A’raf اَعْرَافِ |
Abes, bos yere عَبَثاً 4 عَبَثٌ |
Abesle uğrastı, bos seylerle eğlendi عَبِثَ |
Abidler için, kulluk edenler için لِلْعَابِدِينَ |
Acayip, garip عَجَبًا 4 عَجَبٌ |
Acele eder, kosar يُهْرَعُ |
Acele ederdi, çabuk verirdi لَعَجَّلَ |
Acele et عَجِّلْ |
Acele etmen için لِتَعْجَلَ |
Acele etmen تَعْجَلْ 4 تَعْجَلَ |
Acele etti اِسْتَعْجَلَ |
Acele etti تَعَجَّلَ |
Acele etti عَجِلَ |
Acele ettik عَجَّلْنَا |
Acele ettim عَجِلْتُ |
Acele ettiniz عَجِلْتُمْ |
Acele ettirdi اَعْجَلَ |
Acele ettirdi, çabuklastırdı عَجَّلَ |
Acele istediniz اِسْتَعْجَلْتُم |
Acele istemeleri اسْتِعْجَالَهُمْ |
Acele istemen تَسْتَعْجِلْ |
Acele ister يَسْتَعْجِلُ |
Acele isterler يَسْتَعْجِلُونَ |
Acele istersiniz تَسْتَعْجِلُونِ |
Acele mi ettiniz اَعَجِلْتُم |
Acele verir يُعَجِّلُ |
Acele عَجَلٍ |
Aceleye getirerek بِدَاراً |
Acı çekti اَلِمَ |
Acı duyar, elem duyar يَاْلَمُ |
Acı su اُجَاجًا 4 اُجَاجٌ |
Acı, buruk meyve خَمْطٍ |
Acıkman تَجُوعَ |
Acılar, ızdıraplar غَمَرَاتِ |
Acıma, sefkat رَأْفَةٌ |
Aciz bırakan مُعْجِزٍ |
Aciz bırakanlar مُعْجِزِي |
Aciz bırakanlar مُعْجِزِينَ |
Aciz bırakanlar, bırakmaya çalısanlar مُعَاجِزِينَ |
Aciz bırakır يُعْجِزُ |
Aciz bırakırlar يُعْجِزُونَ |
Aciz bırakmamız نُعجِزَ |
Aciz bıraktı, kaçtı اَعْجَزَ |
Aciz kaldı عَجِزَ |
Aciz kaldım عَجَزْتُ |
Aciz mi oldum اَعَجَزْتُ |
Aciz خَاسِئًا |
Aç اِفْتَحْ |
Aç, kaldır, gider اِكْشِفْ |
Açan, açıcı فَتَّاحُ |
Açan, gideren (ds) كَاشِفَةٌ |
Açan, gideren كَاشِفَ |
Açanlar فَاتِحِينَ |
Açanlar, kaldıranlar, giderenler كَاشِفُو |
Açar, açığa vurur (ds) تُبْدِي |
Açar, genisletir يَشْرَحُ |
Açar, giderir, kaldırır يُكْشِفُ |
Açar, zafer verir يَفْتَحُ |
Açardık لَفَتَحْنَا |
Açarsın تَبْسُطُ |
Açığa çıkar يَتَبَيَّنُ |
Açığa çıkarması يُظْهِرَ |
Açığa çıkması يَتَبَيَّنَ |
Açığa çıktı (ds) تَبَيَّنَت |
Açığa çıktı حَصْحَصَ |
Açığa çıktı, açıklandı تَبَيَّنَ |
Açığa vurdu, yüksek sesle konustu جَهَرَ |
Açığa vurdunuz اَعْلَنتُمْ |
Açığa vurmanız تُبْدُوا |
Açığa vurması يُبْدِ |
Açığa vurun اِجْهَرُوا |
Açığa vurur يُبْدِىَ |
Açığa vururlar (ds, çğ) يُبْدِينَ |
Açığa vururlar يُبْدُونَ |
Açığa vurursunuz تُبْدُونَ |
Açığa vurursunuz تُعْلِنُونَ |
Açığınız, açığa vurduğunuz جَهْرَكُمْ |
Açık ifadeli مُسْتَبِينَ |
Açık بَيِّنٍ |
Açık, çırıl çıplak, açıkça بَارِزَةً |
Açık, uzatılmıs (ikil) مَبْسُوطَتَانِ |
Açıkça söyledi صَدَعَ |
Açıkça جِهَاراً |
Açıkça عَلاَنِيَةً |
Açıkladı اَبَانَ |
Açıkladı صَرَّفَ |
Açıkladı فَصَّلَ |
Açıkladı, açığa çıktı اِسْتَبَانَ |
Açıkladık بَيَّنَّا |
Açıkladık صَرَّفْنَا |
Açıkladık فَصَّلْنَا |
Açıkladılar بَيَّنُوا |
Açıklama تِبْيَاناً |
Açıklamam için لأُبَيِّنَ |
Açıklamamız için لِنُبَيِّنَ |
Açıklaman için لِتُبَيِّنَ |
Açıklaması için لِيُبَيِّنَ |
Açıklaması يُبَيِّنَ |
Açıklaması يُبَيِّنْ |
Açıklandı تُبَيِّنَ |
Açıklandı فُصِّلَتْ |
Açıklanır, gösterilir تُبْدَ |
Açıklanmıs (ds, çğ) مُفَصَّلاَتٍ |
Açıklanmıs مُفَصَّلاً |
Açıklar يُبَيِّنُ |
Açıklar يُفَصِّلُ |
Açıklar, bildirir يُطْلِعَ |
Açıklardı لَتُبْدِي |
Açıklarız نُصَرِّفُ |
Açıklarız نُفَصِّلُ |
Açıkta olan, görünen ظَاهِرًا 4 ظَاهِرٌ |
Açıkta olan, görünen ظَاهِرَةً |
Açıkta olanı ُ3 ظَاهِرُ |
Açıkta, avret عَوْرَةٌ |
Açıktan, açıkça, açık جَهْرَ |
Açıktan, açıkça, açık جَهْرَةً 4 جَهْرًا |
Açıldı (ds) فُتِحَتْ |
Açıldı كُشِطَ |
Açıldı كُشِطَت |
Açıldı نُشِرَتْ |
Açılın, genisleyin فَافْسَحُوا |
Açılıp saçıldı تَبَرَّجَ |
Açılıp saçıldılar (ds, çğ) تَبَرَّجْنَ |
Açılıp saçılma, süslenme تَبَرُّجَ |
Açılır تُفَتَّحُ |
Açılır, giderilir يُكْشَفُ |
Açılmıs مُفَتَّحَةً |
Açılmıs مُنَشَّرَةً |
Açılmıs مَنشُورًا 4 مَنشُورٍ |
Açlık جُوعٌ |
Açlık مَخْمَصَةٌ |
Açlık مَسْغَبَةٍ |
Açma نَشْراً |
Açması için لِيُبْدِيَ |
Açması يَشْرَح |
Açması يَفْتَحْ |
Açtı (ds) كَشَفَتْ |
Açtı, açıkladı, bildirdi, gösterdi اَظْهَرَ |
Açtı, genisletti شَرَحَ |
Açtı, ortaya çıkardı, giderdi كَشَفَ |
Açtı, zafer verdi فَتَحَ |
Açtık فَتَحْنَا |
Açtık, giderdik كَشَفْنَا |
Açtılar فَتَحُوا |
Açtın كَشَفْتَ |
Ad kavmi عَادًا 4 عَادٌ |
Ad kavmine بِعَادٍ |
Ad kavmine لِعَادٍ |
Adadı نَذَرَ |
Adadı نَذَرَ |
Adadım نَذَرْتُ |
Adadınız نَذَرْتُمْ |
Adağı, sözü نَحْبَهُ |
Adak نَذْرٍ |
Adaklar نُذُورَ |
Adalet ederim اَعْدِلُ |
Adalet yaparlar, esit tutarlar, saparlar يَعْدِلُونَ |
Adalet yapmam için, adalet yapmakla لِاَعْدِلَ |
Adalet yapmanız تَعْدِلُوا |
Adalet قِسْطٌ |
Adalet, denge عَدْلاً 4 عَدْلٌ |
Adaletli davranmanız تُقْسِطُوا |
Adaletli olanlar مُقْسِطِينَ |
Adaletli olun اَقْسِطُوا |
Adaletsiz جَنَفاً |
Adaletsiz ضِيزَى 4 ضِيْزَا |
Adaletsizlik yapar يَعُولُ |
Adaletsizlik yaptı عَالَ |
Adaletsizlik yaptı اَشَطَّ |
Adaletsizlik شَطَطاً |
Adaletten ayrılmanız تَعُولُوا |
Adam رَجُلاً 4 رَجُلٌ |
Adam مَرْءٌ |
Adamlar için, erkekler için لِلرِّجَالِ |
Adamlar رِجَالاً 4 رِجَالٌ |
Adamlarınız رِجَالِكُمْ |
Adas سَمِيّاً |
Adem اٰدَمَ 4 اٰدَمُ |
Adem’e, Adem için (AS) لِاٰدَمَ |
Adet dönemi (çoğul) قُرُوَءٍ |
Adet görürler يَحِضْنَ |
Adet üzere دَاَباً |
Adım atarlar يَطَأُونَ |
Adımlar خُطُوَاتِ |
Adına kesildi اُهِلَّ |
Adına kesti اَهَلَّ |
Adil oldu اَقْسَطَ |
Adil olun اعْدِلُواْ |
Adil olun فَاعْدِلُوا |
Adil, daha adil اَقْسَطُ |
Adn cenneti عَدْنٍ |
Af عَفْوَ |
Affedenler عَافِينَ |
Affeder يَعْفُو |
Affederler, vazgeçerler يَعْفُونَ |
Affedildi عُفِيَ |
Affedin اُعْفُواْ |
Affedin فَاعْفُوا |
Affet اُعْفُ |
Affet فَاعْفُ |
Affetmeleri عَفَواْ |
Affetmemiz نَعْفُ |
Affetmeniz تَعْفُوا |
Affetmesi يَعْفُ |
Affetmesi يَعْفُوَا 4 يَعْفُوَ |
Affetsinler وَلْيَعْفُوا |
Affetti عَفَا |
Affettik عَفَوْنَا |
Afiyetle هَنِيئاً |
Ağaç gibi كَشَجَرةٍ |
Ağaç gövdesi جِذْعٌ |
Ağaç شَجَرَتَ 4 شَجَرَةٌ |
Ağaç, ot شَجَرٌ |
Ağardı (ds) اِبْيَضَّتْ |
Ağardı اِبْيَضَّ |
Ağarır (ds) تَبْيَضُّ |
Ağarır يَبْيَضُّ |
Ağıl bekçisi مُحْتَظِرِ |
Ağır ceza اَثَاماً |
Ağır geldi (ds) ثَقُلَتْ |
Ağır gelir يَنُوءُ |
Ağır gelirdi لَتَنُوأُ |
Ağır yük اِصْرًا 4 اِصْرٌ |
Ağır ثَقِيلاً |
Ağır, dolu هَضِيمٌ |
Ağır, siddetli وَبِيلاً |
Ağır, zor, sert غَلِيظًا 4 غَلِيظٌ |
Ağırlanırsınız تُحْبَرُونَ |
Ağırlastı, ağır geldi (ds) اَثْقَلَتْ |
Ağırlığı çöktü, çatırdattı اَنْقَضَ |
Ağırlık ثِقَالاً 4 ثِقَالَ |
Ağırlık مِثْقَالٌ |
Ağırlık, ciddiyet وَقْرًا 4 وَقْرٌ |
Ağırlıklar اَثْقَالاً 4 اَثْقَالٌ |
Ağız, ağzı ُ3 فَا |
