حضَرَ الطلابُ لَكِنَّ سَلِيماً غائِبٌ ) “Öğrenciler geldiler ancak Selim yok.” Birinci cümlede anlatılan durum ikinci cümle ile düzeltilmiştir.
Şu cümleleri inceleyiniz.
1. الجَوُّ مُمْطِرٌ.الشمسُ مُشْرِقَةٌ. الجوُّ مُمْطِرٌ لكنّ الشمسَ مُشْرِقَةٌ.
Hava yağışlıdır, ancak güneş ışık saçıyor.
2. الحَدِيقَةُ واسِعَةٌ. الأشْجارُ قَلِيلَةٌ. الحَدِيقَةُ واسِعَةٌ لكنّ الأشجارَ قَلِيلةٌ.
Bahçe geniştir, ancak ağaçlar azdır.
3. مبنَى الكُلّيّةِ كَبِيرٌ. الطلابُ قلِيلُون. مَبْنَى الكُلِّيّةِ كَبِيرٌ لكنّ الطلابَ قلِيلُون.
Fakültenin binası büyüktür, ancak öğrenciler azdır.
لَيْتَ) ): Temenni içindir, “keşke” anlamını içerir. Bu harf olması mümkün olmayan veya olması çok zor olan şeyleri temenni etmek için kullanılır.
Meselâ ihtiyar biri gençliğinin geri gelmesini dilediğinde şöyle der: ( لَيْتَ الشَّبَابَ يَعُودُ يَوْماً ) “Keşke bir gün gençlik geri dönse.” Şu örnekleri inceleyiniz:
Keşke meyve olgun olsa. . 1. الفاكِهَةُ ناضِجَةٌ. ليتَ الفاكِهَةَ ناضِجَةٌ
Keşke ay bu gece doğsa. . 2. القمَرُ طالِعٌ الليلَ. لَيْتَ القَمَرَ طالِعٌ الليلَ
ا. ا. لَيْتَ لِي أجْنِحَةً أطِيرُ ِ 3. لِي أجْنِحَةٌ أطِيرُ ِ
Keşke kendisiyle uçacacağım kanatlarım olsa. لَعَلَّ) ): Terecci (ümit etme) veya işfak (acıma, şefkat gösterme) için kullanılır. Sevilen işlerin yapılmasını istemeyi, çirkin, zor işlere bulaşmaktan sakındırmayı ifade eder.
Meselâ, ( المرَِيض نائِمٌ ) “Hasta uyuyor” cümlesinin başına bu harfi getirirsek( لَعَلّ المرَِيضَ نائِمٌ ) “Umulur ki hasta uyuyor” şekline dönüşür.
Şu örnekleri inceleyiniz.
Umulur ki ev caddeye yakındır. 1. المنَْزِلُ قَرِيبٌ مِنْ الشارعِ. لَعَلّ المنَْزِلَ قَرِيبٌ مِنْ الشارعِ
Umulur ki hoca odasındadır. . 2. الأستاذُ في غرفَتِهِ. لعَلَّ الأستاذَ في غُرْفَتِهِ
Umulur ki tacir kâr eder. . 3. التّاجِرُ رابِحٌ في تِجارَتِهِ. لعلّ التاجرَ رابحٌ في تجارَتِهِ
“İnne ve Benzerleri”nin İsimlerinin Haberlerinden Önce Gelmesi
“İnne ve benzerleri”nin ismi kendilerinden önce gelemez (tekaddüm edemez). Ancak inne ve benzerlerinin haberi isimlerinden önce gelebilir.
1. “İnne ve benzerleri”nin haberi cârmecrûr veya zarf olur, ismi de marife olursa, haberinin isminden önce gelmesi caizdir (isminden sonra gelmesi de mümkündür). Meselâ ( إنّ في التّأنيِّ السّلاَمَةَ ) cümlesinin haberi konumundaki ( في التّأنِي ) ismi olan ( السّلامةَ ) den önce gelmiştir. Bu cümleyi şu şekilde söylemek de caizdir: ( .(إنّ السلامَةَ في التّأنيِّ
2. a. “İnne ve benzerleri”nin haberi cârmecrûr veya zarf olur ismi de nekre olursa haberinin isminden önce gelmesi vaciptir. ( (إنّ فَوْقَ الشجَرَةِ عُصْفُوراً örneğinde ( إنّ )nin ismi olan ( عُصْفُوراً ) kelimesi nekre olduğu, haberi ( (فوقَ الشجَرَةِ de zarf olduğu için haberinden sonra gelmiştir. ( إنّ في البيتِ رَجُلاً ) örneği de bunun gibidir.
