Yıl: 2012

  • Arınçtan Diyanete övgü

    Kutsal topraklarda bulunan Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç ve Bekir Bozdağ ile İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Başkanı Ekmeleddin İhsanoğlu, Mekke’deki Hac Organizasyon Merkezi’ni ziyaret ederek Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ile hac farizalarını yerine getiren milletvekili ve bürokratlarla bayramlaştı.

    Diyanet Hac Organizasyon Merkezi’nin toplantı salonunda gerçekleşen bayramlaşma programında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, bu yıl Türkiye’den 74 bin, Avrupa’dan 10 bin olmak üzere görevli personelle yaklaşık 100 bin Türk vatandaşının hac ibadetini gerçekleştirdiğini bildirdi.

    -Bozdağ’dan ”genç yaşta hacca gelin” çağrısı-

    Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ise Türk milletinin ve hacıların bayramını kutlayarak, hac görevinin genç yaşlarda yapılmasının önemine vurgu yaptı.

    Haccın zorlu ve meşakkatli bir ibadet olduğunu dile getiren Bozdağ, ”Biraz yaşlanayım da oğlanı kızı evlendirelim, borçları ödeyelim, herkesle helalleşip, unu eleyip de eleği duvara asalım” anlayışının bırakılıp, erken yaşlarda ve sıhhatli iken hac ibadetinin yerine getirilmesi gerektiğini söyledi.

    -İyi ki bu işi Diyanet İşleri Başkanlığı yapıyor-

    Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da bayramlaşma programına katılan herkesin bayramını kutlayarak, hac görevini yerine getirmenin sevincini yaşadığını ifade etti.

    İlk kez hacca 1988’de eşi Münevver Arınç ile geldiğini belirten Arınç, ”Aradan 24 yıl geçtikten sonra Allah tekrar ikinciyi nasip etti” dedi. Hacca geldiği ilk günden bugüne kadarki sürede şartların çok değiştiğine işaret eden Arınç, şunları kaydetti.

    ”İyi ki bu işi Diyanet İşleri Başkanlığı yapıyor. Yoksa çok büyük karmaşa olurdu. Hac hizmetlerinde büyük eksiklikler olurdu. Sadece para kazanmak duygusuyla bu işin yapıldığı yerlerde şüphesiz kalite olduğu kadar hac hizmetlerinde eksikler olabilirdi” diye konuştu.

    Başbakan Yardımcısı Arınç gazetecilerle bayramlaştı

    Kutsal topraklarda hac farizasını yerine getiren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Mekke’deki Basın Merkezi’ni ziyaret ederek gazetecilerle bayramlaştı.

  • Sığınmacıların Arapça eğitim talebi BBCye haber oldu

    Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar dünyada ilgi odağı olmayı sürdürürken BBC, yayımladığı geniş bir haberde mülteci çocukların eğitim zorluklarına dikkat çekiyor. BBC, Türk resmi makamları mülteci çocukların kamplardaki okullarda okumalarını istese de Antakya’daki öğretmelerin Suriyeli olduğu “Al Bashayer” isimli okulun büyük ilgi gördüğünü anlatıyor.
    İngiliz yayın kuruluşu BBC, Suriyeli mültecilerin Türkiye’deki yeni hayatlarını bir miktar normalleştirme çabalarının çerçevesinde çocukları için okullar kurduklarını belirterek “Ancak bu her zaman evsahibinin isteği doğrultusunda olmuyor” yorumunu yapılıyor,
    “Türkiye, sınır bölgelerindeki okulların mülteci kampları içerisinde kalmasını istiyor” ifadesini kullanan BBC, Antakya kentinde eski bir apartmanında “Al Bashayer” adı ile kurulup faaliyet gösteren bir okul üzerinde duruyor.

