Dökümanlar

Arapça Türkçe Hadisi Şerif – 100 Hadis Yarışması

21

تَرَكْتُ فِيكُمْ أَمْرَيْنِ لَنْ تَضِلُّوا مَا مَسَكْتُمْ بِهِمَا كِتَابَ اللهِ وَسُنَّةَ نَبِيِّهِ

” Ben sizin aranızda iki şey geride bıraktım; onlara yapıştığınız müddetçe asla sapıtmazsınız; Allah Teala’nın kitabı ve peygamberinin sünneti”

22

إِنَّمَا بُعِثْتُ أُتَمِّمَ صَالِحَ اْلأَخْلاَقِ

“Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”

23

مَنْ لَمْ يَرْحَمْ صَغِيرَناَ وَيَعْرِفْ حَقَّ كَبِيرِنَا فَلَيْسَ مِنَّا،    

“Küçüklerimize merhamet etmeyen ve büyüklerimizin hakkını tanımayan bizden değildir.”

24

أَقْرَبُ  مَا  يَكُونُ  اْلعَبْدُ  مِنْ  رَبِّهِ  وَ  هُوَ  سَاجِدٌ ، فَأَكْثِرُوا  الدُّعَاءَ.

“Kulun ,rabbine en yakın olduğu an secde halidir.öyleyse o anı fırsat bilip çok dua edin.”

25

مَنْ رَدَّ  عَنْ  عِرْضِ أَخِيهِ  رَدَّ  اللهُ  عَنْ  وَجْهِهِ  النَّارَ  يَوْمَ  اْلقِيَامَةِ.

   “Her kim,din kardeşinin ırz ve haysiyetini (onu gıybet edene karşı) savunursa,Allah da kıyamet günü o kimseyi cehennem ateşinden uzak tutar.”

26

حُرِمَ  لِبَاسُ  اْلحَرِيرَ  وَ  الذَّهَبِ  عَلَى  ذُكُورِ  أُمَّتِي ، وَ  أُحِلَّ  لِإِنَاثِهِمْ.

“İpek giymek ve altın kullanmak;ümmetimin erkeklerine haram,kadınlarına ise helal kılındı.”

27

صَلاَةُ  اْلجَمَاعَةِ  أَفْضَلُ  مِنْ  صَلاَةِ  اْلفَذِّ  بِسَبْعِ  وَ  عِشْرِينَ  دَرَجَةً.

“Cemaatle toplu bir şekilde eda edilen namaz,yalnız kılınan namazdan yirmi yedi derece efdaldir.   

28

إِنَّ  اللهَ  تَعَالَى  لاَ  يَنْظُرُ  إِلَى  أَجْسَامِكُمْ  وَ لاَ إِلَى  صُوَرِكُم ، وَ لَكِنْ  يَنْظُرُ  إِلَى   قُلُوبِكُمْ.

“Allah Teâlâ sizin bendenlerinize ve yüzlerinize değil,kalblerinize bakar.”

 

29

لَوْ  أنَّ  لإِبْنِ  آدَمَ  وَادِيًا  مِنْ  ذَهَبٍ   أَحَبَّ  أَنْ  يَكُونَ  لَهُ  وَادِيَانِ، وَ  لَنْ  يَمْلَأَ   فَاهُ  إِلاَّ  التُّرَابُ اللهُ  عَلَى  مَنْ  تَابَ.

“İnsanoğlunun  bir vadi dolusu altını olsa,bir vadi daha ister.onun ağzını topraktan başka bir şey doldurmaz.Ama Allah,tövbe edenin tövbesini kabul eder.”

 

30

مَا يُصِيب  الْمُسْلِمَ  مِنْ  نَصَبٍ  وَ لاَ وَصَبٍ، وِلاَ هَمٍّ  وِلاَ   حَزَنٍ، وِلاَ  أَذًى  وِلاَ  غَمٍّ  حَتَّى  شوْكَةُ  يُشَاكُهَا  إِلاَّ  كَفَّرَ    اللهُ  بِهَا  مِنْ  خطَايَاهُ.

