Sebe Suresi ARAPÇA TÜRKÇE HADİS Buhari Tirmizi
Başlık: TEFSİR BÖLÜMÜ – ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu: Sebe Suresi
Ravi: Ebu Hüreyre
Hadisin Arapçası:
وعن أبى هريرة رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]إنَّ نَبِىَّ اللّهِ # قالَ: إذَا قَضَى اللّهُ تعالى ا‘مْرَ في السَّمَاءِ ضَرَبتِ المََئِكَةُ عَلَيْهِمُ السََّمُ بِأجْنِحَتِهَا خُضْعَاناً لقولِهِ كأنَّهُ سِلْسِلَةٌ عَلَى صَفْوَانٍ فإذا فُزِّعَ عَنْ قُلُوبِهِمْ قَالُوا مَاذَا قَالَ رَبُّكُمْ؟ قَالُوا لِلَّذِى قَالَ الْحَقَّ وَهُوَ الْعَلِىُّ الْكَبِيرُ فَيَسْمَعُهَا مُسْتَرِقُ السَّمْعِ، وَمُسْتَرِقُوا السَّمْعِ هكذَا بَعْضُهُ فَوْقَ بَعْضٍ، وَوَصَفَ سُفْيَانُ بِكَفِّهِ فَخَرَّقَهَا وَبَدَّدَ بَيْنَ أصَابِعِهِ فَيَسْمَعُ الْكَلِمَةَ فَيُلْقِيهَا إلى مَنْ تَحْتَهُ حَتَّى يُلْقِيهَا عَلى لِسَانِ السَّاحِرِ أوِ الْكَاهِنِ فَرُبَّمَا اَدْرَكَهُ الشِّهَابُ قَبْلَ اَنْ يُلْقِىهَا، وَرُبَّمَا ألْقَاهَا قَبْلَ أنْ يُدْرِكَهُ. فَيَكْذِبُ مَعَهَا مِائَةَ كَذْبَةٍ. فَيُقَالُ ألَيْسَ قَدْ قَالَ لَنَا يَوْمَ كَذَا وَكَذَا وَكذَا وَكذَا؟ فيُصَدَّقُ بِتِلْكَ الْكََلِمَةِ الَّتِى سُمِعَتْ مِنَ السَّمَاءِ[. أخرجه البخارى والترمذى .
Hadisin Anlamı:
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Allahu Teala Hazretleri semada bir işin yapılmasına hükmetti mi, Rabb-i Teala’nın sözüne ihtiramla, melaike (a.s.) korku ile kanatlarını birbirine vururlar. Rabb Teala’nın işitilen sözü düz bir kaya üzerinde (hareket eden) zincirin sesi gibidir. Meleklerin kalplerinden korku açılınca (Cebrail ve Mikail gibi mukarreb meleklere): “Rabbiniz ne buyurdu?” diye sorarlar. Onlar da: “Allah Teala hazretleri hakkı söylemiştir. Zaten O, yüce ve uludur” derler. O’nun sözünü, kulak kabartan (şeytanlar gizlice) işitir. Kulak hırsızı şeytanlar (yerden göğe kadar) birbirlerinin üstünde (zincirleme) dizilmiş ve kulak hırsızlığına hazırlanmış bulunur. – Süfyan (İbnu Uyeyne) eliyle tarif etti: Parmaklarını önce (üst üste) dizdi, sonra açtı- (En üstteki, ilahi kelamı işitir ve alttakine verir, o da kendi altındakine verir. Böylece gele gele sihirbaz ve kahinlerin diline kadar ulaşır. Bazan kelimeyi aşağıdakine vermeden önce bir şahap, şeytana ulaşır. Bazan şahap kendisine isabet etmezden önce kelimeyi aşağısındakine vermiş olur. (Sihirbaz ve kahinler kendilerine bu şekilde ulaşan hırsızlama habere) yüz kadar da kendileri ilave ederek yalanlar düzerler. Emr-i İlahi yeryüzünde tahakkuk edince halk kendi arasında: “Bu işin olacağı bize daha önce falan falan günlerde haber verilmemiş miydi?” derler. Böylece, semada (kulak hırsızlığı yoluyla) işitilmiş olan haber böylece tasdik edilir.”
Kaynak: Buhari, Tefsir, Sebe 1, Hicr 1, Tirmizi, Tefsir, Sebe, (3221)