    -“OKULDA 21 SURİYELİ ÖĞRETMEN MAAŞ ALMADAN ÇALIŞIYOR”-

    6-15 yaşındaki çocukların okuduğu okulda Suriye’deki okullarda çalışmış olan ve maaş almadan görev yapan 21 öğretmenin çalıştığına dikkat çekiliyor.
    Haberde aileler okul servisi için ayda 20 dolar ödese de derslerin bedava olduğuna, okul malzemelerinin ise İslami bir hükümet dışı kuruluş tarafından karşılandığına işaret edildikten sonra “Okulun çiddi bir sorunu var bu da faaliyet izninin olmamasıdır” deniliyor.

    -“HÜKÜMET, HATAY BÖLGESİNE SURİYELİLERİN YERLEŞMELERİNİ İSTEMİYOR”-

    BBC, haberinde Türk hükümetinin Hatay bölgesine Suriyelilerin yerleşmelerini istemediği savını dile getirirken de “Suriye, geleneksel olarak Hatay’ı kendi topraklarının bir parçası olduğunu iddia ediyor. Bu da, Türkiye’nin, buradaki Suriyeli nüfusta kayda değer bir artışa çok hassas olduğu anlamına geliyor” yorumunu yapılıyor.

    -“ARAPÇA KONUŞAN ÖĞRETMENLERİ SAĞLAMAYA ÇALIŞIYORUZ”-

    Bu arada, kayıt yapmak üzere “Al Bashayer” okuluna sürekli çocukların geldiği de belirtildiği haberde “Yerel makamlar, Suriyeli mülteci çocuklarının sınıra yakın kurulan resmi mülteci kamplar içerisindeki okullarda öğrenim görmesini istiyor ve (Al Bashayer) okulun sınıflarını kamp içine taşımasını önerdi bile” ifadeleri kullanıldı. BBC şöyle devam ediyor:
    “Türk Dışişleri Bakanlığı, BBC’ye, kamplarda var olan okullarda çocuklara Arapça konuşan öğretmeler sağlamak için ellerinde gelenini yaptıklarını söyledi. Ancak birçok Suriyeli aile, çocuklarının kamplar içinde yaşamalarını veya öğrenim görmelerini istemiyor.”

    -“KAMPTA DERSLER ARAPÇA DEĞİL, TÜRKÇEDE”-

    Suriyeli ailelerin bu arzusu da, iki çocuğunu Al Bashayer okuluna gönderen Ali Kemal isimli bir Suriyelinin şu sözleriyle yanısıtılıyor:
    “Çok zor durumdayız. Ancak buradan 40 kilometre uzağındaki mülteci kampında, dersler Arapça değil, Türkçede. Oğullarımın çocukluklarını yaşamalarını istiyorum. Onların Suriye’de memleketimizde yaşadıkları hayat tarzının olmasını istiyorum. Sadece eğitimlerinin sürmesini istiyorum.”

    -“OKULUN PENCERESİNDE TÜRK BAYRAĞI ASILLI”-

    BBC, “Bazı mülteci aileleri, resmi makamların sessizce Suriyeli okulların faaliyet göstermesine izin verdikleri, Türkiye’nin güneyindeki başka bölgelerine taşınmaya karar verse de Al Bashayer okuluna yeni öğrencileri almayı sürdürdüğüne de” dediği haberinde şu ifadeleri de kullandı:
    “Okulun pencerelerinden birinde bir Türk bayrağı asıllı. Bu bayrak belki de kamu müfettişlerine bu okulun evsahibi ülke için zarar oluşturmadığını göstermek için asıldı.”

    haberx

  • Kredi Kartı ile Kurbanlık Alınabilir, Ancak Faiz Ödenmemeli

     

    Süleyman Elçin – Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı ve Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof.Dr…

    Süleyman Elçin – Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı ve Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ahmet Yaman, kurban bedelinin kredi kartıyla ödenmesinde bir sakınca olmadığını, ancak kredi kartı borcunu zamanında ödemek ve gecikmeden kaynaklanan faizli işleme düşmemek gerektiğini söyledi.

