Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
وَاللهِ إِنِّي لَأَسْتَغْفِرُ اللهَ وَأَتُوبُ إِلَيْهِ فِي الْيَوْمِ أَكْثَرَ مِنْ سَبْعِينَ مَرَّةً.
248-(6/1) “Allah’a yemin olsun ki ben, günde yetmiş defadan fazla Allah’tan bağışlanma diler ve O’na tevbe ederim.”[1]
يَا أَيُّهَا النَّاسُ تُوبُوا إِلَى اللهِ ، فَإِنِّي أَتُوبُ فِي الْيَوْمِ إِلَيْهِ مِائَةَ مَرَّةٍ.
249- (6/2) “Ey insanlar! Allah’a tevbe edin.Çünkü ben, günde yüz kere Allah’a tevbe ederim.”[2]
250-(6/3) Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
“Kim;
أَسْتَغْفِرُ اللهَ الْعَظِيمَ الَّذِي لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ، الْحَيُّ الْقَيُّومُ وَ أَتُوبُ إِلَيْهِ.
‘Hayy ve Kayyûm olan, O’ndan başka hak ilah olmayan Yüce Allah’tan bağışlanma diler ve O’na tevbe ederim’ derse, savaşta düşmana karşı cepheden olsa bile, Allah onu bağışlar.”[3]
251-(6/4) Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
أَقْرَبُ مَا يَكُونُ الرَّبُّ مِنْ الْعَبْدِ فِي جَوْفِ اللَّيْلِ الْآخِرِ، فَإِنِ اسْتَطَعْتَ أَنْ تَكُونَ مِمَّنْ يَذْكُرُ اللهَ فِي تِلْكَ السَّاعَةِ فَكُنْ.
“Rabbin kula en yakın olduğu an, gecenin son üçte biridir. O saatte Allah’ı zikredenlerden olabilirsen ol!”[4]
252- (6/5) Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
أَقْرَبُ مَا يَكُونُ الْعَبْدُ مِنْ رَبِّهِ وَهُوَ سَاجِدٌ، فَأَكْثِرُوا الدُّعَاءَ.
“Kulun Rabbine en yakın olduğu an, secde anıdır. O halde secdede bol bol DUA edin.”[5]
253- (6/6) Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
إِنَّهُ لَيُغَانُ عَلَى قَلْبِي، وَإِنِّي لَأَسْتَغْفِرُ اللهَ فِي الْيَوْمِ مِائَةَ مَرَّةٍ.
“Benim kalbim de dalar, ben de muhakkak günde yüz defa Allah’tan bağışlanma dilerim.”[6]
[1] Buhâri, bkz. Fethu’l-Bâri (11/101).
[2] Müslim, (4/2076).
[3] Ebu Dâvud, (2/85); Tirmizi, (5/69); Hâkim, sahih demiş, Zehebi de muvafakat etmiştir (1/511).Elbâni de sahih der;Bkz.Sahih-i Tirmizi (3/182); Câmiu’l-Usûl, thk. el-Arnavût (4/389-390).
[4] Tirmizi, Nesâi, (1/279); Hâkim. Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/183); Câmiu’l-Usûl, thk. el-Arnavût (4/144).
[5] Müslim, (1/350).
[6] Müslim, (4/2075); İbn-I Esîr, hadisteki [ إِنَّهُ لَيُغَانُ عَلَى قَلْبِي ] ifadesi hakkında şöyle der: Bundan maksat dalmak ve unutmaktır. Çünkü Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, çokça zikir ve ibâdet yapardı, bazı zamanlar bunlardan unuttuğu da olurdu. Bu yüzden, unuttuğu şeyi günah sayar ve derhal istiğfâra yönelirdi. Bkz. Câmiu’l-Usûl (4/386).