Osmanlı Türkçesi

ARAPÇA SIFAT TAMLAMASI

ARAPÇA YAPILI SIFAT TAMLAMASI
Osmanlı Türkçesinde kullanılan Arapça sıfat tamlaması yapısı da isim
tamlaması yapısıyla aynıdır. İsim ve sıfat tamlamasını yalnızca tamlayan
kelimenin niteliğinden ayırt ederiz; tamlayan isimse isim tamlaması, sıfatsa
sıfat tamlaması olur:

دول المعظمه düvelü’l-muazzama “büyük devletler”
ملك المظفر melikü’l-muzaffer “muzaffer hükümdar”
رمضان المبارك ramazânu’l-mübârek “mübarek Ramazan”
بدايع الادبيه bedâyi’ü’l-edebiyye “edebî bedîalar”
Arapça Sıfat Tamlamalarında Uyum
Arapça yapılı sıfat tamlamasında tamlanan ve tamlayan unsurlar (mevsûf ve
sıfat) arasında
a) cinsiyet (müennes – müzekker)
b) sayı (teklik, tesniye, çokluk)
açısından denklik aranır; sıfat bu özellikler bakımından mevsûf olan birinci
kelimeye uygun hâle getirilir. Örnekler: مجالس النفائس “Mecâlisü’n-nefâ’is”,
تذکرة الشعرا “Tezkiretü’ş-şu’arâ”, حرمين الشريفين “Haremeynü’ş-şerîfeyn”, علام
الغيوب “‘allâmü’l-guyûb”, مجموعة الکمال “Mecmû’atü’l-kemâl”, حدائق الحقائق
“Hadâ’ıku’l-hakâ’ık”, حديقة الوزرا “Hadîkatü’l-vüzerâ”…

 

ARAPÇA TAMLAMALARDAKİ DEĞİŞİKLİKLER
Şimdiye kadar Arapça yapılı isim ve sıfat tamlamalarının kuruluşunu öğrenmiş
olduk. Buna göre, tamlanan (muzâf) olan kelimenin sonu ötreli okunmaktadır.
Kimi durumlarda ise bu hareke değişebilir, yani bu harf üstünlü (fethalı) veya
esreli (kesreli) okunabilir. Bunları aşağıda göstereceğiz.
Tamlananın Üstünlü Okunması
Tamlanan kelime بعد ba’d “sonra”, قبل kabl “önce”, فوق fevk “üst”, تحت taht
“alt”, بين beyn “ara”, حسب hasb “göre, nazaran” عند ‘ind “yan, yanında göre”
kelimelerinden biriyse bu kelimelerin sonu ötreli değil, üstünlü okunur: بعدالزوال
ba’de’z-zevâl ‘öğleden sonra’; قبل الطوفان kable’t-tûfân ‘Tufan’dan önce’; بين
الملل beyne’l-milel ‘milletler arası’; فوق العاده fevka’l-âde ‘olağan üstü’; تحت
العرض tahte’l-arz ‘yer altı’; حسب القدر hasbe’l-kader ‘kader gereği’ عند البعض
‘inde’l-ba’z ‘bazılarına göre’.
من min edatı da tamlayanın (muzâfun ileyhin) harf-i ta’rîfli olduğu bir
tamlamada üstünlü okunur: من القديم mine’l-kadîm “eskiden beri”, من الازل
mine’l-ezel “ezelden beri” vs.
Elif-i maksûre (yani ى harfi) ile biten kelimeler tamlanan olduğunda elif-i
maksûre okunmaz, bundan önceki harf üstünlü okunur:

