NAMAZDA SELÂMDAN ÖNCE YAPILAN DUALAR ARAPÇA TÜRKÇE
NAMAZDA SELÂMDAN ÖNCE YAPILAN DUALAR:
(( اَللَّهُـمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ، وَمِنْ عَذَابِ جَهَنَّمَ، وَمِنْ فِتْنَةِ الْمَحْيَا وَالْمَمَاتِ، وَمِنْ شَرِّ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ.))
55- (11/1) “Allahım! Kabir ve cehennem azabından, hayat ve ölüm fitnesinden ve Mesih Deccâl fitnesinin şerrinden sana sığınırım.”[1]
(( اَللَّهُمَّ إِنَّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَحْيَا وَالْمَمَاتِ. اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْمَأْثَمِ وَالْمَغْرَمِ.))
56-(11/2) “Allahım! Kabir azabından sana sığınırım. Mesih Deccâl fitnesinden sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınırım. Allahım! Günah ve borçtan sana sığınırım.”[2]
(( اَللَّهُمَّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي ظُلْماً كَثِيراً، وَلاَ يَغْفِرُ الذُّنوُبَ إِلاَّ أَنْتَ، فَاغْفِرْ ليِ مَغْفِرَةً مِنْ عِنْدِكَ وَ ارْحَمْنِي إِنَّكَ أَنْتَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ.))
57- (11/3) “Allahım! Ben nefsime çok zulmettim. Günahları ancak sen bağışlarsın.Katından bir mağfiretle beni bağışla ve bana merhamet eyle. Şüphesiz sen, çok bağışlayan ve çok merhamet edensin.”[3]
(( اَللَّهُمَّ اغْفِرْ ليِ مَا قَدَّمْتُ، وَ مَا أَخَّرْتُ، وَ مَا أَسْرَرْتُ، وَ مَا أَعْلَنْتُ، وَ مَا أَسْرَفْتُ، وَ مَا أَنْتَ أَعْلَمُ بِهِ مِنِّي، أَنْتَ الْمُقَدِّمُ، وَ أَنْتَ الْمُؤَخِّرُ لاَ إِلَهَ إِلاَ أَنْتَ.))
58- (11/4) “Allahım!İşlediğim günahları, yapmam gerekip de yapma-dığım ibâdetleri, gizli ve aşikâr işlediğim günahları, haddi aştığım ve benden daha iyi bildiğin tüm günahları bağışla. Dilediğini kendine itaatte öne alansın, dilediğini de bundan geciktirensin.Senden başka hak ilah yoktur.”[4]
(( اَللَّهُـمَّ أَعِنِّي عَلَى ذِكْرِكَ، وَشُكْرِكَ، وَحُسْنِ عِبَادَتِكَ.))
59- (11/5) “Allahım! Seni zikretmek, sana şükretmek ve sana güzelce ibâdet etmekte bana yardım et.”[5]
(( اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْبُخْلِ،وَ أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْجُبْنِ، وَ أَعُوذُ بِكَ مِنْ أَنْ أُرَدَّ إِلىَ أَرْذَلِ الْعُمْرِ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الدُّنْيَا وَعَذَابِ الْقَبْرِ.))
60- (11/6) “Allahım! Cimrilikten sana sığınırım. Korkaklıktan sana sığınırım. Ömrümün sonunda güç ve takatten düşmekten sana sığınırım. Dünya fitnesi ve kabir azabından sana sığınırım.”[6]
(( اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْجَنَّةَ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنَ النَّارِ.))
61- (11/7) “Allahım! Senden cenneti (kazanmayı) dilerim ve cehennem azabından sana sığınırım.”[7]
(( اَللَّهُمَّ بِعِلْمِكَ الْغَيْبَ وَقُدْرَتِكَ عَلَى الْخَلْقِ أَحْيِنِي مَا عَلِمْتَ الْحَيَاةَ خَيْراً ليِ، وَتَوَفَّنِي إِذَا عَلِمْتَ الْوَفَاةَ خَيْراً ليِ، اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ خَشْيَتَكَ فيِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ، وَأَسْأَلُكَ كَلِمَةَ الْحَقِّ فيِ الرِّضَا وَالْغَضَبِ، وَأَسْأَلُكَ الْقَصْدَ فيِ الْغِنَى وَالْفَقْرِ، وَأَسْأَلُكَ نَعِيماً لاَ يَنْفَدُ، وَأَسْأَلُكَ قُرَّةَ عَيْنٍ لاَتَنْقَطِعُ، وَأَسْأَلُكَ الرِّضَا بَعْدَ الْقَضَاءِ، وَأَسْأَلُكَ بَرْدَ الْعَيْشِ بَعْدَ الْمَوْتِ، وَأَسْأَلُكَ لَذَّةَ النَّظَرِ إِلَى وَجْهِكَ وَالشَّوْقَ إِلَى لِقَائِكَ فيِ غَيْرِ ضَرَّاءَ مُضِرَّةٍ وَلاَ فِتْنَةٍ مُضِلَّةِ، اَللَّهُمَّ زَيِّنـَّا بِزِينَةِ الإِيمَانِ وَاجْعَلْنَا هُدَاةً مُهْتَدِينَ.))
