Ay: Ocak 2014

  • Müslümanlar İslâm’ı akademik olarak değerlendirebilir mi?

     

     

    Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi Oryantalizmin akademik dünyada “İslâmiyet” üzerine tesis etmiş olduğu entelektüel hegemonyanın sona erişinin önemli kilometre taşlarından birisini oluşturmaktadır

    Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yayına hazırlanan ve 16,857 maddeden oluşan 44 ciltlik İslâm Ansiklopedisi modern beşerî bilim tarihimizin en önemli başarılarından birisidir.
    Kapsadığı tarihî, coğrafî ve entelektüel alan, indiği detaylar, sunduğu görsel malzeme ve bunların ötesinde temel yaklaşımı bu eseri alanının en önemli müracaat kaynağı haline getirmektedir.
    1939’da dönemin maarif vekili Hasan Âli Yücel’in görevlendirmesi sonrasında yayınına başlanılan İslâm Ansiklopedisi derlemesi, metne eklenen Osmanlı ve Türk tarihine ilişkin maddeler dışında Leiden’de 1913-1936 arasında (eki 1938’de) neşrolunmuş Encyclopedia of Islam‘ın tercümesine dayanmaktaydı (Bu eserde atlanmış “Fahreddin Razi” benzeri az sayıda madde de Türkçe derlemede yer alacaktı).
    Önemli bir bölümü Oryantalist akademisyenler tarafınan kaleme alınmış bir metnin “telif, tâdil, ikmâl ve tercüme sureti ile” on dört cilt halinde yayına hazırlanması kırk sekiz sene sürmüştü.
    Buna karşılık akademik kalitesi kıyaslanmayacak derecede yüksek ve çok daha kapsayıcı kırk dört ciltlik bir eser, tamamen telif suretiyle, yirmi beş yılda tamamlanarak kullanıma sunulmuştur. Bu kalıcı eserin yayına hazırlanmasında katkısı bulunanlar her türlü övgüyü hak etmektedirler. 

