Açıköğretim Arapça DersleriAöf İlahiyat

Arapçada Marife Nekre – AÖF İlahiyat Arapça Dersleri (4)

Belirlilik Yönünden İsimler

(Marife-Nekre)

المعَْرِفَة والنَّكْرَة

 

DİLBİLGİSİ

BELİRLİLİK YÖNÜNDEN İSİMLER

(MARİFE-NEKRE)

Arapçada isimler değişik açılardan ayırıma tabi tutularak incelenebilir.

Cinsiyet bakımından yapılan müennes-müzekker ayırımı, sayı bakımından

yapılan müfred-tesniye-cemi ayırımı… vb. ayırımların temel amacı isimleri

daha iyi tanıyabilmektir.

İsimlerin tabi olduğu önemli ayırımlardan birisi de belirlilik bakımından

yapılan marife-nekre ayırımdır. Öncelikle bu terimleri tanımlayalım.

Marife: Belirli bir nesneyi gösteren isimlere marife denir. Belirli bir şey için

konulmuş isimdir şeklinde de tanımlanabilir.

المعرفة: ما وُضِعَ لِشَيْءٍ بِعَيْنِهِ

Nekre: Belirsiz bir nesneyi gösteren isimlere nekre denir. Belirsiz bir şey için

konulmuş isimdir şeklinde de tanımlanabilir.

النَّكِرَةُ: ما وُضِعَ لِشَيْءٍ لا بِعَيْنِهِ

Marife ve nekre terimlerinin Türkçede doğrudan karşılıkları olmadığından

Türk öğrenciler tarafından anlaşılmalarında zorluklar tabii olarak yaşanabilmektedir. Terimlerin daha iyi kavranabilmesi açısından örnekler

üzerinden açıklamakta yarar vardır.

 

Örneğin: ( شجرةٌ ) kelimesi nekre (belirsiz) bir isimdir ve “bir ağaç” şeklinde

Türkçeye çevrilebilir. Belirli, bilinen bir ağaç değil herhangi bir ağaç

kastedilmektedir. Başına ( ال ) takısı ekleyerek ( الشّجَرَةُ ) dediğimizde ise bilinen,

belirli bir ağacı kastetmiş oluruz. Buna göre; ( في الحديقةِ شجرةٌ ) “Bahçede bir

ağaç var” dediğimizde belirli bir ağaçtan değil sadece bahçede bir adet ağaç

bulunduğundan söz etmekteyiz. Konuyla ilgili ikinci bir cümle söyleyip

الشجرةُ جميلةٌ) ) “Ağaç güzel” dediğimizde ise artık herhangi bir ağaçtan değil

bahçedeki o tek ağaçtan bahsetmekteyiz. Yani artık söz konusu olan sıradan

bir ağaç değil bir önceki cümlemizde bahsi geçen (marife/belirli bir) ağaçtır.

Bir başka örnek de şöyle olabilir: Birbirlerine ( ف) atıf harfiyle bağlanmış

iki cümleden oluşan ( رأيْتُ في الطَرِيقِ رَجُلا فسَلّمْتُ على الرّجُلِ ) “Yolda bir adam

gördüm ve (gördüğüm o) adama selam verdim.” ifadesinde birinci cümle

olan ( رأيْتُ في الطَرِيقِ رَجُلا ) cümlesinde geçen ( رَجُلا ) kelimesi nekredir. Zira daha

öncesi itibariyle bilinmeyen herhangi bir adamdan söz edilmektedir. İkinci

cümledeki ( الرّجُلِ ) kelimesi ise marifedir. Zira artık bahsettiğimiz herhangi bir

adam değil de konuşan kişinin az önce görüp de kendisine selam verdiği

belirli (marife) bir adamdır.

Yukarıda da temas ettiğimiz üzere marife ve nekre terimlerinin Türkçede

birebir karşılıkları yoktur. Türkçede isimler yalın halde söylendiklerinde

belirli sayılmaktadırlar. “Öğrenci geldi” denildiğinde “öğrenci” belirli bir

isimdir. Türkçemizde Arapçadaki ( ال ) takısı veya İngilizcedeki (The) gibi

isimleri belirli hale getirmek için kullanılan bir ek yoktur. “Bir öğrenci”

dediğimizde ise “öğrenci” kelimesini belirsiz isim yapmış oluruz zira

kastettiğimiz herhangi bir öğrencidir.

 

 

 

Marife İsimlerin Çeşitleri

Arapçada marife isim denilince genellikle akla ( ال ) takılı kelimeler

gelmektedir. Oysa Arapçadaki marife isimler bunlardan ibaret değildir.

Aşağıda sayacağımız altı tür isim marife olarak kabul edilmektedir. Ayrıca

sonunda tenvin bulunan bütün isimlerin nekre olduğu da doğru değildir.

Aşağıda yer alacağı üzere ( عَلِيٌّ ) gibi özel isimler başlarında ( ال ) takısı

bulunmamasına ve sonunda tenvin olmasına rağmen marifedir.