b. “İnne ve benzerlerinin isminde haberine dönen bir zamir bulunursa isminin haberinden sonra gelmesi vaciptir. ( إنّ في المحَْكَمَةِ قُضاَ ) “Elbette mahkemede hâkimleri vardır” cümlesinde ( قُضاَ ) kelimesi ( إنّ ) nin ismidir, haberi ( في المحَْكَمَةِ ) kelimesine dönen ( ها ) zamirini taşıdığı için isminin haberinden sonra gelmesi vaciptir. ( (لَعَلّ حَولَ المدَْرَسَةِ حارِسَها)، (إنّ في البَيْتِ صاحِبَهُ örneklerinde de ( إنّ )nin isminde haberine dönen zamir olduğu için haberinden sonra gelmiştir.
انّ) ) nin Hemzesinin Kesra ve Fetha Okunduğu Yerler
انّ) ) nin hemzesi şu durumlarda kesra okunur:
انّ) . 1 ) tek başına anlam ifade eden bir cümlenin (sözün) başında yer aldığı zaman. ( إنّ الكِتابَ مُفِيدٌ)، (إنّ العَدلَ أساسُ الملُْكِ)، (إنّ الحَياءَ مِنْ الإيمانِ ) örneklerinde olduğu gibi.
قول) . 2 ) kelimesi ve bundan türemiş olan fiil ve isimlerden sonra gelirse. قُلْ إنّ الحَقّ واضِحٌ) ) “De ki, hak açıktır” cümlesinde ( انّ ) harfi ( قُلْ ) emir fiilinden sonra gelmiştir.
Şu örnekleri inceleyiniz:
قُلْ إنّ الحَقَّ وَاضِحٌ. يَقُولُ الأستاذُ إنّ السّعادَةَ في القَناعَةِ. قال الطبِيبُ إنّ الرياضةَ نافِعَةٌ لِلْجِسْمِ.
3. Sıla cümlesinin başında yer alırsa. ( (جاء الذي إنّهُ يحْمِلُ الأخبارَ السارّةِ
“Sevindirici haberler getiren kişi geldi” cümlesinde ( انّ ) harfi ( الذي ) ismi mevsûlünün sılası olan ( يَحمِلُ الأخبارَ السارّة ) cümlesinin başında yer aldığı için kesra okunmuştur.
Şu örnekleri inceleyiniz:
م يعملُون بِنشاطٍ. جاء الذي إنّهُ مُجْتَهِدٌ. رأيتُ الطالِبَ الذي إن أباهُ كاتِبٌ. سَلّمْتُ على الرجالِ الذينِ إ
4. Kasemin (yemin) cevap cümlesinin başında yer alırsa. ( (واللهِ إنّ الإيمانَ قُوَّةٌ “Vallahi iman güçtür” cümlesinde ( انّ ) harfi yeminden sonra yeminin cevabı olan ( الإيمانُ قُوّةٌ ) cümlesinin başında yer aldığı için hemzesi kesra okunmuştur.( واللهِ إنّ مَحْمُوداً يَجْلِسُ مَعَ المدُِير الآن ) “Vallahi Mahmut şimdi müdürle birlikte oturuyor” cümlesi de bu örnek gibidir.
انّ) . 5 ) harfi hal cümlesinin başında yer alırsa. ( أدرَكْتُهُ وإنّهُ يَرْكَبُ الطائرَةَ ) “Ona uçağa binerken yetiştim” cümlesinde ( وهو يَرْكَبُ الطائرةَ ) cümlesi hal cümlesidir, bunun başına ( انّ ) harfi geldiği için kesra okunmuştur. ( رَأيْتُ الطلابَ وإنَّهُم يُناقِشون هذا الأمرَ ) “Öğrencileri bu konuyu tartışırlarken gördüm” cümlesi de birinci örnek gibidir.
