Açıköğretim İlahiyat Arapça 2. Dönem DersleriAöf İlahiyat

Kane ve Kardeşleri – Açıköğretim İlahiyat Arapça Dersleri

Kâne ve Benzerleri

İsim cümleleri isimle başlayan cümlelerdir. Mübteda (özne) ve haber (yüklem) adıyla anılan iki unsurdan oluşmaktadır. İrab yönünden mübteda ve haberin her ikisi de merfudurlar. İsim cümlesi temel cümle birimlerinden biri olmakla birlikte bu yapının başına bazı fiiller ve harfler gelerek isim cümlesinin yapısını değiştirmekte, temel yapısına yeni anlamlar kazandırmaktadır. İsim cümlesinin başına gelerek onun yapısını değiştiren fiil grubundan birisi “nâkıs fiiller” olarak isimlendirilen “Kâne ve ehevâtuha: Kâne ve benzerleri”dir.

Kâne ve benzerleri kelime türleri içinde fiil grubunda yer alır ve fiilin yapı özelliklerini gösterirler. Zaman yönünden mâzi (geçmiş zaman), muzâri (şimdiki/geniş/gelecek zaman) ve emir kipleri ve şahıslara göre çekimleri bulunmaktadır. Cümle içinde işlevleri açısından iki tür yapı özelliği göstermektedirler.

Bu fiillerin anlamları merfuları (fâil: özne) ile tamam oluyor ve mansûb bir isme ihtiyaç duymuyorlarsa bu durumda “tam fiil” olarak değerlendirilmektedirler. Tam fiil oldukları zaman fâil alıp ref ederler. Tam fiiller iş oluşa (hades), zamana ve fiil ile fâil arasında gerçekleşen isnada delalet ederler. Şayet bu fiillerin anlamları fâilleri (özne) ile tamam olmayıp mutlaka mansûb bir isme ihtiyaç duyuyorlarsa bu durumda “nâkıs” fiil olarak görev yapmaktadırlar.

Nâkıs fiiller isimleri ile  haberleri arasındaki isnada ve bu isnadın zamanına delalet etmekte, işoluşa delalet etmemektedirler. Kâne ve benzerleri nâkıs fiil olarak görev yaptıkları zaman isim cümlesinin başına gelir, isim cümlesinin yapısını değiştirirler. Mübtedayı kendilerine isim olarak alır ref eder, mübtedanın haberini de haber olarak alır nasb ederler.

İsim cümlesinin yapısını bu şekilde değiştirmeleri sebebiyle “nevâsih: hükmü giderenler/değiştirenler” adıyla da anılmaktadırlar.

 

 

Dilbilgisi  Kane ve  Benzerleri

 

Kâne ve benzerleri şu fiillerden oluşmaktadır:

 

كَانَ، صَارَ، أَصْبَحَ، أَضْحَى، أمْسَى، ظَلَّ، باتَ، لَيْسَ، مازَالَ، مَا بَرِحَ، ما فَتِئَ، ما انفَكَّ، مادَامَ.

 

Kâne ve benzerlerinin iki türlü kullanımları söz konusudur:

 

 a. Tam fiil  olarak, b. Nâkıs fiil olarak:

 

a. Tam Fiil Olarak Kullanılmaları: Eğer “kâne ve benzerleri”nin anlamları habere ihtiyaç duyulmaksızın fâilleri ile tamam olursa bu durumda tam fiil kabul edilirler. Tam fiiller iş oluş (hades) ve zamana delâlet ederler. Kâne ve benzerlerinden olan ( مادام، مابَرِحَ، باتَ، ظَلّ، أمْسَى، أضْحَى، أصْبَحَ، صَارَ، كاَنَ ) fiilleri tam fiil olarak da görev yaparlar. Ancak ( ما فَتِئَ، مازَالَ، لَيْسَ ) fiilleri tam fiil olmaz, daima nâkıs fiil olurlar.

