Ay: Kasım 2017

  • Belirlilik Eki

     Belirlilik Eki

    Belirlilik Eki   (حرف التعريف)   (Harf-i Ta’rif)

    İsimlerin başına gelen  “belirtme edatı” ( ال ) dır.

    Bir isimde aynı anda hem belirlilik eki (harfi tarif) hem de çift hareke (tenvin) bulunmaz. Çünkü belirlilik eki, ismin belirli bir isim olduğunun, kelimenin son harfinin alacağı çift hareke ise belirsiz bir isim olduğunun işaretidir.

    (belirli) kalem القلمُ             (herhangi) bir kalem  قلمٌ

    (belirli) defter   الدفترُ           (herhangi) bir defter  دفترٌ

    Arapçada belirlilik eki almış isimler “marife” (المعرفة) yani “belirli isim”; çift hareke almış isimler ise “nekra” (النكرة) yani “belirsiz isim” olarak isimlendirilir.

    Belirlilik Eki   (حرف التعريف)   (Harf-i Ta’rif)

    İsimlerin başına gelen  “belirtme edatı” ( ال ) dır.

    Bir isimde aynı anda hem belirlilik eki (harfi tarif) hem de çift hareke (tenvin) bulunmaz. Çünkü belirlilik eki, ismin belirli bir isim olduğunun, kelimenin son harfinin alacağı çift hareke ise belirsiz bir isim olduğunun işaretidir.

    (belirli) kalem القلمُ             (herhangi) bir kalem  قلمٌ

    (belirli) defter   الدفترُ           (herhangi) bir defter  دفترٌ

    Arapçada belirlilik eki almış isimler “marife” (المعرفة) yani “belirli isim”; çift hareke almış isimler ise “nekra” (النكرة) yani “belirsiz isim” olarak isimlendirilir.

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ KONULARI

     

    Arapça Gramer Arapça Dil Bilgisi Arapça Öğren Arapça Dersleri Fasih Arapça

    Aöf Arapça Pratik Arapça   – Arapça Sarf – Arapça Nahiv –

  • Atfı Nesak

     Atfı Nesak

    Atf-ı Nesak

    Atıf harfleri kullanılarak isim, fiil veya cümleleri birbirine bağlamaya atf-ı nesak denir.

    Atf-ı nesak yapılırken kullanılan atıf harfleri şunlardır:

    و ، ف ، أوْ ، أمْ ، ثمّ ، حتّي ، إمّا ، بَلْ ، لاَ ، لكِنْ

    Şimdi, atıf harflerini ve özelliklerini tanıyalım:

    1. و [ … ve … ]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu kullanımda bir olay sıralaması yoktur. Türkçedeki virgül gibi işlem görür.

    Örnek:

    شَاهَدَ خَالدٌ و رَجَبٌ الفيلمَ – Halid ve Recep filmi seyretti. [Olay sıralaması yok. Yani Halid bir gün önce Recep iki gün sonra izlemiş de olabilir. Halid ve Recep aynı anda birlikte izlemiş de olabilir.]

    2. ف [… akabinde …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu anlatımda bir olay sıralaması vardır. Matufun aleyhin olayının hemen akabinde matufun olayı gerçekleşmektedir.

    Örnek:

    شاهَد خالدٌ الفيلمَ فَرجَبٌ – Halid filmi izledi, akabinde Recep de (izledi) [Olay sıralamasında önce filmi Halid izlemiş, o izlemeye başlar başlamaz hemen akabinde Recep de filmi izlemiştir.]

    3. ثُمَّ [… sonra …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu anlatımda bir olay sıralaması vardır. Matufun aleyhin olayının gerçekleşmesinden bir süre sonra aynı şekilde matufun olayı gerçekleşmektedir.

    Örnek:

    شَاهَدَ خالدٌ الفيلمَ ثُمَّ رجبٌ – Halid filmi izledi, (daha) sonra Recep de (izledi) [olay sıralamasında önce filmi Halid izlemiş, aradan bir süre – 10 dk. 10 gün vs. – geçtikten sonra Recep de aynı filmi izlemiştir.]

    4. أوْ [… veya …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir seçim yapmayı veya şüpheyi ifade eder.

    Örnek:

    شاهَدَ هذا الفيلمَ خالدٌ أوْ رجَبٌ – Bu filmi Halid veya Recep izledi.

    5. أمْ [… yoksa …]

    1. أمْ [… yoksa …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir soru sorarak seçim yapılmasını talep etmek için veya matuf ile matufun aleyh arasında bir fark olmadığını anlatmak için kullanılır.

    Örnek:

    أَ خالدٌ شَاهدَ هذا الفيلمَ أمْ رجَبٌ؟ – Bu filmi Halid mi yoksa Recep mi izledi?

    أَ أَنْذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ – Onları uyarsan da uyarmasanda bir (arada fark yok)

    6. إمَّا … و إمّا [ya … ya da …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir alternatif veya tercih bildirmek için kullanılır.

    Örnek:

    شاهد هذا الفيلم إمّا خالدٌ و إمّا رجبٌ – Bu filmi ya Halid ya da Recep seyretti.

    7. حَتَّى […bile, … dahil]

    Kendisinden önceki matufun aleyh, kendisinden sonraki matufun bir parçası veya aynı kapsamda ayrılmaz bir unsuru olması durumunda kullanılır.

    Örnek:

    شاهد خالد الفيلمَ حتَّى نهايتهُ – Halid filmi seyretti, sonunu bile!

    Burada, filmin sonu, filmin ayrılmaz bir parçası, bir unsuru durumundadır.

    8. لا [… değil, … olmadı]

    Kendisinden önceki matufun aleyhi pekiştirerek, kendisinden sonraki matufu olumsuzlar.

    Örnek:

    شاهد خالدٌ فيلمًا لا مسرحيةً – Halid film izledi, tiyatro değil.

    9. لكِنْ [fakat …, bunun aksine …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile ilgili bir yanlışlığı kendisinden sonraki matuf ile düzeltmek (istidrak) için kullanılır.

    Örnek:

    ما شاهد خالدٌ مسرحيةً لكنْ فيلمًا – Halid tiyatro izlemedi fakat film izledi.

    10. بَلْ [belki…, bilakis…]

    Kendisinden önceki matufun aleyhden farklı, tam tersi bir anlamı kendisinden sonraki matuf ile ifade etmek için kullanılır.

    Örnek:

    ما شاهد خالدٌ مسرحيةً بَلْ فيلمًا – Halid tiyatro değil, bilakis film izledi.

    Atf-ı Nesak

    Atıf harfleri kullanılarak isim, fiil veya cümleleri birbirine bağlamaya atf-ı nesak denir.

    و ، ف ، أوْ ، أمْ ، ثمّ ، حتّي ، إمّا ، بَلْ ، لاَ ، لكِنْ

    Şimdi, atıf harflerini ve özelliklerini tanıyalım:

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu kullanımda bir olay sıralaması yoktur. Türkçedeki virgül gibi işlem görür.

    Örnek:

    شَاهَدَ خَالدٌ و رَجَبٌ الفيلمَ – Halid ve Recep filmi seyretti. [Olay sıralaması yok. Yani Halid bir gün önce Recep iki gün sonra izlemiş de olabilir. Halid ve Recep aynı anda birlikte izlemiş de olabilir.]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu anlatımda bir olay sıralaması vardır. Matufun aleyhin olayının hemen akabinde matufun olayı gerçekleşmektedir.

    Örnek:

    شاهَد خالدٌ الفيلمَ فَرجَبٌ – Halid filmi izledi, akabinde Recep de (izledi) [Olay sıralamasında önce filmi Halid izlemiş, o izlemeye başlar başlamaz hemen akabinde Recep de filmi izlemiştir.]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu anlatımda bir olay sıralaması vardır. Matufun aleyhin olayının gerçekleşmesinden bir süre sonra aynı şekilde matufun olayı gerçekleşmektedir.