Ağızlar 3 أفْوَا |
Ağızlarınız اَفْوَاهِكُمْ |
Ağladı (ds) بَكَتْ |
Ağlarlar يَبْكُونَ |
Ağlarsınız تَبْكُونَ |
Ağlasınlar وَلْيَبْكُوا |
Ağlattı اَبْكَى |
Ağlayarak بُكِيّاً |
Ahdettik عَهِدْنَا |
Ahdi, sözü بِعَهْدِ |
Ahdiniz عَهْدِكُمْ |
Ahid, söz عَهْدًا 4 عَهْدٌ |
Ahiret, son اٰخِرَةٌ |
Ahirete بِالأَخِرَةِ |
Ahit verdi, sözlesti عَهِدَ |
Ahitlesti عَاهَدَ |
Ahitlestiler عَاهَدُوا |
Ahitlestin عَاهَدتَّ |
Ahitlestiniz عَاهَدتُّمْ |
Ahlak خُلُقٌ |
Ahlaksız, fuhus فَحْشَاء |
Ahlaksızlıklar فَوَاحِشَ |
Ahmed اَحْمَدُ |
Aile, akrabalar, insanlar, ümmet اٰلِ 4 اٰلَ 4 اٰلُ |
Aile, kabile رَهْطٌ |
Aileleriniz اَهْلِكُمْ |
Ailesine لِاَهْلِهِ |
Ak saçlı شِيبًا 4 شَيْبًا |
Ak saçlılık شَيْبَةً |
Akan kum, dağılmıs مَهِيلاً 4 مَهِيْلٌ |
Akan جَارِيَةٌ |
Akan, pınardan akan يَنْبُوعاً |
Akanlar جَارِيَاتِ |
Akanlar جَوَارِ |
Akar تَجْرِىَ 4 تَجْرِي |
Akar, gider يَجْرِي |
Akarlar (ds, çğ) جَرَيْنَ |
Akarlar (ikil) تَجْرِيَانِ |
Akdetti, bağladı, düğümledi عَقَدَ |
Akdettiniz عَقَّدتُّمُ |
Akıl, kuvvet مِرَّةٍ |
Akın akın gider يُوْفِضُ |
Akın akın giderler يُوفِضُونَ |
Akın akın iner تَتَنَزَّلُ |
Akın akın شُرَّعاً |
Akın ederler يَنسِلُونَ |
Akın edin اَفِيضُواْ |
Akın ettiler اِنْفَضُّوا |
Akıttı, döktü اَسَالَ |
Akıttı, tamamladı اَسْبَغَ |
Akitler عُقُودِ |
Akleder, anlar يَعْقِلُ |
Aklederiz, anlarız نَعْقِلُ |
Aklederler يَعْقِلُونَ |
Akledersiniz تَعْقِلُونَ |
Aklettiler, anladılar عَقَلُو |
Aklı giderildi, sarhos oldu اَنْزَفَ |
Aklı giderme غَوْلٌ |
Akmak, sel سَيْلَ |
Akması için لِتَجْرِيَ |
Akrabalık اِلاًّ |
Aksam edersiniz, gecelersiniz تُمْسُونَ |
Aksam eve getirdi اَرَاحَ |
Aksam getirirsiniz تُرِيحُونَ |
Aksam اٰصَالِ 4 اَصَالِ |
Aksam اَصِيلا |
Aksam عِشَاءً 4 عِشَاءٌ |
Aksam عَشِيَّةً |
Aksam عَشِيّاً 4 عَشِىِّ |
Aksamladı اَمْسٰي |
Aksamlar اٰصَالِ |
Aksine, hayır, fakat بَلْ |
Aktı, akın etti, döndü اَفَاضَ |
Aktı, akıttı, fıskırdı اِنْبَجَسَ |
Aktı, sel oldu سَالَ |
Al, tut خُذْ |
Alaca شِيَةَ |
Alametler, belirtiler عَلامَاتٍ |
Alay edenler سَاخِرِينَ |
Alay edenler مُسْتَهْزِءُونَ |
Alay edenler مُسْتَهْزِءِينَ |
Alay eder يَسْتَهْزِئُ |
Alay eder يَسْخَرُ |
Alay eder, çekistirir يَلْمِزُ |
Alay ederiz نَسْخَرُ |
Alay ederler يَسْتَسْخِرُونَ |
Alay ederler يَسْتَهْزِءُونَ |
Alay ederler يَسْخَرُونَ |
Alay ederler يَلْمِزُونَ |
Alay edersin تَسْتَهْزِئُ |
Alay edersiniz تَسْتَهْزِئُونَ |
Alay edersiniz تَسْخَرُونَ |
Alay edildi اُسْتُهْزِئَ |
Alay edilir يُسْتَهْزَأُ |
Alay edin اِسْتَهْزِئُواْ |
Alay etmeniz تَسْخَرُوا |
Alay etmesi يَسْخَر |
Alay etti اِسْتَسْخَرَ |
Alay etti اِسْتَهْزَاَ |
Alay etti, maskara etti سَخِرَ |
Alay etti, satastı, kınadı طَعَنَ |
Alay ettiler سَخِرُوا |
Alay ettiler طَعَنُوا |
Alay سِخْرِيًّا |
Alay سَخْرِيّاً |
Alay طَعْنًا 4 طَعْنٌ |
Alaycı, alay eden مُسْتَهْزِء |
Alçak gönüllü, asağılanmıs, küçük düsürülmüs اَذِلَّةً 4 اَذِلَّةٌ |
Alçak gönüllüler مُخْبِتِينَ |
Alçak, en alçak اَسْفَلُ |
Alçaldı, düstü خَشَعَتْ |
Alçalt, indir اُغْضُضْ |
Alçaltıcı خَافِضَةٌ |
Alçaltma هُونِ |
Aldandı, azdı غَوَى |
Aldanıs تَغَابُنِ |
Aldanıs غُرُورًا 4 غُرُورٌ |
Aldatan خَادِعُ |
Aldatır, saptırır يَغِرُّ |
Aldatması يَغْرُرْ |
Aldatmaya çalısır يُخَادِعُ |
Aldatmaya çalısırlar يُخَادِعُونَ |
Aldattı غَرَّ |
Aldattı غَرَّتْ |
Aldı تَلَقَّى |
Aldı, kaldırdı, topladı اِلْتَقَطَ |
Aldı, tuttu, yakaladı اَخَذَ |
Alemler için, alemlere لِلْعَالَمِينَ |
Alev aldı, parladı, tutustu (ağardı) اِشْتَعَلَ |
Alev saçar تَلَظَّى |
Alev شِهَابًا 4 شِهَابٌ |
Alev شُوَاظٌ |
Alev لَهَبٍ |
Alevlendirildi سُعِّرَتْ |
Alevler شُهُباً |
Alevli ates لَظَا |
Alevli ates لَظَى |
Alıkonulan مَعْكُوفاً |
Alıkonuldular صُدُّوا |
Alıkoyanlar مُعَوِّقِينَ |
Alıkoyar, engeller يَصُدُّ |
Alıkoyarlar, çevirirler, engellerler يَصُدُّونَ |
Alıkoydu تَلَّ |
Alıkoydu, mesgul etti شَغَلَ |
Alıkoydu, mesgul etti شَغَلَتْ |
Alıkoydular صَدُّوا |
Alıkoyma صَدِّ |
Alıkoyması يَصُدَّ |
Alın جَبِيْنُ |
Alın هَاؤُمُ |
Alın, tutun خُذُوا |
Alınır, yakalanır يُؤْخَذُ |
alınmamıstır. |
Alınması يُؤْخَذْ |
Alınmıs مَقْبُوضَةٌ |
Alır, çıkarır يَلْتَقِط |
Alırdın لَتَّخَذْتَ |
Alıs veris yaptınız بَايَعْتُمْ |
Alısmıstılar, direndiler مَرَدُواْ |
Alıstır صُرْ |
Alıstırma, ısındırma يلَافِ لِا |
Alıs-veris yaptınız تَبَايَعْتُمْ |
Alıs-veris, satıs بَيْعٌ 4 بَيْعُ 4 بَيْعَ |
Alıs-verisiniz بَيْعِكُمُ |
Âlim, bilen عَالِمٌ |
Alim, bilen عَلِيمًا 4 عَلِيمٌ |
Alimler için, bilenler için لِلْعَالِمِينَ |
Alimler عُلَمَاؤُا |
Âlimler, bilenler عَالِمُونَ |
Âlimler, bilenler عَالِمِينَ |
Allah adına, Allah’a and olsun ِQ تَا ّ |
Allah için, Allah’a ait ِQَِّ |
Allah korusun, Allah’a sığınırım ِQ ا مَعَاذَ |
Allah münezzehtir, yücedir ِQ ا َّ سُبْحَانَ |
Allah Q اَ َّ |
Allah Q اٰ َّ |
Allah’a and olsun ِQ وَا َّ |
Allah’a mı ِQ اَبِا َّ |
Allah’a, Allah ile ِQ بِا ّ |
Allah’tan baska الله اِلَّا |
Almamız نَقْتَبِس |
Alması için, tutması için لِيَأْخُذَ |
Alnı üzerine yatırdı تَلَّهُ |
Alnına لِلْجَبِينِ |
Alt, asağı سُفْلَى |
Altı سِتَّةِ |
Altıda bir سُدُسُ |
Altın ذَهَباً 4 ذَهَبٌ |
Altın زُخْرُفًا 4 زُخْرُفٌ |
Altmıs سِتِّينَ |
Alt-üst olan مُؤْتَفِكَةَ |
Alt-üst olanlar (sehirler) مُؤْتَفِكَاتٌ |
Amcalarınız اَعْمَامِكُمْ |
Amcan عَمِّكَ |
Amel olarak, is bakımından عَمَلاً |
Amelleriniz için, isleriniz için لِعَمَلِكُم |
Ana yol üzerinde لَبِاِمَامٍ |
Ana وَالِدَةٌ |
Ana-baba için لِلْوَالِدَيْنِ |
Ana-baba وَالِدَانِ |
Ana-baba وَالِدَيْنِ |
Ana-babası için لأَبَوَيْهِ |
Ana-babası وَالِدَيْهِ |
Ana-babaya بِالْوَالِدَيْنِ |
Ana-babaya لِوَالِدَيَّ |
Anacaksınız سَتَذْكُرُونَ |
Anahtarlar مَفَاتِحُ |
Anahtarlar مَقَالِيدُ |
Analım, zikredelim نَذْكُرَ |
Anam-babam وَالِدَيَّ |
Anan-baban وَالِدَيْكَ |
Anarlar يَذْكُرُونَ |
Anarsın, zikredersin تَذْكُرُ |
Ancak, yalnız اِنَّمَا |
And veririm, ahit veririm اَعْهَدُ |
Andılar, zikrettiler ذَكَرُوا |
Anılan, zikredilen مَذْكُورًا |
Anıldı, hatırlandı ذُكِرَ |
Anılmam için, zikrim için لِذِكْرِي |
Anılması için لِذِكْرِ |
Aniden بَغْتَةً |
Anladı عَثَرَ |
Anladı فَقَهَ |
Anladı فَهِمَ |
Anladı, akletti عَقَلَ |
Anladı, kavradı, yetisti, yakaladı اَدْرَكَ |
Anladı, suur etti شَعَرَ |
Anlamaları يَفْقَهُوا |
Anlar يَفْقَهُ |
Anlar, suur eder يَشْعُرُ |
Anlarız نَفْقَهُ |
Anlarlar ederler, suur ederler يَشْعُرُونَ |
