Nasb edatı olarak görev yapan ( أَنْ ), fiillerden önce gelir ve kendisi ile beraber olan cümleyi masdara tevil eder. Bu nedenle de cümlede zaman anlamı yoktur. Çünkü masdar, bir isimdir. ( أَنْ )’nin dahil olduğu fiile ait kökün masdarı alınır ve fâile veya mefule izafe edilir.
Böylelikle, cümle müfred teviline sokulmuş ve masdar lafzında saklı olan mânalar da bu cümleye yüklenmiş olur. (Bakınız: Emsile sayfası, mimsiz masdar dosyası)
Âvamil’den örnek : ( اُحِبُّ أَنْ أُطِيعَ اللهَ تَعَالَى ) “Ellah’u Teala’ya itaat etmeyi severim.”
Muzari fiili NASB edici harf olan ( أَنْ ), sükun üzere mebnidir. (أُطِيعَ ) nin fâili, tahtında
müstetir ( أَنَا ) zamiridir. Fiil, fâili ile birlikte ( أَنْ ) lafzının sılasıdır. ( أَنْ أُطِيعَ ) ise, müfred tevilindedir ve ( اُحِبُّ ) fiilinin mefulün bihi olmak üzere mahallen mensubtur.
Kaide : Lâmu’l ta’lîl den sonra ( أَنْ ) gelmediği takdirde, bu fiilin mukadder (gizli) ( أَنْ ) ile nasbedilmiş olduğuna hükmedilir. Bu durumda, sakladıkları anlamlar da farklı olur. Örnek
( شَرَحْتُ الدَّرْسَ لِأَنْ يَفْهَمَ ) “Anlaması için dersi açıkladım.” terkibinde “Fiili işleyen, vazifemi yaparım gerisi Ellah’a kalmıştır.” anlamı saklıdır. Tıpkı, Hz. İbrahim a.s ın müşrik olan misafirlerine verdiği yemekten sonra, onlardan secde etmelerini istemesi ve secdeye gittiklerinde de Ellah Teala’ya “Vazifemi yaptım, gerisi sana kalmıştır” anlamındaki duâ ile iltica etmesi gibi.
( شَرَحْتُ الدَّرْسَ لِيَفْهَمَ ) “Anlaması için dersi açıkladım.” terkibinde “Fiili işleyen, işi başarırsa sevinir, başaramaz ise sebeblere suç bulur.” anlamı saklıdır.
Tefsir edatı olarak görev yapan ( أَنْ ) ; demek, söylemek, hitap etmek, çağırmak, yazmak vb. anlam ifade eden bir kelime veya cümleden sonra gelir ve söyleniş sebebini izah eder. Bu nedenle de “diye” anlamını taşır. Ancak, tefsir edatından önce ( بِ ) harficerinin mahzuf olduğu takdir edilerek, masdariye edatı olarak kabul edilebilir. (“Kâle” için bu kâide yoktur.)
23/27 : ( … فَأَوْحَيْنَا إِلَيْهِ أَنِ اصْنَعِ الْفُلْكَ بِأَعْيُنِنَا وَوَحْيِنَا ) “O’na gözetimimiz (altın)da vahyimiz ile gemiyi yap diye vahyettik.” Ayet-i Kerimesinin mahzuf ( بِ ) harficeriyle masdara çevrilmiş.
Bu durumda saklı anlam : “O’na vahyimiz ve gözetimimiz ile (bildiği) o gemiyi yapmasını vahyettik.” gibi olur. Çünkü Elif-lâm takısı, Hz. Nuh a.s.ın nasıl bir gemi yapılması gerektiğini bildiğini bildirir.