Mefûlü’l-Mutlak – Açıköğretim İlahiyat Arapça Dersleri
Arapçada el-mef’ûlü mutlak, fiille aynı kökten olan ve onun mânâsını pekiştirme, yapılış şeklini açıklama ve sayısını belirtme amacıyla kullanılan mastardır. Genelde fiilden sonra gelir. Türkçeye “kökteş tümleç” olarak da tercüme edilebilir. Fiilin mânâsını pekiştiren el-mef’ûlü mutlak “şüphesiz, gerçekten, tam, muhakkak, iyi, iyice, çok, öyle … ki”, şeklinde; fiilin yapılış şeklini gösterenler “gibi, şeklinde, -ce, aynen, tıpkı, tam” vb. lafızlarla ve fiilin sayısını belirtenler de “kere, defa, kez” gibi biçimlerle Türkçeye tercüme edilirler. Türkçede ise bu mânâları taşıyan öge zarf tümlecidir. Nasıl el-mef’ûlü mutlak fiili etkileyen bir ögeyse, zarf tümleci de fiilin (yüklem) anlamını zaman, durum, ölçü, derece, yön, tarz, şart, sebep, birliktelik gibi yönlerden tamamlayan bir ögedir. Ancak, Arapçada el-mef’ûlü mutlak fiilden sonra gelirken, Türkçede ise zarf tümleci fiilden önce gelir.
Türkçede şu üç grup zarf tümleci Arapçadaki el-mef’ûlü mutlak ögesinin karşılığı olmaktadır:
1. “İyi, kötü” gibi yükleme durum anlamı katanlar: “Çocuk iyi uyudu.” نَامَ الطِّفْلُ نَوْمًا) ) gibi.
2. “Elbette, muhakkak, gerçekten, mutlaka, şüphesiz, kat’iyen, kesinlikle” gibi tasdik ve inkar ifade edenler: “Yetimlere gerçekten şefkat gösteririm.” أَعْطِفُ عَلَى الأَيْتَامِ عُطُوفًا) ) gibi.
3. “Çok, az” vb. ölçü ve derece ifade edenler: “Adam çok yedi.” ( أَكَلَ الرَّجُلُ كَثِيرًا ) gibi.
DİL BİLGİSİ el-MEF‘ÛLÜ MUTLAK
el-Mef‘ûlü mutlak, çoğunlukla cümlede fiille aynı kökten olan mastardır. Daima mansûbdur.
Üç amaçla gelir:
1. Fiilin anlamını pekiştirir.
2. Fiilin çeşidini bildirir.
3. Fiilin sayısını belirtir.
1. Fiilin Anlamını Pekiştirmesi
Bu tür el-mef‘ûlü mutlak daima müfreddir ve fiilden sonra gelir. Türkçe’ye şüphesiz, gerçekten, tam, tamamen, muhakkak, iyi, iyice, çok, öyle … ki, vb. lafızlarla tercüme edilir.
نَامَ الطِّفْلُ نَوْمًا . Çocuk iyi uyudu.
أَكَلَ الرَّجُلُ الجَائِعُ أَكْلاً . Aç adam gerçekten iyi yedi.
فَرَّ اللِّصُّ مِنَ الشُّرْطِيِّ فِرَارًا . Hırsız, polisten öyle bir kaçtı ki!
يَنْصُرُ اللهُ المؤُْمِنِينَ نَصْرًا . Allah müminlere muhakkak yardım eder.
حَفِظْتُ القُرْآنَ حِفْظًا . Kur’ân’ı iyice ezberledim.
اِنْتَصَرَ الجَْيْشُ انْتِصَارًا . Ordu kesin bir zafer kazandı.
Yukarıdaki cümlelerde, fiille aynı kökten gelen mansûb mastarların hepsi de fiilin mânâsını pekiştirmek amacıyla gelmiştir. Yukarıda verilen örnekler ışığında siz de aşağıdaki cümlelerde geçen fiillerinmastarlarını tespit ederek, pekiştirme için gelen el-mef’ûlü mutlak ögesinin doğru şekillerini yazınız.
