Osmanlı Türkçesi

Arapçada İsimler – Osmanlıca Dersleri

 Arapçada İsimler
Önceki kısımlarda Arapça dil bilgisinde kelimelerin isim, masdar, ism-i fâ’il,
ism-i mef’ûl, ism-i tafdîl, ism-i tasgîr, ism-i mekân, ism-i mensûb, mübâlağa-i
fâ’il olarak isimlendirilen gruplara ayrıldığını öğrenmiştik. Hangi gruba girerse
girsin, Arapça kelime vezin adı verilen bir kalıba sahiptir. Yine önceki
kısımlarda Arapça kelimelerin vezinlerinin ne olduğunu, nasıl tespit edildiğini
öğrendik. Buna göre bir vezin, Arapçada kelime türetmenin kalıbını ifade eden
bir modeldir. Herhangi bir vezinden yüzlerce kelime türetilebilir.
Arapça kelimenin kökünü teşkil eden aslî harfler -birkaç istisna dışında- en
az üç harfli olur. Bu kök harfler kimi durumlarda dört veya beş tane de olabilir.
Üç aslî harften oluşan köklere sülâsî, dört aslî harften oluşanlara rubâî, beş aslî
harften oluşanlara humâsî denilir.
İsimler, varlıkları gösteren kelimelerdir. Bunlar dil bilgisinde cins isim ve
özel isim olarak ayrılırlar. Bütün şahıs isimleri, nesneleri gösteren isimler, sayı
isimleri dil bilgisinde hep isim kategorisi altında değerlendirilir.
Masdar, hareket, oluş ve kılış bildiren isimlerdir. Arapçada masdarlar
mücerred, mimli, mezîdünfih ve mec’ûl olmak üzere dört gruba ayrılır.

 
İsm-i fâ’il, fiilde belirtilen hareketi, oluş veya kılışı yapanı ifade eden
kelime türlerine verilen isimdir. Türkçede yazıcı, kırıcı, yazan, kıran, yazar,
çizer gibi kelimelerin ifade ettiği anlamlar ism-i fâ’il kategorisini oluşturur.
İsm-i mef’ûl, fiilde belirtilen hareket, oluş ve kılışa maruz kalanı, etkileneni
ifade eden kelime türlerine verilen isimdir. Türkçede kırılmış, kırık, kırgın,
bozuk, bozulmuş gibi kelimelerin ifade ettiği anlamlar ism-i mef’ûl kategorisini
oluşturur.

 
İsm-i tafdîl, sıfatlarda derece açısından daha üstünlüğü gösteren bir kelime
kategorisidir. Türkçede bu anlamı üreten özel bir ek yoktur. Bunu sıfatın önüne
daha, en gibi sıfatlar getirerek üretiriz: daha güzel, en büyük, en yüksek vs.
gibi.

 
İsm-i tasgîr, isimlerde küçültme kategorisidir. Türkçedeki +cık/+cik,
+cığaz/+ciğez ekleriyle yapılan kuzucuk, kızcığaz, lokmacık gibi kelimeler de
ism-i tasgîr kategorisinin örnekleri olarak düşünülebilir.

 
İsm-i mekân, fiilde belirtilen hareket, kılış veya oluşun gerçekleştiği yeri
ifade eden kelime kategorilerine verilen isimdir. Türkçede çoğu zaman bunu
işlek bir ek olan +lık/+lik ile kurarız. Kimi zaman de yer kelimesinden
faydalanırız. Meselâ derslik, kömürlük, çalışma yeri, toplantı yeri vs.

 
Mübâlağa-i fâ’il, esas olarak fiilde belirtilen hareket, oluş veya kılışın özne
tarafından çok fazla, aşırı derecede yapıldığını ifade eder. Bunu Türkçede çok
yapan, çok konuşan, çok gülen gibi sıfat-fiil gruplarıyla yapabildiğimiz gibi
kırılgan, pişegen örneklerinde olduğu gibi -gan/-gen ekleriyle de yapabiliriz.

 
İsm-i mensûb, nisbet ifade eden kelime kategorisidir. Bu kategori, kelime
sonuna nispet eki getirmek suretiyle yapılır. Bu kategoriyi Türkçede değişik
eklerle yaparız: İstanbullu, demirden, mektupçu vs.
Arapçanın kelime kategorilerini böylece görmüş olduk. İsm-i mensûb
dışında bütün bu kategorilerin teşkili, kelime kökünü oluşturan aslî seslerin
vezin dediğimiz kimi kalıplara sokulmasıyla mümkün olmaktadır. Aşağıda bu
kalıpları ana hatlarıyla ve Türkçede kullanıldıkları kadarıyla öğreneceğiz.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu