AÇLIK VE SADE YAŞAMANIN ÜSTÜNLÜĞÜ ARAPÇA TÜRKÇE HADİSİ ŞERİFLER RİYAZUS SALİHİN
212- وعن أبي سعيدٍ المقْبُريِّ عَنْ أبي هُرَيرةَ رضي اللَّه عنه . أَنه مَرَّ بِقَوم بَيْنَ أَيْدِيهمْ شَاةٌ مَصْلِيةٌ . فَدَعَوْهُ فَأَبى أَنْ يَأْكُلَ ، وقال : خَرج رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم من الدنيا ولمْ يشْبعْ مِنْ خُبْزِ الشَّعِيرِ . رواه البخاري .
493-212 Ebu Said el-Makburi’nin Ebu Hureyre (r.a.)’den rivayetine göre Ebu Hureyre bir gün önlerinde kızartılmış bir koyun bulunan bir toplumun yanına uğradı. Onlar sofraya davet ettilerse de o yemekten çekindi ve Rasulullah (s.a.v.) arpa ekmeğine bile doymadan dünyadan göçüp gitti. (Buhari Et’ime 23)
213- وعن النُّعمانِ بن بشيرٍ رضي اللَّه عنهما قال : لقد رَأَيْتُ نَبِيَّكُمْ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم وما يَجِدُ مِنْ الدَّقَلِ ما يَمْلأُ به بَطْنَهُ ، رواه مسلم .
495-213 Numan ibn-i Beşir (r.a.) şöyle demiştir.
“Ben Peygamberimiz (s.a.v.)’i gördüm karnını doyuracak kadar âdî hurma bile bulamadığı günler oldu. (Müslim Zühd 34)
214- وعنْ سَعد بن أبي وَقَّاصٍ . رضيَ اللَّه عنه قال : إِنِّي لأَوَّلُ العَربِ رَمَى بِسَهْمِ في سَبِيلِ اللَّهِ ، وَلَقَدْ كُنا نَغْزُو مَعَ رسولِ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ما لَنَا طَعَامٌ إِلاَّ وَرَقُ الحُبْلَةِ . وَهذا السَّمَرُ . حَتى إِنْ كانَ أَحَدُنا لَيَضَعُ كما تَضَعُ الشاةُ مالَهُ خَلْطٌ . متفقٌ عليه .
500-214 Sa’d ibni Ebu Vakkas (r.a.) şöyle demiştir;
Allah yolunda ok atan Arapların ilki benim. Biz Rasulullah (s.a.v.) ‘le birlikte harp ettiğimizde ağaç yapraklarından başka yiyeceğimiz olmazdı. Hatta Semür denilen bu çöl ağacından yediğimizden dolayı koyun keçi gibi birbirine karışmayacak kaskatı şekilde abdest bozardık. (Buhari Et’ıme 23, Müslim Zühd 12)
215- وعن عائشةَ ، رضيَ اللَّه عنها ، قَالَتْ : تُوُفِّيَ رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ودِرْعُهُ مرْهُونَةٌ عِند يهودِيٍّ في ثَلاثِينَ صاعاً منْ شَعِيرٍ . متفقٌ عليه .
504-215 Aişe (r.anha) şöyle demiştir. Rasulullah (s.a.v.) vefat ettiği zaman onun zırhı otuz ölçek arpa karşılığında bir yahudinin yanında rehin olarak bulunuyordu. (Buhari Cihad 89)
216- وعن عِمْرانَ بنِ الحُصَينِ رضي اللَّه عنهما ، عن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم أَنه قال : « خَيْرُكُمْ قَرنِي ، ثُمَّ الَّذِينَ يلوُنَهم ، ثُمَّ الَّذِينَ يلُونَهُم » قال عِمرَانُ : فَمَا أَدري قال النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم مَرَّتَيْن أو ثَلاثاً « ثُمَّ يَكُونُ بَعدَهُمْ قَوْمٌ يشهدُونَ ولا يُسْتَشْهَدُونَ ، وَيَخُونُونَ وَلا يُؤْتَمَنُونَ ، وَيَنْذِرُونَ وَلا يُوفُونَ ، وَيَظْهَرُ فِيهمْ السِّمَنُ » متفقٌ عليه.
