Hadis Arapça TürkçeSüneni Tirmizi Hadisleri

Kıssalar ARAPÇA TÜRKÇE HADİS Tirmizi

Başlık: KISSALAR BÖLÜMÜ

Konu: Kıssalar
Ravi: Ebu Vail
Hadisin Arapçası:

عن أبي وائل عن رجل من ربيعة وهو الحارث بن يزيد البكري قال: ]قَدِمْتُ الْمَدِينَةَ فأتَيْتُ رَسُولَ اللّهِ #، وَالْمَسْجِدُ غَاصٌّ بِأهْلِهِ، وَإذَا رَاياتٌ سُودٌ تَخْفِقُ، وإذَا بَِلٌ مُتَقَلِّدُ السَّيْفَ بَيْنَ يَدي رَسُول اللّهِ #. فَقُلْتُ: مَا شأنُ النَّاسِ؟ فقَالُوا: رَسُول اللّهِ # يُريدُ أنْ يَبْعَثَ عَمْرُو بْنَ الْعَاصِ نَحْوَ رَبِيعَةَ فَقُلْتُ: أعُوذُ بِاللّهِ أنْ أكُونَ مِثْلَ وَافِدِ عَادٍ. فقَالَ #: وَمَا وَافِدُ عَادٍ. فَقُلْتُ: عَلى الْخَبِيرِ بِهَا سَقَطْتَ. إنَّ عَاداً لَمَا قُحِطَتْ بَعَثَتْ قَيًْ يَسْتَسْقِي لَهَا فَنَزَلَ عَلى بَكْرِ بِنْ مُعَاوِيَةَ، فَسَقَاهُ الْخَمْرَ وَغَنَّتْهُ الْجَرادَتَانِ. ثُمَّ خَرَجَ يُرِيدُ جِبَالَ مُهْرَة. فقَالَ: اللّهُمَّ إنِّى لَمْ آتِكَ لِمَرَضٍ فأُدَاوِيَهُ، وََ ‘سِيرٍ فأُفَادِيَهُ، فاسْقِ عَبْدَكَ مَا كُنْتَ مُسْقِيَهُ وَاسْقِ مَعَهُ بَكْرَ بْنَ مُعَاوِيَةَ! يَشْكُرُ لَهُ الْخَمْرَ الّذِى سَقَاهُ؛ فَرُفِعَ لَهُ ثَثَ سَحَائِبَ حَمْرَاءُ، وَبَيْضَاءُ، وَسَوْدَاءٌ. فَقِيلَ لَهُ: اِخْتَرْ إحدَاهُنَّ، فَاخْتَارَ السَّوْدَاءَ مِنْهُنَّ. فَقِيلَ لَهُ: خُذْهَا رَمَاداً رِمْداداً َ تَذَرْ مِنْ عَادٍ أحَداً. فقَالَ # عِنْدَ ذلِكَ: إنَّهُ لَمْ يُرْسَلِ الرِّيْحُ إَّ مِقْدَار هذِهِ الحَلْقَةِ، يَعْنِى حَلْقَةَ الْخَاتَمِ. ثُمَّ قَرَأ: وَفِي عَادٍ إذْ أرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ الرِّيحَ الْعَقِيمَ مَا تَذَرُ مِنْ شَىْءٍ أتَتْ عَلَيْهِ إَّ جَعَلَتْهُ كَالرَّمِيمِ[. أخرجه الترمذي.»القحطُ« الغء، واصله من انقطاع المطر وهو سببه.و»الرَّمَادُ« معروف.و»الرَّمْدَادُ« المتناهي في احتراق والرقة.و»الرَّيحُ الْعَقِيمُ« التي تلقح و تأتي بالمطر .

Hadisin Anlamı:

Ebu Vail, Rebia kabilesinden el-Haris İbnu Yezid el-Bekri adında bir adamdan naklen anlatıyor: “Medine’ye gelmiştim, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ın yanına gittim. Mescid, cemaatle dolu idi. Orada dalgalanan siyah bayraklar vardı. Hazreti Bilal Radıyallahu Anh kılıcını kuşanmış, Resulullah ()’ın yanında duruyordu. Ben: “Bu insanların derdi ne, (ne oluyor)?” diye sordum. “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Amr İbnu’l-As’ı, Rebia’ya doğru göndermek istiyor, (onun hazırlığı var)!” dediler. Ben: “Ad elçisi gibi olmaktan Allah’a sığınırım” dedim. Aleyhissalatu vesselam: “Ad elçisi de nedir?” buyurdular. Ben: “Bunu çok iyi bilen kimseye düştünüz. Ad (kavmi) kıtlığa uğrayınca Kayl’ı kendileri için su aramaya gönderdi. Kayl da, Bekr İbnu Muaviye’ye uğradı. O, buna şarap içirdi ve Mekke’de o sıralarda seslerinin ve tegannisinin güzelliğiyle meşhur Cerade isminde iki cariye de şarkılar söyledi. [Bu suretle bir ay kadar kaldıktan sonra], Mühre (İbnu Haydan kabilesinin) dağına müteveccihen oradan ayrıldı. Dedi ki: “Ey Allahım! Ben sana ne tedavi edeceğim bir hasta, ne de fidyesini ödeyeceğim bir esir için gelmedim. Sen kulunu, sulayıcı olduğun müddetçe sula. Onunla birlikte Bekr İbnu Muaviye’yi de sula. -Böylece kendisine içirdiği şarap için ona teşekür eder.” Bunun üzerine onun için üç parça bulut yükseltildi. Biri kızıl, biri beyaz, biri de siyah. Ona: “Bunlardan birini seç!” denildi. O, bunlardan siyah olanını seçti. Ona: “Ad kavminden tek kişiyi bırakmayıp helak edecek bu bulutu toz duman olarak al!” denildi.” Bunu söyleyince (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “(Onlara) sadece şu -yüzük halkası- miktarında rüzgar gönderildi” buyurdular ve arkasından şu mealdeki ayet-i kerimeyi tilavet ettiler: “Ad (kavminin helak edilmesinde) de (ibret vardır). Hani onların üzerine o kısır rüzgarı göndermiştik. Öyle bir rüzgar ki, her uğradığı şeyi (yerinde) bırakmıyor, mutlaka onu kül gibi savuruyordu” (Zariyat 41-42).

Kaynak: Tirmizi, Tefsir, Zariyat, (3269, 3270)

İlgili Makaleler