هُمْ قَـلِقُوا3 (Hum kalikû) Onlar endişelendiler (erkek) | هُمَا قَـلِقَا2 (Humâ kalikâ) O ikisi endişelendi (erkek) | هُوَ قَـلِقَ1 (Huve kalika) O endişelendi (erkek) |
هُنَّ قَـلِقْـنَ6 (Hunne kalikne) Onlar endişelendiler (bayan) | هُمَا قَـلِقَـتَا5 (Humâ kalikatâ) O ikisi endişelendi (bayan) | هِيَ قَـلِقَتْ4 (Hiye kalikat) O endişelendi (bayan) |
أَنْتُمْ قَـلِقْـتُمْ9 (Entum kaliktum) Siz endişelendiniz (erkek) | أَنْتُمَا قَـلِقْـتُمَا8 (Entumâ kaliktumâ) İkiniz endişelendiniz (erkek) | أَنْتَ قَـلِقْـتَ7 (Ente kalikte) Sen endişelendin (erkek) |
أَنْتُنَّ قَـلِقْـتُـنَّ12 (Entunne kaliktunne) Siz endişelendiniz (bayan) | أَنْتُمَا قَـلِقْـتُمَا11 (Entumâ kaliktumâ) İkiniz endişelendiniz(bayan) | أَنْتِ قَـلِقْـتِ10 (Enti kalikti) Sen endişelendin (bayan) |
نَحْنُ قَـلِقْـنَا15 (Nahnu kaliknâ) Biz endişelendik | نَحْنُ قَـلِقْـنَا14 (Nahnu kaliknâ) Biz ikimiz endişelendik | أَنَا قَـلِقْـتُ13 (Ene kaliktu) Ben endişelendim |