 

Kâne ve benzerleri tam fiil oldukları zaman anlamları nâkıs fiil olarak kullanıldıklarındaki anlamlarından farklı olur ve şu anlamları ifade ederler:

 

(Bulundu, meydana geldi) . كانَ: وُجِدَ، حَصَلَ

 

(Döndü, bir halden başka hâle geçti) . صارَ: رَجَعَ ، انتقل من حال إلى آخرَ

 

(Sabah vaktine erişti, sabahladı) . أصْبَحَ: دخَلَ في الصباحِ

 

(Kuşluk vaktine girdi, kuşluğa erişti) . أضْحَى:دَخَلَ في الضُّحى

 

(Akşam vaktine girdi, akşamladı) . أمْسَى:دَخَلَ في المسَاءِ

(Kaldı, sürdürdü, devam etti) . ظَلَّ: بَقِيَ، دامَ، اسْتَمَرّ

 

(Geceledi, geceye girdi) . بَاتَ:دخَلَ في الليلِ

 

(Kaldı, sürdü) . دَامَ: بَقِيَ، استَمَرّ

 

(Çözüldü, ayrıldı, bitti) . انْفَكَّ: انْحَلّ، انْفَصَلَ وانْتَهَى

 

(Gitti, ayrıldı) . بَرِحَ: ذَهَبَ وفارَقَ

 

Bu fiillerin tam fiil olarak kullanılmaları ile ilgili aşağıdaki örnekleri inceleyiniz:

 

قال النَّبِيُّ عليه السلامُ: اللَّهم بكَ أصْبَحْنَا وبكَ أمْسَيْنَا وبكَ نَحْيَا وبكَ نَمُوتُ وإليكَ الْمَصيرُ.

 

(Hz. Peygamber (s.a.) şöyle buyurmuştur: Allahım, senin sayende sabahlıyor, senin sayende akşamlıyor, senin sayende diriliyor, senin sayende ölüyoruz, dönüşümüz sanadır.)
Hz. Peygamber’in bu duasında geçen ( أصْبَحْنا،أمْسَيْنا ) fiilleri tam fiil anlamında işoluşa ve zamana delâlet etmiştir. Şu örneklerde de kâne ve benzerleri tam fiil olarak kullanılmışlardır:
(Kuşlar yuvalarına sığınır ve geceyi geçirir.) . تأوِي الطيورُ إلى أعْشَاشِهَا فَتَبِيتُ Bu cümlede geçen ( تَبِيتُ ) fiili “kâne ve benzerleri”nden olup tam fiildir,fâili ile anlamı tamam olmuştur.

 

وهَكَذا كانَتْ أيامُنا، إذا أصْبَحْنَا لم نَتَوَقَّعْ أن نُضْحِيَ، وإذا أضْحَيْنَا لم نَتَوَقَّعْ أن نمُْسِي، ولكنَّ اللهَ كانَ لطيفًا

 

بِنَا .

 

(Günlerimiz işte bu şekilde geçti, sabahladığımız zaman kuşluk vaktine ulaşmayı ummuyorduk, kuşluk vaktine eriştiğimiz zaman akşama ereceğimizi ummuyorduk, ancak Allah bize karşı lütufkârdı.) Bu cümlede geçen( كانَتْ أيّامُنا ) fiil ve fâilden oluşmuş “günlerimiz geçti” anlamındadır. Aynı şekilde أصْبَحْنَا, نُضْحِيَ, أضْحَيْنَا, نُمْسِي fiilleri fâilleri ile birlikte gelmiş ve fâilleri ile
anlamları tamam olmuştur, işoluşa ve zamana delâlet etmişlerdir.

 

(Akşama her eriştiğimde kendimi hesaba çekerim.). كُلَّما أمْسَيتُ حاسَبْتُ نَفْسِي Bu cümlede yer alan أمسيتُ fiili “kâne ve benzerleri”ndendir, tam fiildir, fâille anlamı tamam olmuştur.

 

b. Nâkıs Fiil Olarak Kullanılmaları: “Kâne ve benzerleri” isim cümlesinin başına geldikleri zaman nâkıs fiil kabul edilmektedir. Çünkü bunlar yukarıda da belirttiğimiz gibi bu durumda işoluşa delâlet etmezler; isimleri (merfu‘ları) ile anlamları tamam olmadığı için habere ihtiyaç duyarlar.

