Kırk yılın birikimi: Hayat Kaynağı Kur’an Tefsiri
M. Sait Şimşek Bey’le (Prof. Dr.) arkadaşlığımız sanıyorum otuz yılı geçiyor. Bu otuz yıl içinde yararlanan daha çok ben olsam da ola ki Sait Bey de belki bizden bir şeyler almıştır. Çünkü (gençler acep biliyor mu) biz o yıllar haftada iki kez toplanıp (doğrudur; çay içsek de) önemli şeyler konuşurduk. Devlet kurar, devlet yıkardık mesela. Fermuarı açılmadık İslamî konuları konuşurduk.
Uzatmayalım, gün oldu Sait Bey tefsirini yayınladı. Elbette hepsini okumadım (beş cilt). Ama az sonra anacağım redaksiyon kusurları dışında Okuyucuya kefil olacağım bir tefsir. Nedeni şu ki ben Sait Bey’i tanıyorum; iftira etmez, inanmadığı yorumu yazmaz; otuz küsur yıllık arkadaşım.
Muhteşem bir eser koymuş ortaya; belki kırk yılın birikimi: Hayat Kaynağı Kur’an Tefsiri. Buradan bu eseri okuyucularıma okumaları için tavsiye ediyor, hatta “başka yerlere bakmanız gerekmiyor; bu kitaba bakın” diyorum.
Semra Kürün’ün tefsiri taklitten sakındırıyor
İkinci tefsir ise Ablamız Semra Kürün’ün. Semra Ablamız, biz, bin dört yüz yılın alışkını tefsir okuyucularının ezberini bozuyor: Ne demek; bir bayan müfessir. Gerçekten, benim bildiğim tefsir tarihinde bir başka bayan müfessir yok. Salt bu açıdan okunmayı hak ediyor bu tefsir. Sekiz cildi tamamlanıp yayınlanmış. Semra Ablamız sekiz ciltte Ta-Ha suresini ancak tamamlamış ve orada trafik tıkanmış: Ne olacak bu tefsirin hali.
Semra Abla’yı da ortalama kırk yıldır tanıyorum. Şimdi bana deseniz ki görsen tanır mısın; hayır tanıyamam. Çünkü Merhum Alaattin Ağabeyimizin bu mübarek hanımının hiçbir arkadaşımız yüzünü görmemiştir; yüzünü göstermemiştir. (Ayrı bir takva olayı).
Önce ilk tefsire kefil olduğum gibi bu tefsire de kefil olduğumu söyleyeyim. Hepiniz kırk yıllık arkadaşınızın ne söyleyeceğini biliyorsunuzdur. Semra Abla, Alaattin Kürün Ağabeyimizin eşi. Bu bizim kefil olmamız için yeterli.
Semra Abla, ayrıca babası Sait Çekmegil’in etkisiyle fevkalade bir işlev daha görüyor: Taklitten sakındırma. Bu tefsirin önemli ayrımlarından, belki yegâne ayrımlarından biri de bu.
Şimdi maddi imkânsızlıklara karşın, bir şekilde Abla’mızın kendi imkânlarıyla sekiz cilt yayınladığı bu tefsirin ümmet-i Muhammed’e ulaşması için ne yapılabilir.
Utanıyorum. Gerçekten utanıyorum: İslam tarihinde Elmalılı Hamdi Yazır, Seyyid Kutup gibi müfessirlere gelinceye kadar (bırakın bir bayanın yazdığı tefsiri) kaç tane tefsir yazılmıştır: Elin parmakları kadar. Ümmet olarak utanmamız lazım.
Şimdi kendi olanaklarıyla bir tefsir yayınlamış bir Abla’mız var karşımızda. Ablamız alınmasın, kırılmasın: buradan davet ediyorum : gücü yeten bu tefsirden on takım, beş takım alıp bilhassa ümmet-i Muhammed’in kızlarına hediye etsinler.
Bir örnekle söylemek istediklerime son vermek istiyorum:
Sait Bey’in Tefsiri. Âl-i İmran 52: “İsa onların inkâr edeceklerini, ‘Allah’a giden yolda yardımcılarım kimlerdir’…”
Semra Abla’nın tefsirinden: “Vakta ki İsa onlardan (ısrar ile taşan) küfrü hissetti. Dedi: ‘Allah’a (doğru giden yolda) bana yardım edecekler kim…”
Sait Bey’in mealinde ciddi bir kusur var. Ama bu kusurun kime ait olduğunu bilmiyoruz: Yayıncının mı yazarın mı?
İkisine de kefilim: lütfen okuyun; yeni şeyler öğreneceksiniz.
Murat Kapkıner
Dünyabizim