Namazın Sekiz Şartı – Namazda Konuşmamak ARAPÇA TÜRKÇE HADİS Müslim Nesai Ebu Davud
Başlık: NAMAZ BÖLÜMÜ
Konu: Namazın Sekiz Şartı – Namazda Konuşmamak
Ravi: Muaviye İbnul-Hakem es-Sülemi
Hadisin Arapçası:
وعن معاوية بن الحكم السلمى رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]بَيْنَا أنَا أُصَلِّى مَعَ رَسولِ اللّهِ # إذْ عَطَسَ رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ. فَقُلْتُ: يَرْحَمُكَ اللّهُ فَرَمانِى الْقَوْمُ بِأبْصَارِهِمْ. فَقُلْتُ: وَاثُكْلُ أُمَّيَاهُ، مَا شَأنُكُمْ تَنْظُرُونَ إلىَّ، فَجَعَلُوا يَضْرِبُونَ بِأيْدِيهِمْ عَلى أفْخَاذِهِمْ يُصَمِّتُونَنِى، فَلَمَّا قَضى # الصََّةَ، بِأبِى هُوَ وَأُمِّى مَا رَأيْتُ مُعَلِّماً قَبْلَهُ، وََ بَعْدَهُ أحْسَنَ تَعْلِيماً مِنْهُ، فَوَاللّهِ مَا كَهَرَنِى، وََ ضَرَبَنِى، وََ شَتَمَنِى، وَلكِنْ قالَ: إنَّ هذِهِ الصََّةَ َ يَصْلُحُ فِيهَا شَىْءٌ مِنْ كََمِ النَّاسِ، إنَّمَا هِىَ التَّسْبِيحُ وَالتَّكْبِيرُ، وَقِرَاءَةُ الْقُرآنِ، فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللّهِ: إنِّى حَدِيثُ عَهْدٍ بِجَاهِلِيَّةٍ، وَقَدْ جَاءَنَا اللّهُ تَعالى بِا“سَْمِ، وَإنَّ مِنَّا رِجَاً يَأتُونَ الْكُهَّانَ؟ قالَ: فََ تَأتِهِمْ. قُلْتُ: وَمِنَّا رِجَالٌ يَتَطَيَّرُونَ؟ قالَ: ذَاكَ شَىْءٌ يَجِدُونَهُ في صُدُورِهِمْ فََ يَصُدُّهُمْ. قُلْتُ: وَمِنَّا رِجَالٌ يَخُطُّونَ؟ قَالَ: كانَ نَبىٌّ مِنَ ا‘نْبِيَاءِ يَخُطُّ، فَمَنْ وَافقَ خَطَّهُ فَذَاكَ. قُلْتُ: وَإنَّهُ كَانَ لِى جَارِيَةٌ تَرْعَى غَنَماً قِبَلَ أُحُدٍ وَالجَوانِيَّةِ، فَاطَّلَعْتُ ذَاتَ يَوْمٍ فَإذَا الذِّئْبُ قَدْ ذَهَبَ بِشَاةٍ مِنْ غَنَمِهَا، وَأنَا رَجُلٌ مِنْ بَنِى آدَمَ آسَفُ كَمَا يَأسَفُونَ، فَصَكَكْتُهَا صَكَّةً. قالَ: فَعَظَّمَ رَسُولُ اللّهِ # ذَلِكَ عَلى، فَقلْتُ: أفََ أعْتِقُهَا؟ قَالَ: ائْتِنِى بِهَا، فَأتَيْتُهُ بِهَا، فقَالَ لَهَا: أيْنَ اللّهُ؟ قَالَتْ: في السَّمَاءِ. قالَ: مَنْ أنَا؟ قالَتْ: أنْتَ رَسُولُ اللّهِ. قالَ: أعْتِقْهَا فإنَّهَا مُؤمِنَةٌ[. أخرجه مسلم وأبو داود والنسائى.»الكَهْرُ«: الزبر والنهر.»وَالتَّطَيُّرُ«: التشَاؤُم بالشئ.»وَالخَط«: هو الذى يفعله المنجم في الرمل بأصابعه ويحكم عليه ويخرج به الضمير . »وَا‘سَفُ«: الغضب.»وَالصَّكُّ«: الضرب واللطم .
Hadisin Anlamı:
Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte namaz kılıyordum. Derken cemaatten bir şahıs hapşırdı. Ben: “Yerhamükallah” dedim. Cemaattakiler bana bed bed baktılar. Bunun üzerine (kızıp): “Vay başıma gelen, niye bana böyle bakıyorsunuz?” dedim. Bu sefer ellerini dizlerine vurarak beni susturmak istediler. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namazı bitirince (bana iyi davrandı), annem babam O’na feda olsun, ben O’ndan, ne önce ne de sonra, daha iyi öğreten bir muallim görmedim. Allah’a yemin olsun O beni ne azarladı, ne dövdü, ne de betimi yıktı, sadece: “Namazda insan kelamından (dünyevi) bir söz münasib değildir, ona uygun olan söz, tesbih, tekbir ve Kur’an kıraatidir!” dedi. Ben: “Ey Allah’ın Resulü,” dedim, “ben cahiliyeden daha yeni çıkmış birisiyim. Allah bize İslam’ı lütfetti ama bizde öyleleri var ki, ala kahinlere geliyorlar, (bu hususta ne tavsiye edersiniz?)” dedim. “Sen onlara gitme!” buyurdu. Ben tekrar: “Bizde (kuşun uçuşuna vs’ye bakarak) uğursuzluk çıkaranlar da var?” dedim. Cevaben: “Bu (uğursuzluk zannı) kalplerinde mevcut olan bir (kuruntu)dur. Sakın onları (gayelerine gitmekten) alıkoymasın!” dedi. Ben: “Bizde, kuma hatlar çizerek fala bakanlar da var?” dedim. Şu açıklamayı yaptı: “Peygamberlerden biri de (kuma) çizgi çizerdi. Kim çizgisini onun çizgisine uygun düşürürse isabet eder!” buyurdu. Ben: “Benim bir cariyem vardı, Uhud ve Cevaniyye taraflarında koyun otlatırdı. Bir gün öğrendim ki bir kurt peyda olmuş ve sürüden bir koyun götürmüş. Ben bir insanoğluyum, herkes gibi bende öfkelenirim. (Bu hadise yüzünden kızıp) cariyeye bir tokat aşkettim. (Ravi der ki: Bu sözümü işitince Resulullah tokadımı fazla buldu, yakıştıramadı). “O halde onu azad etmiyeyim mi?” dedim. “Bana bir getir heler.” dedi. Ben de cariyeyi ona getirdim, Ona: “Allah nerde?” diye sordu. Cariye: “Semada!” diye cevap verdi. Bu sefer: “Ben kimim” diye sordu. O da: “Sen Resulullah’sın” diye cevap verdi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: “Onu azad et, çünkü mü’mine’dir” buyurdu.
Kaynak: Müslim, Mesacid 33, (537), Ebu Davud, Salat 171, (930, 931), Nesai, Sehv 20, (3, 14-18)