|
||
|
||
|
||
لِلَّهِ دَرُّهُ |
||
Bir insanın iyiliği çok olursa onu övmek için söylenir. | ||
الذِّئْبُ الذي يَجْرِي وَراءَ أَرْنَبَيْنِ لَنْ يَمْسِكَ بِأَيٍّ منهما |
||
“İki tavşanın peşinden koşan kurt, onlardan hiç birini tutamayacaktır.” |
||
قَبْلَ الرِّماءِ تُمْلاُ الكَنائِنُ |
||
Sıkıntılı anlar ve zor zamanlar gelmeden önce ve yine bir işe başlamadan önce hazırlık yapmak gerektiğini ifade etmede kullanılır. | ||
الحَدِيثُ ذُو شُجُونٍ |
||
“Söz dallanıp budaklanır”, “Konu konuyu açar” anlamındadır. |
||
الحَقُّ أَبْلَجُ والباطِلُ لَجْلَج |
||
“Hak açık ve nettir. Gizli bir yanı yoktur. Batıl ise, belirsizdir ve net değildir.” |
||
الحَدِيدُ بِالْحَدِيدِ يُفْلَحُ |
||
“Demir, demirle yarılır.” Zorluğun ancak zorlukla, sabır ve kararlılıkla aşılacağını, zorluğu yenmek için direnç göstermek gerektiğini ifade etmede kullanılır. |
||
أَجْهَلُ من حِمَارٍ |
||
“Eşekten daha cahil”. Aşırı derecede cahilliği ifade etmede kullanılır. |
||
جَعَلْتُهُ نَصْبَ عَيْنِي |
||
“Gözümün önüne koydum.” Yani, onu hiçbir zaman unutmuyorum. Bir şeye gereken ilgiyi gösterdiğini ifade etmede kullanılır. |
||
جَاؤُوا قَضُّهُمْ بِقَضِيضِهِمْ |
||
“Hiç kimse kalmadan hepbirlikte geldiler”, “Küçüğü-büyüğü hepsi toplanıp geldi” anlamındadır. |
||
لِكُلِّ جَوَادٍ كَبْوَةٌ |
||
Her iyi ve eğitimli atın bir tökezlemesi olur. Yani ne kadar iyi ve eğitimli olursa olsun, o da bazen tökezler. İyi insanın da hata yapabileceğini ifade etmede kullanılır. |
||
جَزَاءَ سِنِّمار |
||
İyiliğe kötülükle karşılık vermeyi ifadede kullanılır. Rivayete göre Rum Sinnimâr, iyi bir inşaat ustasıdır. Nu’man b. İmruu’lKays, ondan kendisi için bir saray yapmasını ister. |
||
التَّمْرُ في الْبِئْرِ |
||
Yani, hurma ağaçlarının bol ve iyi ürün vermesini istiyorsan, sulama mevsiminde kuyudan çokça su çıkarıp onları sulamalısın. |
||
تَرَكَهُ أَنْقَى من الرَّاحَةِ |
||
“Onu avuç ortasından daha temiz bıraktı”. Yani bütün varını yoğunu aldı ve hiçbir şeyini bırakmadı. |
||
تَمْشِي رُوَيْداً وتَكُونُ الأَوَّلاَ |
||
“Yavaş yürü ki birinci olasın!” Kişinin gayesine acele etmeden varabileceğini, acele etmenin hedefe çabuk ulaşmada yararı olmadığını ifade etmede kullanılır. |
||
بِالسَّاعِدِ تَبْطِشُ الْكَفُّ |
||
“El / avuç içi , kolla / kolun yardımıyla vurur.” Yani, “Gücüm ve kuvvetim olursa istediğimi yapabilirim; oysa benim gücüm yok” anlamındadır. |
||
رِضَا النَّاسِ غَايَةٌ لا تُبْلَغُ |
||
“İnsanların rızasını elde etmek erişilmesi imkansız bir hedeftir” anlamında, kişinin ne yaparsa yapsın yine de bir takım kimseler tarafından beğenilmeyeceğini ve bütün insanları memnun etmenin imkansızlığını ve herkesi memnun etmeye çalışmanın gereksiz bir şey olduğunu ifade etmede kullanılır. |
||
رُبَّ أَخٍ لَمْ تَلِدْهُ أُمُّك |
||
“Annenin doğurmadığı, yani öz kardeşin olmayan ama gerçekte öz kardeşin gibi olan nice kardeşin vardır” anlamında samimi arkadaşlığı, iyiliği, fedakarlığı ve kardeşliği ifade etmek için kullanılır. |
||
أَحْلَى مِنَ الْعَسَلِ |
||
“Baldan daha tatlı” anlamında, bir şeyin hoş ve tatlı olduğunu ifade etmede kullanılır. |
||
اِخْتَلَطَ الْحَابِلُ بِالنَّابِلِ |
||
“Her şey birbirine karıştı,işler karman çorman oldu” anlamında kullanılır. |
||
أَلْقِ دَلْوَكَ فِي الدِّلاءِ |
||
Kazanç elde etmek üzere çalışmaya, tembelliği bırakmaya ve üzerine düşeni yapmaya teşvik için kullanılır. |
||
أَعْطِ الْقَوْسَ بَارِيَهَا |
||
“İşi ehline ver” anlamında kullanılır. |
||
أَحَشَفاً وَسُوءَ كِيلَةٍ!؟ |
||
İki kötü özelliği bir arada bulunduran kişiye söylenir. |
||
بَلَغَ السَّيلُ الزُّبَى |
||
Haddi aşan kişi veya olay için söylenir. |
سِرُّكَ أَسِيرُكَ إِذا تَكَلَّمْتَ بِه صِرْتَ أسِيرَهُ
Sırrın senin esirindir,fakat onu konuşmaya başladığın zaman sen onun esiri olursun.