    Yaman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kurban kesmenin Allah’ın bahşetmiş olduğu nimetlere şükrün ifadesi ve Allah yolunda fedakarlığın göstergesi olduğunu vurguladı.

    Kurbanın akıl ve ruh sağlığı yerinde, ergenlik çağına ulaşmış, dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip her Müslümanın yerine getirmesi gereken Mali bir ibadet olduğunu ifade eden Yaman, dinen zengin sayılmanın ölçüsünün temel ihtiyaçlar için yapılacak harcamalar ve kredi karı borçları da dahil, ödenecek bütün borçları düştükten sonra 80.18 gram altın veya buna eşdeğer para veya ticaret malına sahip olmak olduğunu anlattı.

    -“Kredi kullanarak kurban kesilmez”-

    “Kredi kartı kullanarak, taksit yaptırarak kurbanlık alınır mı-” şeklinde tartışmalar bulunduğu dile getiren Yaman, kurbanlık alım satım kurallarının, genel anlamda herhangi bir eşyanın alım satım kurallarıyla aynı olduğunu kaydetti.

    Kurbanlığın peşin olarak satın alınabileceği gibi vadeli veya taksitle de alınabileceğine işaret eden Yaman, şunları kaydetti:

    “Kurbanlığın bedelinin kredi kartıyla ödenmesinde bir sakınca yoktur. Ancak kredi kartı borcunu zamanında ödemek ve gecikmeden kaynaklanan faizli işleme düşmemek gerekir. Bunun yanında kredi kartıyla taksitle kurban alırken, taksit yapma karşılığında bankaya ilave bir ücret ödenmesi söz konusu olacaksa bu ilave ödeme faiz sayılacağından bundan uzak durmaya da özen gösterilmelidir. Bu durum, bankadan kredi alarak kurban kesmede de geçerlidir. Maddi durumu iyi olmayan kişiler zaten kurban kesmekle yükümlü olmadıkları için kurban kesebilmek adına dinen haram sayılan faizli işlemler yaparak günaha girmemelidir.”

    -“Kişinin kurbanının etini yemesi şart değil”-

    Prof. Dr. Yaman, kesilen kurban etinin bir kısmının yoksullara dağıtılması, bir kısmının evde ailece tüketilmesi, bir kısmının da akraba, dost, komşulara ikram edilmesinin uygun olduğuna dikkat çekerek, “Kişinin kurbanının etini yemesi şart değil. Önemli olan kesilecek hayvanın sağlıklı ve kusursuz olması ile kesenlerin kimliği, niyetleri bakımından gerekli şartların yerine getirilmesidir. Şartları yerine getirilmiş bir kurban kesiminden sonra etleri tamamıyla dağıtmak da mümkündür. Duyarlı bir Müslüman, hem yakın çevresi ve yaşadığı toplumdaki Müslümanlara hem de dünyanın her tarafındaki yoksul Müslümanlara yardım etmeye çalışır” diye konuştu.

    -“Ateist, mecusi ve putperestin kestiği hayvanların Eti yenmez”-

    Yaman, sadece kurbanlığın değil, Eti yenen bütün hayvanların etlerinin helal olması için hayvanı kesecek kimsenin akıl ve temyiz gücüne sahip bulunmasının yanında Müslüman veya Ehl-i kitaptan olması gerektiğini vurgulayarak, “Ateist, mecusi ve putperestin kestiği hayvanın Eti yenmez. Böylelerinin kestiği hayvan kurban da olmaz. Kurban bir ibadet olduğuna göre kurbanı kesecek kimsenin Müslüman olmasına özen gösterilmesi yerinde olacaktır” dedi.

    Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu – Antalya

  • Fransada İslam akını

    Fransız İçişleri Bakanlığı verilerine göre ülkede her yıl yaklaşık 4 bin kişi din değiştirerek İslam’ı seçiyor. Bu rakam İslam dinini Fransa’da “en çok seçilen din” yapıyor. Araştırmalar, Fransa’da her yıl din değiştirerek Katolikliği seçenlerin ortalama sayısının 2 bin 900, Museviliği seçenlerinkinin ise sadece 300 olduğunu gösteriyor. İçişleri Bakanlığı uzmanları Fransa’da bugüne kadar din değiştirerek Müslüman olmuşların sayısının da geniş bir tahminle 70 bin olduğunu belirtiyor.
    İslam dinini seçim nedenleri de geçmişe oranla değişmekte. Uzmanlar, bundan 15-20 yıl önce “ruhani arayış” içinde olanların çoğunlukta olduğunu, bugün ise Müslümanların çoğunluk olarak yaşadığı büyük kent banliyölerindeki Hıristiyan gençlerin İslam’ı seçtiğine işaret ediyor. Fransız iç istihbarat birimleri tarafından Müslüman olmuş bin 610 kişi üzerinde yapılan bir araştırma, din değiştirenlerin başlıca motivasyonunun “sosyal çevre” olduğunu gösteriyor.
    Müslümanlarla etkileşim
    Fransa’da her yıl yaklaşık 4 bin kişi din değiştirerek İslam’ı seçiyor.
    Strasbourg Üniversitesi’nde İslam bilimci olarak görev yapan ve kendisi de 1984 yılında Müslüman olmuş olan Dr. Eric Younes Geoffroy, İslam dininin seçilmesindeki yeni akımı şöyle açıklıyor: “Bundan 15 yıl öncesine kadar din değiştirenlerin çoğu benim gibi ruhani arayış içindeydi. Yeni olan, banliyölerdeki sitelerde yaşananlar. Buralarda illa da Fransız olmayan ve Müslümanlarla yan yana yaşayan Avrupalı gençler Müslüman oluyor. Bu tür din değiştirme benimkine oranla çok daha basit gerçekleşiyor. Aralarında Selefiler ve cihadcılar da var ama bunlar marjinaller” şeklinde açıklıyor.
    Marsilya Sosyal Bilimler Yüksek Okulu tarafından gerçekleştirilen bir diğer araştırmada ise din değiştirerek Müslüman olanlar dört ayrı kategoride tanıtılıyor. Buna göre İslam dinini seçenlerin yaklaşık olarak üçte biri “ruhani arayış”, üçte biri “Müslümanlarla aynı sosyal ortamda yaşadığı”, diğer üçte biri “Müslümanla evlendiği”, küçük bir azınlık ise “Batı toplumunu reddettiği” için Müslüman oluyor. İşsizliğin yoğun olduğu banliyölerde yeni yol arayışında olan, aileleriyle kuşak çatışması yaşayan veya otoriteyle sorunlu gençlerin son yıllarda İslam’ı seçenler arasında ön plana çıktığı da söylenmekte.
    İslam’ı seçen ünlüler
    Müslümanlığı seçen Fransızlar arasında futbolcu Franck Ribery de var.
    Fransızlar arasında Müslümanlığı seçip şöhret olmuşlar da var. Bunların başında geçmişte Türkiye’de İstanbul kulüplerinde futbol oynamış Franck Ribery ve Nicolas Anelka ile NBA’de oynayan ilk Fransız basketbolcu unvanına sahip Tarık Abdul-Wahad (eski adıyla Olivier Saint-Jean) gibi isimler de var. Bu üç sporcunun ortak özelliği Müslümanların yoğun yaşadığı banliyö sitelerinde doğup büyümüş olmaları.
    Fransa’da etnik ve dini bazda sayım yasak olduğundan ülkede yaşayan Müslüman sayısı tam olarak bilinmiyor. Ancak değişik kurum ve kuruluşlar bu sayının 5-6 milyon olduğunu söylüyor.
    © Deutsche Welle Türkçe

  • Kurbanımızın Derisiyle Uğraşılırdı

    Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Güç, Türkiye’de bir dönem Kurban Bayramı geldiğinde deri tartışmalarının yaşandığını belirterek, o günler geride kaldığı için mutlu olduğunu söyledi.
    Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Güç, Türkiye’de bir dönem Kurban Bayramı geldiğinde deri tartışmalarının yaşandığını belirterek, o günler geride kaldığı için mutlu olduğunu söyledi.