    Örnek:

    شَاهَدَ خالدٌ الفيلمَ ثُمَّ رجبٌ – Halid filmi izledi, (daha) sonra Recep de (izledi) [olay sıralamasında önce filmi Halid izlemiş, aradan bir süre – 10 dk. 10 gün vs. – geçtikten sonra Recep de aynı filmi izlemiştir.]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir seçim yapmayı veya şüpheyi ifade eder.

    Örnek:

    شاهَدَ هذا الفيلمَ خالدٌ أوْ رجَبٌ – Bu filmi Halid veya Recep izledi.

    1. أمْ [… yoksa …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir soru sorarak seçim yapılmasını talep etmek için veya matuf ile matufun aleyh arasında bir fark olmadığını anlatmak için kullanılır.

    Örnek:

    أَ خالدٌ شَاهدَ هذا الفيلمَ أمْ رجَبٌ؟ – Bu filmi Halid mi yoksa Recep mi izledi?

    أَ أَنْذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ – Onları uyarsan da uyarmasanda bir (arada fark yok)

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir alternatif veya tercih bildirmek için kullanılır.

    Örnek:

    شاهد هذا الفيلم إمّا خالدٌ و إمّا رجبٌ – Bu filmi ya Halid ya da Recep seyretti.

    Kendisinden önceki matufun aleyh, kendisinden sonraki matufun bir parçası veya aynı kapsamda ayrılmaz bir unsuru olması durumunda kullanılır.

    Örnek:

    شاهد خالد الفيلمَ حتَّى نهايتهُ – Halid filmi seyretti, sonunu bile!

    Burada, filmin sonu, filmin ayrılmaz bir parçası, bir unsuru durumundadır.

    Kendisinden önceki matufun aleyhi pekiştirerek, kendisinden sonraki matufu olumsuzlar.

    Örnek:

    شاهد خالدٌ فيلمًا لا مسرحيةً – Halid film izledi, tiyatro değil.

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile ilgili bir yanlışlığı kendisinden sonraki matuf ile düzeltmek (istidrak) için kullanılır.

    Örnek:

    ما شاهد خالدٌ مسرحيةً لكنْ فيلمًا – Halid tiyatro izlemedi fakat film izledi.

    Kendisinden önceki matufun aleyhden farklı, tam tersi bir anlamı kendisinden sonraki matuf ile ifade etmek için kullanılır.

    Örnek:

    ما شاهد خالدٌ مسرحيةً بَلْ فيلمًا – Halid tiyatro değil, bilakis film izledi.

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ KONULARI

     

    Arapça Gramer Arapça Dil Bilgisi Arapça Öğren Arapça Dersleri Fasih Arapça

    Aöf Arapça Pratik Arapça   – Arapça Sarf – Arapça Nahiv –

  • Mukarebe Fiilleri

     Mukarebe Fiilleri

    Mukarebe Fiilleri – أفعال المقاربة

    Efal-u mukarebe, Hususî manaları bulunan yardımcı fiillerdir. Mübteda ve haberin başına gelerek, nakıs fiiller gibi isim cümlesinin mübtedasını ismi, isim cümlesinin haberini ise haberi yaparlar; ismini ref, haberini nasb ederler. Efal-u mukarebenin haberleri daima muzari fiil ile başlar.

    Örnek:

    Binanın yapımı tamamlanmak üzere.                         كاد المنزلُ يتِمُّ بِناؤُه.

    Umulur ki Allah size merhamet eder.                         عسى الله أن يرحمكم

    Mühendis arabayı tamir etmeye başladı.      شرع المهندس يُصلِح السيارةَ.

    Bu fiillere (كاد) ve benzerleri de denir. Üç kısma ayrılır:

    1-Mukarebe Fiilleri (أفعال المقاربة)

    En çok kullanılan mukarebe fiilleri şunlardır:

    كاد          كرب            أوشك

    Bu fiiller, -e yazdı, az kalsın…, neredeyse…, -mek üzere(ydi) gibi manalara gelir.

    Örnek:

    Çocuk düşeyazdı. (düşecekti ama düşmedi)                                                      كاد الولدُ يسقطُ

    Polis, hırsızı neredeyse görecekti.                                                       يكادُِ الشرطيُّ يرى اللصَّ

    Asker, kumandanını görür görmez, ona selam verdi.     لم يكد الجنديُّ يرى القائد حتى سلّم عليه

    Kalbi, kederinden az kalsın eriyecekti.                                              كرب قلبُهُ مِن حزنه يذوبُ

    Suçlu, öldürüle yazdı.                                                                                   يوشِكُ المُجرِمُ يُقْتلُ

    2-Ümit Bildiren (Terecci) Fiiller (أفعال الترجّي)

    Ümit bildiren fiiller şunlardır:

    عسى             حرى              اخلولق

    Ümit ifade eden filer, belki, umulur ki, herhalde, ola ki, -bilir gibi manalara gelir.

    Bu fiilerin sadece mazileri kullanılır ve haberlerinin başındaki muzari fiillerin önlerinde أن bulunur.

    Örnek:

    Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder.              عسى ربّكم أن يرحمَكُمْ

    Her halde yağmur yağar.                                       حرى السماء أن تُمطِرَ

    Umulur ki (belki) tembel çalışır.                         اِخْلَوْلَقَ الكسلانُ أنْ يجتَهِدَ

    3-Başlama Bildiren (Şuruu) Fiiller (أفعال الشروع)

    Başlama bildiren filler şunlardır:

    جعل،     أخذ،     شرع،     بدأ،     ابتدأ،     اَنشأ،     قامَ،     عاد،     راح،     أقبل،     طفِق،     علق،     اِنبرى،     هَبَّ،     اِنطلق

    Başlama bildiren fiiller , -meğe başladı, bazen de devam etti, sürdürdü manalarına gelir.

    Başlama ifade ettiklerinden, daima mazileri kullanılır.

    Örnek:

    Çocuk ağlamaya başladı.                            أخذ الولدُ يبكي

    Çiftçi ekini biçmeye başladı.        شرع الفلاحُ يَحْصُدُ الزَّرْعَ.

    Dikkat

    Mukarebe Fiillerinin Özellikleri

     

    • Bu fiillerin içlerinden كاد daha çok kullanılır.
    • كاد ‘nin mazi ve muzarisi kullanılmakla beraber, pratikte daha çok muzarisi kullanılır.
    • كرب ‘nin sadece mazisi kullanılır. Ve bu fiil pratikte az kulanılır.
    • أوشك ‘nin muzarisi mazisinden daha çok kulanılır.
    • عسى ‘nıın sadece mazisi çekildiği için camiddir. Haberinin başındaki mazi fiil umumiyetle أن ile kullanılır.
    • حرى ve اخلولق nın sadece mazileri kullanılır.haberlerinin başına mutlaka أن Bu iki fiil pratikte pek kullanılmaz.
    • Başlama bildiren fiiller başlama ifade ettiklerinde sadece mazileri kullanılır.haberlerinin başındaki muzari fiilde mutlaka أن bulunmalıdır.

    Mukarebe Fiilleri – أفعال المقاربة

    Efal-u mukarebe, Hususî manaları bulunan yardımcı fiillerdir. Mübteda ve haberin başına gelerek, nakıs fiiller gibi isim cümlesinin mübtedasını ismi, isim cümlesinin haberini ise haberi yaparlar; ismini ref, haberini nasb ederler. Efal-u mukarebenin haberleri daima muzari fiil ile başlar.

    Örnek:

    Binanın yapımı tamamlanmak üzere.                         كاد المنزلُ يتِمُّ بِناؤُه.