    Oryantalist gözüyle İslâm 
    Bu temel eserin önemi sadece onun içeriğinden kaynaklanmamaktadır. Bu ansiklopedi bir kaynak eser olmanın yanı sıra Oryantalizmin akademik dünyada “İslâmiyet” üzerine tesis etmiş olduğu ve “Müslümanların İslâm’ı akademik düzeyde objektif olarak değerlendiremeyecekleri” düşünsel arka planına dayalı entelektüel egemenliğinin sona erişinin önemli kilometre taşlarından birisini de oluşturmaktadır.
    1940’ta İslâm Ansiklopedisi derlemesinin yayınına başlandığında, Türk akademik çevrelerinde “Orientalistler arasında misyonerlik unsurunun hemen hemen kaybolduğu” düşünülüyordu.
    Bu çevreler “son asırlarda teessüs eden müstemlekecilik hareketinin orientalizmin terakkisinde dahli olduğunu” kabul ediyor; ama bunda ciddî bir sakınca görmüyorlardı.
    Dolayısıyla Oryantalizm’in, siyasî hedefi olmayan, objektif bir bilimsel disiplin olduğu düşünülüyor ve “liyakat ve kudretleri söz götürmez müsteşrik ulema“nın çalışmalarını önyargılardan uzak biçimde ortaya koydukları varsayılıyordu.
    Edward Said’in Orientalism‘inin yayınından otuz sekiz sene önceki ortamda bu yaklaşımın pek de yadırgatıcı olmadığını belirtmek gerekir. Buna karşılık ilk Encyclopedia of Islam‘ın İslâmiyet’e yaklaşımı fazlasıyla sorunlu akademisyenler tarafından hazırlandığı ve sadece “bilimsel” amaçlarla kaleme alınmış bir eser olmadığı ortadadır.
    Pek çoğu Renan’ın “İslâm’ın en iyi biçimde anlaşılabilmesi için ‘çadır ve kabile’ye indirgenmesinin” gerekli olduğu düstûrunu benimseyen söz konusu Oryantalistler, pozitivist objektiflik perdesi arkasında önyargılı bir yaklaşımı yansıtıyorlardı.
    Örneğin ansiklopedinin editörlerinden ve çok sayıda önemli maddenin yazarı Arent Jan Wensinck, tez hocası Christiaan Snouck Hurgronje ile Reinhart Dozy’nin de fazlasıyla etkilendiği Aloys Sprenger’in temel tezlerini özetlediği “Hz. İbrahim” ve “Kâbe” maddelerinde böylesi önyargıları yansıtan bir analizi ortaya koymuştu (Wensinck’in tezleri Taha Hüseyin’in yayınlarında evvelce dile getirdiği yaklaşımı da yansıtıyordu).
    Wensinck’i şiddetle eleştiren Hüseyin el-Harravi’nin de işaret ettiği gibi, konu hakkında yargısını önceden veren Oryantalist, daha sonra tezine uygun âyetlerden dilediğince alıntılar yaparak, uygun olmayanları ise tamamen gözardı ederek sonuçlarına ulaşıyor, bunu ise Müslümanların gerçekleştiremeyecekleri bir objektiflik olarak sunuyordu.
    Bunun da ötesinde Endonezya’da sömürge idareciliği yapan Hurgronje’nin “daha çok Müslüman ülke Avrupa egemenliği altına girdikçe, biz Avrupalıların Müslümanların entelektüel hayatı, dinî hukuku ve İslâm’ın kavramsal arka planını daha iyi öğrenmemiz gerekecektir” tespitinin de ortaya koyduğu gibi, İslâmî araştırmalar sadece akademik amaçlarla gerçekleştirilmiyordu.
    Bu yaklaşım gözönüne alındığında Reşid Rıza’nın Encyclopedia of Islam üzerine el-Menar‘da yayınlanarak, Oryantalistler tarafından objektifliğe tahammül edemeyen Müslüman fanatizmi olarak değerlendirilen eleştiri yazısının, bu yargı kabul olunarak bir kenara atılamayacağı ortadadır.
    Buna karşılık 1940’larda önyargılı Oryantalizm ürünü bir metnin her türlü övgüye mazhar kılınması ve yapılabilecek en iyi şeyin onun ek maddeler ilâvesiyle tercümesi olduğunun düşünülmesi o dönemdeki akademik seviyemiz hakkında ilginç ipuçları sunmaktadır. Bu Encyclopedia of Islam‘ın son derece yararlı bilgileri de içerdiği gerçeğini değiştirmez.
    Ama burada önemli olan daha iyi, kapsayıcı ve önyargılardan uzak bir eser hazırlanmasının kapasitemizi aşacağının varsayılmış olmasıdır. 

    Ulaşılan seviye 
    Encyclopedia of Islam
    ‘ın yeni baskılarında İslâm araştırmalarının Müslümanlarca objektif şekilde yapılamayacağı yaklaşımını tedricen terkettiği doğrudur. “Arap zihniyeti,” “Müslüman zihniyeti,” “Doğulu despotizmi” benzeri genellemeleri dilediğince kullanan H.A.R. Gibb ve İslâm’ın “rasyonel olmayan bir kitle hareketi olduğu, İslâm ve Müslümanların gelişmedikleri“ni savunacak olan Bernard Lewis’in önemli katkılarda bulunduğu ikinci edisyonda bile daha az hissedilen Oryantalist önyargılar, günümüzde hazırlanmakta olan üçüncü baskıda tamamen ortadan kalkmıştır.
    Ancak maddelerinin %93’ü yerli ilim insanları tarafından kaleme alınarak Osmanlı ve Türk tarih ve kültürünü de tüm detaylarıyla kapsayan Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi türündeki tüm eserlerdekinden üstün bir kaliteyi yansıtmaktadır. Bu da “Müslümanların İslâm’ı akademik olarak değerlendiremeyecekleri” yolundaki Oryantalist varsayımını çürütmektedir.
    Bu eserin elektronik ortamda ücretsiz olarak araştırmacıların hizmetine sunulmasının onun gerçekleştireceği katkıların katlanmasına yol açacağı şüphesizdir. Bu aşamada dile getirilebilecek temenni, bu kapsamlı çalışmanın kısa sürede İngilizceye çevirilerek ondan uluslararası alanda yaygın istifadenin mümkün kılınmasıdır.
    Yaklaşık yetmiş beş sene evvel Batı’nın İslâm üzerine ürettiği bir temel eserin tercüme edilmesinin yapılabilecek en önemli hizmet olduğunu düşünen bir toplumun kendi ürettiği yetkin bir başyapıtı yabancı dillere çevirerek dünyanın hizmetine sunabilmesi akademik alanda katettiğimiz yolu ortaya koyacaktır. Ama eserin en önemli katkısı şüphesiz “Müslümanlar namaz kılabilir ama İslâm’ı akademik düzeyde objektif biçimde ele alamaz” tezini çürütmesidir.