Arapçada marife olarak kabul edilen isimler şunlardır:

ال) . 1 ) Takılı Kelimeler

Arapçada marife denilince ilk akla gelen ve aynı zamanda en çok örneğin yer

aldığı grup ( ال ) takılı (harf-i tarifli) kelimelerdir.

Aşağıdaki cümlelerde ( ال ) takısı ile marife olmuş kelimeleri inceleyiniz.

الضدانِ لا يَجْتَمعانِ. “İki zıt asla bir araya gelmez.”

صامَ المسْلِمونَ شهْرَ رَمَضانَ. “Müslümanlar Ramazan’da oruç tuttular.”

البيتُ مُطِلّ على البُحَيرَةِ. “Ev göle nâzırdır.”

زَرَعَ الفَلاحُ الذّرَةَ. “Çiftçi mısır ekti.”

لا تُؤخّرْ عَمَلَ اليوْمِ إلى الغدِ. “Bugünün işini yarına bırakma.”

جاعَ الطِّفْلُ فبَكَى. “Çocuk acıktı ve (bu yüzden) ağladı.”

الرِّياضَةُ مُفِيدةٌ للعَقْلِ والجِسْمِ. “Spor vücut ve zihin için yararlıdır.”

Arapçada ( ال ) takısı (harf-i tarif), marife (belirli) isimlerle, bu marife

(belirli) isimleri nitelendiren sıfatların başına gelir. ( ال ) takısı her zaman aynı

anlamı ifade etmez. Bu tarif harfinin cins, istiğrak, ahd-i harici ve ahd-i zihni

olmak üzere dört çeşit anlamı bulunmaktadır. Şimdi bu kavramları biraz

açıklayalım:

a. Cins: ( ال ) takısı (harf-i tarif), bir şeyin cinsini ifade etmek için

getirilebilir. Örneğin: ( الرجلُ قَوِيٌّ ) “Erkek güçlüdür” dediğimiz zaman ( (الرجلُ

kelimesinin başındaki ( ال ) takısı belirli bir erkeği ifade etmek için değil erkek

cinsi anlamını belirtmek için getirilmiştir yani teknik terim olarak “cins”

manasındadır. Anlatılmak istenen erkek cinsinin özelliğinin güçlü olmak

olduğudur. Bu cümlede belirli herhangi bir erkekten söz edilmediği gibi

bütün erkekler de kastedilmemektedir. Yani cümle “Bütün erkekler

güçlüdür” diye tercüme edilemez.

b. İstiğrak: ( ال ) takısı (harf-i tarif), kelimenin kapsamının tümünü ifade

etmek için de getirilir. Bu durumda “bütün hepsi” manasına gelir. Teknik

terimle “istiğrak” manası ifade ettiği söylenir. Örneğin: ( للناسِ رِجْلانِ ) “(Bütün)

insanların iki ayağı vardır” dediğimiz zaman ( الناسِ ) kelimesinin başındaki ( (ال

takısı, “bütün” anlamına gelmektedir.

c. Ahd-i Harici: ( ال ) takısı (harf-i tarif), daha önce bahsi geçtiğinden

dolayı bilinen, belirli bir varlığı ifade etmek için de kullanılır. Harf-i tarifin

ifade ettiği bu anlama teknik terim olarak “ahd-i haricî” denir. Örneğin: ( جاءني

رجلٌ فأكرمتُ الرجُلَ ) “Bana bir adam geldi ben de (o gelen) adama ikramda

bulundum” ifadesi birbirine ( ف) atıf harfiyle bağlanmış iki cümleden

oluşmaktadır. ( جاءني رجلٌ ) cümlesindeki ( رجلٌ ) kelimesi nekredir. Zira bu söz

söylendiği anda söz konusu olan herhangi bir adamdır. Oysa ikinci cümledeki

الرجُلَ) ) kelimesi marifedir. Zira artık belirli bir adamdan yani bu sözü

söyleyene gelmiş bulunan adamdan söz edilmektedir.

d. Ahd-i Zihni: ( ال ) takısı (harf-i tarif), konuşmada önceden bahsi

geçmemiş olsa da sözü söyleyen ve muhatap tarafından zihinlerinde mevcut

bulunan bilgiler açısından belirli olan kelimelerin başına da gelebilir.

Örneğin: ( ذهبْتُ إلى السوق واشتريتُ اللحمَ ) “Çarşıya gittim ve et satın aldım”

ifadesinde ( اللحمَ ) kelimesi ( ال ) takılı olarak getirilmiştir. Zira et denildiğinde

gerek sözü söyleyenin ve gerekse de muhatabın zihnindeki ön bilgi bunun

“kırmızı et” olduğu şeklindedir. Her ne kadar tavuk ve balık etleri de et olsa da mutlak olarak et denildiği zaman akla gelen kırmızı ettir. Dolayısıyla

örneğimizdeki ( اللحمَ ) kelimesi zihnimizdeki bu ön bilgiler dikkate alınarak

ال) ) takılı olarak söylenmiştir. Bu lâm-ı tarife teknik terim olarak zihinlerde

bulunan bilgileri yansıttığı için ahd-i zihnî lam’ı denmiştir.