    Umulur ki Allah size merhamet eder.                         عسى الله أن يرحمكم

    Mühendis arabayı tamir etmeye başladı.      شرع المهندس يُصلِح السيارةَ.

    Bu fiillere (كاد) ve benzerleri de denir. Üç kısma ayrılır:

    En çok kullanılan mukarebe fiilleri şunlardır:

    كاد          كرب            أوشك

    Bu fiiller, -e yazdı, az kalsın…, neredeyse…, -mek üzere(ydi) gibi manalara gelir.

    Örnek:

    Çocuk düşeyazdı. (düşecekti ama düşmedi)                                                      كاد الولدُ يسقطُ

    Polis, hırsızı neredeyse görecekti.                                                       يكادُِ الشرطيُّ يرى اللصَّ

    Asker, kumandanını görür görmez, ona selam verdi.     لم يكد الجنديُّ يرى القائد حتى سلّم عليه

    Kalbi, kederinden az kalsın eriyecekti.                                              كرب قلبُهُ مِن حزنه يذوبُ

    Suçlu, öldürüle yazdı.                                                                                   يوشِكُ المُجرِمُ يُقْتلُ

    Ümit bildiren fiiller şunlardır:

    عسى             حرى              اخلولق

    Ümit ifade eden filer, belki, umulur ki, herhalde, ola ki, -bilir gibi manalara gelir.

    Bu fiilerin sadece mazileri kullanılır ve haberlerinin başındaki muzari fiillerin önlerinde أن bulunur.

    Örnek:

    Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder.              عسى ربّكم أن يرحمَكُمْ

    Her halde yağmur yağar.                                       حرى السماء أن تُمطِرَ

    Umulur ki (belki) tembel çalışır.                         اِخْلَوْلَقَ الكسلانُ أنْ يجتَهِدَ

    Başlama bildiren filler şunlardır:

    جعل،     أخذ،     شرع،     بدأ،     ابتدأ،     اَنشأ،     قامَ،     عاد،     راح،     أقبل،     طفِق،     علق،     اِنبرى،     هَبَّ،     اِنطلق

    Başlama bildiren fiiller , -meğe başladı, bazen de devam etti, sürdürdü manalarına gelir.

    Başlama ifade ettiklerinden, daima mazileri kullanılır.

    Örnek:

    Çocuk ağlamaya başladı.                            أخذ الولدُ يبكي

    Çiftçi ekini biçmeye başladı.        شرع الفلاحُ يَحْصُدُ الزَّرْعَ.

    Mukarebe Fiillerinin Özellikleri

     

    • Bu fiillerin içlerinden كاد daha çok kullanılır.
    • كاد ‘nin mazi ve muzarisi kullanılmakla beraber, pratikte daha çok muzarisi kullanılır.
    • كرب ‘nin sadece mazisi kullanılır. Ve bu fiil pratikte az kulanılır.
    • أوشك ‘nin muzarisi mazisinden daha çok kulanılır.
    • عسى ‘nıın sadece mazisi çekildiği için camiddir. Haberinin başındaki mazi fiil umumiyetle أن ile kullanılır.
    • حرى ve اخلولق nın sadece mazileri kullanılır.haberlerinin başına mutlaka أن Bu iki fiil pratikte pek kullanılmaz.
    • Başlama bildiren fiiller başlama ifade ettiklerinde sadece mazileri kullanılır.haberlerinin başındaki muzari fiilde mutlaka أن bulunmalıdır.

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ KONULARI

     

    Arapça Gramer Arapça Dil Bilgisi Arapça Öğren Arapça Dersleri Fasih Arapça

    Aöf Arapça Pratik Arapça   – Arapça Sarf – Arapça Nahiv –

  • Atıf

     Atıf

    Atıf

    Cümle akışı içerisinde bir eylem veya durumun özne yada nesne veya diğer bağlı unsurlara yansımasını tekrar tekrar yazmamak ve söylememek için bir harfle birbirlerine bağlanmaları durumuna “atıf” denir.

    Bu bağlantıyı kuran atıf harfleri şunlardır:

    و ، ف ، أوْ ، أمْ ، ثمّ ، حتّي ، إمّا ، بَلْ ، لاَ ، لكِنْ

    Bu harflere “atıf edatı” da denir. Atıf harfinden önce gelen unsura matufun aleyh, sonra gelen unsura da matuf adı verilir. Matuf, matufun aleyhin irabını taşır. Aşağıda konuyla ilgili örnekler incelendiğinde bu unsurların görevleri daha da netleşecektir.

    Matuf ve Matufun Aleyh Arasındaki Uyum

    1. Matuf ve matufun aleyh irab bakımından birbirlerine uyum gösterirler.
    2. Çekim siygası olarak matuf matufun aleyhe uyar. Örneğin iki fiil arasında gerçekleşmiş bir atıfda matuf aleyh mazi ise matuf da mazi olur.
    3. Cümleler arasında yapılan atıflarda matufun aleyhin cümle yapısına göre matuf şekillenir. Yani isim cümlesi isim cümlesine, fiil cümlesi fiil cümlesine atfedilir, yani atıf harfiyle bağlanır.

    Atıf uygulamasında isim isme, fiil fiile veya cümle cümleye atfedilebilir, yani bağlanabilir.

    Atıf

    Cümle akışı içerisinde bir eylem veya durumun özne yada nesne veya diğer bağlı unsurlara yansımasını tekrar tekrar yazmamak ve söylememek için bir harfle birbirlerine bağlanmaları durumuna “atıf” denir.

    Bu bağlantıyı kuran atıf harfleri şunlardır:

    و ، ف ، أوْ ، أمْ ، ثمّ ، حتّي ، إمّا ، بَلْ ، لاَ ، لكِنْ

    Bu harflere “atıf edatı” da denir. Atıf harfinden önce gelen unsura matufun aleyh, sonra gelen unsura da matuf adı verilir. Matuf, matufun aleyhin irabını taşır. Aşağıda konuyla ilgili örnekler incelendiğinde bu unsurların görevleri daha da netleşecektir.

    1. Matuf ve matufun aleyh irab bakımından birbirlerine uyum gösterirler.
    2. Çekim siygası olarak matuf matufun aleyhe uyar. Örneğin iki fiil arasında gerçekleşmiş bir atıfda matuf aleyh mazi ise matuf da mazi olur.
    3. Cümleler arasında yapılan atıflarda matufun aleyhin cümle yapısına göre matuf şekillenir. Yani isim cümlesi isim cümlesine, fiil cümlesi fiil cümlesine atfedilir, yani atıf harfiyle bağlanır.

    Atıf uygulamasında isim isme, fiil fiile veya cümle cümleye atfedilebilir, yani bağlanabilir.

    Fiilin fiile atfedilmesine örnek:

    شاهَدَ خَالدٌ و رَجَبٌ الفيلمَ معا – Halid ve Recep filmi beraber izlediler.

    Bu cümlede خالد matufun aleyh; و harfi atıf harfi veya edatı; رجب matufdur.

    Yani, Halid’in yaptığı filmi izleme eylemi aynı zamanda Recep’e de bağlanmıştır. Dolayısıyla شاهد fiili iki kere kullanmak zorunda kalınmamıştır. Eğer burada atıf kullanılmamış olsaydı cümle şu şekilde olurdu:

    شاهَدَ خَالدٌ و رَجَبٌ الفيلمَ معا – Halid ve Recep filmi beraber izlediler.

    Bu cümlede خالد matufun aleyh; و harfi atıf harfi veya edatı; رجب matufdur.

