Sahabelerden Bazılarının Faziletleri – Ebu Zerr El-Gıfari Radıyallahu Anh ARAPÇA TÜRKÇE HADİS Buhari
Başlık: FAZİLETLER BÖLÜMÜ
Konu: Sahabelerden Bazılarının Faziletleri – Ebu Zerr El-Gıfari Radıyallahu Anh
Ravi: Ebu Zerr
Hadisin Arapçası:
وفي رواية له وللبخاري: ]لَمَّا بَلَغَ أبَا ذَرٍّ مَبْعَثُ النَّبِىِّ #. قالَ ‘خِيهِ: اِرْكَبْ الى هذَا الْوَادِى فَاعْلَمْ لِى عِلْمَ هذَا الرَّجُلِ الَّذِى يَزْعَمُ أنَّهُ نَبِىٌّ يَأتِيهِ الْخَبَرُ مِنَ السَّمَاءِ، وَاسْمَعْ مِنْ قَوْلِهِ ثُمَّ ائْتِنِى. فَانْطَلَقَ ا‘خُ حَتّى قَدِمَ وَسَمِعَ مِنْ قَوْلِهِ. ثُمّ رَجَعَ إلى أبِي ذَرٍّ: فقَالَ لَهُ: رَأيْتُهُ يَأمُرُ بِمَكَارِمِ ا‘خَْقِ، وَكََماً مَاهُوَ بِالشِّعْرِ. فقَالَ: مَا شَفَيْتَنِى مِمَّا أرَدْتُ. فَتَزَوَّدَ وَحَمَلَ شَنَّةً لَهُ فِيهَا مَاءٌ حَتّى قَدِمَ مَكَّةَ، فَأتَى الْمَسْجِدَ فَالْتَمَسَ النَّبِىَّ #، وَهُوَ َ يَعْرِفُهُ، وَكَرِهَ أنْ يَسْألَ عَنْهُ حَتّى أدْرَكَهُ بَعْضُ اللَّيْلِ فَاضْطَجَعَ فَرآهُ عَلِيٌّ رَضِيَ اللّهُ عَنْه فَعَرَفَ أنَّهُ غَرِيبٌ. فَلَمَّا رَآهُ تَبِعَهُ فَلَمْ يَسْألْ وَاحِدٌ مِنْهُمَا صَاحِبَهُ عَنْ شَىْءٍ حَتّى أصْبَحَ. ثُمَّ احْتَمَلَ قِرْبَتَهُ وَزَادَهُ الى الْمَسْجِدِ فَظَلَّ ذلِكَ الْيَوْمَ وََ يَرَاهُ النَّبِىَّ # حَتّى أمْسى. فَعَادَ الى مَضْجَعِهِ. فَمَرَّ بِهِ عَلِيٌّ رَضِيَ اللّهُ عَنْه. فقَالَ: أمَا آنَ لِلرَّجُلِ أنْ يَعْرِفَ مَنْزِلَهُ؟ فَقَامَ وَتَبِعَهُ وََ يَسْألُ وَاحِدٌ مِنْهُمَا صَاحِبَهُ عَنْ شَىْءٍ حَتّى إذَا كَانَ يَوْمُ الثَّالِثِ فَعَمِلَ ذلِكَ فَأقَامَهُ عَلِيٌّ رَضِيَ اللّهُ عَنْه مَعَهُ. ثُمَّ قَالَ: أَ تُحَدِّثُنِى مَا الَّذِى أقْدَمَكَ هذَا الْبَلَدَ؟ قَالَ: إنْ أعْطَيْتَنِى عَهْداً وَمِيثَاقاً لَتُرْشِدَنَّنِى فَعَلْتُ فَفَعَلَ فَأخْبَرْتُهُ فقَالَ: أنَّهُ حَقٌّ، وَهُوَ رَسُولُ اللّهِ فَإذَا أصْبَحْتَ فَاتَّبِعْنِى، فإنِّى إنْ رَأيْتُ شَيْئاً أخَافُ عَلَيْكَ قُمْتُ كَأنِّى أُبِقُ الْمَاءَ، فإنْ مَضَيْتُ فَاتَّبِعْنِى حَتّى تَدْخُلَ مَدْخَلِى. فَفَعَلَ فَانْطَلَقَ يَقفُوهُ حَتّى دَخَلَ عَلِىٌّ عَلى النَّبِىِّ # فَدخَلَ مَعَهُ وَسَمِعَ مِنْ قَوْلِهِ، وَأسْلَمَ مَكَانَهُ. فَقَالَ لَهُ النَّبِيُّ #: ارْجِع الى قَوْمِكَ فَاخْبَرَهُمْ حَتَّى يَأتِيكَ اَمْرِي، فَقَالَ: وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ ‘صْرُخَنَّ بِهَا بَيْنَ ظَهْرَانَيْهِمْ. فَخَرَجَ حَتّى أتَى الْمَسْجِدَ فَنَادَى بِأعَْ صَوْتِهِ: أشْهَدُ أنْ َ إلهَ اللّهُ، وَأنَّ مَحُمَّداً رَسُولُ اللّهِ وَثَارَ الْقَوْمُ فَضَرَبُوهُ حَتّى أوْجَعُوهُ فَأتى الْعَبَّاسُ رَضِيَ اللّهُ عَنْه فَأكَبَّ عَلَيْهِ. فَقَالَ: وَيْلَكُمْ، ألَسْتُم تَعْلَمُونَ أنَّهُ مِنْ غِفَارٍ؟ وَأنَّ طَرِيقَ تُجَّارِكُمْ الى الشَّامِ عَلَيْهِمْ، فضأنْقَذَهُ مِنْهُمْ. ثُمَّ عَادَ مِنَ الْغَدِ لِمِثْلِهَا فَثَارُوا عَلَيْهِ فَضَرَبُوهُ، فَأكَبَّ عَلَيْهِ الْعَبَّاسُ فَأنْقَذَهُ. فَكَانَ هذَا أوَّلَ إسَْمِ أبى ذَرٍّ الْغِفَارِىِّ رَضِيَ اللّهُ عَنْه[.»الخِفَاءُ« بكسر الخاء المعجمة: كساءٌ يُطرَحُ على السِّقَاءِ.وقوله: »فَرَاثَ« أىْ أبْطَأ.و»أقَراءُ الشعر« طرائقهُ وَأنواعه، واحدُها: قَرءٌ بفتح القَافِ.و»المَدَرَةُ« الطِّينَةُ الْمُسْتَحْجَرَةُ.وقوله: »كَأنَى نُصُبٌ أحْمَرُ« أرَادَ أنَّهُمْ ضَرَبُوهُ حَتّى أدَمُوهُ فصَارَ كَأنّهُ نُصُبٌ أحْمَرُ، والنصب الحجر أو الصنم الَّذِى كانُوا يَنْصِبُونَهُ في الجَاهِلِيَّةِ وَيَذْبَحُونَ عَليهِ فَيَحْمَرُّ من دم الْقُرباَنِ والذَّبَائِحِ.و»سَخَفَةُ الْجُوعِ« رِقَّتُهُ وَهَزَالُهُ.و»لَيْلَةُ إضحيَانِ« أى مَضِيئُةُ َغَيْمَ فيها.و»ا‘صْمَخَةُ« جَمْعُ صِمَاخٍ، وَهُوَ ثُقُبُ ا‘ُذْنِ.و»الضَّرْبُ« هَاهُنَا: اَلْمَنْعُ مِنَ اِسْتِمَاعِ، وَكَنّى بِهِ عَنِ النَّوْمِ الْمُفْرِطِ.و»إسَافٌ وَنَائِلَةُ« صَنَمَانِ يَزْعُمُ الْعَربُ أنَّهُمَا كَانَا رَجًُ وَاِمْرَأةً فَزَنَيَا في الْكَعْبَةِ فَمُسِخاً.و»الهَنُ« عُنِىَ بِهِ الذِّكْرُ.و»الْوَلْوَلَةُ« اِسْتِغَاثَةُ والصَّيَاحُ.و»ا‘نْفَارُ« الْجَمَاعَةُ: أىْ مِنْ أصْحَابِنَا وَجَمَاعَتِنَا، وَهُوَ مِنَ النَّفَرِ الَّذِينَ مِنَ الثََّثَةِ الى الْعَشَرَةِ . وَقَوْلَهُمَا: »كَلِمَةً تَمَ‘ُ الْفَمَ« أرَادَتَا أنَّهَا عَظِيمَةٌ تُقَالُ.و»القَدْعُ« اَلْمَنْعُ وَالْكَفُّ.و»طَعَامُ طُعْمٍ« أىْ شَبْعٍ، يَعْنِى أنَّهُ يُشْبِعُ وَيَكُفُّ الْجُوعَ وَيَكْفى مِنْهُ.و»الغَابِرُ« هَاهُنَا: اَلْبَاقِى وَهُوَ مِنَ ا‘ضْدَادِ.و»ظَهْرَانِى الْقَوْمِ وَا‘مْرِ« أىْ وَسَطُهُ وَفيمَا بَيْنَهُ .
