Amiller - Edatlar

Âmil Arapça Ne Anlama Geliyor

 

 ( عَامِلٌ ) Âmil; mânevi, semâi ve kıyâsi olmak üzere toplam 60 adettir. Ayet-i Kerimede gizli bir İSM-İ FÂİL gibi görev yapar ve Ellah Teala’nın bu Ayeti Kerimeyi bana idrak ettirmesindeki murâdını âmillerin izlerini sürerek (fiilin oluşum sebeblerini araştırarak) tesbit etmemi kolaylaştırır. Şöyle ki ; her bir âmil, muhatab ile ilgili bir oluşumun temel unsurlarından biridir. Diğer unsurlar ilgili Ayet-i Kerimelerden bulunabilir.

Çünkü, KUR’AN_I KERÎM’deki ZAMİRLER sorumluluklarımı SAKLI OLARAK bildirir. (Bakınız : Mamuller sayfası, Zamirler-1a dosyasına) Sorumluluklarımı yerine getirmemin de veya arkaya atmamın da bir karşılığı (mükâfaatı veya azâbı) vardır. Hz.Ali (k.a.v)nin, “İnsanın başına gelen belâların sebebi kendisidir ama bilmez.” meâlinde bir ikâzı vardır.

Her fiilim de, kendime ait oluşumun  bir anlık fotoğrafı gibidir ve öncesi – sonrası ile ilişkilidir. Ayrıca, öncesinde NİYET / NEVÂ sonrasında da HÜKÜM vardır.  Mânevi, semâi ve kıyâsi âmillerin birbirinden farkları aşağıdaki tabloda verildi.

 TARİF: Âmil (konuşma esnasında telaffuz edilen lafızlarda), muhataba lafzen veya mânen tesir eden ŞEY’e isim yapılmıştır. Âmillerin davranışlarımızla ilişkisini anlayabilmek için DİNLEYEN olmak ön şarttır. Duyan kişide ise, âmil bilgileri birer mâlumat olarak kalır, bir süre sonra unutulur ve kendime de, muhatabıma da bir faydası görülmez.

 Bir ism-i fâil olan Âmil lafzına yüklenen mânayı anlayabilmek için, ateşe konan bir çömleği düşünelim. Görünürde ateşin sureti çömleğin dışındadır ama ateşin mânası çömleğin içindedir. Çünkü amaç çömleği değil, içindeki suyu ısıtmaktır. Suyun ısınma sebeblerinden biri olan ateşe, âmil denir.

Diğerleri ise; sıcak su ihtiyacı, suyu kaba koyan kişi, fizik kanunları, yakacağı toplayan, yakan … vb. gibi biri olmazsa, suyun ısıtılamıyacağı sebeblerdir. Çünkü Ellah Teala her hadiseyi, sebeblere mukabil yaratmıştır. Bir Ayet-i Kerimedeki âmilde saklanan mânanın biri de “Ey kulum ! bu ayeti takdir etmemdeki sebeblerden birini âmil ile açıkladım, diğer sebebleri de tefekkür ederek muradımı anlamaya çabala.” ikazı saklı olabilir.

Mânevi âmil Lafzî Semâi âmil Lafzî Kıyasi âmil
Vehbi olarak
öğrenilir
Arab’dan duyularak
öğrenilir
Kesbi olarak
öğrenilir
Manevi 5 duyu ve kalb ile bilinir, ancak tam olarak anlatılamaz Zahiri 5 duyu ve akıl ile bilinir, tam olarak
anlatılabilinir
Sessiz ve sözsüzdür Sesli ve sözlüdür
Kendi söylediğini ve başkasının söylediğini DİNLEYEN anlar Kendi söylediğini ve başkasının söylediğini
DUYAN anlar
Kaideleri yoktur Kaideleri vardır