  • DİYANET İSLAM ANSİKLOPEDİSİ 44 CİLT PDF OLARAK İNDİR

    DİYANET İSLAM ANSİKLOPEDİSİ 44 CİLT PDF OLARAK İNDİR

    Bu Makale Telif Hakları Sebebiyle Kaldırılmıştır.

  • DİYANET’İN 6 YILLIK ÇALIŞMASI “HADİSLERLE İSLAM” TAMAMLANDI

    eseri tamamlandı. 6 sene süren yoğun çalışmaların ardından bitirilen eserde “Allah, alem, insan ve din”, “bilgi”, “iman”, “ibadet”, “sosyal hayat”, “tarih ve medeniyet”, “ebedi hayat, ahiret” bölümleri yer aldı. Eserde savaş hukukundan, evliliğe, iftiradan dalkavukluğa, zinadan din hürriyetine kadar birçok konu ele alındı.

    Eserin hazırlanması için oluşturulan bilim kurulunda Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Özafşar, Prof. Dr. İsmail Hakkı Ünal, Prof. Dr. Yavuz Ünal ile Prof. Dr. Bünyamin Erul görev aldı.

    Diyanet İşleri Başkanı Görmez tarafından kaleme alınan eserin ön sözünde hadis ve sünnetin Kur’an-ı Kerim’in beyanı olmasından dolayı Müslümanların inanç, ibadet, ahlak esaslarını, dünya görüşlerini, hayat tarzlarını ve diğer yargılarını tesis eden temel kaynaklar olduğu belirtildi.

    Hazreti Peygamber’in bütün yönleriyle yeni nesillere anlatılmasının yanı sıra onun sünnetini çağlara taşıyan en önemli vasıta olarak hadisin en erken dönemlerden itibaren İslam ümmetinin ilgi odağı olduğunu bildiren Görmez, şunları kaydetti:

    “Bu eser, sevgili Peygamberimiz tarafından sergilenen örnek tutum ve davranışları, onun söz ve hadislerindeki mesajları, kısacası onun çağlar üstü örnekliğini sade ve anlaşılır bir dille günümüz insanına ulaştırmayı amaçlayan, özelde Anadolu insanının, genelde İslam toplumunun modern zamanlardaki problem ve ihtiyaçlarını dikkate alan, hedef kitle olarak ortalama okuyucuya hitap ettiği için teknik olarak hadis ilminin sorunlarını okuyucuya açmayan, ülkemizdeki hadis uzmanlarının birikimlerinden yararlanan, 85 yazarın katkı sunduğu katılımcı bir çabanın ürünüdür.”

    Konulu Hadis Projesi kapsamında hayata geçen eserin mukaddime, giriş ve sekiz ana bölümden oluştuğunu belirten Görmez, bölümlerin “Allah, alem, insan ve din”, “bilgi”, “iman”, “ibadet”, “sosyal hayat”, “tarih ve medeniyet”, “ebedi hayat, ahiret” olduğunu kaydetti.

    -25 bin 147 ayet ve rivayet

    Kitaptaki konuların yazımında belli ilkelerin gözetildiğini vurgulayan Görmez, “Eserin tamamında kullanılan ve atıfta bulunulan ayet ve rivayetlerin toplamı, mükerrerleriyle 25 bin 147’dir. Tekrarsız atıfta bulunulan rivayetlerin sayısı ise 9 bin 782’dir. Bu istatistiki bilgiler eseri okuyanların dikkate değer düzeyde hadis bilgisi ve kültürüyle buluşacağı anlamına gelmektedir” ifadelerini kullandı.

