Diyanette İsim Polemiği
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez resmi temaslar için gittiği Almanya’dan yanıt verdi. Görmez, Öztürk’ün yorumuyla ilgili, “Doğrusu kastını aşan ciddi bir yanlış anlama ile karşı karşıya olduğumuzu ifade etmek isterim” dedi. Diyanet’i bölen tartışmada yapılan açıklamalar şöyle oldu:
– Samsun Müftüsü Hayrettin Öztürk: Kuran’da geçen her kelimenin isim olmayacağı bilinmelidir. Mesela Sanem ismi verilmemeli, Sanem, put, Aleyna üstümüze bela, sıkıntı aksın, Kezban yalancı demektir. Bekir, ‘deve yavrusu’, Rumeysa ‘gözü çapaklı kadın’, Hüreyre, ‘kedicik’ demektir. Kayra eski Türk mitolojisinde ‘tanrı’ demektir, Allah’tan başka ilah mı olur? Çocuğa tanrı ismi konulmamalıdır. Erçin ‘ücret’ anlamına gelir. Bir insanın ücreti olamaz. Resul, Nebi, Cebrail, Azrail, Mikail, İsrafil isimleri konulmamalı. Samet ismi, hiç kimseye muhtaç olmayan demektir. Bu sadece Allah’a mahsus bir durumdur. Gülsüm gariban, zavallı kimsesiz anlamındadır. Julide Farsça’da dağınık, perişan demektir. Cennet bahçesi olarak bilinen İrem ise Allah’ın gazabına uğrayan sahte cennettir. Bade ismi içki demektir. Hannas ismi şeytanın ismi. Alara, Rosa, İleyda bunlar gayrimüslim isimleridir.
Tepkiler üzerine yeni bir açıklama yapan Müftü Öztürk, “Topluma mal olmuş ve isimler çocuklara verilebilir” dedi.
‘ABESLE İŞTİGAL’
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez: Bu isimlerin her birisi topluma, tarihe mal olmuş çok önemli isimler. Bunları kadim sözcüklerin satır aralarından çıkarılan manalar ile değerlendirmek son derece yanlıştır. Tamamen kastını aşan zorlama bir yorum olduğunu tahmin ediyorum. Bundan dolayı hiçbir kardeşimizin incinmesini istemeyiz. Bu tamamen kastını aşan zorlama bir yorumdan kaynaklanıyor. Toplum bu isimleri verirken hiçbir zaman kadim sözcüklerde yüzlerce sözlük manası olan herhangi bir kelimeyi dikkate alarak vermez. Bunu düşünmek, eleştirmek dahi abesle iştigaldir.
Editörün notu: Burada Müftü beyin ilk açıklaması akla yatkındır.