 

Bu durumda isim cümlesinin yapısını da değiştirirler. Mübtedayı kendilerine isim olarak alır ref‘ eder, haberi de kendilerine haber olarak alır nasbederler. الزِّحامُ شَدِيدٌ) ) “Kalabalık çoktur” anlamındaki cümle mübteda konumunda olan الزِّحامُ) ) ve haber olan ( شَدِيدٌ ) kelimelerinden oluşmuş bir isim cümlesidir. Bu cümlenin başına nâkıs fiillerden olan ( كانَ ) getirildiği zaman ( (كانَ الزِّحامُ شَدِيدا şeklinde irâb ve anlam yönünden değişikliğe uğramaktadır.

 

Mübteda olan الزِّحامُ) ) kelimesi ( كانَ ) fiilinin ismi olarak zamme ile merfu‘ olmakta, haber  konumunda olan ( شَدِيداً ) kelimesi ise bu fiilin haberine dönüşerek mansûb olmaktadır. Anlamı ise “Kalabalık çoktu” şekline dönüşmektedir. Aşağıdaki isim cümlelerini ve başlarına “kâne ve benzerleri” geldikten sonraki durumlarını inceleyiniz:

 

(Sıcak şiddetli idi.) . كانَ الحَرُّ شَدِيداً  (Sıcak şiddetlidir.) . 1. الحَرُّ شَدِيدٌ

 

(Meyve olgunlaştı.) . صَارَ الثَّمَرُ نَاضِجاً (Meyve olgundur.) . 2. الثَّمَرُ نَاضِجٌ

 

(Işık parıldadı.) . ظَلَّ النُّورُ ساطِعاً (Işık parıldar.) . 3. النُّورُ سَاطِعٌ

 

(Gökyüzü bulutsuzdur.) . 4. السَّماءُ صافِيَةٌ

 

(Gökyüzü bulutsuz oldu.) . أصْبَحَ السَّماءُ صافِيَةً

 

(Ali hasta oldu.) . أضْحَى علِيٌّ مَرِيضاً (Ali hastadır.) . 5. عَلِيٌّ مَرِيضٌ

 

(Rüzgârlar şiddetlidir.) . 6. الرِّياحُ شَدِيدَةٌ

 

(Rüzgârlar şiddetli değildir.) . لَيْسَتْ الرِّياحُ شَدِيدَةً

 

(Hasta acı çekti.) . باتَ المرَِيضُ مُتَألِّماً (Hasta acı çekiyor.) . 7. المرَِيضُ مُتَألِّمٌ

 

(İşçi yorgun oldu.) . أمسَى العامِلُ مُتْعَبَاً (İşçi yorgundur.) . 8. العامِلُ مُتْعَ

 

 

 

Kâne ve Benzerlerinin İsimlerine Uyumu

 

Kâne ve benzerleri, diğer fiillerin fâillerine olan uyumları gibi müzekkerlik ve müenneslik yönünden isimlerine uyum gösterirler. Meselâ ( الوردُ في الحَدِيقةِ مُتَفَتِّحٌ ) “Bahçedeki çiçek açmıştır” anlamındaki bu isim cümlesinin başına أضْحَى) ) yı getirdiğimiz zaman cümlede mübteda konumunda yer alan ( (الوَرْدُ kelimesi ( أضْحَى ) fiilinin ismi haline gelmektedir. Kelime müzekker olduğu için ( أضْحَى ) fiili de ona uyarak müzekker siygasında gelmektedir: .( أضحى الوَرْدُ  (في الحَدِيقةِ مُتَفَتِّحاً الفاكِهَةُ ناضِجَةٌ) ) isim cümlesinin başına ( صَارَ ) fiilini getirdiğimiz zaman bu fiilin ismi konumuna geçen ( الفاكِهَةُ ) müennes olduğu için ( صَارَ ) fiili de müennes olarak gelir ve cümle şu şekle dönüşür:.( (صارَت الفاكِهَةُ ناضِجَةً Fiil fâil uyumunda olduğu gibi, kâne ve benzerleri de isimleri müfredtesniye veya cemî gelse bile sürekli olarak müfred müzekker veya müfred müennes olarak gelirlerler. Meselâ ( الحارسانِ مُسْتَيْقِظَانِ ) isim cümlesinde mübteda ve haber birbirlerine uyumlu olarak tesniye müzekker (ikil eril) hallerinde gelmiştir.

