Al-i İmran Suresi ARAPÇA TÜRKÇE HADİS Buhari Müslim Tirmizi
Başlık: TEFSİR BÖLÜMÜ – ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu: Al-i İmran Suresi
Ravi: Humeyd İbnu Abdirrahman İbnu Avf
Hadisin Arapçası:
وعن حميد بن عبدالرحمن بن عوف ]أنَّ مرْوَانَ قالَ لِبَوَّابِهِ إذْهَبْ يَا رَافِعُ إلى ابنِ عَبَّاسٍ فَقُلْ: لَئِنْ كَانَ كُلُّ امْرِئٍ مِنَّا فَرِحَ بِمَا أتى وَأحَبَّ أنْ يُحْمَدَ بِمَا لَمْ يَفْعَلْ مُعَذَّباً لَنُعذَّبَنَّ أجْمَعُونَ. فقالَ ابنُ عبَّاسٍ مَا لَكُمْ وَلهذِهِ اŒية. إنما أنْزِلَتْ في أهْلِ الْكِتَابِ ثُمَّ تََ: وَإذْ أخَذَ مِيثَاقَ الَّذِينَ أُوتُوا الكِتَابَ لَتُبَيِّنُنَّهُ لِلنَّاسِ وََ تَكْتُمُونَهُ وَتََ: َ يَحْسَبَنَّ الَّذِينَ يَفْرَحُونَ بِمَا أتَوْا اŒية، وَقالَ سَألهُمُ النَّبِىُّ # عَنْ شَئٍ فَكَتَمُوهُ إيَّاهُ وَأخْبَرُوهُ بِغَيْرِهِ فَأرَوْهُ أنْ قَدِ اسْتُحْمِدُوا إلَيْهِ بِمَا أخْبَرُوهُ عَنْهُ فِيمَا سَأَلَهُمْ، وَفَرِحُوا بِمَا أتَوْا مِنْ كِتْمَانِهِمْ إيَّاهُ مَا سَألهُمْ عَنْهُ[. أخرجه الشيخان والترمذى .
Hadisin Anlamı:
Emevi halifesi Mervan kapıcısına: “Ey Rafi! İbnu Abbas Radıyallahu Anh’a git ve de ki: “Eğer bizden herkes, ettiği ile sevinmesinden ve yapmadığı şeyle de övülmekten hoşlanmasından dolayı azab görecekse, toptan hep azaba maruz kalacağız demektir.” İbnu Abbas Radıyallahu Anh kendisine bu söylenince şöyle dedi: “O ayetten size ne? O ayet, Ehl-i Kitap hakkında inmiştir.” Sonra şu ayeti okudu: “Allah kitap verilenlerden, onu insanlara açıklayacaksınız ve gizlemeyeceksiniz diye ahid almıştı. Onlar ise, onu arkalarına atıp, az bir değere değiştiler. Alış-verişleri ne kötüdür. Ettiklerine sevinen ve yapmadıklarıyla övülmekten hoşlananların, sakın sakın onların azabtan kurtulacaklarını sanma, elem verici azab onlaradır.” (Al-i İmran, 187-188). İbnu Abbas Radıyallahu Anh sözüne devam ederek şu açıklamayı yaptı: “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onlara bir husus sordu, gerçeği gizleyip, değişik şekilde yanlış cevap verdiler. Üstelik kendilerine sorduğu hususa verdikleri cevap sebebiyle medhedilmeyi beklediklerini de iş’ar ettiler. Ayrıca sorulan şeyi ona gizlemiş olmalarına da sevindiler.”
Kaynak: Buhari, Tefsir, Al-i İmran 16 (6, 51), Müslim, Sıfatu’l-Münafıkin 8, (2778), Tirmizi, Tefsir, Al-i İmran (3018)