    Birlik Vakfı Bursa Şubesi tarafından geleneksel olarak düzenlenen ‘Cuma Meclisi’ne konuşmacı olarak katılan İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Güç, kurban ile ilgili yapılan yanlışlar hakkında bilgi verdi.

    Kurban Bayramı’nın faziletleri ve kesilen kurbanlar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Güç, “Allah sadece takva sahiplerinin kurbanını kabul eder. Kurban ibadeti sadece kan akıtıp, et dağıtmakla tamamlanmaz. Bu konuda asıl önemli olan husus kurbanı kesen kişilerin takva sahipleri olması gerekmektedir. Kuran-ı Kerim’de Allah bizlere buyuruyor ki; ‘Onların ne kanı, ne de etleri Allah’a ulaşır. Ona ulaşan sizin takvanızdır.’ Bu ayette takva sahiplerinin kurbanının kabul olacağını çok açık bir şekilde görebilmekteyiz.” dedi.

    “KURBAN İÇİN KAN AKITMAK LAZIM”

    Kurban ibadetinin sadece kan akıtılarak gerçekleşebileceğini belirten Güç, bu ibadetin yerine başka alternatifler düşünülmesinin yanlış olduğunu, toplumda bu durum ile ilgili bazı yanlış düşüncelerin hakim olduğunu belirtti. Bu ibadeti yerine getirmenin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Güç, Hanefi mezhebinde maddi durumu iyi olup kurban kesmenin vacip hükmünde yer aldığına dikkat çekti. Hz. Peygamber (sav)’in bu konu ile ilgili ‘Kim durumu müsait olduğu halde kurban kesmezse bizim mescidimize yaklaşmasın’ Hadis-i Şerif’ini hatırlatan Güç, kurban kesmenin önemini peygamberimizin bu şekilde dile getirdiğini ifade etti.

    Her yıl kurban ayı geldiğinde toplumun bazı kesimlerinde kurban kesenlerle ilgili olumsuz düşüncelerin hakim olduğunu belirten Güç, şöyle konuştu: “Bir Müslüman normal şartlarda karıncayı dahi incitmemesi gerektiğini bilen insandır. Öyle söylendiği gibi psikopat ruhlu insan asla Müslüman insan değildir. Kurban ayı geldiğinde o cümleleri bizlere söyleyenler önce bir kendilerine baksınlar. Kurban ayı bittiğinde lüks restoranlarda kendilerinin yedikleri etleri sorgulasınlar. Müslümanlar senede bir kere kestikleri kurbanı, sadece ibadet ruhu ile gerçekleştiriyorlar.”

    “KURBANIMIZIN DERİSİYLE UĞRAŞIRDI”

    Türkiye’de kurban ayında sadece kurban öncesi değil kurban sonrasında dahi çeşitli olumsuz durumların yaşandığına değinen Güç, “Bir zamanlar ülkemizde ki bazı art niyetli insanlar kurbanın değil etine, derisine dahi karışırdı. Artık şükürler olsun ki böyle insanlar bu toplumdan uzaklaştırıldı. Artık insanlar bu noktada kendisine ait olan kurbanı istediği şekilde değerlendirebiliyorlar.” diye konuştu.