 

Bu cümlenin başına( أصْبَحَ ) fiilini getirdiğimiz zaman ismi konumuna geçen mübteda tesniye olmasına rağmen fiil müfred müzekker olarak gelir, cümle şu şekle dönüşür: ( أصْبَحَ الحارسان مُسْتَيْقِظَيْنِ ). Aynı şekilde ( الممَُرِّضاتُ واقِفاتٌ أمامَ المسُْتَشْفي ) “Hemşireler hastanenin önünde duruyorlar” anlamındaki isim cümlesinin başına ( أمسَى ) fiilini getirdiğimiz zaman mübteda ve haber cemi müennes kelimelerden oluşmasına rağmen fiil tekil gelir, sadece isminin müennes olması sebebiyle müennes olur: ( أمسَتْ (الممَُرِّضاتُ واقِفَاتٍ أمامَ المسُْتَشْفَى

 

Kâne ve Benzerlerinin Zaman ve Şahıslara Göre Çekimleri

 

Kâne ve benzerleri çekim yönünden üç gruba ayrılmaktadırlar:

 

1. Tam çekimli (mâzî muzarî emir kipleri) olanlar (Tam mutasarrıf):

 

 

 

(كان، وأصبح، وأمسى، وأضحى، وظل، وبات، وصار)

 

(İdi, oldu, olur). كَانيَكُونُكُنْ

 

(Allah için kullanıldığında sonsuzluğa delalet eder)

 

(Olmak anlamındadır.) . أصْبَحَيُصْبِحُأصْبِحْ

 

(Olmak anlamındadır.) . أمسَىيُمْسِيأمسِ

 

(Olmak anlamındadır.) . أضْحَىيُضْحِيأضحِ

 

(Olmak, devam etmek, sürmek anlamındadır.) . ظَلَّيَظَلُّظَلَّ

 

(Olmak anlamındadır.) . باتَيَبِيتُبِتْ

 

(Olmak, dönüşmek anlamındadır.) . صارَيَصِيرُصِرْ

 

كانَ) ) fiilinin dışındaki tam çekimli (mutasarrıf) fiiller ( ، بَاتَ، ظَلَّ، أضْحَى

 

أمسَى، أصْبَحَ، صَارَ ) nâkıs fiil oldukları zaman tümü ( صارَ ) anlamını taşır, durum değişikliği, oluş ve dönüşüm anlamlarını ifade ederler. Bu fiillerin mâzîmuzâri ve emir kiplerine göre cümle içindeki kullanımlarına ve anlamlarına dikkat ediniz:

 

(Ağacın meyveleri olgundur.) . 1. ثِمَارُ الشجرةِ ناضِجَةٌ

 

(Ağacın meyveleri olgun olur.) . يَكُونُ ثِمارُ الشجرةِ ناضِجَةً

 

(Sen çalışkan bir hocasın.) . 2. أنتَ مُدَرِّسٌ مُجْتَهِدٌ

 

(Çalışkan bir hoca ol.) . كُنْ مُدَرِّساً مُجْتَهِداً

 

(İlkbaharda hava mutedildir.) . 3. الطَّقسُ في الربِيعِ مُعْتَدِلٌ

 

(İlkbaharda hava mutedil olur.) . يَصِيرُ الطّقْسُ في الرّبِيع مُعْتَدِلاً

 

(Yağmur sağanak halindedir.). 4. المطََرُ غَزِيرٌ

 

(Yağmur hala sağanak olarak yağıyor.). يَظلُّ المطرُ غزيراً

 

(Hava güneşlidir.) . 5. الجَوُّ مُشْمِسٌ

 

(Hava güneşliydi yağmurlu oldu.) . كانَ الجَوُّ مُشْمِساً صارَ مُمْطِراً

 

Kâne ve benzerlerinin başlarına diğer fiillerde olduğu gibi bazı edatlar gelebilmektedir. Mâzî fiilin başına gelince kesinlik, mûzarî fiilin başına gelince ihtimal ifade eden ( قَدْ ) edatı, gelecek anlamı ifade eden ve muzârî fiillerin başına gelen ( س، سَوْفَ ) edatları; nefî ve nehiy anlamları ifade eden edatlar ( ما، لا، لَمْ )bu fiillerin başlarına da gelebilir.

