Bediüzzaman Said Nursînin İlmî Şahsiyeti ve İcâzetnâmeleri ile ilgili belgelerin açıklandığı panele bir mesaj gönderen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yaşadığı dönemle kalmayıp, eserleriyle, fikirleriyle bugünümüzü ve geleceğimizi de aydınlatan; bu toprakların yetiştirdiği en büyük âlimlerden Bediüzzaman Said Nursiyi rahmetle anıyorum ifadelerini kullandı.
İstanbul WOW Oteldeki panele, eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Rotterdam İslâm Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Bediüzzamanın talebeleri Abdullah Yeğin, Hüsnü Bayram, Mehmet Fırıncı, Salih Özcan, Abdülkadir Badıllı ve davetliler katıldı.
İlâhiyat camiası, Bediüzzamana daha fazla ilgi göstermeli
Osmanlı Araştırmaları Vakfı tarfından düzenlenen Bediüzzaman Said Nursînin İlmî Şahsiyeti ve İcâzetnâmeleri konulu toplantı İstanbul WOW Otelde yapıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Bediüzzamanın büyük bir İslâm âlimi ve asrın müceddidi olduğunu ifade ederek, Eserleri dünya dillerine tercüme edilen bu âlime, ülkemizdeki ilahiyat camiası daha fazla ilgi göstermelidir dedi. Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin hayatta olan talebelerinin de katıldığı toplantıda, ayrıca bir de panel yapıldı. Panele konuşmacı olarak katılanlar, Bediüzzamanın ilmi şahsiyeti üzerinde durarak Risale-i Nur Külliyatının orjinal yönlerine işaret ettiler. Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, konuşmasında şu tesbitleri dile getirdi: Bediüzzamanın ilmî şahsiyeti, İslâm âleminde ve Türkiye dışında bütün dünyada tam olarak takdir edildiği halde, Türkiyede özellikle ilim adamları çevresinde yeterince tanınmamıştır. Bunda, yapılan menfî propagandaların tesiri büyüktür. Bir zamanlar, ilâhiyât öğretim üyelerinin profesör olabilmeleri için, Bediüzzaman ve onun 6.000 küsur sayfayı bulan Risale-i Nur adlı eserleri aleyhinde konferans yahut makale bulunması şartı aranırdı. Eserlerinin bir çoğu, başta Arapça, İngilizce, Almanca ve Urduca gibi lisanlara tercüme edilen ve hakkında Avrupada ve İslâm âleminde doktora tezleri yapılan bir dahi hakkında, Türk ilim çevresinin bîgâne kalması elbette ki üzücüdür.
BAŞTA KURÂN OLMAK ÜZERE 90 ESERİ EZBERLEDİ
Bediüzzamanın kelâmda müceddid, muasırları arasında mümtâz bir yeri olan müfessir, yüzlerce hadisi, senedleriyle birlikte nakledecek kadar muhaddis ve kısaca akranlarının fevkınde bir İslâm âlimi ve dahi olduğunda, dost ve düşmanları ittifak halindedirler. Gerçekten Bediüzzaman 90 çeşit kitabı hâfızasına aldığı, bunları üç ayda bir evrad gibi tekrar ettiği ve Arap Dilinin en mükemmel lügati olan Kamusu Sin harfine kadar kelimesi kelimesine ezberlediği, çok iyi bilinen ilmî cihetlerindendir. Bu kesbî gayrete bir de Allahın ihsânı demek olan muhâkeme, zekâ ve vehbî diğer vasıflar eklenince, muâsırları tarafından Bediüzzaman yani zamanın eşsiz bir allâmesi ünvanıyla vasıflandırılmaması için hiç bir sebep kalmamıştır. Bediüzzamanın diğer İslâm âlimlerinden en ayırıcı özelliği, asırlarca İslâm âlimleri arasında ihtilâf vesilesi olmuş ve bir türlü halledilememiş bir kısım itikadî meseleleri, asrımızın insanının anlayışına uygun olarak farklı bir metodla izah edebilmesidir. Buna ilim ve sanat asrı olan asrımızdaki bir kısım felsefî meseleleri de eklerseniz, Bediüzzaman gibi bir allâmeye ve Risale-i Nur gibi bir Kuran tefsirine olan ihtiyacı daha iyi takdir edersiniz.