    -Savaş hukuku

    Birçok konunun ele alındığı eserde savaş hukukuna da değinildi. Eserde, Hazreti Peygamber’in mecbur kaldığı savaşlardaki amacının düşmanı yok etmek olmadığı, harbi kazanmaya ve her iki tarafın zayiatını olabildiğince azaltmaya gayret ettiği belirtildi. Hazreti Peygamber’in kendisini son derece öfkelendiren durumlarda dahi savaş hukukuna riayet ettiği vurgulanan külliyatta, savaş esnasında insanlık dışı ve intikam almaya yönelik davranışların Hazreti Peygamber’in hiçbir zaman göz yummadığı hususlar olduğu bildirildi.

    Esirlere karşı da insani bir tutum benimseyen rahmet peygamberinin hiçbir zaman esir almayı amaç edinmediği belirtilirken, Hazreti Peygamberin savaş sırasında ve bitiminde esirlere belli bir hukuk içinde ahlaklı ve adaletli davranılmasını istediği bilgisine yer verildi.

    Hazreti Peygamber’in savaşta alınan esirlere karşı güzel muamelesi, asla işkence yapmamasıyla sadece kendi zamanına değil modern çağa da örnek olduğuna dikkat çekilen eserde, rahmet elçisinin esir de olsa insanların aile bütünlüğünün korunmasına önem verdiği kaydedildi.

    Ahde vefa konusuna ilişkin, her koşulda, lehine de aleyhine de olsa verilen sözlerin tutulmasının müminin ayırıcı özelliklerinden olduğu belirtildi. Arkasında durulmayan ve gereği yerine getirilmeyen sözün Hazreti Peygamber tarafından kişinin üzerindeki münafıklık alameti olarak zikredildiği bildirilen eserde, çıkar için yapılan yüzsüzlüğe, dalkavukluğu da yer verildi.

    Dalkavuğun İslam ahlak literatüründe makam sahibi kimselere övgü yağdırmayı alışkanlık hale getirenler için kullanıldığı belirtilen eserde, “Dalkavukluk bir kişilik zafiyeti olup Müslüman’a yakışmayan bir davranıştır” ifadeleri yer aldı. Övülen kişilerin kibir, böbürlenme, kendini beğenme gibi tavır ve davranışlardan sakınmasının önemine değinilen eserde, yapılan övgülerin hoş karşılanmamasının gerektiği kaydedildi. Hazreti Peygamber’in iltifat ile dalkavukluk arasındaki ince çizgiye dikkat çekti belirtilen külliyatta, Allah Resulu’nu örnek alınacak davranışlar övülürken ve kişilere iltifat edilirken dalkavukluğa kaçılmasını, kişinin önünü kesen öldürücü bir darbe olarak takdim ettiği bilgisi bulundu.

    -Dille işlenen cinayet: iftira

    İftiranın dil ile işlenen cinayet olarak nitelendirildiği eserde, iftiranın toplum hayatını dinamitleyen, dostlukları bitiren, yuva kurmaya engel olan, kurulmuş yuvaları yıkan, aile facialarına yol açan insanların işlerini, itibarlarını, istikballerini, hatta bazen hayatlarını kaybetmelerine sebep olabilen kötü bir davranış olduğu belirtildi.

    Hazreti Peygamber’in sosyal bir hastalık olan iftiraya karşı Müslümanları uyardığı bildirilen eserde, “İslam, iftirayı yasaklamakla kalmamış onu engellemek için bazı önlemler de almıştır. Buna göre insanların ayıp ve kusurlarını araştırmak, evlerini gözetlemek, evlere izin almadan girmek yasaklanmıştır. Bu ve benzeri uyarılar bireyin kişiliğini, saygınlığını korumaya ve muhtemel iftira ve dedikoduları önlemeye yönelik alınmış tedbirlerdir” ifadelerine yer verildi.

    -Kadın ve eğitim

    Kadın ve eğitim konusunun da ele alındığı eserde, kültürlü ve eğitimli bir toplumun meydana gelmesinde kadının eğitiminin önemli olduğu belirtildi.

