ALLAH İÇİN SEVMEK VE BUNU YAYMAK ARAPÇA TÜRKÇE HADİSİ ŞERİFLER RİYAZUS SALİHİN
168- وعن أَنسٍ رضي اللَّه عنه عن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « ثَلاثٌ مَنْ كُنَّ فِيهِ وَجَدَ بِهِنَّ حَلاَوَةَ الإِيَمَانِ : أَنْ يَكُونَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِمَّا ، سِواهُما ، وأَنْ يُحِبَّ المَرْءَ لا يُحِبُّهُ إِلاَّ للَّهِ ، وَأَنْ يَكْرَه أَنْ يَعُودَ في الكُفْرِ بَعْدَ أَنْ أَنْقَذَهُ اللَّهُ مِنْهُ، كَمَا يَكْرَهُ أَنْ يُقْذَفَ في النَّارِ » متفقٌ عليه
375-168 Enes ibni Malik (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Bir kimsede üç özellik tam olarak bulunursa imanın tadını tadar. Allah ve Rasulünü herkesten fazla sevmek, sevdiğini Allah için sevmek, Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi ateşe atılmak gibi tehlikeli görmek.” (Buhari, İman 9, Müslim, İman 67)
169- وعن أبي هريرة رضي اللَّه عنه عن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « سبْعَةٌ يُظِلُّهُم اللَّه في ظِلِّهِ يَوْمَ لا ظِلَّ إِلاَّ ظِلُّهُ : إِمامٌ عادِلٌ ، وَشَابٌ نَشَأَ في عِبَادَةِ اللَّهِ عَزَّ وَجلَّ ، وَرَجُلٌ قَلْبُهُ مَعلَّقٌ بِالمَسَاجِدِ ورَجُلان تَحَابَّا في اللَّهِ اجْتَمَعَا عَلَيْهِ ، وَتَفَرَّقَا عَلَيْهِ ، ورَجُلٌ دَعَتْهُ امْرَأَةٌ ذَاتُ مَنْصِبٍ وَجَمَالٍ ، فقال : إِنِّي أَخافُ اللَّه ، وَرَجُلٌ تَصَدَّقَ بصَدَقَةٍ ، فَأَخْفَاهَا حَتَّى لا تَعْلَمَ شِمَالُهُ ما تُنْفِقُ يَمِينُهُ ، وَرَجُلٌ ذَكَرَ اللَّهَ خَالِياً فَفَاضَتْ عَيْنَاهُ » متفقٌ عليه .
376-169 Ebu Hüreyre (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde Allah yedi tür insanı arşının gölgesinde barındıracaktır.
Adaletli devlet başkanı,
Allah’a ibadet ve itaat ederek yetişen genç,
Kalbi mescidlere bağlı kimse,
Allah için sevişip bu uğurda bir araya gelip ayrılan kişiler,
Makam ve güzellik sahibi bir kadının zina çağrısını, Ben Allah’tan korkarım diyerek reddeden kimse,
Sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar gizli sadaka veren kimse.
7- Kendi başına kaldığında Allah’ı anarak gözyaşı akıtan kimse. (Buhari, Ezan 36, Müslim, Zekat 91)
170- وعن أبي هريرة رضي اللَّه عنه عن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: « وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لا تَدْخُلُوا الجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا ، ولا تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا ، أَوَ لا أَدُلُّكُمْ عَلَى شَيءٍ إِذَا فَعَلْتُمُوه تَحَابَبْتُمْ ؟ أَفْشُوا السَّلامَ بينَكم »رواه مسلم .
378-170 Ebu Hüreyre (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız zaman birbirinize sevgi ve saygınızın artacağı bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı ve selamlaşmayı yayınız.” (Müslim, İman 93)
171- عن أبي كَريمةَ المِقْدَادِ بن مَعْدِ يكَرب رضي اللَّه عنه عن النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال « إِذَا أَحَبَّ الرَّجُلُ أَخَاهُ ، فَلْيُخْبِرْه أَنَّهُ يُحِبُّهُ » رواه أبو داود ، والترمذي وقال : حديثٌ حسنٌ.
383-171 Ebu Kerime Mikdad ibni Ma’dikerib (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir kimse din kardeşini Allah rızası için severse, sevdiğini ona haber verip, bildirsin.” (Ebu Davud, Edeb 113)
172- وعن مُعَاذٍ رضي اللَّه عنه ، أَنَّ رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، أَخَذَ بِيَدِهِ وقال : « يَا مُعَاذُ واللَّهِ ، إِنِّي لأُحِبُّكَ ، ثُمَّ أُوصِيكَ يَا مُعاذُ لا تَدَعنَّ في دُبُرِ كُلِّ صلاةٍ تَقُولُ : اللَّهُم أَعِنِّي على ذِكْرِكَ وَشُكْرِكَ ، وحُسنِ عِبَادتِك » . حديث صحيحٌ ، رواه أبو داود والنسائي بإسناد صحيح
384-172 Muaz ibni Cebel (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) Muaz’ın elini tutmuş ve şöyle buyurmuştur.
“Ey Muaz Allah’a yemin ederim ki ben seni gerçekten seviyorum. Sonra sana şunu gerçekten tavsiye ederim, her namazın sonunda şöyle demeyi terketme: “Allah’ım seni anmak, sana şükretmek, sana güzelce kulluk etmekte bana yardım et.” (Ebu Davud, Vitir 26, Nese-i, Sehv 60)