 

(Üzüm olgunlaşacak.) . 1. سَيَصِيرُ العِنَبُ ناضِجاً

 

(Tacir kâr edecek.) . 2. سَوفَ يُصْبِحُ التاجرُ رابحاً

 

(Problemin çözümü zor olmadı.) . 3. ما كانَت المشُْكِلَةُ صَعْبَةَ الحَْلِّ

 

(Ders kolay değildi.) . 4. لَمْ يَكُن الدرسُ سَهْلاً

 

(Bazen düşman dost olabilir.) . 5. قَدْ يَصِيرُ العَدُوُّ صَدِيقاً

 

2. Sadece mâzî ve muzâri çekimi olan ve devamlılık bildirenler (Nâkıs

 

mutasarrıf). Bu fiiller içinde günümüz Arapçasında en çok kullanımı olan ( ما زال  ) fiilidir, bu fiilin muzârisi genellikle ( لا يَزَالُ ) şeklinde gelir. Devamlılık
bildiren bu fiiller şunlardır:

 

ما زَالَلا يَزَالُ، ما بَرِحَلا يَبْرَحُ، ما فَتِئَلا يَفْتَأ، ما انْفَكَّلا يَنْفَكُّ.

 

(Kız öğrenciler hâlâ çalışkanlar.) . 1. ما زالَتْ التلمِيذاتُ مُجْتَهِداتٍ

 

(Yağmur hâlâ yağıyor.) . 2. لا يزالُ المطََرُ نازِلاً

 

(Çiftçi hâlâ buğdayı saçıyor.) . 3. ما بَرِحَ الفلاحُ يَبْذُرُ القَمْحَ

 

(Çocuk hâlâ öğreniyor.) . 4. ما فتِئَ الغُلامُ يَتَعَلَّمُ

 

 

3. Sadece mâzî kipi bulunan fiiller (Câmid).

 

(لَيْسَ، ما دَامَ)

 

لَيْسَ) ) fiili isim cümlesini olumsuz yapan “câmid” bir fiildir. Mâzî kipinde tüm şahıs zamirlerine çekimi yapılabilmektedir. ( العامِلُ نَشِيطٌ ) “İşçi çeviktir” cümlesinin başına bu nâkıs fiili getirdiğimiz zaman ( ليسَ العامِلُ نَشِيطاً ) “İşçi çevik değildir” şeklinde isim cümlesini olumsuz yapmış oluruz.

 

ما دَامَ) ) fiili cümledeki başka bir fiilin zamanını gösteren zaman zarfıdır. “ müddetince, dığı sürece, dıkça” gibi masdariyet ve zamam anlamını bildirir. أحِبُّ الطالِبَ مادامَ مُهَذَّباً) ) “Terbiyeli olduğu sürece öğrenciyi severim” örneğinde olduğu gibi  fiilinin tek zaman kipi olan mâzi kipinde şahıs zamirlerine göre çekimi şu şekilde gerçekleşmektedir.

 

هو طالبٌ-لَيْسَ طالباً (ليسَ-هو).

 

هُما طالبانِ-لَيْسا طالِبَيْنِ (لَيْسَا-هما).

 

هُمْ طٌلاّبٌ-لَيْسُوا طُلاَّباً (لَيْسُوا-هُمْ).

 

هِيَ طالِبَةٌ-لَيْسَتْ طالِبَةً (لَيْسَتْ-هِيَ).

 

هُما طالِبَتانِ-لَيْسَتَا طالِبَتَيْنِ (لَيْسَتَا-هما).