حَطَّمَتِ الأَمْوَاجُ السَّفِينَةَ ……. Dalgalar gemiyi paramparça etti.
قَرَأَ اْلإِمَامُ الْقُرْآنَ ……. İmam öyle bir Kur’ân okudu ki!
حَفَرَ الْمُزَارِعُ اْلأَرْضَ ……. Çiftçi tarlayı iyice kazdı.
Fiilin anlamını pekiştirme amaçlı mastarlar ikil ya da çoğul olarak kullanılmazlar. Meselâ fiilin mânâsını pekitirmek için وَعَدْتُكَ وُعُودًا şeklinde bir cümle kullanılmaz. Böyle bir cümlede fiille aynı kökten olan çoğul mastar, elmef’ûlü mutlak değil, mef’ûlün bih olur. Cümle de Sana vaadlerde bulundum mânâsına gelir.
2. Fiilin Çeşidini Bildirmesi
Fiilin yapılış şeklini bildiren el-mef‘ûlü mutlak ya isim ya da sıfat tamlaması olarak gelir. Türkçe’ye gibi, şeklinde, -ce, aynen, tıpkı, tam … vb. lafızlarla tercüme edilir. İsim tamlaması:
ضَرَبَهُ ضَرْبَ الظَّالِِم . Ona zalimce vurdu.
أَجَابَهُ إِجَابَةَ الْعَالِِم . Ona alim gibi cevap verdi.
اِنْطَلَقَتِ السَّيَّارَةُ اِنْطِلاَقَ الصَّارُوخِ . Araba füze gibi fırladı.
Yukarıdaki üç örnekte mastar isim tamlamasının muzâfı, peşinden gelen kelime de muzâfun ileyh olarak gelmiştir. Burada el-mef ‘ûlü mutlak olan öge mansûb mastardır.
Sıfat tamlaması:
سِرْتُ سَيْرًا حَسَنًا . Güzelce yürüdüm.
نَامَ الْمَرِيضُ نَوْمًا هَادِئًا . Hasta sakin bir uyku çekti.
اِعْتَرَضَ الْمُتَّهَمُ الْقَرَارَ اعْتِرَاضًا شَديدًا . Sanık karara şiddetle karşı çıktı.
Geçen üç örnekte de mastarlar, sıfat tamlamasının bir ögesi olarak gelmiştir. Burada mansûb mastar, el-mef’ûlü mutlak olurken, peşinden gelen lafız da onun sıfatı olarak yer almıştır.
Sıfat tamlaması şeklinde gelen el-mef‘ûlü mutlakta bazen isim zikredilmez, sadece sıfatı kalır. Bu durumda sıfat, el-mef’ûlü mutlak olur.
جَرَى الْكَلْبُ سَرِيعًا . Köpek hızlı koştu.
Bu cümlenin aslı şöyledir:
جَرَى الْكَلْبُ جَرْيًا سَرِيعًا . Köpek hızlı koştu.
أَكَلَ الطِّفْلُ كَثِيرًا . Çocuk çok yedi.
Bu cümlenin aslı da şudur:
أَكَلَ الطِّفْلُ أَكْلاً كَثِيرًا . Çocuk çok yedi.
Yukarıda verilen örnekler ışığında siz de aşağıdaki cümlelerde geçen fiillerin mastarlarını tespit ederek, fiilin yapılış şeklini belirten el-mef’ûlü mutlak ögesinin doğru şekillerini yazınız.
حَزِنَتِ اْلأُمُّ عَلَى فَقْدِ بِنْتِها …. شَدِيدًا . Anne kızını kaybettiğine çok üzüldü.
حَلَّ الْمُدِيرُ الْمَسْأَلَةَ…….تَامًّا . Müdür problemi tamamen halletti.
يَحْمَدُ الْمُؤْمِنُ رَبَّهُ ……كَثِيرًا . Mü’min, Rabbine çokça hamdeder.