Anlarlar يَفْقَهُونَ |
Anlarsınız تَفْقَهُونَ |
Anlasıldı, ortaya çıktı عُثِرَ |
Anlasın أْتَمِرُواْ |
Anlasmazlık çıktı شَجَرَ |
Anlastılar, rızalastılar تَرَاضَوْا |
Anlastınız, rızalastınız تَرَاضَيْتُم |
Anlat اُقْصُصِ |
Anlat فَاقْصُصِ |
Anlat, söyle حَدِّثْ |
Anlatır يَقُصُّ |
Anlatırız نَقُصُّ |
Anlatırlar يَقُصُّونَ |
Anlatmamız نَقْصُصْ |
Anlatman تَقْصُصْ |
Anlattı قَصَّ |
Anlattı, açıkladı اَطْلَعَ |
Anlattık قَصَصْنَا |
Anlayabilenler مُتَوَسِّمِينَ |
Anlayıs sahipleri الْالبَابِ اُوْلِى |
Anlayıs, akıl اَلْبَابِ |
Anlayıs, akıl نُهَى |
Anmaları için لِيَذْكُرُوا |
Anmaları يَذْكُرُواْ |
Anmanız gibi كَذِكْرِكُمْ |
Anmanız, zikretmeniz تَذْكُرُوا |
Anne اُمَّ 4 اُمُّ 4 اُمِّ 4 اُمٌّ |
Anneler اُمَّهَاتُ |
Anneler وَالِدَاتُ |
Anneleriniz اُمَّهَاتِكُمْ 4 اُمَّهَاتُكُمُ |
Annem وَالِدَتِى |
Annen (ds) اُمِّكَ 4 اُمُّكِ |
Annen وَالِدَتِكَ |
Annesi (ds) اُمِّهَا |
Annesi 3 وَالِدِ ِ |
Annesi اُمَّهُ 4 اُمِّهِ 4 اُمُّهُ |
Annesine, annesi için فَلِأُمِّهِ |
Apaçık (ds) مُبَيِّنَةٍ |
Apaçık ayet, delil بَيِّنَتٍ 4 بَيِّنَةٌ |
Apaçık ayetler, deliller بَيِّنَاتٌ |
Apaçık olanlar (ds, çğ) مُبَيِّنَاتٍ |
Apaçık, açıklayan مُبِينًا 4 مُبِينٌ |
Ara bulmak, uyum, basarı تَوْفِيقًا |
Ara verirler, bıkarlar يَفْتُرُونَ |
Ara, arası خِلاَلٌ |
Aradı, istedi الْتَمَسَ |
Aradı, istedi اِبْتَغَى |
Aradı, yöneldi, geldi اَمَّ |
Aradılar, istediler ابْتَغُوا 4 اِبْتَغَوُا |
Aradın اِبْتَغَيْتَ |
Arafat عَرَفَاتٍ |
Aralık, mesafe قَابَ |
Arama, isteme ابْتِغَاءَ |
Arama, isteme طَلَبًا |
Aramamız نَبْغِ |
Aramanız için لِتَبْتَغُوا |
Araması, istemesi يَبْتَغِ |
Aramızda بَيْنِنَا 4 بَيْنَنَا |
Aranan kelimenin bulunamaması halinde asağıdaki değisiklikleri yaparak |
Aranızda بَيْنِكُم 4 بَيْنَكُم |
Arapça عَرَبِيًّا 4 عَرَبِيٌّ |
Arar يَبْغِي |
Arar, ister يَبْتَغِي |
Ararım اَبْتَغِي |
Ararım, isterim اَبْغِي |
Ararız نَبْغِي |
Ararız, isteriz نَبْتَغِي |
Ararlar تَحَرَّوْا |
Ararlar, isterler يَبْتَغُونَ |
Ararlar, isterler يَبْغُونَ |
Arasında بَيْنِ 4 بَيْنَ |
Arastırın تَبَيَّنُوا |
Arastırmanız تَجَسَّسُوا |
Araya girdi حَالَ |
Arayın اِبْتَغُوا |
Arayın اِلْتَمِسُوا |
Arayın فَالْتَمِسُوا |
Ardı ardına getirdik اَتْبَعْنَا |
Ardı ardına تَتْرَى 4 تَتْرَا |
Ardına düsmen تَقْفُ |
Ardından عَقِبِهِ |
Arındırır يُمَحِّص wِ |
Arındırması için لِيُمَحِّصَ |
Arınır, temizlenir يَتَزَكَّى |
Arka çıkan تَبِيعاً |
Arka وَرَاءِ 4 وَرَاءَ |
Arka, art دَابِرٌ |
Arka, art دُبُرٌ |
Arkadan çekistiren هُمَزَةٍ |
Arkadas edindi صَاحَبَ |
Arkadas رَفِيقًا 4 رَفِيْقٌ |
Arkadas, es صَاحِبَةٌ |
Arkadas, grup صَاحِبٌ |
Arkadas, nesil قَرِينًا 4 قَرِينٌ |
Arkadas, nesil, zaman, boynuz قَرْنًا 4 قَرْنٍ |
Arkadası قَرِينُهُ |
Arkadasınız صَاحِبُكُمْ 4 صَاحِبِكُم |
Arkadaslar, halk, topluluk اَصْحَابٌ |
Arkadasları için, ehli için لِاَصْحَابِ |
Arkadasları, topluluğu بِاَصْحَابِ |
Arkadaslarım صَاحِبَيِ |
Arkalar اَدْبَارَ |
Arkaları خَلْفِهِمْ 4 خَلْفَهُمْ |
Arkalarınız اَدْبَارِكُمْ |
Arkam اَزْرِي |
Arkam وَرَاءِي |
Arkamız خَلْفَنَا |
Arkan خَلْفَكَ |
Arkanız خَلْفَكُمْ |
Arkanız وَرَائِكُم 4 وَرَاءَكُم |
