38.
Medine’ye Giriş
Peygamber, vahaya 27
Eylül (M.S.) 622, Pazartesi günü vardı. Medine’lilerin Peygamber (s.a.v.)
Küba’ya geldiği için sabırsızlandıkları haberi geldi. Bu yüzden Peygamber
(s.a.v.) Küba’da üç gün kaldı. Ve ayrılmadan önce İslam’ın İlk camisinin
temelini attı. Cuma sabahı Küba’dan ayrıldı; o ve arkadaşları, onları bekleyen
Hazreç’li Beni Salim kabilesiyle namaz kılmak için Ramına ovasında durdular.
Bu, o zamandan itibaren yurdu olacak olan ülkede ilk kılınan Cuma namazıydı.
Beni en-Neccar’dan bir grup akrabası onu karşılamaya gelmişlerdi, bazı
Kuba’lılar ise onu geçirmek için yola çıkmışlardı. Cuma namazını kılanların
toplamı bunlarla birlikte yüzü buluyordu. Namazdan sonra Peygamber (s.a.v.)
Kesva’ya bindi, Ebu Bekir (r.J ve diğer Kureyş]iler de develerine bindiler ve
Medine’ye doğru yola çıktılar. Sağlarında ve sollarında, şeref koruyucuları
olarak ve verdikleri koruma sözünün boş olmadığım göstermeH istercesine Evs’li
ve Hazreç’li adamlar kılıçlarını çekmiş bir şekilde ilerliyorlardı. Bu kadar
coşku dolu bir gün daha görmemişlerdi: «Allah’ın Rasulü geldi! Allah’ın
Rasulü geldi!», müjdesi, yolu kaplayan kadınların, çocukların ve erkeklerin
ağzında tekrarlanıyordu. Kesva, Medine’nin güneyindeki hurma ağaçlan ve bahçeler
arasından geçerken adımlarım yavaşlattı. Evler henüz çok az ve birbirinden
uzaktı; yavaş yavaş daha sık evlerin yeraldı yerleşim bölgelerine yaklaştılar,
Her evden şu da-
veti alıyordu: «Buraya
buyur ey Allah’ın Rasulü, çünkü seni ve diğerlerini koruma gücüne sahibiz».
Birçok kez adamlar, Kesva’nm ipini kendi evlerine doğru çektiler. Fakat
Peygamber (s.a.v.) her seferinde onları selamlayarak: «Bırakın istediği yere
gitsin, çünkü O Allah’ın emrindedir> diyordu.
Bir noktada sanki
deve. Peygamber (s.a.v.)’in en yakın akrabaları olan Hazreç’li Neccar
kabilesinin Adiy kolunun yaşadığı evlere doğru yöneldi. Fakat, deve, Peygamber
(s.a.v.) ‘in çocukken annesiyle birlikte kaldığı bu mahalleden, tüm çağrılara
rağmen geçip gitti. Peygamber (s.a.v.) bu çağrılara da aynı cevabı verdi. Artık
Neccar’ın Benî Malik kolunun evlerine ulaşmışlardı. Birinci Akabe’den önce
kendisine biat eden altı kişiden ikisi Es’ad ve Avf, bu kabileye mensuptu.
Burada, Kesva yoldan döndü ve içinde hurma ağaçları ve bir yapının kalıntıları
bulunan bir bahçeye yöneldi. Bahçenin bir ucu bir zamanlar mezarlık olarak
kullanılmıştı. Hurmaları kurutmak için ayrılmış bir yer de vardı. Es’ad’ın
mescid olarak çitle çevirdiği yere doğru ilerledi ve onun önünde çöktü. Peygamber
{s.a.v.) onun yularını bıraktı, fakat inmedi, deve bir dakika sonra kalktı ve
tembelce yürümeye başladı. Fakat fazla uzaklaşmadı, geri döndü ve daha önce
çöktüğü yere gitti. Tekrar çöktü ve bu kez ayaklarını öne doğru yaydı.
Peygamber (s.a.v.) indi ve: «înşaallah bu evimdir» dedi[1]
Daha sonra bu bahçenin
sahibinin kim olduğunu sordu. Avf’ın kardeşi Mu’az, oranın Sehl ve Süheyl
adında iki yetime ait olduğunu söyledi. Çocuklar Es’ad’in velayeti
altındaydılar. Peygamber (s.a.v.) onları getirmelerini istedi. Fakat çocuklar
zaten oradaydılar ve hemen yanına gittiler. Peygamber (s.a.v.) onlara, bahçeyi
kendisine satıp satmayacaklarını ve satarlarsa ne kadar fiyat koyacaklarını
sordu. Onlar: «Hayır ey Allah’ın Rasulü, onu sana veriyoruz» dediler.
Peygamber (s.a.v.) bunu kabul etti)etmedi ve Es’ad’ın yardımıyla bir fiyat
belirledi Bu sırada, yakında oturan Ebu
Eyyub Halid (r.),
devenin yukunu çözmüş ve evine
götürmüştü. Kabileden diğerleri de gelip Peygamber Cs.a.v.)’e
kendilerine misafir olması
için yal vardılar; fakat
Peygamber (s.a.v.) onlara: «Bir adam. yu
kuyîe beraber olmalı» cevabını verdi. Ebu Eyyub (r.) kendi klanından ikinci Akabe’de ilk biat eden
adamdı Ebu Eyyub (r.)
karısı ile birlikte evinin üst katma taşındı ve alt katı Peygamber
(s.a.v.)’e bıraktı. Es’ad da Kesva’yi yakın olan kendi bahçesine götürdü.