Panelde, (sağdan sola) Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Prof. Dr. Servet Armağan, Abdülkadir Badıllı, Mehmet Paksu (Yönetici), Abdurrahman Aras, Vahdettin Küfrevî ve Alaaddin Mücahidî birer konuşma yaptılar.
ZOR MESELELERİ HERKESİN ANLAYACAĞI ŞEKİLDE İZAH ETTİ
Bediüzzamanın pek çok âlimin izah etmekte aciz kaldığın konuları ortaokul talebelerinin dahi anlayacağı şekilde izah ettiğine dikkat çeken Akgündüz şöyle devam etti: Bediüzzaman, ölümden sonra tekrar dirilmek demek olan haşir meselesini, İbni Sina gibi bir dahinin Haşir aklî metodlarla anlaşılabilecek bir mesele değildir; nasıl nakledildiyse öyle iman ederiz demesine rağmen, 10. Söz adını verdiği eserde öylesine izah ve isbat etmiştir ki, neticede Bu eserimi idrâk ve izanla iki defa mütâlaa et; eğer haşir meselesini iki kere iki dört eder derecesinde anlamazsan, gel iki parmağını gözüme sok hükmünü, okuyanın vicdanı tefessüh etmemek şartıyla, bir tahdis-i nimet olarak ilan etmektedir. Eski kelâmcıların ancak büyük âlimleri muhatap alarak müstakil kitaplarda halletmeye çalıştığı; mesela Sadeddin Teftezânînin Telvîhât başlığı altında 40 küsur sayfada izah edebildiği Kader ve Cüzî irade meselesini, 5-10 sayfa içinde ve hem de herkesin anlayabildiği şekilde izah edebilmesi, zikredilmesi gereken mühim yönlerindendir. Bitliste Şeyh Emin Efendi ve sair ülemâ ile münazara ve imtihanlardan sonra kendisine Bediüzzman yani Zamanının eşsiz âlimi ünvanı verildiğine dikkat çekene Akgündüz, İstanbul âlimleri de önce Kürd Hoca dedikleri bu zara, ilmini ve irfanını gördükten sonra Bediüzzaman yahut Bedî-i âlem-i İslâm demeye başlamışlardır şeklinde konuştu. Toplantının düzenlendiği salonda, Bediüzzamanın ezberlediği eserlerin bir kısmı da sergilendi. Toplantıya İstanbul dışından katılanlar da oldu.
Erdoğan: Bu toprakların yetiştirdiği en büyük âlim
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bediüzzaman Said Nursînin İlmî Şahsiyeti ve İcâzetnâmeleri ile ilgili belgelerin açıklandığı toplantıya bir mesaj gönderdi. Erdoğanın mesajı şöyle: Osmanlı Araştırmaları Vakfı tarafından tertiplenen Bediüzzamanın İlmi Şahsiyeti ve İcazetnameleri paneline nazik davetiniz için teşekkür ederim. Yaşadığı dönemle kalmayıp, eserleriyle, fikirleriyle,
bugünümüzü ve geleceğimizi de aydınlatan; bu toprakların yetiştirdiği en büyük âlimlerinden Bediüzzaman Said Nursîyi rahmetle anıyorum. Düzenlenen panelin Bediüzzamanı daha iyi anlamamıza ve tanımamıza vesile olması temennisiyle, değerli panelistlerimize, toplantıyı izleyen basın mensuplarına ve bütün katılımcılara başarılar diliyor, selamlarımı ve sevgilerimi sunuyorum.
FARUK ÇAKIR
İSTANBUL