Arkanıza dönmeniz تَرْتَدُّوا |
Arkası (ds) خَلْفَهَا |
Arkası خَلْفِهِ |
Arkası, ardı ُ3 دُبُرَ |
Arkasına dönenler مُدْبِرِينَ |
Arkasına dönerek مُدْبِراً |
Arkasına dönüp bakması يَلْتَفِتْ |
Arkasından geldi خَلَفَ |
Arkasından geldi رَدِفَ |
Arkasını döndü نَكَصَ |
Arkaya baktı اِلْتَفَتَ |
Arkaya baktı عَقَّبَ |
Arkaya ظِهْرِيّاً |
Ars, taht عَرْشٌ |
Art arda gelen iki مُتَتَابِعَيْنِ |
Art arda gelenler مُرْدِفِينَ |
Art arda gelip toplandı ادَّارَكَ |
Art arda gelip toplandılar اِدَّارَكُوا |
Art arda gelmesi, çeliski, ihtilaf اخْتِلاَفًا 4 اخْتِلاَفٌ |
Artar يَرْبُو |
Artar, arttırır يَزِيدُ |
Artarlar يَزِيدُونَ |
Artıs زِيَادَةٌ |
Artma, faiz رِباً |
Artmaları يَزْدَادُوۤاْ |
Artması için لَيَرْبُوَا |
Arttı, arttırdı زَادَ |
Arttı, çoğaldı رَبَى |
Arttır زِدْ |
Arttıracağız سَنَزِيدُ |
Arttırdı (ds) زَادَتْ |
Arttırdı اَرْبٰي |
Arttırdı, çoğalttı اِزْدَادَ |
Arttırdılar اِزْدَادُوا |
Arttırır تَزْدَادُ |
Arttırır يُرْبِي |
Arttırır يَزْدَادُ |
Arttırırız نَزْدَادُ |
Arttırmamız نَزِدْ |
Arttırmamız نَزِيدَ |
Arttırman تَزِدِ |
Arttırması يَزِدْ |
Arttırması يَزْدَادَ |
Arttırsınlar لِيَزْدَادُوا |
Arz edildi عُرِضَ |
Arz edildiler عُرِضُوا |
Arz etme, gösterme عَرْضاً |
Arz etti, sundu عَرَضَ |
Arz ettik عَرَضْنَا |
Arz olunursun, arz olunur (ds) تُعْرَضُ |
Arz olunursunuz تُعْرَضُونَ |
Arzu eder, bos olur, yok olur يَهْوَي |
Arzu etmeniz تَتَمَنَّوْا |
Âsa عَصَا |
Asağı düser تَرَدَّى |
Asağı iner يَهْبِطُ |
Asağı, alt تَحْتِ 4 تَحْتَ |
Asağıladı اَهَانَ |
Asağılar سَافِلِينَ |
Asağılatır, zelil kılar يُهِنِ |
Asağılıklar خَاسِئِينَ |
Âsan عَصَاكَ |
Asası, değneği مِنسَأَتَهُ |
Asık (yüz), üzüntülü بَاسِرَةٌ |
Asık suratlı عَبُوساً |
Asılayıcı وَاقِحَ |
Asılayıcılar, döllendiriciler لَوَاقِحَ |
Asılı olan, embriyo عَلَقٍ |
Asılı olan, embriyo عَلَقَةٌ |
Asılı مُعَلَّقَةٌ |
Asılır يُصْلَبُ |
Asılır يُصَلَّبُ |
Asılmaları يُصَلَّبُوا |
Asır, zaman, ikindi vakti عَصْرٌ |
Asırı davranması يَفْرُطَ |
Asırı gider يَغْلُ |
Asırı giderler, haddi asarlar يَعْتَدُونَ |
Asırı gidildi بُغِيَ |
Asırı gitmeniz تَعْتَدُوا |
Asırı gitmeniz تَغْلُوا |
Asırı gitti اِعْتَدٰي |
Asırı gittiler اَسْرَفُوا |
Asırılık yapar, israf eder يُسْرِفُ |
Asırılık بَغْيِ 4 بَغْيُ 4 بَغْيَ |
Asırılık فُرُطاً |
Asırılıkla بَغْياً |
Asi oldu, isyan etti عَصَى |
Âsi عَصِيّاً |
Asiret, cemiyet, savasçı نَفِيراً |
Askıda gibi كَالْمُعَلَّقَةِ |
Aslan قَسْوَرَةٍ |
Asma kabağı يَقْطِينٍ |
Asmalı مَعْرُوشَاتٍ |
Asmanız تَطْغَوْا |
Asmanız تَعْدُواْ |
Asması, geçmesi يَتَعَدَّ |
Assın, uzansın فَلْيَمْدُدْ |
Astı صَلَبَ |
Astı صَلَّبَ |
Astılar صَلَبُو |
At (emir) اَلْقِي |
At, atlı خَيْلٌ |
At, bırak اَلْقِ |
At, bildir فَانْبِذْ |
Atacağım سَأُلْقِي |
Atacağız, bırakacağız سَنُلْقِي |
Atalarım اٰبَاٰئِي |
Atalarımız اٰبَائِنَا 4 اٰبَاؤُنَا 4 اٰبَاءَنَا |
Ataların اٰبَائِكَ |
Atalarına ait, babalarına ait olarak لِاٰبَائِهِمْ |
Atalarınız اٰبَائِكُم 4 اٰبَاؤُكُم 4 اٰبَاءَكُم |
Atamız, babamız اَبَانَا |
Atan, atar, hoplar وَاجِفَةٌ |
Atanlar مُلْقُونَ |
Atanlar مُلْقِينَ |
Atar يرْمِي |
Atar, fırlatır يَطْرَح |
Atar, yerlestirir يُلقِي |
Atardamar, sah damarı وَتِيْنَ |