    Müslümanların her şeyden önce temiz olmaları gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Güç, özellikle kurban kesilirken temizliğe önem göstermeleri gerektiğine işaret etti. Günümüzde kurban kesim yerlerinin çoğaldığını ve modern tesisler haline geldiğini ifade eden Güç, sözlerini şöyle tamamladı: “Bizim dinimiz temizliğe en fazla önem gösteren dinlerden birisidir. Bu sebeple kurban kesimini olur olmaz yerlerde yapmak Müslümanlara yakışmaz. Ayrıca böyle durumlar bir kısım insanlara eleştiri fırsatı doğurur. Buna engel olmak için bu konuya dikkat etmek gerekir.”

    CİHAN

     

  • Diyanet 4130 Personel Alıyor


    En çok merak edilen diğer bir olay ise atamaların sözleşmeli mi yoksa kadrolu mu olacak yönünde olmasıydı. 


    Diyanet Kasım/Aralık aylarında 4130 personeli kadrolu olarak atayacak. Adaylarda KPSS ve Yeterlik şartı kesinlikle aranacak.
    Diyanet İşleri Başkanlığı “Önümüzdeki haftalarda yaklaşık 4 bin din görevlisinin alımı için ilana çıkacak”
    Diyanet, Vatandaşlarımızın, din hizmeti konusundaki ihtiyaçlarını, yeterli ve ehil görevlilerden almasını temin etme noktasındaki çalışmalarını sürdürüyor.
    Diyanet İşleri Başkanlığı, geçen yıllarda yapılan atamalarda çeşitli nedenlere doldurulmayan ya da boşalan kadrolara, Kasım/Aralık ayında 4 bin din görevlisi alacağı kesinleşti. Edindiğimiz bilgilere göre alınacak olan personelin büyük bir kısmı İmam Hatip olacak.
    İmam-Hatip ağırlık olacak alımların , Müezzin-Kayyım ve Kur’an Kursu öğreticisi alımı ise çok az olacak.
    4 bin din görevlisi kadrolu mu yoksa sözleşmeli mi olacağı konusunda önümüzdeki günlerde açıklık kazanacak. “Resmi olmayan bilgilere göre” alımların kadrolu olacağı yönünde olması.
    Adaylarda aranan şartları yakın bir zamanda açıklanması bekleniyor.

     

     

    Dinihaberler

  • Türkiyenin En Büyük İlahiyat Fakültesi İnşa Ediliyor

    En Büyük İlahiyat Fakültesi Çanakkale’de Olacak
    Çanakkale 18 Mart Üniversitesi ve İÇDAŞ Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım Sanayi A.Ş.arasında İmzalanan protokol ile Türkiye’nin en büyük İlahiyat Fakültesi, Çanakkale’ye yapılacak kampüsle yükselecek.
    Türkiye’nin en büyük İlahiyat Fakültesi Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Kampüsü’n de kuruluyor. İÇDAŞ Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım Sanayi A.Ş, Kolin İnşaat ve Çanakkale
    18 Mart Üniversitesi Rektörlüğü arasında imzalanan protokolle startı verilen projede ilk kazma 10 gün içerisinde vurulacak.

    Çanakkale şehir merkezinde bulunan 18 Mart Üniversitesi’nde yer alacak ve toplam 29 bin metrekare inşaat alanına sahip İlahiyat Fakültesi Kampüsü’n de cami, dekanlık, derslikler, konferans salonu, hazırlık bölümü ve kütüphane yer alacak. Kampüste 6 bin metrekare kapalı alanda hazırlık bölümü ve kütüphaneden bağımsız olarak tasarlanan 2 bin kişilik 2 bin 900 metrekare konferans salonu, 6 bin metrekare dekanlık binası ve 9 bin metrekare eğitim bloğu yer alıyor.

    Fakülte için tüm projelerin hazırlandığını belirten Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası ve İÇDAŞ Genel Müdürü Bülend Engin,kampus zemin sondajları ve geoteknik etütlerinin yapılarak Çanakkale Belediyesi’ne ruhsat başvurusunda bulunulduğunu, belediye tarafından inşaat ruhsatı verilmesiyle birlikte çalışmalara 10 gün içerisinde başlanacağını belirtti.

