الحَالُ
Hal, كَيْفَ sorusunun cevabı olarak cümlede yer alıp, hal sahibi‘nin durumunu bildiren mensup halde olan isimlerdir.
كَيْفَ جَاءَ بِلالٌ؟ : Bilal nasıl geldi?
جَاءَ بِلالٌ رَاكِباً : Bilal binici olarak geldi. (Bu cümlede بِلالٌ hal sahibi, رَاكِباً de halidir.)
جَاءَتْنِي الطِفْلَةُ بَاكِيَةً، ورَجَعَتْ ضَاحِكَةً : Kız çocuğu bana ağlayarak geldi, gülerek döndü.
أُحِبُّ اللَحْمَ مَشْوِيّاً، والسَمَكَ مَقْلِيّاً، والبَيْضَ مَسْلُوقاً : Eti ızgara, balığı kızartma, yumurtayı haşlama seviyorum.
Hal sahibi kelime cümle içinde aşağıdaki konumlarda bulunabilir;
– Fail,
كَلَّمَنِي الرَجُلُ بَاسِماً : Adam benimle gülümseyerek konuştu.
– Naib fail,
يُسْمَعُ الأَذَانُ وَاضِحاً : Ezan net duyulur.
– Mef’ulun bih,
اِشْتَرَيْتُ الدَجَّاجَةَ مَذْبُوحَةً : Tavuğu kesilmiş aldım.
– Mübteda,
الطِفْلُ فِي العُرْفَةِ نَاىِٔماً : Odadaki çocuk uyuyor.
– Haber,
ھذا الھِلَالُ طَالِعاً : Bu hilal doğuyor (yükseliyor).
Hal sahibi yukarıdaki örneklerde olduğu gibi genellikle belirlidir. Şu durumlarda ise belirsiz olur;
– Bir sıfatla sıfatlanırsa,
جَاىَٔنِي طَالِبٌ مُجْتَھِدٌ مُسْتَأْذِناً : Çalışkan bir talebe izin istemek için bana geldi.
– Belirsiz bir isim tamlaması olursa,
سَأَلَنِي ابْنُ مُدَرِّسٍ غَاضِباً : Öğretmenin oğlu kızgın bir şekilde bana sordu.
Eğer bu şartlardan birine uymazsa, o zaman;
– Hal, sahibi hal’dan önce gelir,
جَاءَنِي سَاىِٔلاً طَالِبٌ : Bir öğrenci bana soru sormaya geldi.
– Hal bir cümle olarak gelir,
جَاءَنِي وَلَدٌ وھو يَبْكِي : Bir çocuk bana ağlayarak geldi.
Bazen de hal sahibi bu şartlara uymadan belirsiz olur;
صَلَّى رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عليهِ وسَلَّمَ قَاعِداً، وصَلَّى وَرَاءَهُ رِجَالٌ قِيَاماً : Rasulullah (SAV) oturarak namaz kıldı ve bazı adamlar arkasında ayakta namaz kıldı.
Hal Çeşitleri
– Kelime;
دَخَلَ المُدَرِّسُ الفَصْلَ حَامِلاً كُتُباً كَثِيرَةً : Öğretmen bir çok kitap taşırken sınıfa girdi.
– Fiil cümlesi;
جَلَسْتُ أَسْتَمِعُ إِلى تِلَاوَةَ القُرْآنِ الكَرِيمِ مِنْ الإِذَاعَةِ : Radyodan Kuran-ı Kerim tilâveti dinlemek için oturdum. (Muzari Fiil)
اِلْتَحَقْتُ بِالجَامِعَةِ وقد تَخَرَّجَ أَخِي : Üniversiteye kardeşim mezun olduktan sonra katıldım. (Mazi Fiil; Hal mazi fiil cümlesi ise قد kullanılmak zorundadır.)
– İsim cümlesi;
حَفِظْتُ القُرْآنَ وأَنا صَغِيرٌ : Küçükken Kuran’ı ezberledim.
جَاءَ الجَرِيحُ دَمُهُ يَتَدَفَّقُ : Yaralı kanı fışkırıyorken geldi.
Hal cümlesi ana cümleye bir zamir ya da ‘ve’ bağlacı ya da her ikisiyle birden bağlanır;
جَاءَتْ الأَخَوَاتُ يَضْحَكْنَ : Kız kardeşler gülerek geldiler. (Burada نَ zamiri hal cümlesini ana cümleye bağlar.)
دَخَلْتُ مَكَّةَ والشَمْسُ تَغْرُبُ : Mekke’ye güneş batarken girdim. (Burada و bağlacı hal cümlesini ana cümleye bağlar.)
رَجَعَ الطُلَّابُ وھم مُتْعَبُونَ : Öğrenciler yorgun döndüler. (Burada و bağlacı ve ھم zamiri hal cümlesini ana cümleye bağlar.)
Hal ve hal sahibi sayı ve cinsiyet bakımından birbirine uyarlar;
جَاءَ الطَالِبُ ضَاحِكاً
جَاءَ الطَالِبانِ ضَاحِكَيْنِ
جَاءَ الطُلابُ ضَاحِكِينَ
جَاءَتْ الطَالِبَةُ ضَاحِكَةً