İlahiyat Haber

İmam Hatip Okulları Kutlu Doğum Programı

 

Başbakan Erdoğan: (1) “O kadar bahtiyarım ki imam hatip okuluna gittim, orada okudum, orada Kur’an ve Siyer ile ilim şehrinin havasını teneffüs ettim ve oradan mezun oldum. O kadar gururluyum ki, 4 çocuğumun, iki kızımın ve iki oğlumun imam hatip okullarında Kur’an ve Siyer terbiyesiyle yetişmiş olmaları.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, imam hatip okulunda okumak, orada Kur’an ve Siyer ile ilim şehrinin havasını teneffüs etmenin bahtiyarlığını yaşadığını ifade ederek, “Şahsıma 12 yıllık başbakanlığımda yaptıklarımdan, ‘Nedir diye’ sorulursa, ‘Bunu söyle bakalım’ derseler, öyle tahmin ediyorum ki, imam hatip okullarına yeniden can suyu vermiş olmak şerefi yetecektir” dedi.
Başbakan Erdoğan, ÖNDER İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği tarafından Sinan Erdem Spor Salonu’nda düzenlenen “2014 İmam Hatip Okulları Kutlu Doğum Programı”nda konuştu.

Hz. Muhammed’i alemlere teşrifinin sene-i devriyesinde bir kez daha hürmetle yad ettiğini belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Allah’ın salat ve selamı Efendimiz Hazretleri’nin üzerine olsun. Allah’ın selamı, onun Ehl-i Beyti’nin, raşit halifelerinin, tüm sahabi kiramın üzerine olsun. Osmanlı Cihan Padişahı Kanuni Sultan Süleyman, yazdığı o güzel nat ile efendilerin efendisine, alemlere rahmet olarak gönderilmiş Hazreti Nebi’ye şöyle sesleniyor. ‘Umarım her bir adın başka şefaat eyleye/Ahmed-ü Mahmud Ebu’l-Kasım Muhammed Mustafa.’

O, en güzel isimlerin sahibine, O övülmüş insana, rehberimiz, önderimiz, sevgililerin en sevgilisine biz de Yaman dedenin o muhteşem natı ile sesleniyor ve diyoruz ki; ‘Yanan kalbe devasın sen, bulunmaz bir şifasın sen/Muazzam bir sehasın sen, dilersen runumasın sen/Habib-i Kibriyasın sen, Muhammed Mustafa’sın sen/Cemalinle ferehnak et ki yandım ya Resulallah.’ Rabbim bize onun mübarek sancağı altında haşrolmayı nasip etsin. Bize layıkıyla ona ümmet olmayı, onun tertemiz ayak izinden gitmeyi, onun şefaatine nail olmayı, rabbim inşallah hepimize müvesser kılsın.”

“Hazreti Peygamber kurumuş kalplere yağmur gibi inen rahmetti”

Başbakan Erdoğan, Fetih Suresi’nin 8. ayetinde Cenab-ı Allah’ın, habibine ve onun ümmetine seslenişini Arapça okudu. Ayetin “Muhakkak ki biz seni şahit olarak, bir müjdeleyici olarak, bir uyarıcı olarak gönderdik” şeklindeki tercümesini de ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

“Rasulu Ekrem Efendimiz bir müjdeciydi, kurumuş topraklara inen yağmura nasıl rahmet denilirse işte Hazreti Peygamber de kurumuş, çöle dönmüş, çoraklaşmış kalplere bir yağmur gibi inen rahmetti. Hazreti Peygamber, ilmin ete kemiğe bürünmüş, ilmin mücessem, müşahhas haliydi. Oturuşu, kalkışı, yürüyüşü, duruşuyla o mübarek başından mübarek ayağına kadar tavrıyla edasıyla kalbinden ve dilinden terünnüm ettikleriyle her bir sözüyle o tam anlamıyla bir hikmetti.

Hazreti Peygamber harflerin, kelimelerin, cümlelerin ve beytlerin tarif etmekte aciz kaldıkları, şairlerin dahi ona övgü yazmaktan sakındıkları bir insandı. Yeryüzünde hiç bir insan yoktur ki hayatı, hatta hayatının her bir anı, her bir zerresi, her ibret vesikası olan anı döne döne okunacak bir ilim kitabı, silinmez bir eser olarak insanlığa miras kalsın. Peygamber efendimiz kendisinin, ilmin ve hikmetin şehri olduğunu Hazreti Ali’nin de o hikmet ve hizmet şehrinin kapısı olduğunu buyuruyor.”

“O kadar bahtiyarım ki; imam hatip okuluna gittim”

Siyer-i Nebi’nin son derece önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, Siyer-i Nebi’nin ilim ve hikmet şehrini anlama gayesi olduğunu kaydetti.

Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

“Siyer-i Nebi, Hazreti Peygamberi anlamak, onun hayatını öğrenme suretiyle ilim şehrine vakıf olabilmektir. İmam hatip öğrencilerini farklı kılan Kur’an-ı Kerim ile birlikle Siyer-i Nebi’yi öğrenmeleri, Hazreti Peygamber’in hayatına vakıf olarak, ilim şehrinin o muhteşem atmosferini teneffüs etmeleridir.

O kadar bahtiyarım ki; imam hatip okuluna gittim, orada okudum, orada Kur’an ve Siyer ile ilim şehrinin havasını teneffüs ettim ve oradan mezun oldum. O kadar gururluyum ki, 4 çocuğumun, iki kızımın ve iki oğlumun, imam hatip okullarında Kur’an ve Siyer terbiyesiyle yetişmiş olmaları beni mutlu etti. Yine o kadar mutluyuz ki, 28 Şubat ile kat sayı ve başörtüsü yasağıyla kapılarına kilit vurulmuş imam hatip okullarını yeniden açma, onlara eski hürriyetlerini, eski emniyetlerini yeniden kazandırma, imam hatip okullarının yeniden can bulması için hizmetkarlık etme şerefine nail olduk. Yine o kadar mesuduz ki, Kur’an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi derslerini tüm okullarımızda seçmeli ders olarak okutabilme, gençlerimizin, öğrencilerimizin, velilerin önüne o ilim şehrine girebilme imkan ve tercihini sunabildik.

Eğer şahsıma 12 yıllık başbakanlığımda yaptıklarımdan, ‘Nedir diye’ sorulursa, ‘Bunu söyle bakalım’ derseler, öyle tahmin ediyorum ki imam hatip okullarına yeniden can suyu vermiş olmak şerefi yetecektir.”

İlgili Makaleler