    Yani, Halid’in yaptığı filmi izleme eylemi aynı zamanda Recep’e de bağlanmıştır. Dolayısıyla شاهد fiili iki kere kullanmak zorunda kalınmamıştır. Eğer burada atıf kullanılmamış olsaydı cümle şu şekilde olurdu:

    İsmin isme atfedilmesine örnek:

    هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ ثُمَّ أَماَتَكُمْ  – Odur ki sizi yarattı sonra öldürdü.

    Bu cümlede ثم atıf harfidir. Ondan önceki fiil matufun aleyh, sonraki fiil ise matufdur. Fiiller birbirlerine atfedilerek her defasında failin zikredilmesinin önüne geçilmiştir.

    هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ ثُمَّ أَماَتَكُمْ  – Odur ki sizi yarattı sonra öldürdü.

    Bu cümlede ثم atıf harfidir. Ondan önceki fiil matufun aleyh, sonraki fiil ise matufdur. Fiiller birbirlerine atfedilerek her defasında failin zikredilmesinin önüne geçilmiştir.

    Cümlenin cümleye atfedilmesine örnek:

    زيْنَبُ دارُها كبيرةٌ لَكِنْ غُرْفَتُها صغِيرةٌ – Zeyneb’in evi büyük fakat odası küçüktür.

    Bu cümlede لكن atıf harfi, ondan önceki cümle matufun aleyh, sonraki cümle ise matufdur. İsim cümlesinde yapılan bu atıf ile müpteda tekrar edilme zaruretinden kurtulmuştur. Aksi durumda cümle şöyle olurdu:

    زينب دارها كبيرة زينب غرفتها صغيرة

    زيْنَبُ دارُها كبيرةٌ لَكِنْ غُرْفَتُها صغِيرةٌ – Zeyneb’in evi büyük fakat odası küçüktür.

    Bu cümlede لكن atıf harfi, ondan önceki cümle matufun aleyh, sonraki cümle ise matufdur. İsim cümlesinde yapılan bu atıf ile müpteda tekrar edilme zaruretinden kurtulmuştur. Aksi durumda cümle şöyle olurdu:

    زينب دارها كبيرة زينب غرفتها صغيرة

    Atıf Çeşitleri

    Arapçada Atıf, atf-ı beyan ve atf-ı nesak olmak üzere iki ana başlıkta incelenir.

    A) Atfı-ı Beyan

    Kendinden önceki unsura açıklık getirmek için kullanılan kelimeye atf-ı beyan denir. Atf-ı beyan şu hususlarda kendinden önceki unsura uyum sağlar

    1. İrab bakımından
    2. Cinsiyet bakımından
    3. Adet bakımından

    Atf-ı beyan aynı zamanda Bedel-i mutabık olarak da kabul edilir. Künye ve lakabdan sonra veya bir ismi daha çok açıklamak üzere bir isimden sonra gelen isimler, ism-i işaretten sonra gelen isimler atf-ı beyan kategorisindedir. Atf-ı beyan yapılırken atıf harfleri kullanılmaz.

    Örnek:

    أتي أخُك عُثْمانُ – Kardeşin Osman geldi.

    Bu cümlede, “kardeşin geldi” ifadesini daha da açıklamak için ve kardeşin kim olduğunu da beyan etmek için عثمان ismi atf-ı beyan olarak getirilmiştir.

    أخي معي أي عُثمانُ – Kardeşim yanımda, yani Osman.

    Bu cümlede görüldüğü üzere açıklama gerektiren “yani..” anlamındaki أي ifadesinden sonra gelen isim atf-ı beyandır.

    B) Atf-ı Nesak

    Atıf harfleri kullanılarak isim, fiil veya cümleleri birbirine bağlamaya atf-ı nesak denir. Atf-ı nesak yapılırken kullanılan atıf harfleri şunlardır:

    و ، ف ، أوْ ، أمْ ، ثمّ ، حتّي ، إمّا ، بَلْ ، لاَ ، لكِنْ

    Şimdi, atıf harflerini ve özelliklerini tanıyalım:

    1. و [ … ve … ]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu kullanımda bir olay sıralaması yoktur. Türkçedeki virgül gibi işlem görür.

    Örnek:

    شَاهَدَ خَالدٌ و رَجَبٌ الفيلمَ – Halid ve Recep filmi seyretti. [Olay sıralaması yok. Yani Halid bir gün önce Recep iki gün sonra izlemiş de olabilir. Halid ve Recep aynı anda birlikte izlemiş de olabilir.]

    2. ف [… akabinde …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu anlatımda bir olay sıralaması vardır. Matufun aleyhin olayının hemen akabinde matufun olayı gerçekleşmektedir.

    Örnek:

    شاهَد خالدٌ الفيلمَ فَرجَبٌ – Halid filmi izledi, akabinde Recep de (izledi) [Olay sıralamasında önce filmi Halid izlemiş, o izlemeye başlar başlamaz hemen akabinde Recep de filmi izlemiştir.]

    3. ثُمَّ [… sonra …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu anlatımda bir olay sıralaması vardır. Matufun aleyhin olayının gerçekleşmesinden bir süre sonra aynı şekilde matufun olayı gerçekleşmektedir.

    Örnek:

    شَاهَدَ خالدٌ الفيلمَ ثُمَّ رجبٌ – Halid filmi izledi, (daha) sonra Recep de (izledi) [olay sıralamasında önce filmi Halid izlemiş, aradan bir süre – 10 dk. 10 gün vs. – geçtikten sonra Recep de aynı filmi izlemiştir.]

    4. أوْ [… veya …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir seçim yapmayı veya şüpheyi ifade eder.

    Örnek:

    شاهَدَ هذا الفيلمَ خالدٌ أوْ رجَبٌ – Bu filmi Halid veya Recep izledi.

    5. أمْ [… yoksa …]

    1. أمْ [… yoksa …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir soru sorarak seçim yapılmasını talep etmek için veya matuf ile matufun aleyh arasında bir fark olmadığını anlatmak için kullanılır.

    Örnek:

    أَ خالدٌ شَاهدَ هذا الفيلمَ أمْ رجَبٌ؟ – Bu filmi Halid mi yoksa Recep mi izledi?

    أَ أَنْذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ – Onları uyarsan da uyarmasanda bir (arada fark yok)

    6. إمَّا … و إمّا [ya … ya da …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir alternatif veya tercih bildirmek için kullanılır.

    Örnek:

    شاهد هذا الفيلم إمّا خالدٌ و إمّا رجبٌ – Bu filmi ya Halid ya da Recep seyretti.

    7. حَتَّى […bile, … dahil]

    Kendisinden önceki matufun aleyh, kendisinden sonraki matufun bir parçası veya aynı kapsamda ayrılmaz bir unsuru olması durumunda kullanılır.

    Örnek:

    شاهد خالد الفيلمَ حتَّى نهايتهُ – Halid filmi seyretti, sonunu bile!

    Burada, filmin sonu, filmin ayrılmaz bir parçası, bir unsuru durumundadır.

    8. لا [… değil, … olmadı]

    Kendisinden önceki matufun aleyhi pekiştirerek, kendisinden sonraki matufu olumsuzlar.

    Örnek:

    شاهد خالدٌ فيلمًا لا مسرحيةً – Halid film izledi, tiyatro değil.

    9. لكِنْ [fakat …, bunun aksine …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile ilgili bir yanlışlığı kendisinden sonraki matuf ile düzeltmek (istidrak) için kullanılır.

    Örnek:

    ما شاهد خالدٌ مسرحيةً لكنْ فيلمًا – Halid tiyatro izlemedi fakat film izledi.

    10. بَلْ [belki…, bilakis…]

    Kendisinden önceki matufun aleyhden farklı, tam tersi bir anlamı kendisinden sonraki matuf ile ifade etmek için kullanılır.

