Başlık: HACC VE UMRE BÖLÜMÜ
Konu: Hacc-ı Temettu Ve Haccın Feshi
Ravi: Bera
Hadisin Arapçası:
وعن البراء رََضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]كُنْتُ مَعَ عليٍّ رََضِىَ اللّهُ عَنْهُ حِينَ أمَّرَهُ النَّبيُّ # عَلى اليَمَنِ فأصَبْتُ مَعَهُ أوَانِىَ فَلَمَّا قَدِمَ عَلى النَّبِىِّ # وَجَدَ فَاطِمَةَ وَقَدْ نَضَخَتِ الْبَيْتَ بِنَضُوخٍ فَغَضِبَ. فقَالَتْ: مَالَكَ؟ إنَّ رسولَ اللّه # قَدْ أمَرَ أصْحَابَهُ فأحَلُّوا. فأتَيْتُ رسولَ اللّه # فقَالَ لى: كَيْفَ صَنَعْتَ؟ قُلْتُ: أهْلَلْتُ بإهَْل النَّبىِّ #. فقَالَ: إنِّى سُقْتُ الْهَدْىَ وَقََرَنْتُ. قَالَ: وَقالَ لِِى انْحَرْ مِنَ الْبُدْنِ سَبْعاً وَسِتِّينَ أوْ سِتّاً وَسِتِّينَ وَأمْسِكْ لِنَفْسِكَ ثَثاً وَثََثِينَ أوْ أرْبعاً وَثََثِينَ وَأمْسِكْ مِنْ كُلِّ بَدَنَةٍ مِنْهَا بَضْعَةً[. أخرجه أبو داود والنسائى.»النَّضُوخُ« بخاء معحمة: ضَرْب من الطيب .
Hadisin Anlamı:
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Hazreti Ali’yi Yemen’e emir olarak gönderdiği zaman ben onun yanında idim. Onunla beraber ben de (altın) kaplar elde ettim. Hazreti Ali Radıyallahu Anh, (Yemen’den) Resulullah’ın yanına gelince, Hazreti Fatıma’nın, (boyalı elbiseler giymiş), evi de (hala kokmakta olan) bir tütsü ile tütsülemiş olduğunu gördü. (Bu kıyafet ve bu tütsünün yasak olduğu hacc döneminde karşılaştığı bu manzaraya Ali) kızdı. Hazreti Fatıma: “Niye kızıyorsun? Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ashabına (ihramdan çıkmalarını emir buyurdu, onlar da ihramdan çıktılar” dedi. (Bunun üzerine Hazreti Ali, zevcesine: “Ben zaten Resulullah’ın niyyeti ile ihrama girmiştim” dedi ve) Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e uğradı. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Sen ne yaptın?” diye sordu. Hazreti Ali: “Resulullah’ın niyeti ile niyetlendim” deyince Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Ben kurbanlık getirdim ve hacc-ı kırana niyet ettim” diye açıklamada bulundu ve Hazreti Ali Radıyallahu Anh’ye şu emri verdi: “Altmış yedi -veya altmış altı- deve kes. Develerden otuz üç -veya otuz dört- tanesini kendin için ayır ve develerden her birinden bir parça da (benim için) ayır.”
Kaynak: Ebu Davud, Menasik 24, (1797)