انّ) . 6 ) harfi ( حَيْثُ ، ألا الاسْتِفْتاحِية ، إذ ) kelimelerinden sonra gelirse. (لا تَجْلِس حَيْثُ إنّ الهوَاءَ بارِدٌ ) “Havanın soğuk olduğu yere oturma” cümlesinde ( انّ ) harfi حَيثُ) ) zarfından sonra gelmiştir. ( ألا إنّ الإسلامَ لَنُورٌ ) “İyi bilin ki İslâm ışıktır” cümlesinde ( انّ ) harfi cümle başında tenbih ve konuya dikkat çekmek için kullanılan ( ألا ) harfinden sonra gelmiştir. ( تُبْ إذ إنّ اللهَ رَحِيمٌ ) “Tövbe et, zira Allah çok merhametlidir” cümlesinde ( إذْ ) edatından sonra gelmiştir.
انّ) . 7 ) harfi sıfat cümlesinin başına gelirse. ( زُرْتُ رَجُلاً إنّهُ فاضِلٌ ) cümlesinde انّ) ) harfi sıfat cümlesi olan ( هو فاضِلٌ ) cümlesinin başına gelmiştir. ( اشْتَرَيْتُ كِتاباً إنّ نَفْعَهُ عَظِيمٌ ) “Kesinlikle yararı büyük olan bir kitap satın aldım” cümlesi de birinci örnek gibidir.
Sepette olan meyveyi yedim. . ا في السّلَةِ
“İnne ve Benzerleri”nin Amel Etmemesi
“İnne ve benzerleri”ne ( ما الكافّة ) “mâi kâffe” veya diğer adıyla “mâi zâide” bitiştiği zaman onları amel etmekten alıkoyar. İsimlerini nasb edip haberlerini ref edemezler. Bu durumda harfler isim cümlelerinin başına gelme özelliğini de yitirir, fiil cümlelerinin başına da gelirler. ( إنما الحَياةُ طَيّبَةٌ ) cümlesinde ( (إنّ harfine ( ما ) bitiştiği için onu amel etmekten alıkoymuştur, bu yüzden kendisinden sonra gelen ( الحياةُ ) kelimesi onun ismi değil mübtedadır ve merfûdur, ( طَيِّبَةٌ ) kelimesi de haber ve merfûdur. ( (إنما يَنْجَحُ المجُْتَهِدُون cümlesinde ( إنّ ) harfine ( ما الكافة ) bitiştiği için ( يَنْجَحَ المجُْتَهِدُونَ ) fiil cümlesinin başına gelmiştir.
Şu örnekleri inceleyiniz:
Ameller ancak niyetlere göredir. . إنّما الأعْمالُ بِالنّيّاتِ
Ancak hırsız cezalandırılır. . إنّما يُعاقَبُ اللصُّ
وَجَدْتُ أنّما صداقَةُ الجاهِلِ تَعَبٌ.
Cahilin dostluğunun ancak yorgunluk olduğunu gördüm.
Saray sanki dağdır. . كَأنّما القَصْرُ جَبَلٌ
Adam cimridir ancak oğlu cömerttir. . الرجُلُ بَخِيلُ ولكنما ابنُهُ جَوادٌ
Arkadaşlar çoktur ancak vefalılılar azdır. . الأصدِقاءُ كَثِيرون ولكنما الأوفِياءُ قَلِيلونَ
Ancak ( لَيْتَ ) ye ( ما الكافّة ) bitiştiği zaman amel etmesi de etmemesi de caizdir. Amel ettiği zaman başına geldiği isim cümlesinde ismini nasb haberini ref eder, amel etmediği zaman başına geldiği isim cümlesinde bir değişiklik olmaz, cümlenin ögeleri mübteda ve haber olarak merfû olurlar.
Keşke barış bayrağı dalgalansa. . لَيْتَما أعلامَ السَّلاَمِ مُرَفْرِفَةٌ. لَيْتَما أعلامُ السَّلاَمِ مُرَفْرِفَةٌ
Keşke sevinç sürekli olsa. . ليْتَما السُّرورَ دائِمٌ. لَيْتَما السّرُورُ دائمٌ