    Mesleki Eğitime Destek Artıyor
    İÇDAŞ’ın Çanakkale’de eğitime verdiği destek; İÇDAŞ Biga Endüstri Meslek Lisesi’nde yapmış olduğu uygulama atölyesinin ardından tam donanımlı yeni bir eğitim binası kazandırma kararıyla devam ediyor. Aynı gün İÇDAŞ ve Çanakkale il Milli Eğitim Müdürlüğü arasında yapılan başka bir protokolle Biga Endüstri Meslek Lisesi’ne 18- 22 derslik yeni bir ek bina yapılması da kararlaştırıldı.

    Eğitimden, spora birçok alanda sosyal sorumluluk projelerine verdiği destek ve uygulamalarla adından sürekli söz ettiren İÇDAŞ, eşzamanlı olarak başlayacağı 2 büyük yatırımla Çanakkale’de eğitim sektörünün gelişimine örnek bir katkı daha vermiş olacak.

     

    Beyazgazete

  • Manisa Anadolu İmam Hatip Lisesinde Ab Projesi

    Manisa Anadolu İmam Hatip Lisesi, son zamanlarda artan alkol, madde bağımlılığı, tütün ve uyuşturucuyla mücadele etmek amacıyla AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığınca yürütülen Gençlik Programı kapsamında “Hayatla Kucaklaş/ Hug The Life” projesini hayata geçirdi.

    Manisa Anadolu İmam Hatip Lisesi, son zamanlarda artan alkol, madde bağımlılığı, tütün ve uyuşturucuyla mücadele etmek amacıyla AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığınca yürütülen Gençlik Programı kapsamında “Hayatla Kucaklaş/ Hug The Life” projesini hayata geçirdi.

    Anadolu İmam Hatip Lisesi İngilizce Öğretmeni Zehra Şen Balcı, projeyi yürütürken, projede Muammer Çiftçili ve Bülent Özgün yer alıyor. Projede Türkiye ile birlikte Polonya’dan 2 ekip, Macaristan, Makedonya ve Romanya’dan doktor, psikolog ve öğretmenlerden oluşan 24 kişi yer alıyor. Projenin tanıtım kokteyli Spilos Otel’de gerçekleşti. Kokteyle İl Genel Meclisi Başkanı Hayrullah Solmaz, İl Kültür ve Turizm Müdürü Erdinç Karaköse, Basın İlan Kurumu İl Müdürü Kenan Tokgöz, Gençlik ve Spor Hizmetleri İl Müdürü Mehmet Uçak, İmam Hatip Lisesi Müdürü Hüseyin Güçyener ve yabancı ülkeden gelen misafirler katıldı.

    Projenin içeriğinden bahseden Proje Sorumlusu Zehra Şen Balcı, proje için ulusal ajansa başvurduklarını, Ağustos ayında kabul edildiğini söyledi. Projede 24 kişinin yer aldığını ifade eden Balcı, projenin 20 Ekim’e kadar süreceğini kaydederek, “Madde bağımlılığı, tütün, alkol, uyuşturucu ile mücadele etmek için bu projeyi hazırladık. Bu konularda ülkeler arasında yapılana çalışmalar ela alınacak. Bölgesel, ulusal tedbirler alınacak. 18-25 yaş arası kişileri kapsıyor. Sunumlar yapılacak, kurumlar ziyaret edilecek. Sonuçlar bir rapor haline getirilecek. Bu rapor ulusal ajansa teslim edilecek. İnşallah projeyle ilgili olumlu sonuçlar alırız” dedi.