    Örnek:

    ما شاهد خالدٌ مسرحيةً بَلْ فيلمًا – Halid tiyatro değil, bilakis film izledi.

    Arapçada Atıf, atf-ı beyan ve atf-ı nesak olmak üzere iki ana başlıkta incelenir.

    Kendinden önceki unsura açıklık getirmek için kullanılan kelimeye atf-ı beyan denir. Atf-ı beyan şu hususlarda kendinden önceki unsura uyum sağlar

    1. İrab bakımından
    2. Cinsiyet bakımından
    3. Adet bakımından

    Atf-ı beyan aynı zamanda Bedel-i mutabık olarak da kabul edilir. Künye ve lakabdan sonra veya bir ismi daha çok açıklamak üzere bir isimden sonra gelen isimler, ism-i işaretten sonra gelen isimler atf-ı beyan kategorisindedir. Atf-ı beyan yapılırken atıf harfleri kullanılmaz.

    Örnek:

    أتي أخُك عُثْمانُ – Kardeşin Osman geldi.

    Bu cümlede, “kardeşin geldi” ifadesini daha da açıklamak için ve kardeşin kim olduğunu da beyan etmek için عثمان ismi atf-ı beyan olarak getirilmiştir.

    أخي معي أي عُثمانُ – Kardeşim yanımda, yani Osman.

    Bu cümlede görüldüğü üzere açıklama gerektiren “yani..” anlamındaki أي ifadesinden sonra gelen isim atf-ı beyandır.

    Atıf harfleri kullanılarak isim, fiil veya cümleleri birbirine bağlamaya atf-ı nesak denir. Atf-ı nesak yapılırken kullanılan atıf harfleri şunlardır:

    و ، ف ، أوْ ، أمْ ، ثمّ ، حتّي ، إمّا ، بَلْ ، لاَ ، لكِنْ

    Şimdi, atıf harflerini ve özelliklerini tanıyalım:

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu kullanımda bir olay sıralaması yoktur. Türkçedeki virgül gibi işlem görür.

    Örnek:

    شَاهَدَ خَالدٌ و رَجَبٌ الفيلمَ – Halid ve Recep filmi seyretti. [Olay sıralaması yok. Yani Halid bir gün önce Recep iki gün sonra izlemiş de olabilir. Halid ve Recep aynı anda birlikte izlemiş de olabilir.]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu anlatımda bir olay sıralaması vardır. Matufun aleyhin olayının hemen akabinde matufun olayı gerçekleşmektedir.

    Örnek:

    شاهَد خالدٌ الفيلمَ فَرجَبٌ – Halid filmi izledi, akabinde Recep de (izledi) [Olay sıralamasında önce filmi Halid izlemiş, o izlemeye başlar başlamaz hemen akabinde Recep de filmi izlemiştir.]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu anlatımda bir olay sıralaması vardır. Matufun aleyhin olayının gerçekleşmesinden bir süre sonra aynı şekilde matufun olayı gerçekleşmektedir.

    Örnek:

    شَاهَدَ خالدٌ الفيلمَ ثُمَّ رجبٌ – Halid filmi izledi, (daha) sonra Recep de (izledi) [olay sıralamasında önce filmi Halid izlemiş, aradan bir süre – 10 dk. 10 gün vs. – geçtikten sonra Recep de aynı filmi izlemiştir.]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir seçim yapmayı veya şüpheyi ifade eder.

    Örnek:

    شاهَدَ هذا الفيلمَ خالدٌ أوْ رجَبٌ – Bu filmi Halid veya Recep izledi.

    1. أمْ [… yoksa …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir soru sorarak seçim yapılmasını talep etmek için veya matuf ile matufun aleyh arasında bir fark olmadığını anlatmak için kullanılır.

    Örnek:

    أَ خالدٌ شَاهدَ هذا الفيلمَ أمْ رجَبٌ؟ – Bu filmi Halid mi yoksa Recep mi izledi?

    أَ أَنْذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ – Onları uyarsan da uyarmasanda bir (arada fark yok)

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir alternatif veya tercih bildirmek için kullanılır.

    Örnek:

    شاهد هذا الفيلم إمّا خالدٌ و إمّا رجبٌ – Bu filmi ya Halid ya da Recep seyretti.

    Kendisinden önceki matufun aleyh, kendisinden sonraki matufun bir parçası veya aynı kapsamda ayrılmaz bir unsuru olması durumunda kullanılır.

    Örnek:

    شاهد خالد الفيلمَ حتَّى نهايتهُ – Halid filmi seyretti, sonunu bile!

    Burada, filmin sonu, filmin ayrılmaz bir parçası, bir unsuru durumundadır.

    Kendisinden önceki matufun aleyhi pekiştirerek, kendisinden sonraki matufu olumsuzlar.

    Örnek:

    شاهد خالدٌ فيلمًا لا مسرحيةً – Halid film izledi, tiyatro değil.

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile ilgili bir yanlışlığı kendisinden sonraki matuf ile düzeltmek (istidrak) için kullanılır.

    Örnek:

    ما شاهد خالدٌ مسرحيةً لكنْ فيلمًا – Halid tiyatro izlemedi fakat film izledi.

    Kendisinden önceki matufun aleyhden farklı, tam tersi bir anlamı kendisinden sonraki matuf ile ifade etmek için kullanılır.

    Örnek:

    ما شاهد خالدٌ مسرحيةً بَلْ فيلمًا – Halid tiyatro değil, bilakis film izledi.

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ KONULARI

     

    Arapça Gramer Arapça Dil Bilgisi Arapça Öğren Arapça Dersleri Fasih Arapça

    Aöf Arapça Pratik Arapça   – Arapça Sarf – Arapça Nahiv –

  • Belirsiz İsim

     Belirsiz İsim

    Belirsiz bir nesneyi işaret eden, başına harf-i tarif (el takısı / belirlilik eki) almamış veya diğer belirli (marife) isim kategorilerinden hiçbirine girmeyen isimlerdir. Bu kategoriler belirli isimler başlığı altında detaylarıyla anlatılmıştır.

    Örnek: (belirsiz bir) adam – رجلٌ ; (belirsiz bir) ev – بيتٌ

    Arapçada belirli – marife isimler dışında kalan tüm isimler belirsiz – nekra kabul edilirler.

    Belirsiz bir nesneyi işaret eden, başına harf-i tarif (el takısı / belirlilik eki) almamış veya diğer belirli (marife) isim kategorilerinden hiçbirine girmeyen isimlerdir. Bu kategoriler belirli isimler başlığı altında detaylarıyla anlatılmıştır.

    Örnek: (belirsiz bir) adam – رجلٌ ; (belirsiz bir) ev – بيتٌ

    Arapçada belirli – marife isimler dışında kalan tüm isimler belirsiz – nekra kabul edilirler.

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ KONULARI

     

    Arapça Gramer Arapça Dil Bilgisi Arapça Öğren Arapça Dersleri Fasih Arapça

    Aöf Arapça Pratik Arapça   – Arapça Sarf – Arapça Nahiv –

  • Ef’alu Yakın

     Ef’alu Yakın

    Ef’alu Yakın أفعال اليقين (Bilgi fiilleri)

    Ef’alu yakın, bilmek, görmek, algılamak anlamlarını veren, ef’alu yakin ismiyle de bilinen fiil çeşitleridir. Şu fiillerden oluşur:

    وَجَدَ  – buldu  –  وَ وَجَدَكَ عَائِلاً فَأَغْنَى  – Seni fakir bulup zengin etmedi mi? (Seni fakir olarak görüp zenginleştirmedi mi?)

    رَأَي – gördü  –  رَأَيْتُ الْقِرَاءَةَ مُفِيدَةً – Okumayı faydalı gördüm.

