a) 1 ve 2 sayıları sayılanın sıfatı olur ve sayılandan sonra gelir:
يَوْمٌ واَحِدٌ | bir gün | يَوْماَنِ اثْناَنِ | iki gün | |
وَإِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ. | İlâhınız bir tek ilahtır (Bakara, 163) . | |||
هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ واَحِدَةٍ. | O, sizi tek bir candan yaratandır (A’râf, 189) . | |||
b) 3-10 arasındaki sayıların ma’dûdu cemi, kesre tenvinli olup cinsiyet olarak tam tersinedir:
أَرْبَعَةُ أَياَّمٍ | dört gün | أَرْبَعُ لَياَلٍ | dört gece |
قَالَ آيَتُكَ أَلاَّ تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ. “Senin için işaret, insanlara üç gün, söz söylememendir” dedi (Âl-i İmrân, 41). | |||
آيَتُكَ أَلاَّ تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلاَثَ لَيَالٍ سَوِيًّا. Sana işaret, sapasağlam olduğun halde üç gece insanlarla konuşamamandır (Meryem, 10). | |||
|
c) 11-99 arasındaki sayıların ma’dûdu müfred fetha tenvinli olur:
خَمْسَةَ عَشَرَ يَوْماً | onbeş gün | |||
خَمْسَةٌ وَ عِشْرُونَ يَوْماً | yirmibeş gün | |||
إِذْ قَالَ يُوسُفُ لِأَبِيهِ يَا أَبتِ إِنِّي رَأَيْتُ أَحَدَ عَشَرَ كَوْكَبًا وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ رَأَيْتُهُمْ لِي سَاجِدِينَ. Bir zamanlar Yusuf babasına demişti ki: Babacığım! Ben rüyamda onbir yıldızla güneşi ve ayı gördüm; onları bana secde ederlerken gördüm (Yusuf, 4). | ||||
إِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِنْدَ اللّهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًا. Allah katında ayların sayısı on ikidir..(Tevbe, 36) | ||||
فَانْفَجَرَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْناً. Derhal (taştan) on iki kaynak fışkırdı (Bakara, 60). | ||||
وَوَاعَدْنَا مُوسَى ثَلاَثِينَ لَيْلَةً وَأَتْمَمْنَاهَا بِعَشْرٍ فَتَمَّ مِيقَاتُ رَبِّهِ أَرْبَعِينَ لَيْلَةً. Mûsâ’ya otuz gece vade verdik ve ona on gece daha ilave ettik; böylece Rabbinin tayin ettiği vakit kırk geceyi buldu (A’râf, 142). | ||||
إِنَّ هَذَا أَخِي لَهُ تِسْعٌ وَتِسْعُونَ نَعْجَةً. Bu, kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu var.. (Sâd, 23) | ||||
وَاخْتَارَ مُوسَى قَوْمَهُ سَبْعِينَ رَجُلاً لِّمِيقَاتِنَا. Musa tayin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş adam seçti (A’râf, 155). | ||||
d) 100 ve 1000 sayıları ile katlarının ma’dûdu müfred kesre tenvinli olur:
مِائَةُ يَوْمٍ | yüz gün | سَبْعَةُ آلاَفِ يَوْمٍ | yedibin gün | ||
مَثَلُ الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ فِي سَبِيلِ اللّهِ كَمَثَلِ حَبَّةٍ أَنبَتَتْ سَبْعَ سَنَابِلَ فِي كُلِّ سُنبُلَةٍ مِئَةُ حَبَّةٍ. Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, her başakta yüz dane vardır (Bakara, 261). | |||||
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَى قَوْمِهِ فَلَبِثَ فِيهِمْ أَلْفَ سَنَةٍ إِلاَّ خَمْسِينَ عاَماً. Andolsun ki biz Nuh’u kendi kavmine gönderdik de o bin yıldan elli yıl eksik bir süre onların arasında kaldı (Ankebût, 14) . |