Hadisin Anlamı:
Ebu Zerr’in Buhari’de gelen bir rivayetinde şöyle denmiştir: “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ın bi’set (peygamber olarak gönderildi) haberi Ebu Zerr Radıyallahu Anh’e ulaşınca, kardeşi (Üneys’)e: “Devene bin! Şu vadiye (Mekke’ye) git! Kendisini peygamber zanneden ve semadan haber geldiğini söyleyen şu adam hakkında bana bilgi edin, sözlerini dinle ve bana getir!” dedi. Kardeşi gidip, Mekke’ye vardı. Onun sözlerinden dinledi. Sonra Ebu Zerrin yanına döndü ve şu bilgiyi verdi: “Onu gördüm, insanlara güzel ahlakı emrediyordu, (insanlara getirdiği) kelam da şiir değil.” Ebu Zerr (kardeşinin anlattıklarını tatminkar bulmayarak), kardeşine: “Arzuladığım kadar merakımı gideremedim!” dedi. Azık hazırladı. İçerisine su olan dağarcığını yüklenip yola çıktı. Mekke’ye geldi. Mescide uğrayıp Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ı kolladı. Esasen O’nu tanımıyordu. Doğrudan sormayı da uygun görmedi. Böylece birkaç gece geçirdi. Tutup (bir kuytuya) yattı. Derken Ali Radıyallahu Anh onu görüp, bir yabancı olduğunu anladı. Onu görünce takip etti. Bu ikisinden hiçbiri diğerine herhangi bir şey sormadı. Bu suretle sabaha erdiler. Sonra kırbasını ve azığını Mescid’e taşıdı. O gün de öyle geçti ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ı akşama kadar göremedi. Bunun üzerine yattığı yere döndü. (Az sonra) Ali Radıyallahu Anh ona uğradı ve adama: “Yerimi öğrenme zamanı gelmedi mi?” dedi. Böylece Ebu Zerr’i kaldırdı ve beraberinde götürdü. (Ebu Zerr onu geriden takip etti.) Birbirlerine hiçbir şey söylemediler. Üçüncü güne ermişlerdi. O gün de aynı şekilde hareket ettiler. Ali onu beraberinde ikamet ettirdi. Ve: “Seni bu memlekete getiren sebebi bana söylemez misin?” diye sordu. Ebu Zerr: “Bana yardımcı olup yol göstereceğin hususunda ahd-u misakda bulunur (kesin söz verir)sen açıklarım!” dedi. Ali söz verdi, o da açıkladı. Ali dedi ki: “O haktır ve Allah’ın Resulüdür. Sabah olunca peşimi takip et. Ben, senin hakkında korktuğum bir şey görürsem, sanki su döküyorum gibi doğrulurum, değilse yürümeye devam ederim. Böylece girdiğim yere sen de girinceye kadar beni takip et!” Ali böyle yaptı. O da onu takip edip geldi. Ali, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ın yanına girdi. O da onunla birlikte içeri daldı. Resulullah’ın sözünü dinledi ve anında müslüman oldu. Resulullah kendisine: “Hemen kavmine don. (Gördüklerini) onlara haber ver. Emrim sana gelinceye kadar (orada kal)” ferman etti. Ebu Zerr de: “Nefsim elinde olan Zat’a yemin olsun, ben de haberi onlar arasında bağırarak söyleyeceğim!” dedi. Oradan çıkıp Msecid’e geldi. Yüksek sesle: “Eşhedu en-la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resulullah!” dedi. Halk üzerine atılıp, onu iyice dövdüler, canını pek yaktılar. Derken Abbas Radıyallahu Anh gelip üzerine kapanarak (mani oldu). “Yazık size! Bunun Gıfarlı olduğunu, Şam’a giden tüccarlarınızın yolunun oradan geçtiğini bilmiyor musunuz?” diyerek onu ellerinden kurtardı. Ebu Zerr, ertesi günü aynı şeyi tekrarladı. Mekkeliler, üzerine atılıp tekrar dövdüler. Yine Abbas üzerine kapandı ve onu kurtardı. (Ravi der ki): “Bu, Ebu Zerr el-Giffiri’nin müslüman oluşunun başlangıcı oldu.”
Kaynak: Buhari, Menakıbu’l-Ensar 33, Menakıb 10