Duhan Suresi ARAPÇA TÜRKÇE HADİS Buhari Müslim Tirmizi
Başlık: TEFSİR BÖLÜMÜ – ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu: Duhan Suresi
Ravi: Mesruk
Hadisin Arapçası:
وعن مسروق قال: ]كُنَّا جُلوساً عِنْدَ ابنِ مسعُودٍ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ وَهُوَ مُضْطَجِعٌ بَيْنََنَا، فأتَاهُ رَجُلٌ فقالَ: يَا أبَا عَبدالرَّحْمنِ: إنَّ قَاصّاً يَزْعُمُ أنَّ آيةَ الدُّخَانِ تَجئُ فَتَأخُذُ بِأنْفَاسِ الْكُفَّّارِ وَيَأخُذُ الْمُؤمِنِينَ مِنْهَا كَهَيْئَةِ الزُّكَامِ. فقَالَ وَجَلَسَ وَهُوَ غَضْبَانُ: يَا أيُّهَا النَّاسُ أتَّقُوا اللَّهَ، مَنْ عَلِمَ مِنْكُمْ شَيْئاً فَلْيَقُلْ بِمَا يَعْلَمُ. وَمَنْ لَمْ يَعْلَمْ فَلْيَقُلْ: اللَّهُ أعْلَمُ)ـ3(. فإنَّهُ أعْلَمُ ‘حدِكُمْ أنْ يَقُولَ بِمَا َ يَعْلَمُ: اللَّهُ أعْلَمُ، فإنَّ اللَّهَ تعالى قالَ لِنَبيِّهِ عَلَىْهِ الصَّةُ والسّمُ: قُلْ مَا أسْألُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أجْرٍ وَمَا أنَا مِنَ الْمُتَكَلِّفِينَ. إنَّ رسولَ اللَّهِ # لَمّا رأى مِن النَّاسِ إدْبَاراً قالَ: اللَّهُمَّ سَبْعاً كَسَبْعِ يُوسُفَ، فَأخَذَتْهُمْ سَنَةٌ حَصَتْ كُلَّ شَئٍ حَتَّى أكَلُوا الْجُلُودَ وَالْمَيْتَةَ مِنَ الْجُوعِ وَينْظُرُ أحَدُهُمْ إلى السَّماءِ فَيَرَى كَهَيْئةِ الدُّخَانِ؛ فَأتَاهُ أبُو سُفْيَانَ فقَالَ: يَا مُحَمّد إنَّكَ جِئْتَ تأْمُرُ النَّاسَ بِطَاعَةِ اللَّهِ وَبصلَةِ الرَّحْمِ، وَإنَّ قَوْمَكَ قَدْ هَلَكُوا فَادْعُ اللَّهَ تعالى لَهُمْ. قَالَ: فهذَا قولُ اللَّهِ تعالى؛ فَارْتَقِبْ يَوْمَ تَأتى السَّمَاءُ بِدُخَانٍ مُبِينٍ. إلى قولهِ: إنَّكُمْ عَائِدُونَ. قَالَ عَبْدُاللَّهِ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ: أفَيُكْشَفُ عَذَابُ اŒخِرَةِ؟ يَوْمَ نَبْطِشُ الْبَطْشَةَ الْكُبْرَى إنَّا مُنْتَقِمُونَ. فَالْبَطْشَةُ يَوْمُ بَدْرٍ[. أخرجه الشيخان والترمذى .
Hadisin Anlamı:
İbnu Mes’ud Radıyallahu Anh’un yanında oturuyorduk, o da aramızda yatmış vaziyette idi. Kendisine bir adam geldi ve: Ey Ebu Abdirrahman! Bir kıssacı (Kinde kapıları yanında), Duhan mucizesi gelerek kafirlerin nefislerini alıp götüreceğini, mü’minlerin ondan nezle şeklinde (çok hafif müteessir olarak) geçiştireceğini anlatıyor” dedi. Bunun üzerine İbnu Mes’ud Radıyallahu Anh kızarak oturdu ve şunları söyledi: “Ey insanlar Allah’tan korkun. İçinizden bir şeyler bilenler bildiklerini söylesin. Bilmeyenler de, “Allahu a’lem (Allah bilir)” desin. Zira birinizin bilmediği bir şey için “Allah bilir” demesi en büyük ilimdir. Zira Allahu Teala Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) için şöyle buyurmuştur: “Ben bu hizmetim için sizden bir ücret istemiyorum, kendiliğinden bir şey teklif edenlerden de değilim, de!” (Sad, 86). Şüphesiz, Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) insanlarda bir gerileme gördüğü zaman: “Rabbim, Hazreti Yusuf un yedi (senesi) gibi yedi (kıtlık) senesi ver” diye bedduada bulunmuştu. Bu beddua üzerine Mekkeli müşrikleri öyle bir kıtlık yakalamıştı ki her şeyi silip süpürmüş, açlıktan iaşelerin derilerini bile yemek zorunda kalmışlardı. Onlardan biri semaya bakınca, duman gibi birşeyler görür olmuştu. Bu durum karşısında, (Mekkelilerin lideri olan Ebu Süfyan) Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e müracaat ederek: “Ey Muhammed, sen Allah’a taat ve yakınlarına yardım emrederek geldin. Kavmin helak oldu. Onlar için Allah’a dua et!” dedi. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk şu ayeti indirdi: “Göğün, insanları bürüyecek ve gözle görülecek bir duman çıkaracağı günü bekle. Bu can yakan bir azabtır. İnsanlar: “Rabbimiz bu azabı bizden kaldır, doğrusu artık biz inananlarız” derler. Nerede onlarda öğüt almak? Kendilerine gerçeği açıklayan bir peygamber gelmişti ve ondan yüz çevirmişler “belletilmiş bir deli” demişlerdir Biz sizden azabı az süre için kaldıracağız, siz yine de eski inkarcılığınıza döneceksiniz” (Duhan, 10-15). Abdullah İbnu Mes’ud şöyle dedi: “Haklarında: “Onları çarptıkça çarpacağımız gün intikamımızı mutlaka alırız” (Duhan 16) buyurulanlardan hiç ahiret azabı kaldırılır mı?” Ayette geçen batsa (çarptıkça çarpma), Bedir Savaşı’dır.
Kaynak: Buhari, Tefsir, Ha-mim ed-Duhan (Duhan) 1, İstiska 2, 13, Tefsir, Yusuf 4, Rum, Sad, Müslim, Sıfatu’l-Münafikun 39, (2798), Tirmizi, Tefsir, Duhan (3251)