Vakfeler Ve Hükümleri ARAPÇA TÜRKÇE HADİS Buhari Müslim Nesai Ebu Davud Tirmizi
Başlık: HACC VE UMRE BÖLÜMÜ
Konu: Vakfeler Ve Hükümleri
Ravi: Aişe
Hadisin Arapçası:
عن عائشة رَضِىَ اللّهُ َعَنْها قالت: ]كَانَتْ قُرَيْشٌ وَمَنْ دَانَ دِينَهَا يَقِفُونَ بِالْمُزْدَلِفَةِ وَكَانُوا يُسَمُْونَ الحُمْسَ، وَكانَ سَائِرُ الْعَرَبِ يَقِفُونَ بِعَرَفَةَ: فَلَمَّا جَاءَ ا“سَْمُ أمَرَ اللّهُ تَعالى نَبِىّهُ # أنْ يَأتِىَ عَرَفَةَ فَيَقِفَ بِهَا ثُمَّ يَفِيضَ مِنْهَا. وذلِكَ قَوْلُهُ تَعالى: ثُمَّ أفِيضُوا مِنْ حَيْثُ أفاضَ النَّاسُ[. أخرجه الخمسة .
Hadisin Anlamı:
Kureyş ve onun dinine mensub olanlar, (cahiliye devrinde) Müzdelife’de vakfe yapıyorlardı ve kendilerine hums denilirdi. Diğer Araplar ise Arafat’da vakfe yapıyorlardı. İslam dini gelince, Cenab-ı Hakk, Peygamberine (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Arafat’a gidip orada vakfe yapmalarını, sonra da oradan topluca ayrılmalarını emretti. Şu ayet bu hususu beyan eder: “Sonra, insanların toplu olarak akın ettiği yerden siz de akın edin…” (Bakara 199).
Kaynak: Buhari, Tefsir, Bakara 35, Hacc 91, Müslim, Hacc 152, (1219), Tirmizi, Hacc 53, (884), Ebu Davud, Menasik 58, (1910), Nesai, Hacc 202 (5, 255)