“Biz ilahiyatçılar çağın gerisinde kaldık” dedi. “Kadınlara gereken önemi verilseydi bugün başka şeyler konuşurduk” diyen Bakır, camilerde kadınlara en izbe yerlerin ayrıldığını belirtti. Sonraki nesle iyi örnek olamadıklarını ifade eden Bakır, “Kendimizi eleştirmemiz gerekiyor. Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesini Tillo’ya kurmak istedik ama istenmedi. Maddi ve manevi ilimler bir arada okunacak belki marka olacaktı. Dini doğru anlamamız gerekiyor. Doğru anlayamadığımız için bu noktadayız. Gençleri tatmin edecek bir din ortaya koyamıyoruz. Kuran’ı ve sünneti iyi anlamaımz gerekiyor” dedi.
Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, 1966’da Siirt’te görev yaptığını, o dönem ilin ilk ilahiyat mezunu din eğitimcisi olduğunu söyledi. Sırma medreselerin belli bir süredir isteneni veremediğine dikkat çekerek, şöyle dedi: “İslam tarihi kitapları batıda basıldığı için Müslümanlar geriledi. Tevhid-i Tedrisat, harf devrimi oldu, ilim adamı kalmadı. Hiç bir millet kendi kültürüne böyle darbe vuramaz. Bizim Cumhuriyetin cumhuriyet ile alakası yok. Ben ilahiyatta okurken Kuran dersi yoktu. O zor dönemlere Said Nursi, Süleyman Hilmi Tunahan, Sami Efendi, Zahit Kotku çıktı. Bir çok zorluklara göğüs gerdiler.” “Müstakil bir din bilimleri üniversitesi kurulması önerisi Risale Akademi Kurucu Üyesi Dr. İsmail Benek, müstakil bir din bilimleri üniversitesi kurulması önerisinde bulundu.
Üniversitenin özel bir vakıf üniversitesi olabileceğini ifade eden Benek, “Yeni inşa edici bir gelişme kaydedemedik. Said Nursi’nin ortaya koyduğu medrese-mektep-tekke birlikteliğine ihtiyaç var. Said-i Nursi neden mağarada eğitim verdi? Hangi medrese onu kabul edebilirdi? İtirazlarına hangisi tahammül edebilirdi? Sorgusu olmayanın sorusu olmaz. Paradigmalarımız sorgulanmaya muhtaç” diye konuştu.