Selman-ı Farisi Hazretleri, Ashab-ı Kiram’ın büyüklerinden ve meşhurlarındandır. Ehl-i beytten sayılır. İnsanları Hakk’a davet eden, doğru yolu göstererek saadete kavuşturan ve kendilerine ‘Silsile-i Aliyye’ denilen büyük âlim ve velilerin ikinci halkasıdır. Hendek Savaşı’ndan itibaren bütün gazalara katıldı. Bedir ve Uhud muharebelerinden sonra, Medine üzerine üçüncü defa yürüyen müşriklere karşı nasıl bir savunma yapılması gerektiği istişare ediliyordu. Bütün müşriklerin birleşerek hücum ettiği bu savaşta Selman-ı Farisi, Efendimiz’e (sallallahu aleyhi ve sellem), hendek kazmak suretiyle savunma yapmayı söyledi. Onun bu teklifi kabul edilip, hendek kazıldı. Bu sebeple bu savaşa ‘Hendek Savaşı’ denildi. Selman-ı Farisi, içlerinde Amr bin Avf, Huzeyfe bin Yeman, Numan bin Mukarrin ile Ensar’dan altı kişinin bulunduğu bir grupla beraber bulunuyordu. Kendisi güçlü ve kuvvetli bir zat idi. Hendek kazma işinde gayet mahir ve becerikli idi. Yalnız başına on kişinin kazdığı yeri kazardı. Cabir bin Abdullah, “Selman’ın kendisine ayrılan beş arşın uzunluğunda, beş arşın derinliğinde yeri vaktinde kazıp bitirdiğini gördüm.” demiştir. Hendek Savaşı’ndaki gayret ve hizmetinden dolayı Efendimiz onun için “Selmanü’l-Hayr” (Hayırlı Selman) buyurdu. Ashab-ı Kiram tarafından da çok sevilip hürmet görürdü. Selman-ı Farisi Hazretleri, dünyaya hiç rağbet etmezdi. Kendisine gelen bütün dünya malını Allah rızası için dağıtırdı. Ayakta duramayacak hale gelinceye kadar namaz kılar, sonra bedeni yorulunca oturur dili ile zikrederdi. Dili yorulduğu zaman da Allah Teâlâ’nın yarattığı şeylerdeki hikmetleri düşünürdü. Selman-ı Farisi, zaten Ashab-ı Suffe denilen ve Resûlullah’ın bizatihi kendilerini ilim öğrenmekle vazifeli kıldıkları ve O’ndan (sallallahu aleyhi ve sellem) hazarda ve seferde bir an ayrılmayan kimselerdendi. Bazı geceler Efendimiz’in huzurunda bulunarak baş başa saatlerce sohbetinde kalırdı.
Yenibahar