‘Ne Kerbela’da şehit olanlar sadece Şiiliğin temsilcisidir ne de Kerbela faciasını yaşatan zalimler Sünniliğin referansını temsil ederler. Zalimin de mazlumun da ne mezhebine ne meşrebine bakılır’ ifadesini kullandı.
Görmez, Muharrem ayı dolayısıyla yayımladığı mesajda ‘Hz. Hüseyin ve Kerbela şehitleri’ni rahmet ve özlemle andığını bildirdi.
İslam aleminin her sene yeni bir hicri yıla girerken Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicretini bütün yönleriyle ve özellikle anlam boyutuyla hatırlayarak sevindiğine dikkati çeken Görmez, ‘Ancak bu sevincimiz, hicretten altmış bir yıl sonra Muharrem ayının onunda, bir aşure gününde Resul-i Ekrem Efendimizin torunu Hz. Hüseyin’in ve çoğu Ehl-i Beyt mensubu yetmişten fazla masum insanın siyasi ihtiraslar uğruna Kerbela’da hunharca şehit edilmesi nedeniyle büyük bir hüzne dönüşür. Şehit edilen Hz. Hüseyin ve arkadaşları, bu acı hadisedeki asil duruşları ve haksızlıklar karşısındaki onurlu mücadeleleri ile müminlerin gönüllerinde taht kurmuş; onlara bu zulmü reva görenler ise insanlığın ortak vicdanında mahkum olmuştur’ değerlendirmesinde bulundu.
Görmez, Hz. Muhammed’in risalet döneminden sonra İslam dünyasını derinden etkileyen olayların başında gelen Kerbela’nın, Müslümanlar için ayrılığın ve kavganın kaynağı olmaması gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
‘Kerbela olayı, rahmet olarak görülmesi gereken mezhebi farklılıkların bir ölçütü değildir. Ne Kerbela’da şehit olanlar sadece Şiiliğin temsilcisidir, ne de Kerbela faciasını yaşatan zalimler Sünniliğin referansını temsil ederler. Zalimin de mazlumun da ne mezhebine ne meşrebine bakılır. Mümin her nerede olursa olsun zalime karşı mazlumun yanında duran vicdanlı insandır. Kerbela’da yaşanan trajedi karşısında Sünni olan da Şii olan da aynı duyarlılığı gösterir. Bu trajedi üzerinden İslam coğrafyasında ayrılık ve gayrılık var ederek kitlesel çatışmanın referansını oluşturmak İslami kardeşlik ve vahdeti bozma üzerine yapılan siyaset mühendisliğine prim vermek olacaktır. Üzülerek belirtmek isterim ki günümüzde, her iki tarafın aşırı uçları bu siyaset mühendisliğine alet olmaktadır. Ve başta Irak ve Suriye olmak üzere birçok İslam beldesinde bu bağlamda katliamlar yaşanmaktadır. Bugün biz Müslümanlara düşen vazife, mezhepsel ayrılıklar üzerinde durmaksızın İslam ümmetinin vahdetini ve kardeşliğini savunmak olmalıdır.’
-‘Bugün yapılması gereken Hz. Hüseyin’i anlamaktır’-
Bugün yapılması gerekenin, Hz. Hüseyin’i anlamak ve Hz. Hüseyin’e hile ve desiselerle kıyanların, onu sahra-i Kerbela’da susuz bırakanların, şehit edenlerin nasıl olup da kendilerini Müslüman görebildiklerinin sorgulanması olduğunu vurgulayan Görmez, Hz. Hüseyin’i bugün yeniden anlamanın yolunun ise her şeyden önce İslam tarihine sızan nefret ve intikam tohumlarını ayıklayarak, onu birlik ve beraberliğin nişanesi yapacak bir tasavvur dünyasında yeniden okumaya başlamaktan geçtiğini belirtti.
Görmez, mesajında şunları kaydetti:
‘Hiç kuşkusuz bir ve beraber olmaktan söz ettiğimizde hak ve hakikat dostlarından, mahrumlardan, mazlumlardan, mustazaflardan söz etmiş oluyoruz. Hüseyni olanların yolu bellidir.
Bu duygular içinde başta şehitler efendisi Hz. Hüseyin ve Kerbela şehitleri olmak üzere bütün şehitlerimizi rahmetle, ihtiramla, özlemle anıyor ve yad ediyorum. Onların Hz. Zeynelabidin ile süren aziz hatırasını ve Ehl-i Beyt-i Mustafa’yı saygıyla selamlıyorum. Asırlardan beri Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt sevgisi etrafında kenetlenen milletimizin barış, huzur, güven, sevgi ve saygı içerisinde yaşamaya devam etmesini Cenab-ı Mevla’dan niyaz ediyorum. Allah bizleri Hz. Hüseyin’in muradına uygun hareket eden varisçileri konumuna getirsin. Bizleri zalimlerle değil mazlumlarla anılan, zalimlere karşı mazlumlardan yana olan kullarından eylesin.’