3. Fiilin Sayısını Bildirmesi
Fiilin kaç defa yapıldığını bildiren el-mef‘ûlü mutlak, فَعْلَةٌ kalıbında gelen masdar-ı merra’dan elde edilir. Türkçe’ye kere, defa, kez … vb. lafızlarla tercüme edilir. Müfred (Tekil), müsennâ (ikil) veya cemi (çoğul) olarak gelebilir. Eğer mastarın başında sayı varsa, o sayı muzâf olarak el-mef‘ûlü mutlak olurken, mastar da onun muzafun ileyhi olur. Ayrıca مَرَّةً bir kere / defa / kez lafzı da el-mef‘ûlü mutlak olur.
Müfred (Tekil):
سَجَدْتُ سَجْدَةً . Bir kere secde yaptım.
Müsennâ (İkil):
سَجَدْتُ سَجْدَتَيْنِ . İki kere secde yaptım.
Cemî (Çoğul):
سَجَدْتُ ثَلاَثَ سَجَدَاتٍ . Üç kere secde yaptım.
سَجَدْتُ سَجَدَاتٍ . Defalarca secde yaptım.
: مَرَّةً
قَرَأْتُ سُورَةَ البَقَرَةِ مَرَّةً . Bakara sûresini bir defa okudum.
قَرَأْتُ سُورَةَ البَقَرَةِ عِدَّةَ مَرَّاتٍ . Bakara sûresini birkaç defa okudum.
قَرَأْتُ سُورَةَ البَقَرَةِ مِرَارًا . Bakara sûresini defalarca okudum.
Yukarıda verilen örnekler ışığında siz de aşağıdaki cümlelerde geçen elmef‘ ûlü mutlak ögelerinin ikil ve çoğul şekillerini yazınız.
أَكَلَ الطِّفْلُ مِنَ الطَّعَامِ أَكْلَةً . Çocuk yemekten bir kere yedi.
شَرِبَ الْقِطُّ مِنَ اللَّبَنِ شَرْبَةً . Kedi sütten bir kere içti.
طَبَعْتُ الكِتَابَ طَبْعَةً . Kitabı bir kere bastım. el-mef‘ûlü mutlak, fiille eş anlamlı mastarla da gelebilir:
قَعَدْتُ جُلُوسًا . İyi oturdum. مَشَيْتُ سَيْرًا . İyi yürüdüm.
جَرَيْتُ رَكْضًا . İyi koştum.
Bu örneklerden birincisinde جُلُوس mastarı قَعَدَ ile eş anlamlı olan جَلَسَ fiilinden, ikincisinde ise سَيْر mastarı مَشَى fiilinin eş anlamlısı سَارَ fiilinden, üçüncüsünde ise رَكْض mastarı جَرَى ile eş anlamlı olan رَكَضَ fiilinden gelmiştir. Yine el-mef’ûlü mutlak fiille aynı kökten olan değişik fiillerin mastarlarıyla da gelebilir.
وَأَنْبَتَهَا نَبَاتًا حَسَنًا ﴾ ﴿ ”Onu pek güzel bir şekilde yetiştirdi.” (Âl-i İmrân: 37) أَعْطَيْتُ الفَقِيرَ عَطَاءً جَزِيلاً . Fakire çok ikramda bulundum. سَافَرْنَا سَفَرًا مُتْعَبًا . Yorucu bir yolculuk yaptık. Bunun yanında كُلٌّ ve بَعْضٌ vb. lafızlar da mastarın başına gelerek el-mef’ûlü mutlak olabilirler.
أَحْتَرِمُهُ كُلَّ اْلاِحْتِرَامِ . Ona tam saygı duyarım. نَفَعَهُ النُّصْحُ بَعْضَ النَّفْعِ . Öğüt ona biraz fayda verdi. Ayrıca yaygın bir şekilde fiilsiz kullanılıp, el-mef‘ûlü mutlak olarak kabul edilen mansûb mastarlar da vardır. Bunların başlıcaları şunlardır: شُكْرًا . Teşekkür ederim. عَفْوًا . Bir şey değil, afedersiniz. مَرْحَبًا . Merhaba. أَيْضًا . Yine, … de. حَقًّا . Hakikaten, gerçekten. سَرَّتْنِي رُؤْيَتُكَ حَقًّا . Seni görmek beni gerçekten sevindirdi. Bu cümlede حَقًّا lafzı el-mef’ûlü mutlaktır.