    Manisa Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin bu işe sahip çıkmasının çök önemli olduğunu vurgulayan İl Genel Meclisi Başkanı Hayrullah Solmaz ise “Hangi dine sahip olursak olalım, bütün dinlerin tek amacı vardır; ahlaklı insanlar yetiştirmektir. Bütün insanlar kendi dinin dindarlarıdır. Alkol, uyuşturucu sorunun ortadan kalkması için çözümler üretelim. Uyuşturucu ve alkolün olmadığı dünyada daha çok sevgi vardır, daha çok kardeşlik, daha çok saygı vardır.” diye konuştu. Kokteylde Yuntdağı Halk Oyunları Ekibi de özel bir gösteri sundu.

    Haberyurdum

  • Diyanet son noktayı koydu

    Mekke’deki Diyanet İşleri Başkanlığı Basın Merkezi’nde düzenlenen toplantıda gazetecilerle bir araya gelen Diyanet İşleri Başkan Yardımcıları Ekrem Keleş ve Hasan Kamil Yılmaz, hac organizasyonu hakkında bilgiler verdi.
    Kurban Bayramı’nın kimi İslam ülkelerinde farklı tarihlerle başlayacağının hatırlatılması üzerine Keleş, Suudi Arabistan Yüksek Mahkemesi’nin 17 Ekim Çarşamba gününü Hicri takvime göre Zilhicce ayının ilk günü olarak ilan ettiğini ve buna göre de Kurban Bayramı’nın başlangıç tarihinin 26 Ekim olarak açıklandığını hatırlattı.

    Keleş, Türkiye ve bazı İslam ülkelerinde ise Kurban Bayramı’nın Suudi Arabistan’dan bir gün önce kutlayacağını ifade ederek, Hanefi mezhebine göre hilalin dünyanın neresinde görülürse görülsün bir gün sonrasını kameri ayın başlangıcı kabul edildiğini, Şafi mezhebi gibi bazı mezheplerde ise ayın bulunulan coğrafyada görülmesinin esas alındığını belirtti.

    Söz konusu durumun İslam literatüründe ”ihtilaf-ı metali”yeye itibar edilip edilmemesi (ayın görüldüğü yerlerin coğrafyalara göre farklılık göstermesi) olarak tanımlandığını anlatan Keleş, ”Zilhicce ayının hilali dün itibariyle Güney Amerika’nın batısında görüldü” dedi.

    Keleş, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ”ihtilaf-ı metali”yeye itibar etmeyen bir kriteri esas aldığı için ortaya böyle bir farklılık çıktığını bildirerek, hacı adaylarının Arafat Dağı’ndaki vakfesinin Türkiye’de bayramın birinci günü olan 25 Ekim Perşembe gününe rastlayacağını, Suudi Arabistan’da Kurban Bayramı’nın 26 Ekim’de başlayacağını sözlerine ekledi.

    Suudi Arabistan Yüksek Mahkemesi, başkent Riyad’daki merkezinde düzenlediği oturumda aldığı kararla, Hicri takvime göre 17 Ekim Çarşamba günü Zilhicce ayına girileceğini duyurmuştu.

  • Dumlupınar İlahiyata Dekan Ataması Yapıldı

     

    Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) İlahiyat Fakültesi Dekanlığına Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Kemikli atandı.

    YÖK Genel Kurulu toplantısında devlet üniversitelerinin 12 fakültesine dekan atandı. Yeni kurulan Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) İlahiyat Fakültesi Dekanlığı’na da dekan ataması yapıldı.

    DPÜ İlahiyat Fakültesi Dekanlığına Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Kemikli atandı. Prof.Dr. Bilal Kemikli, 1965 yılında Sivas’ta doğdu. 1990 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun olan Kemikli, 1992’de Ürdün Üniversitesi’nde İslam Medeniyeti ve Tarihi alanında araştırmalar yaptı. Kemikli, ‘Sunullah-ı Gaybi Divanı: İnceleme-Metin’ konulu doktora tezini tamamlayarak 1998 yılında ‘Doktor’ unvanını aldı. 2002 yılında Doçent olan Kemikli’nin, halen Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk İslam Edebiyatı Anabilim Dalı Öğretim üyesi olarak görev yaptığı belirtildi.