Atarız نَقْذِفُ |
Atarlar يَرْمُونَ |
Atarlar يُلْقُونَ |
Atarsın, atar (ds) تَرْمِي |
Atarsınız تُلْقُونَ |
Ates نَارًا 4 نَارٌ |
Ates aldı اِقْتَبَسَ |
Ates saçanlar مُورِيَاتِ |
Atese girecek سَيَصْلَى |
Atese girecekler سَيَصْلَوْنَ |
Atese giren, girecek olan صَالِ |
Atese girenler, girecek olanlar صَالُوا |
Atese girer تَصْلَى |
Atese girer يَصْلَى |
Atese girmeleri يَصْلُو |
Atese sokacağım سَأُصْلِي |
Atese soktu, yaktı اَصْلَي |
Atesin sesi زَفِيرًا 4 زَفِيْرٌ |
Atılan دَافِقٍ |
Atıldı mı ءَاُلْقِىَ |
Atıldı mı, verildi mi اَءُلْقِيَ |
Atıldı اُلْقِيَ |
Atıldı كُبَّ |
Atıldı, astı, kendini attı اِقْتَحَمَ |
Atıldılar اُلْقُوا |
Atılır تُلْقَى |
Atılır يُلْقَى |
Atılır يُنْبَذ |
Atılır, dökülür يُمْنَى |
Atılırlar يُقْذَفُونَ |
Atılma تَصْلِيَةُ |
Atılmamız, çıkarılmamız نُتَخَطَّفْ |
Atılmıs yün gibi كَالْعِهْنِ |
Atılmıs مَنفُوشِ |
Atın (ikil) اَلْقِيَا |
Atın اِطْرَحُو |
Atın اَلْقُوا |
Atıstı, çekisti اِدَّارَاَ |
Atıstınız, çekistiniz فَادَّارَءْتُم |
Atlar جِيَادُ |
Atlıların خَيْلِكَ |
Atmaları يُلْقُواْ |
Atmanız تُلْقُوا 4 تُلْقُو |
Atmanız, vermeniz, rüsvet vermeniz تُدْلُوا |
Atması يَرْمِ |
Attı (ds) اَلْقَتْ |
Attı اَلْقَا |
Attı اَمْنٰي |
Attı رَمَى |
Attı, düsürdü اَوْقَعَ |
Attı, yerlestirdi اَلْقَى |
Attık اَلْقَيْنَا |
Attık قَذَفْنَا |
Attılar اَلْقَوْا |
Attılar اَلْقَوُاْ 4 ألْقَوْا |
Attım اَلْقَيْتُ |
Attın رَمَيْتَ |
Avcı hayvanlar مُكَلِّبِيْنَ |
Avcı جَوَارِحٌ |
Avlandı اِصْطَادَ |
Avlandı صَادَ |
Avlanın اِصْطَادُوا |
Avlanın فَاصْطَادُوا |
Avlanma, av صَيْدٌ |
Avret yerleri عَوْرَاتٌ |
Avuç قَبْضَةً |
Avuçladı اِغْتَرَفَ |
Avurdunu sisirdi, böbürlendi صَعَّرَ |
Ay (zaman) شَهْرًا 4 شَهْرٌ |
Ay hali مَحِيضِ |
Ay için لِلْقَمَرِ |
Ay قَمَرًا 4 قَمَرُ |
Ayağa kalkar يَقُومُ |
Ayağa kalkarsın, kalkar, gelir, olur تَقُومُ |
Ayağa kalkman, kalkması تَقُومَ |
Ayağa kalkmanız, olmanız تَقُومُواْ |
Ayağa kalktı, kıldı قَامَ |
Ayağın رَجِلِكَ |
Ayak bileği كَعْبَيْنَ |
Ayak قَدَمٌ |
Ayak, bacak سَاقُ |
Ayaklar اَرْجُلٌ |
Ayaklar اَقْدَامَ |
Ayakları (ds, çğ) اَرْجُلِهِنَّ |
Ayakları اَرْجُلِهِم 4 اَرْجُلُهُمْ |
Ayaklarımız اَقْدَامِنَا 4 اَقْدَامَنَا |
Ayaklarınız اَرْجُلِكُم 4 اَرْجُلَكُمْ |
Ayaklarınız اَقْدَامَكُمْ |
Ayakta duran, kılan قَائِمَةٌ |
Ayakta duran, kılan, ayakta durarak قَائِمًا 4 قَائِمٌ |
Ayakta duranlar, kılanlar قَائِمُونَ |
Ayakta duranlar, kılanlar قَائِمِينَ |
Ayakta durman, namaz kılman تَقُمْ |
Ayakta قِيَاماً |
Ayarlamaları için لِيُوَاطِئُوا |
Ayarttı, sasırttı (ds) اِسْتَهْوَتْ |
Ayarttı, sasırttı اِسْتَهْوَي |
Aydın olsun قَرِّي |
Aydınlanır تَقَرَّ |
Aydınlatan, nur veren مُنِيرًا 4 مُنِيرٍ |
Aydınlattı اَضَاءَ |
Aydınlattı اَضَاءتْ |
Aydınlık قُرَّتُ 4 قُرَّةِ 4 قُرَّةَ |
Ayet, isaret, delil اٰيَةٌ |
Ayetler اٰيَاتٌ |
Ayetler, isaretler اٰيَاتٌ |
Ayetlerimiz, isaretlerimiz اٰيَاتِنَا |
Ayetlerimizi بِآيَاتِنَا |
Ayıldı, kendine geldi اَفَاقَ |
Ayıplamanız تَلْمِزُوا |
Ayıplı kıldı, kusurlu kıldı عَابَ |
Ayır اُفْرُقْ |
Ayır فَافْرُقْ |
Ayıranlar, ayırt edenler فَاصِلِينَ |
Ayıranlar, seçenler فَارِقَاتِ |
Ayırdı, ayrıldı فَصَلَ |
Ayırdı, ayrıldı فَصَلَتْ |