لبَعيدُ عنِ العيْنِ، بَعيدٌ عَنِ القلْبِ
Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur
Kaybetmemek için kaydetmek lazım
العِلْمُ صَيْدٌ وَ الكِتَابَةُ قَيْدٌ
إما اُبدُ كما كنت أو كن كما تبدو
“ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol”
القناعة كنز لايفني
KANAT TÜKENMEZ HAZİNEDİR
بيضة اليوم YÜZÜNDE ÜZÜNTÜSÜ KALBİNDE OLANDIR
إذا لم تعلم أين تذهب , فكل الطرق تفي بالغرض
Nereye gideceğini bilmiyorsan tüm yollar seni götürür
** ** ** **
يوجد دائماً من هو أشقى منك , فابتسم
Gülümse çünkü her zamanda sende daha bahtsız olanlar vardır
** ** ** **خير من دجاجة الغدا
BUGÜNÜN YUMURTASI YARININ TAVUĞUNDAN DAHA HAYIRLIDIR
ان كنت ريحا فقدلا قيت اعصارا
RÜZGAR OLURSAN FIRTINAYLA KARŞILAŞIRSIN
المؤمن بشرة في وجهه و حزنه في قلبه
MÜMİN SEVİNCİ
يظل الرجل طفلاً , حتى تموت أمه , فإذا ماتت ، شاخ فجأة
Erkek hep bebek kalır ta ki annesi ölünceye kadar…annesi ölünce hemen ihtiyarlar
** ** ** **
عندما تحب عدوك , يحس بتفاهته
Düşmanını sevince önemsizliğini anlar
** ** ** **
إذا طعنت من الخلف , فاعلم أنك في المقدمة
Eğer arkadan bıçaklanırsan bilki en öndesin
** ** ** **
الكلام اللين يغلب الحق البين
Yumuşak söz açık ve net olan hakı yener
(Türkiye’deki karşılığı: Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır)
** ** ** **
كلنا كالقمر .. له جانب مظلم
Hepimiz ay gibiyiz…hep bir karanlık yanımız vardır
** ** ** **
لا تتحدى إنساناً ليس لديه ما يخسره
Kaybedecek bişeyi olmayan kimseye meydan okuma
** ** ** **
العين التي لا تبكي , لا تبصر في الواقع شيئاً
Ağlamayan göz aslında bir şey görmüyor
** ** ** **
المهزوم إذا ابتسم , افقد المنتصر لذة الفوز
Yenilenin gülümsemesi yenene kazanma sarhoşluğunu yittirir
** ** ** **
لا خير في يمنى بغير يسار
Solu olmayan sağda hayır yoktur
** ** ** **
الجزع عند المصيبة , مصيبة أخرى
Musibette pes etmek başka bir musibettir
** ** ** **
الابتسامة كلمة معروفه من غير حروف
Gülümseme harfsiz kelimedir
** ** ** **
اعمل على أن يحبك الناس عندما تغادر منصبك , كما يحبونك عندما تتسلمه
Öyle çalış ki koltuğunu bıraktığında insanlar o seni koltuğa geldiğin gün sevdikleri gibi sevsinler
Acıkan doymam, susayan kanmam sanır.
يظن الجائع نفسه أنه لن يشبع، والظمآن يظن أنه لن يرتوي
Acıkan yanağından, susayan dudağından belli olur.
يبان الجائع من خدّه، والظمآن من شفتاه
Acındırırsan arsız, acıktırırsan hırsız olur.
إذا أوجعته كثيراً يقل حياؤه، وإذا حرمته كثيراً تكون قد علمته على السرقه
Aç ayı oynamaz.
الدب الجائع لا يستطيع اللعب
Aç bırakma hırsız edersin, çok söyleme arsız edersin.
لا تتركه جائعاً فتعلمه على السرقة، ولا تتحدث كثيراً فتقل هيبتك
Aç gözünü, açarlar gözünü.
افتح عينك، وإلا فتحها الآخرون
Aç kuzunun yanında azık fazla durmaz.
لا تبقى الزوادة طويلاً لدى الخاروف الجائع
Aç köpek fırın delermiş.
الكلب الجائع يقتحم الفرن
الكلب الجائع يهدم الفرن
Aç kurt insana saldırır.
الذئب الجائع، يهاجم الإنسان
Aç tavuk rüyasında kendini darı ambarında görürmüş.
الدجاجة الجائعة ترى في منامها أنها في مستودع الذرة
Aça dokuz yorgan örtmüşler, yine uyuyamamış.
دثروا الجائع بتسعة أغطية، لكنه لم يستطع النوم
Açık yaraya kurt düşmez.
لا يأتي الدود على الجرح المفتوح
Açın imanı olmaz.
لا يلتقي الجوع والإيمان
Açın karnı doyar gözü doymaz.
يشبع بطن الجائع، لكن عينه لا
Açlık ile tokluğun arası bir dilim ekmek.
بين الجوع والشبع قطعة خبز
Adam adamdır olmasa da pulu, eşek eşektir olmasa da çulu.
الرجل رجلٌ حتى لو لم يمتلك المال، والحمار حمارٌ حتى لو امتلك الدنيا
Adam eşeğinden, kadın döşeğinden belli olur.
يعرف الرجل من حماره، والمرأة من فراشها
Adam olana bir söz yeter
يكفي الرجل كلمة واحدة
Adamak kolay, ödemek güçtür.
ليست المروءة في النذر، بل المروءة في دفعه
Adamakla mal tükenmez.
لا ينفذ المال من النذر