Şemsî ve kamerî harfler: ( ال ) takısındaki lâm harfi kendisinden sonraki

harfe göre okunmakta veya okunmamaktadır. Kamerî harfler dediğimiz ( ، أ، ب

ج… ) harflerinden birisi ile başlayan bir kelimenin başına ( ال ) takısı gelirse

اَلْ) ) “el” şeklinde okunur. Aksine şemsî harfler denilen ( … (ت، ث، د

harflerinden birisi ile başlayan bir kelimenin başına ( ال ) takısı gelirse yazılışta

bulunmakla birlikte telaffuzda lâm harfi okunmayıp elif harfi kelimenin ilk

harfine eklenerek o ilk harf şeddeli olarak okunur. Aşağıdaki şemsî ve kamerî

harfler tablosunu inceleyiniz.

Kamerî harfler Şemsî harfler

harf örnek okunuşu Harf örnek okunuşu

الأرْضُ أ el-arzu التّلميذُ ت et-tilmîzu

البابُ ب el-bâbu الثّمرة ث es-semeratu

الجَدُّ ج el-ceddu الدّينُ د ed-diynu

الحليبُ ح el-halîbu الذّكرُ ذ ez-zikru

الخالِقُ خ el-hâliku الرّسالةُ ر er-risâleu

العِلْمُ ع el-Ilmu الزّيتونُ ز ez-zeytûnu

الغَنِيُّ غ el-ganiyyu السّنُّ س es-sinnu

الفلكُ ف el-feleku الشّمسُ ش eş-şemsu

القَلَمُ ق el-kalemu الصّدقةُ ص es-sadakatu

الكتابُ ك el-kitâbu الضّد ض ez-zıddu

المسطرةُ م el-mistaratu الطّالبُ ط et-tâlibu

الهواءُ ه el-Hevâu الظّالمُ ظ ez-zâlimu

الولدُ و el-veledu اللّيلُ ل el-leylu

اليسْرُ ي el-yusru النّبيل ن en-nebiylu

Şemsî harfler-kamerî harfler ayırımının anlama yönelik bir etkisi olmayıp

sadece telaffuza (okunuşa) etkisi söz konusudur.

Nekre-i maksûde olan yani şeklen nekre olarak söylenilen ancak

kendileriyle muhatabın karşısındaki belirli kişi veya kişilerin kastedildiği

nida üslubunda münada olan kelimeler de marife olarak kabul edilmektedir.

Konuşan kişi, ( يا رَجُلُ ) “Ey Adam!” dediğinde karşısındaki belirli bir adamı

kastetmektedir. Öğretmenin sınıfta adlarını bilmediği bir öğrenciye) ( (يا طالِبُ

“Ey öğrenci!” şeklinde seslenmesi de buna örnek teşkil eder. ( طالِبُ ) kelimesi

şeklen nekre olsa da ortamda bulunanlar tarafından bilinen bir öğrenciye

seslenilmiş olduğundan marife sayılmaktadır.

2. Zamirler

Bilindiği üzere zamirler, ismin yerini tutan kelimelerdir. Arapçada zamirlerin

tamamı belirli (marife) kelimeler olarak kabul edilmektedir.

 Zamirler Arapça

 

 

Zamir çeşitleri

a. Merfu‘ muttasıl zamirler: Fiillere bitişik olarak yazılan ve cümle

içerisinde fâil (özne) konumunda olan zamirlerdir. Bunları fiil çekimleri

esnasında fiillere eklenen zamirler olarak da nitelendirebiliriz. Mâzî fiillere

eklenen (…. ت، نا، و ) zamirleri (örneğin: … كتبتَ، كتبْنَا، كَتَبُوا ), muzâri fiillere

eklenen (… ا، و ) zamirleri (örneğin: … يكتبانِ، يكتبون ), emir fiillere eklenen ( ، ا

و… ) zamirleri (örneğin: … اكتبا، اكتبوا ) bu tür zamirlerdir.

b. Merfu‘ munfasıl zamirler: Herhangi bir kelimeye bitişmeksizin ayrı

olarak yazılan ve cümle içerisinde mübteda veya merfu‘ bir kelimenin tekidi

konumunda olduklarından dolayı (mahallen) merfu‘ olan (… (هو، هُما، هُم، هِيَ

zamirleri merfu‘ muttasıl zamirlerdir.

c. Mansûb muttasıl/mecrûr muttasıl zamirler: Bitişik olarak yazılan ve

fiiller bitiştiklerinde mef’ûl konumunda olmak üzere mansûb ve isimlere

bitiştikleri zaman muzâfun ileyh (tamlayan) konumunda olmak üzere veya

cer harflerinde sonra geldikleri için mecrûr olan ( ، …ه، …هما، …هم، …ها، …هما

هُنّ، …ك، …كما، …. …) zamirleri bu tür zamirlerdir. Şu örneklerdeki bu tür

zamirlere dikkat ediniz. ما، مِحْفَظَتُهُنَّ، ضَرَبَكُنَّ، اكُْتُبْها، رَآنَا

İlgili Makaleler