“yorgunluk,sürekli hastalık,tasa,keder,sıkıntı ve gamdan,ayağına batan dikene varıncaya kadar müslümanın başına gelen her şeyi,Allah,onun hatalarını bağışlamaya vesile kılar.”

31

لاَ يُؤْمِنُ اَحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبُّ لِأَخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ.

“Sizden biriniz kendisi için arzu edip istediği şeyi,din kardeşi için de arzu edip istemedikçe,gerçek anlamda iman etmiş olmaz.”

32

مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَراً فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ، فَإِنْلَمْ  يَسْتَطِعْ  فَبِلِسَانِهِ، فَإِنْ لَمْ   يَسْتَطِعْ فَبِقَلْبِهِ، وَذَلِكَ أَظْعَفُ اْلإِمَانِ.

“kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin.Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse,diliyle değiştirsin.diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse,kalbiyle onu hoş görüp kabullenmesin ki, bu da imanın en zayıf derecesidir.”

33

اَلْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ : لاَ يَظْلِمُهُ وَ لاَ يُسْلِمُهُ، مَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ كَانَ  فِى للهُ حَاجَتِهِ، وَمِنْ فَرَّجَ عنْ مُسْلِمٍ كُرْبَاةً فَرَّجَ اللهُ عَنْهُ كُرْبَاةً مِنْ كُرُبَاتِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ، وَ مَنْ سَتَرَ مُسْلِمً سَتَرَهُ اللهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ.

“Müslüman müslümanın kardeşidir. ona zulmetmez,haksızlık yapmaz,onu düşmana teslim etmez.müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir.kim bir müslümandan bir sıkıntıyı giderirse,Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılardan birini giderir.kim bir müslümanın ayıp ve kusurunu  örterse,Allah  Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.”

34

أَنَا وَكَافِلُ الْيَتِمِ فِى الْجَنَّةِ هَكَذَا وَ أَشَارَ بِسَّبَّابَةِ وَالْوُسْطَى وَ فَرَّجَ بَيْتَهُمَا.

“Ben ve yetimi himaye eden kimse cennette şöylece beraber bulunacağız” buyurdu ve işaret parmağıyla orta parmağını, aralarını biraz aralayarak,gösterdi.

35

كُلُّكُمْ رَاعٍ، وَ كُلُّكُمْ مَسْؤُلٌ عَنْ رَعيَّتِهِ، وَالْأَمِيرُرَاعٍ،وَالرَّجُلُ رَاعٍ علَى أَهْلِ بَيْتِهِ ، وَالْمَرْأَةُ رَاعِيَةٌ علَى بَيْتِ زَوْجِهَا وَوَلَدِهِ،فَكُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ وَمَسْؤُلٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ.

“hepiniz çobansınız.hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.Amir memurlarının çobanıdır.Erkek  ailesinin çobanıdır.Kadında evinin ve çocuğunun çobanıdır.netice itibarıyla hepiniz çobansınız ve hepiniz idare ettiklerinizden sorumlusunuz.”

36

مَنْ كَانَ  يُؤْمِنُ بِاللهِ وَالْيَوْمِ اْلآخِرِ فَلْيُحْسِنْ إِلَى جَارِهِ، وَ مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِااللهِ وَالْيَوْمِ اْلآخِرِ فَلْيُكْرِمْ ضَيْفَهُ،وَ مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللهِ وَلْيَوْمِ اْلآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا أَوْ لِيَسْكُتْ.

“Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimsen komşusuna iyilik etsin.Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun.”

37

تُنْكَحُ  اْلمَرْأَةُ  لِأَرْبَعٍ  لِمَالِهَا ، وَ لِحَسَبِهَا، وَ لِجَمَالِهَا، وَ  لِدِنِيهَا، فَاظْفَرْ  بِذَاتِ  الدِّينِ  تَرِبَتْ  يَدَاكَ.

“Kadın dört sebepten biri için alınır.malı,soyu,güzelliği ve dindarlığı.sen dindar olanı seç.(Aksi halde)sıkıntıya düşersin.