على alâ: على الخصوص ale’l-husûs ‘hususiyle, özellikle’; على العاده ale’l-âde
‘alışıldık şekilde’
الى ilâ: الى الابد ile’l-ebed ‘ebede kadar’; الى النهايه ile’n-nihâye ‘sonuna kadar’
vs.
اقصى aksâ, معنى ma’nâ gibi kelimelerde de aynı özellik söz konusudur: معنى
الشعر ma’ne’ş-şi’ir “şiirin manası”, اقصى الغايات akse’l-gâyât “gayelerin
en uzağı” gibi.
يا yâ ünleme edatı bir tamlamanın başına gelirse tamlanan kelimenin sonu
üstünlü okunur: رب العالمين rabbü’l-âlemîn  يا رب العالمين yâ Rabbe’lâlemîn;
رسول الله Resûlullâh  يا رسول الله yâ Resûlallah vs.
Tamlananın Esreli Okunması
Yukarıda harf-i cerr denilen Arapça ön edatları görmüştük. Verdiğimiz
örneklerde de görüleceği gibi bu edatlar bir tamlamanın önüne geldiğinde
tamlananı esreli okuturlar:
باذن الله bi-izni’llâh (bi-iznullah değil!) ‘Allahın izniyle’; فى سبيل الله fîsebîl’illâh
(fi-sebîlullah değil) ‘Allah yolunda’; على طريق القياس alâ-tarîki’l-kıyâs
(alâ-tarîkü’l-kıyâs değil!) ‘karşılaştırma yoluyla’ vs.
من طرف الله min-tarafi’llâh ‘Allah tarafından’; الى يوم القيامه ilâ-yevmi’l-kıyâme
‘kıyamet gününe kadar’; با امرالله bi-emri’llâh ‘Allah’ın emriyle’; عن صميم القلب
an-samîmi’l-kalb ‘kalbin içinden, samimiyetle’; لاجل التحصيل li-ecli’t-tahsîl
‘eğitim için’ vs.
Bunların dışında بانى bânî, مفتى müftî, قاضى kādî gibi sonu tek ى ile biten
kelimeler tamlanan (muzaf) olduğunda sondaki ye harfi okunmaz, bundan
önceki harf esreli okunur: قاضى الخاجات kâdi’l-hâcât ‘istekleri yerine getiren;
Allah’, مفتى الانام müfti’l-enâm ‘halkın müftüsü; şeyhülislâm’, بانى الدوله bâni’ddevle
‘devletin kurucusu’ vs.
Arapça dil bilgisinde zincirleme tamlamalarda ikinci kelimelerin sonu da
esreli okunur. Bu yapı Türkçede çok kullanılmamıştır: Divânu Lugāti’t-Türk,
Kitâbu Evsâfi’l-Mesâcidi’ş-Şerîfe gibi.
Üç kelimeden oluşan Arapça tamlamalarda yalnızca sondaki kelime harf-i
ta’rîfli olur. Birinci kelimenin sonu ötreli, ikinci kelimenin sonu ise ötreli değil
esreli okunur:
مفتاحُ بابِ الْبيت miftâhu bâbi’l-beyti “evin kapısının anahtarı”
قلمُ خادمِ الْرجل kalemu hâdimi’r-raculi “adamın hizmetcisinin kalemi”
Ancak, bu gibi yapılar Osmanlı Türkçesinde farklı okunmuşlardır. Şöyle ki:
Bu gibi tamlamalarda ikinci ve üçüncü kelimeler Arapça yapılı bir tamlama
gibi değerlendirilir ve her zaman tamlayan (muzâfunileyh) olarak birinci

kelimeyi (muzâf) tamlarlar. Böylece tamlayanı Arapça yapılı bir tamlamadan
ibaret olan Farsça yapılı bir tamlama teşekkül etmiş olur. Bu yüzden, bu gibi
tamlamaları Farsça yapılı kabul edip birinci kelime (muzâf) ile Arapça bir
tamlama yapısında olan diğer iki kelimeyi (muzâfunileyh) birbirine izafet
kesresi ile bağlarız:
درونِ باب السلام derûn-ı Bâbü’s-selâm “Babüsselâm’ın içi”
حدودِ بيت الحرام hudûd-ı Beytü’l-harâm “Beytülharâm’ın hududu”
حضرتِ رب العالمين hazret-i Rabbü’l-âlemîn “Âlemlerin rabbi hazretleri”
Bu gibi tamlamalarda tamlayan unsur çoğu zaman kalıplaşmış ibareler veya
birleşik isimler, yer adları vs. olmaktadır.
Şu hususa özellikle dikkat etmeliyiz: Bilhassa kitap adlarında Arapça yapılı
tamlama kullanımı yaygındır. Buralarda üç kelimeden oluşan tamlamaları
Arapçanın sözdizimi kurallarına göre okumamız gerekir. Buna tanınmış kitap
isimlerinden bazı örnekler verelim: ديوانُ لغات الترك Dîvânu Lugāti’t-Türk; كتابُ
اوصافِ المساجدِ الشريفه Kitâbu Evsâfi’l

İlgili Makaleler