( أَيْنَ ) ismi, cümlede “her nerede” mânasını verir ve içinde “evrenin neresinde” ifadesi saklıdır. İki cümleyi cezm eden ve şart ifade eden mekan zarfıdır. Birincisine “fi’lü’ş-şart“, ikincisine “cevabu’ş-şart (ceza)” denir. Şartın, cezası (karşılığı) olduğu için irabdan mahalli yoktur. Fi’lü’ş-şart ve cevabu’ş-şart oluşan cümleye “şart cümlesi” denir. Şart cümlesinde “Birincisi gerçekleşirse, ikincisi biz-zaruri (ister-istemez) gerçekleşir.” anlamı saklıdır. Ayrıca ( أَيْنَ ) mekan zarfı olarak da görev yapar
2/115 : ( وَلِلَّهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ فَأَيْنَمَا تُوَلُّوا فَثَمَّ وَجْهُ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ وَاسِعٌ عَلِيمٌ ) “Doğu da Ellah’ındır, batı da. Dolayısıyla her nereye dönerseniz akabinde Ellah’ın yüzü (Zatı) oradadır. Şüphesiz Ellah(‘ın rahmeti ve nimeti) geniştir. O her şeyi bilendir.”
İ’râbı ; ( وَ ) : Başlangıç harfi. ( لِلَّهِ ) : Haberi mukaddem, car-mecrurdan oluşan şibhi cümle REF mahallinde.( الْمَشْرِقُ ) : Mübtedâ muahhar, merfu. ( وَ ) : Atıf harfi. ( الْمَغْرِبُ ): Matuf, merfu. NOT: “Matuf, mübtedâya tâbi olandır.” kâidesinden dolayı, “Batı, doğu’ya tâbidir. Ama bunun tersi olmaz” anlamı saklıdır. ( فَ ) : Atıf harfi.
( أَيْنَمَا ) : cezm eden ve şart ifade eden mekan zarfı, ( مَا ) zaidtir. ( تُوَلُّوا ) : Fi’lü’ş-şart, nun’un düşmesiyle meczum fiili muzari (fiili cümlesi). ( فَ ) : Râbıta, cevabu’ş-şartın başına gelir. ( ثَمَّ وَجْهُ اللَّهِ ) : Cevabu’ş-şart olan isim cümlesi cezm mahallinde. ( ثَمَّ ) : Haberi mukaddem, mekan zarfı (ism-i işâret de denilmiştir), fetha üzere mebni. ( وَجْهُ ) : Mübtedâ muahhar, merfu, muzaf. ( اللَّهِ ) : Muzafun ileyh, mecrur. Burada da “Fiil cümlesi gerçekleşirse, isim cümlesi biz-zaruri gerçekleşir.” anlamı vardır.
Âvamil’den: ( أَيْنَ تَكُنْ يُدْرِكْكَ الْمَوْتُ ) “Her nerede olursan ölüm sana ulaşır.” İ’râbı : ( أَيْنَ ) şart ismidir ve fetha üzere mebnidir. şart veya ceza fiilinin mefulün fihi olarak mahallen mensubtur. ( تَكُنْ ) fiili muzaridir ve ( أَيْنَ ) ile lafzen meczumdur. Fâili, tahtında müstetir ( أَنْتَ ) zamiridir. Fiil ve müstetir fâil ile birlikte bir şart cümlesi olduğu için irabdan mahalli yoktur. ( يُدْرِكْ ) muzari fiil olup, ( أَيْنَ ) ile lafzen meczumdur. ( كَ ) zamiri, muttasıl zamir olup mahallen mansubtur. Fâili, tahtında müstetir ( هُوَ ) zamiridir. Fiil fâili ile birlikte bir cümledir.