38

ثَلاَثٌ  مَنْ  كُنَّ  فِيهَا  وَجَدَ  حَلاَوَةَ  اْلإِيمَانِ: أَنْ  يَكُونَ  اللهُ  وَ  رُسُولُهُ  أَحَبَّ  إِلَيْهِ  مِمَّا  سِوَاهُهَا ، وَ  أَنْ  يُحِبَّ  اْلمَرْءَ  لاَ  يُحِبُّهُ  إِلاَّ  لِلهِ ،وَ  أَنْ  يَكْرَهُ  أَنْ  يَعُودَ  فِي  اْلكُفْرِ  كَمَا  يَكْرَهُ  أَنْ  يُقْذَفَ  فِي  النَّارِ.

“Üç özellik vardır;Bunlar kimde bulunursa o,imanın tadını tadar.Allah ve Resulünü,(bu ikisinden başka) herkesten fazla sevmek.sevdiğini Allah için sevmek. Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi,ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.”

39

إِذَا  وُضِعَتِ  اْلجِنَازَةُ  وَاحْتَمَلَهَا  النَّاسُ   أَوْ  الرِّجَالُ  عَلَى  أَعْنَاقِهِمْ  فَإِنْ  كَانَتْ  صَالِهَةً  قَالَتْ  قَدِّمُونِي   قَدِّمُونِي  ، وَ إِنْ  كَانَتْ  غَيْرَ  صَالِحَةٍ  قَالَتْ  يَا  وَيْلَهَا!  أَيْنَ  تَذْهَبُونَ  بِهَا؟ يَسْمَعُ  صَوْتَهَا  كُلُّ  شَيْءٍ  إِلاَّ  اْلإِنْسَانَ  وَ  لَوْ  سَمِعَهُ  لَصَعِقَ.

“Ölü tabuta konulup da insanlar (veya erkekler) onu omuzladığı zaman,eğer iyi bir kişi ise “beni çabuk götürünüz, beni çabuk götürünüz!”diye seslenir.Eğer iyi olmayan biri ise, “Eyvah!.. bu tabutu nereye götürüyorsunuz?” der.O cenazenin sesini insandan başka her şey duyar.Eğer insan bu sesi duysaydı bayılırdı.”

40

سَبْعَةٌ  يُظِلُّهُمُ اللهُ  فِي  ظِلِّهِ  يَوْمَ  لاَ  ظِلَّ  إِلاَّ  ظِلُّهُ : إِمَامٌ  عَادِلٌ ،وَ شَابٌّ  نَشَأَ  فِي  عِبَادَةِ  اللهِ، وَ  رَجُلٌ  قَلْبُهُ  مُعَلَّقٌ  فِي  اْلمَسَاجِدِ ،وَ رَجُلاَنِ   تَحَابَّا  فِي  اللهِ  اِجْتَمَعَا  عَلَيْهِ  وَ  تَفَرَّقَا  عَلَيْهِ، وَ  رَجُلٌ  دَعَتْهُ  إِمْرَأَةٌ  ذَاتُ  مَنْصِبٍ  وَ  جَمَالٍ  فَقَالَ  إِنِّي  أَخَافُ  اللهَ، وَ رَجُلٌ   تَصَدَّقَ  بِصَدَقَةٍ  فَأَخْفَاهَا  حَتَّي  لاَ  تَعْلَمَ  شِمَالُهُ  مَا  تُنْفِقُ  يَمِينُهُ ، وَ رَجُلٌ  ذَكَرَ  اللهَ   خَالِيًا  فَفَاضَتْ  عَيْنَاهُ.

“Başka bir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde Allah Teâlâ , yedi sınıf insanı,arşını gölgesinde barındıracaktır.Âdil devlet başkanı,Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç,kalbi mescitlere sevgi ile bağlı Müslüman,birbirlerini Allah için sevip birliktelikleri ve ayrılıkları Allah için olan iki insan,güzel ve mevki sahibi bir kadının gayr-i meşru davetine “ben Allah’tan korkarım” diye yaklaşmayan yiğit,Sağ elinin verdiğini sol elinin bilmeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse,Tenhada Allah’ı anıp gözyaşı döken kişi.”

Önceki sayfa 1 2 3 4 5Sonraki sayfa