509-216 İmran ibni Husayn (r.a.)den rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizin en hayırlınız zamanımda yaşayanlardır, sonra zamanımda yaşayanlara yakın olanlar sonrada onlara yakın olanlardır.” İmran der ki Rasulullah (s.a.v.)in sonra onlara yakın olanlar sözünü iki defa mı yoksa üç sefer mi söylediğini bilmiyorum. Rasulullah (s.a.v.) sözüne şöyle devam etti. “Bunlardan sonra öyle bir topluluk gelir ki kendilerinden şahitlik istenmediği halde şahitlik ederler hainlik ederler kendilerine itimat edilmez bir adakta bulunurlar fakat yerine getirmezler başka bir düşünceleri olmadığı sadece yiyip içmeyi düşündükleri için onlarda şişmanlık baş gösterir.” (Buhari Şehâdât 9, Müslim Fedâil-üs-sahâbe 214)
217- وعن أبي أُمامة رضي اللَّه عنه قال : قال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « يا ابْنَ آدمَ : إِنَّكَ إِنْ تَبْذُل الفَضلَ خَيْرٌ لَكَ ، وَأَن تُمْسِكهُ شرٌّ لَكَ ، ولا تُلامُ عَلى كَفَافٍ، وَابدأ بِمنْ تَعُولُ » رواه الترمذي وقال : حديث حسن صحيح .
510-217 Ebu Umame (r.a.)den rivayete göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ey Ademoğlu ihtiyacından fazla olan malını sadaka olarak vermen senin için hayırlıdır eğer vermeyip elinde tutsan senin için kötüdür. Yeterli miktarda mala sahip olmaktan kınanmaz Allah katında sorumlu tutulmazsın. Harcamaya bakmakla hükümlü olduklarından başla.” (Tirmizi Zekat 32)
218- وعن عبدِ اللَّه بن عمرو بنِ العاصِ رضي اللَّه عنهما ، أَن رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « قَدْ أَفَلَحَ مَن أَسلَمَ ، وكَانَ رِزقُهُ كَفَافاً ، وَقَنَّعَهُ اللَّه بِمَا آتَاهُ » رواه مسلم.
512-218 Abdullah ibni Amr ibni As (r.a.)dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Müslüman olup ta kendisine yeteri kadar rızık verilen ve Allah’ın kendisine verdiği nimete kanaat eden kimse gerçekten kurtulmuştur.” (Müslim Zekat 125)
219- وعن أبي كَريمَةَ المِقْدامِ بن معْدِ يكَرِب رضي اللَّه عنه قال : سمِعتُ رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يقَولُ : « مَا ملأَ آدمِيٌّ وِعَاءً شَرّاً مِنْ بَطنِه ، بِحسْبِ ابن آدمَ أُكُلاتٌ يُقِمْنَ صُلْبُهُ ، فإِنْ كَانَ لا مَحالَةَ ، فَثلُثٌ لطَعَامِهِ ، وثُلُثٌ لِشرابِهِ ، وَثُلُثٌ لِنَفَسِهِ » . رواه الترمذي وقال : حديث حسن
516-219 Ebu Kerime Mıkdad ibni Ma’dikerib (r.a.)den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Hiçbir kimse midesinden daha tehlikeli bir kap doldurmamıştır. Oysa insana kendini ayakta tutacak kadar birkaç lokma yer. Çaresiz çok yemesi gerekiyorsa midesinin üçte birini yemeğe üçte birini içeceğe ve üçte birini de boş bırakmak suretiyle midesinin teneffüsüne imkan bıraksın.” (Tirmizi Zühd 47)