62- (11/8) “Allahım! Gayb ilmin ve yaratma kudretin ile benim için hayatın hayırlı olduğunu bildiğin sürece beni yaşat. Ölümün benim için daha hayırlı olduğunu bildiğinde de beni vefat ettir. Allahım! Gizli ve âşikâr hallerimde senden hakkıyla korkmayı dilerim. Senden (kulların) rıza ve öfke anında hak sözü söylemeyi dilerim. Zenginlik ve fakirlikte senden itidalli olmayı dilerim.Senden tükenmek bilmeyen cennet nimetleri dilerim. Bitmeyen bir göz aydınlığı (sevinç ve mutluluk) dilerim. Senden, (hakkımda hayır veya şer olarak takdir ettiğin) kazaya rıza göstermeyi ve ölümden sonra rahata kavuşmayı dilerim.Yüzüne bakmanın lezzetini isterim. Zarar verici bir hastalık ve saptırıcı fitneye uğramadan sana kavuşmanın özlemini dilerim. Allahım! Bizi îmân ziynetiyle süsle ve bizi hidâyete ermiş, doğru yolun rehberleri kıl.”[8]
(( اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ يَا اَللهُ بِأَنَّكَ الْوَاحِدُ اْلأَحَدُ الصَّمَدُ الَّذِي لَمْ يَلِدْ وَ لَمْ يُولَدْ وَ لَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُواً أَحَدٌ، أَنْ تَغْفِرَ ليِ ذُنُوبِي، إِنَّكَ أَنْتَ الْغَفُورُ الَّرَحِيمُ.))
63- (11/9) “Allahım! Ey Allah! Sen ki birsin, teksin. Samed’sin. Doğmamış ve doğurmamışsın. Hiçbir benzeri olmayansın. Bu sebeple senden günahlarımı bağışlamanı dilerim.Şüphesiz sen, çok bağışlayan ve çok merhamet edensin.”[9]
(( اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ بِأَنَّ لَكَ الْحَمْدَ، لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ، وَحْدَكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ، الْمَنَّانُ، يَا بَدِيعَ السَّمَاوَاتِ وَاْلأَرْضِ، يَا ذَا الْجَلاَلِ وَاْلإِكْرَامِ، يَا حَيُّ يَا قَيُّومُ، إِنِّي أَسْأَلُكَ الْجَنَّةَ وَأَعُوذُ بِكَ مِنَ النَّارِ.))
64- (11/10) “Allahım! Senden dilerim ki hamd sanadır. Senden başka hak ilah yoktur. Sen birsin. Senin ortağın yoktur. Sen, çokça verensin. Ey göklerin ve yerin yaratıcısı! Ey celâl ve ikram sahibi! Ya Hayy, Ya Kayyûm! Senden cenneti dilerim ve cehennemden sana sığınırım.”[10]
(( اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ بِأَنِّي أَشْهَدُ أَنَّكَ أَنْتَ اللهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ اْلأَحَدُ الصَّمَدُ الَّذِي لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُواً أَحَدٌ.))
65- (11/11) “Allahım! Senin Allah olduğuna, senden başka hak ilah olmadığına, bir ve samed olduğuna, doğmamış ve doğurmamış olduğuna, hiçbir benzerinin olmadığına şehâdet etmemi vesile kılarak senden dilerim.”[11]
[1] Buhâri (2/102); Müslim (1/412). Lafızlar, Müslim’e âittir.
[2] Buhâri (2/202); Müslim (1/412).
[3] Buhâri (8/168); Müslim (4/2078).
[4] Müslim (1/534).
[5] Ebu Dâvud (2/86);Nesâi (3/53); Elbâni,“hadis sahihtir” der. Bkz. Sahih-i Ebî Dâvud (1/284).
[6] Buhâri, Bkz. Fethu’l-Bâri (6/35).
[7] Ebu Dâvud. Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce (2/328).
[8] Nesâi, (4/54-55); Ahmed (4/364); Elbâni, “hadis sahihtir” der; Bkz. Sahih-i Nesâî (1/281).
[9] Nesâi,lafzıyla tahric etmiştir (3/52);Ahmed (4/338); Elbâni, “hadis sahihtir” der, Bkz. Sahih-i Nesâî (1/280).
[10] Sünen sahipleri rivayet etmiştir. Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce (2/329).
[11] Ebu Dâvud (2/62), Tirmizi (5/515), İbn-i Mâce (2/1267), Ahmed (5/360), Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce (2/329); Sahih-i Tirmizi (3/163).