    عَلِمَ – bildi   –  عَلِمْتُ إسْطًنْبُولَ كَرِيمَةً – İstanbul’u cömert bildim.

    دَرَي – bildi    –  دْرِي بهِ صديقِي – Onu arkadaşım bilirim.

    تَعَلَّمْ – bil (emir) – تَعَلَّمْ الحياةَ صَعْبَةً – Hayatı zor bil (Bil ki hayat zordur)

    Diğer ef’alu kulub (bilgi, zan ve değiştirme fiilleri) çeşitleri:

    1. Bilgi fiilleri – Ef’al-u Yakin
    2. Zan fiilleri – Ef’al-u Zan
    3. Değiştirme fiilleri – Ef’al-u Tahvil

    Ef’al-u Kulub (Bilgi, Zan ve Değiştirme Fiilleri) konusunun detayları için tıklayınız >

    Ef’alu Yakın أفعال اليقين (Bilgi fiilleri)

    Ef’alu yakın, bilmek, görmek, algılamak anlamlarını veren, ef’alu yakin ismiyle de bilinen fiil çeşitleridir. Şu fiillerden oluşur:

    وَجَدَ  – buldu  –  وَ وَجَدَكَ عَائِلاً فَأَغْنَى  – Seni fakir bulup zengin etmedi mi? (Seni fakir olarak görüp zenginleştirmedi mi?)

    رَأَي – gördü  –  رَأَيْتُ الْقِرَاءَةَ مُفِيدَةً – Okumayı faydalı gördüm.

    عَلِمَ – bildi   –  عَلِمْتُ إسْطًنْبُولَ كَرِيمَةً – İstanbul’u cömert bildim.

    دَرَي – bildi    –  دْرِي بهِ صديقِي – Onu arkadaşım bilirim.

    تَعَلَّمْ – bil (emir) – تَعَلَّمْ الحياةَ صَعْبَةً – Hayatı zor bil (Bil ki hayat zordur)

    Diğer ef’alu kulub (bilgi, zan ve değiştirme fiilleri) çeşitleri:

    1. Bilgi fiilleri – Ef’al-u Yakin
    2. Zan fiilleri – Ef’al-u Zan
    3. Değiştirme fiilleri – Ef’al-u Tahvil

    Ef’al-u Kulub (Bilgi, Zan ve Değiştirme Fiilleri) konusunun detayları için tıklayınız >

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ KONULARI

     

    Arapça Gramer Arapça Dil Bilgisi Arapça Öğren Arapça Dersleri Fasih Arapça

    Aöf Arapça Pratik Arapça   – Arapça Sarf – Arapça Nahiv –

  • Hemzei Vasl

     Hemzei Vasl

    Hemze-i vasl:     (همزة الوصل)

    Elifu-l vasl da denilir. Kelime başında bulunur ve bu kelime yalnız geldiği zaman okunur, başka kelimeden sonra geldiğinde ise okunmadan atlanır.

     

    Hemze-i vasl şu kelimelerde bulunur:

    • harf-i tarif ( ال )’in elifi:

    المدرس  –   الطبيب

    • Sülasi fiillerin emr-i hazırlarının başındaki elifler:

    اكتب  –  اجلس  –  اقرأ

    • Mezid fiillerin elif ile başlıyanlarının “if’al” (إفعال) babı hariç mazi, emr-i hazır ve masdarlarının başlarındaki elifler:

    انتقل   اقتربوا   اجتماع

    • Bazı belirli kelimelerin başlarındaki elifler:

    اسم –  ابن – ابنة – امرؤ – امرأة – اثنان – اثنتان – است – ايمن، ايمُ

     

    Hemze-i vasl:     (همزة الوصل)

    Elifu-l vasl da denilir. Kelime başında bulunur ve bu kelime yalnız geldiği zaman okunur, başka kelimeden sonra geldiğinde ise okunmadan atlanır.

     

    Hemze-i vasl şu kelimelerde bulunur:

    • harf-i tarif ( ال )’in elifi:

    المدرس  –   الطبيب

    • Sülasi fiillerin emr-i hazırlarının başındaki elifler:

    اكتب  –  اجلس  –  اقرأ

    • Mezid fiillerin elif ile başlıyanlarının “if’al” (إفعال) babı hariç mazi, emr-i hazır ve masdarlarının başlarındaki elifler:

    انتقل   اقتربوا   اجتماع

    • Bazı belirli kelimelerin başlarındaki elifler:

    اسم –  ابن – ابنة – امرؤ – امرأة – اثنان – اثنتان – است – ايمن، ايمُ

     

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ KONULARI

     

    Arapça Gramer Arapça Dil Bilgisi Arapça Öğren Arapça Dersleri Fasih Arapça

    Aöf Arapça Pratik Arapça   – Arapça Sarf – Arapça Nahiv –

  • Atıf Çeşitleri

     Atıf Çeşitleri

    Atıf Çeşitleri

    Arapçada Atıf, atf-ı beyan ve atf-ı nesak olmak üzere iki ana başlıkta incelenir.

    A) Atfı-ı Beyan

    Kendinden önceki unsura açıklık getirmek için kullanılan kelimeye atf-ı beyan denir. Atf-ı beyan şu hususlarda kendinden önceki unsura uyum sağlar

    1. İrab bakımından
    2. Cinsiyet bakımından
    3. Adet bakımından

    Atf-ı beyan aynı zamanda Bedel-i mutabık olarak da kabul edilir. Künye ve lakabdan sonra veya bir ismi daha çok açıklamak üzere bir isimden sonra gelen isimler, ism-i işaretten sonra gelen isimler atf-ı beyan kategorisindedir. Atf-ı beyan yapılırken atıf harfleri kullanılmaz.

    Örnek:

    أتي أخُك عُثْمانُ – Kardeşin Osman geldi.

    Bu cümlede, “kardeşin geldi” ifadesini daha da açıklamak için ve kardeşin kim olduğunu da beyan etmek için عثمان ismi atf-ı beyan olarak getirilmiştir.

    أخي معي أي عُثمانُ – Kardeşim yanımda, yani Osman.

    Bu cümlede görüldüğü üzere açıklama gerektiren “yani..” anlamındaki أي ifadesinden sonra gelen isim atf-ı beyandır.

    B) Atf-ı Nesak

    Atıf harfleri kullanılarak isim, fiil veya cümleleri birbirine bağlamaya atf-ı nesak denir. Atf-ı nesak yapılırken kullanılan atıf harfleri şunlardır:

    و ، ف ، أوْ ، أمْ ، ثمّ ، حتّي ، إمّا ، بَلْ ، لاَ ، لكِنْ

    Şimdi, atıf harflerini ve özelliklerini tanıyalım:

    1. و [ … ve … ]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu kullanımda bir olay sıralaması yoktur. Türkçedeki virgül gibi işlem görür.

    Örnek:

    شَاهَدَ خَالدٌ و رَجَبٌ الفيلمَ – Halid ve Recep filmi seyretti. [Olay sıralaması yok. Yani Halid bir gün önce Recep iki gün sonra izlemiş de olabilir. Halid ve Recep aynı anda birlikte izlemiş de olabilir.]

    2. ف [… akabinde …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu anlatımda bir olay sıralaması vardır. Matufun aleyhin olayının hemen akabinde matufun olayı gerçekleşmektedir.

    Örnek:

    شاهَد خالدٌ الفيلمَ فَرجَبٌ – Halid filmi izledi, akabinde Recep de (izledi) [Olay sıralamasında önce filmi Halid izlemiş, o izlemeye başlar başlamaz hemen akabinde Recep de filmi izlemiştir.]

    3. ثُمَّ [… sonra …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu anlatımda bir olay sıralaması vardır. Matufun aleyhin olayının gerçekleşmesinden bir süre sonra aynı şekilde matufun olayı gerçekleşmektedir.