 

هُنَّ طالِباتٌ-لَسْنَ طالِبَاتٍ (لَسْنَ-هنّ).

 

أنتَ طالِبٌ-لَسْتَ طالِباً (لَسْتَ-أنتَ).

 

أنْتُما طالِبانِ-لَسْتُما طالِبَيْنِ (لَسْتُما-أنتُما).

 

أنتُمْ طُلاّبٌ-لَسْتُمْ طُلاّباً (لَسْتُمْ-أنْتُمْ).

 

أنْتِ طالِبَةٌ-لَسْتِ طالِبَةً (لَسْتِ-أنْتِ).

 

أنْتُما طالِبَتانِ-لَسْتُما طالِبَتَيْنِ (لَسْتُما-أنْتُما).

 

أنْتُنَّ طالِباتٌ-لَسْتُنّ طالِباتٍ (لَسْتُنَّ-أنْتُنّ).

 

أنا طالِبٌ-لَسْتُ طالباً (لَسْتُ-أنا).

 

نَحنُ طلابٌ-لَسْنا طُلاباً (لَسْنا-نَحْنُ).

 

 

Kâne ve Benzerlerinin İsim ve Haberlerinin İrabı

 

Kâne ve benzerleri fiiller nâkıs fiil oldukları zaman isim cümlelerinin başına gelirler. Bu fiiller isim cümlesinin tüm yapı biçimlerinde başlarına gelir, mübtedayı kendilerine isim alır ref eder, haberi de haber olarak alır. nasbederler. Mübtedanın haberden önce veya sonra gelmesi bunların amel etmelerinde hiçbir değişiklik meydana getirmez. Meselâ ( (هذا رجُلٌ صالِحٌ
cümlesinde mübteda nekre olduğu için haberden sonra gelmiştir.

 

Bu isim cümlesinin başına ( كانَ ) nâkıs fiilini getirdiğimiz zaman ( (كانَ في البَيْتِ رَجُلٌ şeklinde olur ve mübteda olan ( رَجُلٌ ) kelimesi ( كانَ ) nin ismi olarak merfu olur. Kâne ve benzerleri isim cümlesinin ögelerinin irabını değiştirmekle birlikte isim cümlesinde mübteda ve haberin uyumu noktasında hiçbir etkide bulunamazlar. İsimleri ve haberleri müzekkerlik-müenneslik, müfred, tesniye ve cemi olarak birbirlerine uyumlu gelirler.

 

1. İsim ve haberleri müfred müzekker, müfred müennes veya akılsız varlıkların cemi teksîri olurlarsa; isimleri zamme ile merfu haberleri de fetha ile mansûb olur.

 

(Ev temiz oldu) . صارَ البَيْتُ نَظِيفاً – (Ev temizdir.) . البَيْتُ نَظِيفٌ

 

(Mühendis faal oldu.) . أصْبَحَتْ المهَُنْدِسَةُ نَشِيطةً – (Mühendis faaldir.) . المهَُنْدِسَةُ نَشِيطةٌ

 

(Ağaçlar yapraklandı.). ظَلَّتْ الأشجارُ مُورِقَةً – (Ağaçlar yapraklıdır.) . الأشْجَارُ مُورِقَةٌ

 

2. Nâkıs fiillerin isim ve haberleri tesniye müzekker veya tesniye müennes olursa, isimleri elif ( ا) ile merfu, haberleri de cezimli “ya” ( يْ ) ile mansûb olur.

 

– (İki oyuncu hızlıdır.) . اللاّعِبانِ سَرِيعانِ

 

(İki oyuncu hâlâ hızlıdırlar.) . لا يَزالُ اللاّعِبانِ سَرِيعَيْنِ

 

(İki kız öğrenci laboratuardadırlar.) . الطالِبَتَانِ مَوْجُودَتَانِ في المخُْتَبَرِ

 

(İki kız öğrenci laboratuardaydılar.) . كانَتْ الطالِبَتان مَوْجُودَتَيْنِ في المخُْتَبَرِ

 

3. Nâkıs fiillerin isim ve haberleri cemî müzekker sâlim olurlarsa, isimleri “vav” ( و) ile merfu, haberleri de “ya” ( ِي ) ile mansûb olur. Şayet isimleri akıllı varlıkların cem-i teksiri ise zamme ile merfu olur.