    Din hürriyetinin de ele alındığı eserde, imanın bir gönül işi olduğu, bir dini benimsemenin de ondan ayrılmanın da insanların hür iradesine bırakıldığı, çünkü bunun bir imtihan olduğu vurgulandı. Dinin özünde imanın, imanın temelinde ise kalple tasdiğin bulunduğu vurgulanan eserde, insanın bir şeyi isteyerek tercih etmesinin onu ancak kalben benimsemesiyle mümkün olduğu belirtildi. İslam alimlerinin zorlama ve baskı sonucunda yapılan inanç ikrarlarının geçersiz olduğunu belirttiği kaydedilen eserde, din değiştirmenin temelde inanç hurriyetiyle ilgili bir konu olduğu belirtildi. “Bir dini benimseyip kabul etme özgürlüğü olan kimsenin o dinden ayrılma özgürlüğü de vardır. Ancak tarihi bir olgu olarak hiçbir din, kendisi açısından din değiştirmeye olumlu bakmamıştır” ifadeleri kullanılan eserde, şöyle devam edildi:

    “Tarih boyunca milletler, kitleler halinde özgür iradeleriyle Müslüman olmuştur. İslam hakikatiyle tanışan ve tevhidle aydınlanan insanlar kolay kolay İslam’ı terk etmemişlerdir. Nitekim kitleler halinde İslam’dan çıkışlar olmadığı gibi bireysel olarak basireti bağlanıp İslam’ın aydınlığından sonra inkar, şirk yahut sapkınlığın karanlığına kapılanlar hep münferit vakalar olarak kalmıştır. İslam dini kendisini tercih etmeyenlerin yanlış bir seçim yaptıklarını ifade etmekle beraber başka tercihlere müdahale etmemeyi ve kişileri kendi sorumluluklarıyla baş başa bırakmayı ilke olarak benimsemiştir.”

    -“İntihar Allah’ın verdiği emanete ihanettir”

    İslam’ın insana verdiği değer ve inananlarına aşıladığı dünya görüşü sayesinde Müslüman ülkelerdeki intihar oranlarının batılı ülkelere oranla düşük olduğu belirtilen eserde, intiharın çağın gerçeği olarak karşılaşıldığı bildirildi. Canın emanet olduğu bildirilen eserde, “Her Müslüman bu dünyada imtihan için bulunduğunun farkında olarak başına gelen sıkıntılar karşısında sabretmesini bilmeli ve bunun kendisi için Allah katında büyük bir mükafat vesilesi olduğunun bilinciyle sorunlarını halletmeye çalışmalıdır. Zira hayattan vazgeçmeden sabrederek ve Allah’a sığınarak sıkıntılarla mücadele etmek, Müslüman olmanın gereğidir. İntihar ise mücadeleden kaçıştır. Allah’ın verdiği emanete ihanettir” değerlendirmesinde bulunuldu.

    -“Dini değerler açısında da büyük günahlardan sayılmıştır”

    Zina konusunda bedenin yüce Allah tarafından insana verilen bir emanet olduğu belirtilen eserde, “Kişi, Allah’ın kendisine emanet ettiği bedeni, O’nun belirlediği esaslara göre kullanmadığı takdirde hem dünyada hem de ahirette sorumlu olacak, zevk peşinde koşarken huzursuzluk ve maddi manevi buhranların girdabında kaybolup gidecektir” ifadelerine yer verildi.

    İnsanlığın geleceğinin kadın ve erkek ilişkilerinin sağlam bir aile temeline oturturulmasına bağlı olduğu belirtilen eserde, “Eğer insanlar ev ve aile kurmayı göz ardı edip yalnızca zevk ve şehvetlerinin doyumu için serbestçe bir araya gelecek olurlarsa toplumda önü alınamayan problemler ortaya çıkar ve huzursuzluk baş gösterir. İşte bu sebepledir ki zina bütün ilahi dinler tarafından ve her çağda kötü olarak kabul edilmiş ve dini değerler açısında da büyük günahlardan sayılmıştır.”