Ayırdık زَيَّلْنَا |
Ayırdık, yardık فَرَقْنَا |
Ayırdılar فَرَّقُواْ |
Ayırılması فِصَالُهُ |
Ayırır يُفَرِّقُ |
Ayırır يَفْصِلُ |
Ayırırlar يُفَرِّقُونَ |
Ayırma فَرْقًا |
Ayırma فِصَالاً 4 فِصَالٌ |
Ayırma, fark, ayırım, tafsilat فَصْل |
Ayırmaları يُفَرِّقُوا |
Ayırman, çevirmen تَعْدُ |
Ayırt ederiz نُفَرِّقُ |
Ayırt edilir يُفْرَقُ |
Ayırt etmesi için لِيَمِيزَ |
Ayırt etmesi, seçmesi يَمِيزَ |
Aykırılık, uygunsuzluk تَفَاوُتٍ |
Aylar اَشْهُرٌ |
Aylar شُهُورِ |
Aynı, esit سَوَاءً 4 سَوَاءٌ |
Ayrı ayrı, parça parça, bölükler halinde اَشْتَاتًا |
Ayrılanlar مُنفَكِّينَ |
Ayrıldı اِمْتَازَ |
Ayrıldı عَنْ ذَهَبَ |
Ayrıldı, gitti, dısarıda bıraktı غَادَرَ |
Ayrılığa düsmeniz تَتَفَرَّقُوا |
Ayrılığa düsmeniz تَفَرَّقُواْ |
Ayrılığa düstü تَفَرَّقَ |
Ayrılığa düstü فَاخْتَلَفَ |
Ayrılığa düstüler فَاخْتَلَفُوا |
Ayrılığa düsüldü فَاخْتُلِفَ |
Ayrılık تَفْرِيقاً |
Ayrılık فِرَاقُ |
Ayrılın, çekilin اِمْتَازُوا |
Ayrılın, gidin اُغْدُوا |
Ayrılırlar (ikil) يَتَفَرَّقَا |
Ayrılırlar يَتَفَرَّقُونَ |
Ayrılıs هَجْراً |
Ayrılma zamanı-yeri مُسْتَوْدَعٌ |
Ayrılmamız, gitmemiz نُغَادِرْ |
Ayrılmıs مَقْسُومٌ |
Az قَلِيلاً 4 قَلِيلٌ |
Az (çğ) قَلِيلُونَ |
Az önce, demin اٰنِفاً |
Az قَلَّ |
Az قَلِيلَةٌ |
Az نَكِدًا |
Azabı baslarına geçirdi, mahvetti دَمْدَمَ |
Azabı gibi كَعَذَابِ |
Azabım عَذَابِي |
Azabımızı mı اَفَبِعَذَابِنَا |
Azalma, kayıp نَقْصٍ |
Azaltır, az gösterir يُقَلِّلُ |
Azaltır, eksiltir يُخْسِرُ |
Azaltması يَلِتْ |
Azalttı اَخْسَرَ |
Azalttı اَلَتَ |
Azap edeceğiz سَنُعَذِّبُ |
Azap eden مُعَذِّبَ |
Azap edenler مُعَذِّبِينَ |
Azap eder يُعَذِّبُ |
Azap ederdi لَعَذَّبَهُم |
Azap ederdik لَعَذَّبْنَا |
Azap ederim اُعَذِّبُ |
Azap edersin, cezalandırırsın تُعَذِّبُ |
Azap etmemiz نُعَذِّبْ |
Azap etmen تُعَذِّبَ |
Azap etmesi için لِيُعَذِّبَ |
Azap etmesi يُعَذِّبَ |
Azap etti, cezalandırdı عَذَّبَ |
Azap ettik عَذَّبْنَا |
Azap عَذَابًا 4 عَذَابٌ |
Azap, ceza رِجْزًا 4 رِجْزٌ |
Azar, azgınlık yapar يَطْغَى |
Azarlaman تَنْهَرْ |
Azatlı, hür kılınmıs مُحَرَّراً |
Azdı عَتَتْ |
Azdı غَوٰى |
Azdı, istedi, aradı, haddi astı بَغَى |
Azdı, isyan etti طَغَا |
Azdı, isyan etti طَغَى |
Azdık غَوَيْنَا |
Azdılar طَغَوْا |
Azdılar, dısına çıktılar, karsı geldiler عَتَوْا 4 عَتَوْ |
Azdırdı اَطْغٰي |
Azdırdı اَغْوٰي |
Azdırdık اَغْوَيْنَا |
Azdırdım اَطْغَيْتُ |
Azer اٰزَرَ |
Azgın غَوِيٌّ |
Azgın vaka, korkunç ses طَاغِيَةِ |
Azgın مَرِيدًا 4 مَرِيدٍ |
Azgın, siddetli عَاتِيَةٍ |
Azgınlar için لِلطَّاغِينَ |
Azgınlar için لِلْغَاوِينَ |
Azgınlar طَاغُونَ |
Azgınlar طَاغِينَ |
Azgınlar غَاوُونَ |
Azgınlar غَاوِينَ |
Azgınlığı طَغْوَاهَا |
Azgınlığımız شِقْوَتُنَا |
Azgınlığınız بَغْيُكُمْ |
Azgınlık ederlerdi لَبَغَوْا |
Azgınlık yapmanız için لِتَعْتَدُوا |
Azgınlık عُتُوًّا 4 عُتُوٍّ |
Azgınlık, tuğyan طُغْيَانًا 4 طُغْيَانٌ |
Azgınlıkları طُغْيَانِهِمْ |
Azık زَاد |
Azıklanın تَزَوَّدُوا |
Azim, azim isteyen عَزْمًا 4 عَزْمِ |
Aziz edersin تُعِزُّ |
Aziz, üstün, güçlü, zor عَزِيزًا 4 عَزِيزٌ |
Azletti, kenara bıraktı عَزَلَ |
Azmetmeniz تَعْزِمُواْ |
Azmetti عَزَمَ |
Azmettiler عَزَمُوا |
Azmettin عَزَمْتَ |