 

(Memurlar evlerine dönüyorlar.) . م الموَُظَّفُون عائِدُون إلى بُيُوِ

 

(Memurlar evlerine döndüler.) . م أمْسَى الْمُوَظَّفُون عائِدِينَ إلى بيُُوِ

 

(Çocuklar odada uyuyorlar.) . الأطفالُ نائِمُون في الغُرْفَةِ

 

(Çocuklar odada uyudular.) . صَارَ الأطفالُ نائِمِينَ في الغرفَةِ

 

4. Nâkıs fiillerin isim ve haberleri cem-i müennes sâlim olurlarsa, isimleri zamme ile merfu haberleri de kesra ile mansûb olur.

 

(Bayan gazeteciler bakanlık binası önündeler.) . الصَّحَفِيّاتُ حاضِراتٌ أمامَ مَبْنَى الوِزَارَةِ

ما زالَتْ الصَّحَفِيَّاتُ حاضِرَاتٍ أمامَ مَبْنَى الوِزارَةِ.

 

(Bayan gazeteciler hâlâ bakanlık binası önündeler.)

 

5. Kâne ve benzerleri isimleri ism-i işaret olursa, bu isimler mebnî oldukları için müfred ve cemî durumlarında nâkıs fiilin ismi olarak mahallen merfu olurlar. Tesnîye durumlarında, diğer tesniye kelimeler gibi elif ( ا) ile merfu olurlar. ( هذا رجُلُ صالِحٌ ) “Bu salih bir adamdır” isim cümlesinin başına صارَ) ) fiilini getirdiğimiz zaman cümle ( صارَ هذا رجُلاً صالحِاً ) şeklinde olur.

 

 ( (صارَ fiilinin ismi olan ( هذا ) işaret ismi mebnî olduğu için mahallen merfu olmuştur.

 

هاتانِ الفَلاّحَتانِ نَشِيطَتانِ) ) “Bu iki çiftçi kadın faaldirler” anlamındaki isim cümlesinin başına ( أصبَحَ ) fiilini getirdiğimiz zaman cümle ( أصبَحَتْ هاتانِ الفَلاّحَتانِ نَشِيطَتَيْنِ ) şekline dönüşür. ( هاتانِ ) ism-i işareti ( أصبَحَ ) fiilinin ismi ve tesniye olduğu için elif ( ا) ile merfu olmuştur. Haberi olan ( نَشِيطَتَيْنِ ) kelimesi de “ya” ile mansûbdur.

 

هؤلاء التلمِيذاتُ نَاجِحاتٌ) ) “Bu kız öğrenciler başarılıdırlar” anlamındaki isim cümlesinin başına ( صارَ ) fiilini getirdiğimiz zaman cümle ( صارتْ هؤلاء التلمِيذاتُ ناجِحاتٍ ) şekline dönüşmektedir.

 

( هؤلاء ) çoğul işaret ismi ( صارَ ) fiilinin ismi olarak mebni olduğu için mahallen merfu olmuştur. ( التلمِيذاتُ ) kelimesi ( (هؤلاء işaret isminin sıfatı olarak zamme ile merfu olmuştur.

 

6. Kane ve benzerlerinin isim ve haberleri “mütekellim yâ”sının dışında bir isme muzaf olmuş “beş isim” olursa ismi vav ( و) ile merfu olur. ( أبُوكَ مُوَظَّفٌ مُجْتَهِدٌ ) cümlesinin başına ( كانَ ) fiilini getirdiğimiz zaman cümle ( كانَ أبُوكَ مُوَظَّفاً مُجْتَهِداً ) şeklinde olur, ( أبُوكَ ) kelimesi ( كانَ ) nin ismi olarak vâv ( و) ile merfu olmuştur. ( مُوَظفاً ) kelimesi de haberi olarak fetha ile mansûb olmuştur.

İlgili Makaleler