  • Yök’ten Formasyon Müjdesi

     

    YÖK’ten yapılan açıklamada dün toplanan YÖK Genel Kurulu’na Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın başkanlık ettiği ifade edildi. Toplantıda “öğretmen yetiştirme sistemi” ve “pedagojik formasyon eğitimi sertifika programıyla” ilgili konuların ele alındığı belirtilen açıklamada, şöyle denildi:

    10 BİN EK: Toplantıda, Kasım 2013’te ÖSYM tarafından ilan edilen pedagojik formasyon eğitimi sertifika programları kılavuzlarında 2013-2014 öğretim yılında açılması planlanan programlara yapılan aday başvurularıyla ilgili sonuçlar incelenmiş; sertifika programlarıyla ilgili olarak Kurulumuza iletilen sorunlar ve talepler üzerinde değerlendirmeler yapılarak bazı kararlar alınmıştır. Kasım 2013’te 20 bin kontenjan ile açılması öngörülen pedagojik formasyon eğitimi sertifika programlarına başvuran 60 bin dolayında adayın kontenjan artırımına yönelik talepleri incelenerek, programları yürütecek fakültelerin ve eğitim bilimleri bölümlerinin öğretim elemanı ve sınıf kapasiteleri göz önüne alınarak, önceden ilan edilen 20 bin kontenjana ek olarak, 10 bin dolayında kontenjan artımıyla toplam kontenjanın 30 bin olmasına karar verilmişti.

    YENİ MODEL: Kontenjan artışına bağlı olarak, ÖSYM tarafından ilan edilen başvuru kılavuzlarının güncellenmesine; ilan edilen alanlar içinde yer almayan ve program açılması talep edilen bazı alanların da yeni hazırlanan kılavuzlara eklenmesine; önceden başvuru yapan adayların, ÖSYM tarafından en kısa zamanda yeniden açılacak aday başvuru sisteminde tercihlerini güncellemesine, önceden başvuramayan adayların da tercihte bulunabilmesine, açılacak bu programlar için akademik takvimin, 2013-2014 öğretim yılı bahar dönemi ve 2014-2015 öğretim yılı güz dönemi olmak üzere iki dönem olarak planlanmasına; bahar döneminde pedagojik formasyon eğitimi alacak 30 bin kişiye ilaveten, güz döneminde eğitime başlamak üzere 30 bin kişilik kontenjan ayrılmasına, Bunlara ilaveten, talep edenlerin öğrencilikleri süresince formasyon eğitimi alabilmelerine imkan sağlayacak bir model üzerinde çalışılmasına karar verilmiştir.

  • Pratik Arapça Halil İbrahim Kaçar 73. Ders

     

    Pratik Arapça Halil İbrahim Kaçar 73. Ders

     

     

    Pratik arapça, arabic,fasih,arapça,dersleri,notları,aöf,ilahiyat,video,dersler,ücrtesiz

  • Pratik Arapça Halil İbrahim Kaçar 72. Ders

    Pratik Arapça Halil İbrahim Kaçar 72. Ders

     

    Pratik arapça, arabic,fasih,arapça,dersleri,notları,aöf,ilahiyat,video,dersler,ücrtesiz

  • Pratik Arapça Halil İbrahim Kaçar 71. Ders

    Pratik Arapça Halil İbrahim Kaçar 71. Ders

     

    Pratik arapça, arabic,fasih,arapça,dersleri,notları,aöf,ilahiyat,video,dersler,ücrtesiz

  • Pratik Arapça Halil İbrahim Kaçar 70. Ders

    Pratik Arapça Halil İbrahim Kaçar 70. Ders

     

    Pratik arapça, arabic,fasih,arapça,dersleri,notları,aöf,ilahiyat,video,dersler,ücrtesiz

  • Pratik Arapça Halil İbrahim Kaçar 69. Ders

    Pratik Arapça Halil İbrahim Kaçar 69. Ders

     

    Pratik arapça, arabic,fasih,arapça,dersleri,notları,aöf,ilahiyat,video,dersler,ücrtesiz

  • Pratik Arapça Halil İbrahim Kaçar 68. Ders

     

    Pratik Arapça Halil İbrahim Kaçar 68. Ders

     

    Pratik arapça, arabic,fasih,arapça,dersleri,notları,aöf,ilahiyat,video,dersler,ücrtesiz