    Örnek:

    شَاهَدَ خالدٌ الفيلمَ ثُمَّ رجبٌ – Halid filmi izledi, (daha) sonra Recep de (izledi) [olay sıralamasında önce filmi Halid izlemiş, aradan bir süre – 10 dk. 10 gün vs. – geçtikten sonra Recep de aynı filmi izlemiştir.]

    4. أوْ [… veya …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir seçim yapmayı veya şüpheyi ifade eder.

    Örnek:

    شاهَدَ هذا الفيلمَ خالدٌ أوْ رجَبٌ – Bu filmi Halid veya Recep izledi.

    5. أمْ [… yoksa …]

    1. أمْ [… yoksa …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir soru sorarak seçim yapılmasını talep etmek için veya matuf ile matufun aleyh arasında bir fark olmadığını anlatmak için kullanılır.

    Örnek:

    أَ خالدٌ شَاهدَ هذا الفيلمَ أمْ رجَبٌ؟ – Bu filmi Halid mi yoksa Recep mi izledi?

    أَ أَنْذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ – Onları uyarsan da uyarmasanda bir (arada fark yok)

    6. إمَّا … و إمّا [ya … ya da …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir alternatif veya tercih bildirmek için kullanılır.

    Örnek:

    شاهد هذا الفيلم إمّا خالدٌ و إمّا رجبٌ – Bu filmi ya Halid ya da Recep seyretti.

    7. حَتَّى […bile, … dahil]

    Kendisinden önceki matufun aleyh, kendisinden sonraki matufun bir parçası veya aynı kapsamda ayrılmaz bir unsuru olması durumunda kullanılır.

    Örnek:

    شاهد خالد الفيلمَ حتَّى نهايتهُ – Halid filmi seyretti, sonunu bile!

    Burada, filmin sonu, filmin ayrılmaz bir parçası, bir unsuru durumundadır.

    8. لا [… değil, … olmadı]

    Kendisinden önceki matufun aleyhi pekiştirerek, kendisinden sonraki matufu olumsuzlar.

    Örnek:

    شاهد خالدٌ فيلمًا لا مسرحيةً – Halid film izledi, tiyatro değil.

    9. لكِنْ [fakat …, bunun aksine …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile ilgili bir yanlışlığı kendisinden sonraki matuf ile düzeltmek (istidrak) için kullanılır.

    Örnek:

    ما شاهد خالدٌ مسرحيةً لكنْ فيلمًا – Halid tiyatro izlemedi fakat film izledi.

    10. بَلْ [belki…, bilakis…]

    Kendisinden önceki matufun aleyhden farklı, tam tersi bir anlamı kendisinden sonraki matuf ile ifade etmek için kullanılır.

    Örnek:

    ما شاهد خالدٌ مسرحيةً بَلْ فيلمًا – Halid tiyatro değil, bilakis film izledi.

    Arapçada Atıf, atf-ı beyan ve atf-ı nesak olmak üzere iki ana başlıkta incelenir.

    Kendinden önceki unsura açıklık getirmek için kullanılan kelimeye atf-ı beyan denir. Atf-ı beyan şu hususlarda kendinden önceki unsura uyum sağlar

    1. İrab bakımından
    2. Cinsiyet bakımından
    3. Adet bakımından

    Atf-ı beyan aynı zamanda Bedel-i mutabık olarak da kabul edilir. Künye ve lakabdan sonra veya bir ismi daha çok açıklamak üzere bir isimden sonra gelen isimler, ism-i işaretten sonra gelen isimler atf-ı beyan kategorisindedir. Atf-ı beyan yapılırken atıf harfleri kullanılmaz.

    Örnek:

    أتي أخُك عُثْمانُ – Kardeşin Osman geldi.

    Bu cümlede, “kardeşin geldi” ifadesini daha da açıklamak için ve kardeşin kim olduğunu da beyan etmek için عثمان ismi atf-ı beyan olarak getirilmiştir.

    أخي معي أي عُثمانُ – Kardeşim yanımda, yani Osman.

    Bu cümlede görüldüğü üzere açıklama gerektiren “yani..” anlamındaki أي ifadesinden sonra gelen isim atf-ı beyandır.

    Atıf harfleri kullanılarak isim, fiil veya cümleleri birbirine bağlamaya atf-ı nesak denir. Atf-ı nesak yapılırken kullanılan atıf harfleri şunlardır:

    و ، ف ، أوْ ، أمْ ، ثمّ ، حتّي ، إمّا ، بَلْ ، لاَ ، لكِنْ

    Şimdi, atıf harflerini ve özelliklerini tanıyalım:

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu kullanımda bir olay sıralaması yoktur. Türkçedeki virgül gibi işlem görür.

    Örnek:

    شَاهَدَ خَالدٌ و رَجَبٌ الفيلمَ – Halid ve Recep filmi seyretti. [Olay sıralaması yok. Yani Halid bir gün önce Recep iki gün sonra izlemiş de olabilir. Halid ve Recep aynı anda birlikte izlemiş de olabilir.]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu anlatımda bir olay sıralaması vardır. Matufun aleyhin olayının hemen akabinde matufun olayı gerçekleşmektedir.

    Örnek:

    شاهَد خالدٌ الفيلمَ فَرجَبٌ – Halid filmi izledi, akabinde Recep de (izledi) [Olay sıralamasında önce filmi Halid izlemiş, o izlemeye başlar başlamaz hemen akabinde Recep de filmi izlemiştir.]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun aynı hükümde ortak özellik taşıdığını anlatmak için kullanılır. Bu anlatımda bir olay sıralaması vardır. Matufun aleyhin olayının gerçekleşmesinden bir süre sonra aynı şekilde matufun olayı gerçekleşmektedir.

    Örnek:

    شَاهَدَ خالدٌ الفيلمَ ثُمَّ رجبٌ – Halid filmi izledi, (daha) sonra Recep de (izledi) [olay sıralamasında önce filmi Halid izlemiş, aradan bir süre – 10 dk. 10 gün vs. – geçtikten sonra Recep de aynı filmi izlemiştir.]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir seçim yapmayı veya şüpheyi ifade eder.

    Örnek:

    شاهَدَ هذا الفيلمَ خالدٌ أوْ رجَبٌ – Bu filmi Halid veya Recep izledi.

    1. أمْ [… yoksa …]

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir soru sorarak seçim yapılmasını talep etmek için veya matuf ile matufun aleyh arasında bir fark olmadığını anlatmak için kullanılır.

    Örnek:

    أَ خالدٌ شَاهدَ هذا الفيلمَ أمْ رجَبٌ؟ – Bu filmi Halid mi yoksa Recep mi izledi?

    أَ أَنْذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ – Onları uyarsan da uyarmasanda bir (arada fark yok)

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile kendisinden sonraki matufun arasında bir alternatif veya tercih bildirmek için kullanılır.

    Örnek:

    شاهد هذا الفيلم إمّا خالدٌ و إمّا رجبٌ – Bu filmi ya Halid ya da Recep seyretti.

    Kendisinden önceki matufun aleyh, kendisinden sonraki matufun bir parçası veya aynı kapsamda ayrılmaz bir unsuru olması durumunda kullanılır.

    Örnek:

    شاهد خالد الفيلمَ حتَّى نهايتهُ – Halid filmi seyretti, sonunu bile!

    Burada, filmin sonu, filmin ayrılmaz bir parçası, bir unsuru durumundadır.

    Kendisinden önceki matufun aleyhi pekiştirerek, kendisinden sonraki matufu olumsuzlar.

    Örnek:

    شاهد خالدٌ فيلمًا لا مسرحيةً – Halid film izledi, tiyatro değil.

    Kendisinden önceki matufun aleyh ile ilgili bir yanlışlığı kendisinden sonraki matuf ile düzeltmek (istidrak) için kullanılır.

    Örnek:

    ما شاهد خالدٌ مسرحيةً لكنْ فيلمًا – Halid tiyatro izlemedi fakat film izledi.

    Kendisinden önceki matufun aleyhden farklı, tam tersi bir anlamı kendisinden sonraki matuf ile ifade etmek için kullanılır.

    Örnek:

    ما شاهد خالدٌ مسرحيةً بَلْ فيلمًا – Halid tiyatro değil, bilakis film izledi.

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ KONULARI

     

    Arapça Gramer Arapça Dil Bilgisi Arapça Öğren Arapça Dersleri Fasih Arapça

    Aöf Arapça Pratik Arapça   – Arapça Sarf – Arapça Nahiv –

  • Bilgi Fiilleri

     Bilgi Fiilleri

    Bilgi Fiilleri أفعال اليقين

    Bilgi fiilleri, bilmek, görmek, algılamak anlamlarını veren, ef’alu yakin ismiyle de bilinen fiil çeşitleridir. Şu fiillerden oluşur:

    وَجَدَ  – buldu  –  وَ وَجَدَكَ عَائِلاً فَأَغْنَى  – Seni fakir bulup zengin etmedi mi? (Seni fakir olarak görüp zenginleştirmedi mi?)

    رَأَي – gördü  –  رَأَيْتُ الْقِرَاءَةَ مُفِيدَةً – Okumayı faydalı gördüm.

    عَلِمَ – bildi   –  عَلِمْتُ إسْطًنْبُولَ كَرِيمَةً – İstanbul’u cömert bildim.

    دَرَي – bildi    –  دْرِي بهِ صديقِي – Onu arkadaşım bilirim.

    تَعَلَّمْ – bil (emir) – تَعَلَّمْ الحياةَ صَعْبَةً – Hayatı zor bil (Bil ki hayat zordur)

     

    Diğer ef’alu kulub (bilgi, zan ve değiştirme fiilleri) çeşitleri:

    1. Bilgi fiilleri – Ef’al-u Yakin
    2. Zan fiilleri – Ef’al-u Zan
    3. Değiştirme fiilleri – Ef’al-u Tahvil

     

    Ef’al-u Kulub (Bilgi, Zan ve Değiştirme Fiilleri) konusunun detayları için tıklayınız >

     

    Bilgi Fiilleri أفعال اليقين

    Bilgi fiilleri, bilmek, görmek, algılamak anlamlarını veren, ef’alu yakin ismiyle de bilinen fiil çeşitleridir. Şu fiillerden oluşur:

    وَجَدَ  – buldu  –  وَ وَجَدَكَ عَائِلاً فَأَغْنَى  – Seni fakir bulup zengin etmedi mi? (Seni fakir olarak görüp zenginleştirmedi mi?)

    رَأَي – gördü  –  رَأَيْتُ الْقِرَاءَةَ مُفِيدَةً – Okumayı faydalı gördüm.

    عَلِمَ – bildi   –  عَلِمْتُ إسْطًنْبُولَ كَرِيمَةً – İstanbul’u cömert bildim.

    دَرَي – bildi    –  دْرِي بهِ صديقِي – Onu arkadaşım bilirim.

    تَعَلَّمْ – bil (emir) – تَعَلَّمْ الحياةَ صَعْبَةً – Hayatı zor bil (Bil ki hayat zordur)

     

    Diğer ef’alu kulub (bilgi, zan ve değiştirme fiilleri) çeşitleri:

    1. Bilgi fiilleri – Ef’al-u Yakin
    2. Zan fiilleri – Ef’al-u Zan
    3. Değiştirme fiilleri – Ef’al-u Tahvil

     

    Ef’al-u Kulub (Bilgi, Zan ve Değiştirme Fiilleri) konusunun detayları için tıklayınız >

     

     

     

     

     

     

     

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ KONULARI

     

     

     

    Arapça Gramer Arapça Dil Bilgisi Arapça Öğren Arapça Dersleri Fasih Arapça

    Aöf Arapça Pratik Arapça   – Arapça Sarf – Arapça Nahiv –

  • Ef’alu Zan

     Ef’alu Zan

    Ef’al-u Zan  أفعال الظن

    Ef’al-u Zan, yanlış bir yargıda bulunmak, zannetmek, sanmak anlamında kullanılan zan fiilleri adı da verilen fiil türüdür. Diğer ef’alu kulub fiilleri gibi Ef’al-u Zan da iki meful alırlar. Ef’alu zan şunlardır:

    حَسِبَ – hesab etti – حَسِبْتُهُ غَنِيًّا – Onu zengin hesab ettim (Onu zengin sandım)

    ظَنَّ – zannetti – ظَنَنْتُ الغُرْفَةَ فَارِغَةً – Odayı boş zannettim (sandım)

    عَدَّ – saydı – يَعُدُهُم من الْأعْرَابِ  – Onları Araplardan sayıyorlar.

    خَالَ – hayal etti – أخِيلُ أبانا شَابًّا – Babamızı bir genç olarak hayal ediyorum (genç olduğunu varsayıyorum)

    زَعَمَ – zannetti – أ زَعَمْتَ رَجَبًا غَنِيًّا – Receb’i zengin mi zannettin?

    هَبْ – farzet (emir) – هَبْ وَلَدًا ذَكِيَّا – farzet (ki) zeki bir çocuk

     

    Diğer ef’alu kulub (bilgi, zan ve değiştirme fiilleri) çeşitleri:

    1. Bilgi fiilleri – Ef’al-u Yakin
    2. Zan fiilleri – Ef’al-u Zan
    3. Değiştirme fiilleri – Ef’al-u Tahvil

    Ef’al-u Kulub (Bilgi, Zan ve Değiştirme Fiilleri) konusunun detayları için tıklayın

     

    Ef’al-u Zan  أفعال الظن

    Ef’al-u Zan, yanlış bir yargıda bulunmak, zannetmek, sanmak anlamında kullanılan zan fiilleri adı da verilen fiil türüdür. Diğer ef’alu kulub fiilleri gibi Ef’al-u Zan da iki meful alırlar. Ef’alu zan şunlardır:

    حَسِبَ – hesab etti – حَسِبْتُهُ غَنِيًّا – Onu zengin hesab ettim (Onu zengin sandım)

    ظَنَّ – zannetti – ظَنَنْتُ الغُرْفَةَ فَارِغَةً – Odayı boş zannettim (sandım)

    عَدَّ – saydı – يَعُدُهُم من الْأعْرَابِ  – Onları Araplardan sayıyorlar.

    خَالَ – hayal etti – أخِيلُ أبانا شَابًّا – Babamızı bir genç olarak hayal ediyorum (genç olduğunu varsayıyorum)

    زَعَمَ – zannetti – أ زَعَمْتَ رَجَبًا غَنِيًّا – Receb’i zengin mi zannettin?

    هَبْ – farzet (emir) – هَبْ وَلَدًا ذَكِيَّا – farzet (ki) zeki bir çocuk

     

    Diğer ef’alu kulub (bilgi, zan ve değiştirme fiilleri) çeşitleri:

    1. Bilgi fiilleri – Ef’al-u Yakin
    2. Zan fiilleri – Ef’al-u Zan
    3. Değiştirme fiilleri – Ef’al-u Tahvil

    Ef’al-u Kulub (Bilgi, Zan ve Değiştirme Fiilleri) konusunun detayları için tıklayın

     

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ KONULARI

     

    Arapça Gramer Arapça Dil Bilgisi Arapça Öğren Arapça Dersleri Fasih Arapça

    Aöf Arapça Pratik Arapça   – Arapça Sarf – Arapça Nahiv –